Karayiplerin en büyük adasında
Kolonyal dönemden barok binaları, en yenisi 1959 yılından kalma eski Amerikan arabaları, tropikal iklimi, meyveleri, bembeyaz kumu ve açık yeşil renkli denizi ile eşsiz ada Küba'dayız...
SERGÜL KESKİN
UNESCO araştırmasına göre dünyada en çok görülmek istenen ülke Küba. Emperyalizme boyun eğmeyen, 50 yılı aşkın süredir kendi ayakları üzerinde durmayı başarmış 11 milyon nüfuslu bir ada ülkesi... Şu sıralar pek çok kişi gibi ben de "Değişmeden gidip göreyim" diyerek bu uzun yolculuğa çıkanlardanım. Küba'ya turistler genelde iki nedenle gidiyor. Birisi âdeta devrimin yapıldığı 1959'da donup kalmış ülkenin bu otantik halini görmek, diğeri de muhteşem bembeyaz sahillerinde denize girmek. Tabii birinci grupta olan biz de sizin için mini bir Küba rehberi hazırladık.
Küba'yı anlamak için öncelikle başkentin tarihi bölgesi eski Havana'yı keşfetmek gerekiyor. La Habana, sokaklarında yer alan rengarenk kolanyal dönemden kalma binalarıyla ünlü. Bu sokaklara dalmadan önce ilk durak Katedral Meydanı. Buraya gelirken sizi ilk karşılayanlar at arabası ya da yerel taksilerle gezdirmek isteyenler ve fotoğraf çektirmeyi teklif eden yerel kıyafetli kadınlar oluyor. Onları atlattıktan sonra San Cristobal de la Habana adlı görkemli Katedral binasını ve meydanı çevreleyen kolonyal dönemden kalma binaları geziyoruz. Katedrali arkanıza alıp sağınızdaki sokaktan devam ettiğinizde, Hemingway'ın Küba'da yaşadığı dönemde sık gittiği "La Bodeguita del Medio" barında bir süre soluklanabilirsiniz. Tabii Hemingway'ın Ambos Mundos otelde 7 yıl kaldığı 511 No'lu odayı ziyaret etmeyi de unutmamak gerekiyor. Havana'daki en güzel meydanlardan biri olan Armas ise kafeler, müzisyenler ve kitapçılarla dolu. Nerede ne yiyelim karmaşasına düşerseniz buradaki kafelerden birine rastgele oturabilirsiniz. Tabii burada mutlaka canlı müzik yapan gruplar da size eşlik ediyor. Armas'ta bulunan Palacio de los Capitanes Generales, günümüzde Havana Kent Müzesi.
Havana'nın görülmesi gereken en iyi yerlerinden biri de Malecon sahil şeridi. Geceleri eğlenmek isteyenler başkentin Atlas Okyanusu kıyısındaki 8 kilometrelik bu sahil şeridine akın ediyor. Castro'nun halka seslendiği yer olan Plaza de la Revolución, yani Devrim Meydanı, asıl ününü Che Guevara'nın 1960 yılında Korda tarafından çekilen ünlü portresinin bir kopyasının yer aldığı duvara borçlu. Küba İçişleri Bakanlığı'na ait bu duvarın önünde fotoğraf çektirdikten sonra, devrim öncesi Amerikan etkisini gösteren Washington'daki Capitol'den esinlenerek yapılmış El Capitolio binasını da gezebilirsiniz.
Küba'nın güney kıyılarında yer alan ve 1514'te Velazquez tarafından kurulan dünyadaki 7 şehirden biri Trinidad. Arnavut kaldırımları ile bana Sultanahmet'in ara sokaklarını hatırlatan kasaba, Küba'nın en zengin şehirlerinden. Pastel renklere boyanmış kolonyal dönemden kalma binalarıyla insanları yüzyıllar önceye götüren tarihi kent, 1988'den beri UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde. Kolomb'un "insan gözünün görebileceği en güzel yer" olarak tanımladığı Vinales Vadisi ve dağın yüzeyine Leovigildo Gonzales tarafından yapılmış 120 metre yükseklik ve 180 metre genişliğindeki "Mural de la Prehistoria" isimli evrim teorisini anlatan resim de görülecek en etkileyici yerlerden. Che'yi efsaneleştiren Santa Clara şehrