"Otel yatırımı artık karlı değil"
TUROB Başkanı Timur Bayındır, "Talebin üzerinde yatak arzından dolayı otel yatırımı yatırımcıaçısından çok karlı görülmüyor" dedi.
İSTANBUL - Turistik Otelciler İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB) Başkanı Timur Bayındır, talebin üzerinde yatak arzından dolayı otel yatırımlarının yatırımcı açısından karlı görülmediğini söyledi.
3-4 yıldan bu yana İstanbul'da ve Antalya bölgesinde yatırım yapılmamasını söylediklerini anlatan Bayındır, "Çünkü yatırımcı parasını 2-3 yılda almaya alışmış. Turizm ve otelcilik zor bir iş. Öyle oteller var ki neredeyse bin yataklı. Şu anda böyle işletmeler var. Şimdi bu kadar zor bir işin içerisinde dönebilmek için muhakkak onun fizibilitesinin çok sağlam, düzgün ve daha reel yapılması lazım" diye konuştu.
Türkiye'de bir sektöre veya bir işe gösterilen ilginin o alanlarda yoğunlaşmaya neden olduğunu anlatan Bayındır, şöyle devam etti:
"Türkiye'de enteresan bir şey var, bu Türk milletinin yapısından kaynaklanıyor sanırım. Örneğin, bir ara tekstil çok modaydı, herkes tekstilci oluyordu. Bir ara havayolu sektörüne yatırım modası çıktı, yani herkes aynı işe yöneliyor. Aynı işe yönelmek yatırımcı atılımcı olarak güzel şeyler; ama hesapsız yönelmek, biraz işleri zorlaştırıyor. Bir fizibilite raporu gördüm, kendi kendime güldüm. Rapora göre, otel gecelik 200 avrodan oda satacak ve yüzde 90 dolulukla çalışacak.... Ben 45-46 yıllık Anadolu yakasının otelcisiyim ve burada hiçbir zaman yıllık yüzde 90 doluluk ortalaması tutmaz ki ben 8 ay yüzde 100 dolulukla çalışmış bir otelciyim. Bunlar gerçekçi değil."
Bayındır, son dönemlerde gecelik doluluk oranının arttığını, ancak ortalamada doluluk oranlarının artmadığına işaret ederek, "Doluluğun artması ayrı, yüzde 90 doluluk ayrı. Yani yüzde yüz tutması çok zor. Ben bir ay açık değilim ki, 12 ay 24 saat açığım. Dolayısıyla planlama gecelik 200 euro ve bu paraya bu tarafta oda satılmaz, o fiyattan satılacağı günler gelecek ama henüz değil" değerlendirmesini yaptı.
Yapılan fizibilitenin yanlış olduğuna işaret eden Bayındır, "Şimdi o fizibiliteyi gören biri getirip parayı döküyor, bina yapıyor. Kendi hiç anlamıyor bu işten ve işletmeciye diyor ki; 'gel sen işlet." İşletmeci kiralamıyor, cirodan pay veriyor. Otel çalışmazsa yatırımcı da para alamayacak. Yatırımcı oraya 100 milyon dolar yatırım yapmış ve bunu '5-6 senede amorti ederim' diye düşünüyor. Fakat bakıyor ki 25-30 sene amorti etmesi zor görünüyor ve yanlış diye telaşlanmaya başlıyor. Halbuki bu işe girmeden bizlerle konuşsalar bir takım reel şeyleri söyleyebiliriz" dedi.
"İstanbul'da ne ararsanız var"
İstanbul'un hem turistler hem de yatırımcılar için çok iyi bir pazar olduğuna değinen Bayındır, "İstanbul çok iyi bir pazar ve İstanbul'un modası bundan sonra düşmez. Çünkü İstanbul deniz, kum, güneş değil yani her yerde bulacağınız bir şey değil. İstanbul'da kültür, kargaşa, eğlence ne ararsanız var. Dolayısıyla İstanbul her zaman birilerini çekecek bir yer. İki kıtanın üstünde kurulmuş. Bazı şehirler o kadar güçlüdür ki ne yaparsanız bozamazsınız, İstanbul da öyle. Yatırımcının ya çok parası var, 'sağlam yere yatırayım' diyor veya arsası var, 'burayı ev yapıp satacağıma otel yapayım' diyor. İşletmeci bir firmaya da işletmeciliğini veriyor. 'Bu eninde sonunda işler' diyor. Eninde sonunda işler, yani beş yıl sonra bunların hepsi dolar" diye konuştu.
İstanbul'a yapılacak otellerin bundan sonra 500 - 700 odalı oteller şeklinde olmaması gerektiği görüşünü dile getiren Bayındır, bu otellerden İstanbul'da yeteri kadar bulunduğuna dikkati çekti.
Her müşterinin 5 yıldızlı otel aramadığını söyleyen Bayındır, "Ancak butik otel yapılırken de dikkat edilmeli. Ben butik otele karşı değilim, ama iyi hizmet vermeli. Önüne gelen de 'ben butik otel yaptım' diye ortaya çıkmamalı. Çünkü butik otel biraz özel otel demek, verebileceğinin en iyisini vereceksin. Şimdi çok akıllıca gitmek lazım, belki bunun bir yerde devlet politikası olması lazım. Ben devamlı söylüyorum; artık İstanbul'a büyük otel yapmayın, Antalya'ya otel yapmayın. Otel olmayan illere yapın. Artık Türkiye halkı dolaşıyor. Eskiden bir yere gidildiğinde akrabalarda kalınırdı, şimdi otellerde, motellerde kalınıyor. Yoksa bir yatırım sıkıntısı yok, Türkiye'de yatırımlar hala devam ediyor" şeklinde konuştu.
Sektörde çok sayıda satılık otel bulunduğuna dair haberler konusunda ise Bayındır, "Şimdi muhakkak ki bunların el değiştirenleri vardır ve bunların çeşitli sebepleri var. Fakat burada turizm sektörünü ilgilendiren bir sorun yok. Tamamen yatırımcının yanlış kararları var" diye konuştu.
"Nitelikli turist gerekiyor"
Bu yıl turist sayısının gerilemesinin sektörü çok fazla etkilemeyeceğine işaret eden Bayındır, konuşmasına şöyle devam etti:
"Keşke yüzde 1,8 düşmese de yüzde 10 düşse ve gelir olarak yüzde 15 artsa... Otel dolmasın, ille de odalar dolacak diye bir şey yok. Elli oda yatsın, ama yiyen içen, paraya itiraz etmeyen ödeyen bir müşteri olsun. Burada önemli olan nicelik değil de nitelik. Bizim artık İstanbul için görüşümüz o yönde. Nicelik değil nitelikli turist gerekiyor.
Türkiye'ye yıl sonuna kadar 32 milyon turist gelmesini bekliyoruz. Ben hep sene başında bekliyorum; acele etmeyin şu Rusya ile Almanya pazarını görelim ona göre söyleyelim... İngiltere'de bir düşüş olduğunu gördük zaten. Fuarlardan da belli...Fuarlar eski etkisini yapmıyor. Millet daha ziyade elektronik ticarete dönmeye başladı. Geçen sene yaptığım tahminde ben '2011 yılının rakamlarını tuttururuz' dedim. 2011 yılı ile 2012 yılını kıyaslamamak lazım. Ortadoğu Tunus, Cezayir, Mısır karışınca oraya gideceklerin bir kısmı bize geldi, biz de ondan biraz yükseldik. Şimdi biz bu yılı 2010 ile kıyaslamamız lazım. 2010 ile kıyaslarsak bu yılın da iyi olduğunu göreceğiz."
Gelecek yıl beklentileri hakkında ise Bayındır, "2013 yılı da zor bir yıl olacak en az 2012 kadar, belki biraz daha zor bir yıl olacak" dedi.
Maliyetlerde artış olduğunu söyleyen Bayındır, "Elektrik, akaryakıt ve suya gelen artışlar var, asgari ücret de 6 ayda bir artıyor. Asgari ücrete zam gelince ben diğer çalışanlarıma da sen asgari ücretle çalışmıyorsun deyip zam yapamam diyemiyorum. Bunca yıllık emeği var, ama fiyatları ben o kadar kolay arttıramıyorum. Birisi alıştıysa benim otelde 100 dolara, 110 dolar dediğim zaman ayağını kesiyor. Dolayısıyla bekliyoruz ki döviz biraz çıkar bunları egale ederiz" şeklinde konuştu.
"Mutlaka Çin ve Hint pazarına açılmalıyız"
"Mutlaka Çin ve Hint pazarına açılmalıyız"
Türkiye'nin her şeye rağmen iyiye gidecek ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Bayındır, "Turizm sektörü bundan sonra hep yükselişte olacak, tabii biz rehavete kapılmadığımız müddetçe... Mesela bizim Çin ve Hint pazarına açılmamız lazım. Bu iki pazarı mutlaka Türkiye'ye getirmemiz lazım, önce 5 kişi, 10 kişi, 100 kişi fakat bu bir oturursa 'İngiltere'den az adam gelmiş', 'İran bize kızmış müşteri yollamamış' gibi laflar etmeyi bırakırız" diye konuştu. Bayındır, sözlerini, "İstanbul da kalış süresi ortalama 3 gece. Şimdi oradan kalkıp 3 gece için İstanbul'a gelinir mi? Ne yapacak turist oradan çıktıktan sonra? 15 gün seyahat edecek. 15 gün İstanbul çok, Antalya onlar için cazip değil, ama biz 4-5 gün İstanbul 3-4 gün Kapadokya yaptırıp, ondan sonra komşulardan birine götürebilirsek olabilir. Çin'den buraya 3 gün için gelinmez, birileriyle işbirliği yapmamız lazım" görüşünü paylaştı.
"Turizm 30 milyar dolar kazandırıyor"
Bayındır, son olarak da turizm sektörünün 30 milyar dolar kazandığının altını çizerek şunları aktardı:
" Turizm para getirmiyor deniliyor, biz hiçbir zaman boşa kürek sallamayız. Bizler tüccarız. Dolayısıyla biz bu işi para kazanmak için yapıyoruz. Bu arada çok faydalı bir şey de yapıyoruz. İstatistik kurumuna göre 23 milyar, bana göre 30 milyar dolar para getiriyoruz. 30 milyar nereden çıktı? ihracat kalemlerini yazıyorlar alt alta. Bizimkine gelince 23 milyar diyor. Bizimkinin altında da kayıp kaçak diye bir madde var, yani nereden geldiği belli değil bu paranın. Bütçede bulunamamış, fakat bir fazla var. O da 16 milyar dolar.
Şimdi otomobil, gıda buzdolabı ihracat miktarları belli. Orada kayıp kaçak olmaz. Gıda belli, ton olarak gidiyor. İki şey olabilir, bunlardan birisi yurt dışından kayıt dışı para mı getiriliyor, bunu bilemiyoruz. Diğeri de turizm olabilir. Her ikisini de kabul ettiğimizde 16 milyar doları ikiye bölersek, bunun 8 milyar doları turizmden geliyor diyoruz. Çünkü turist alış veriş yapıyor, yemek yiyor. Dolayısıyla 8 milyar dolar turizmden geliyor. Bunu Maliye ve Turizm Bakanlığı da kabul ediyor. Bizim yaptığımız hesaplara göre İstanbul'a gelen bir kişi 550 ila 600 dolar falan değil, 850 dolar para harcıyor."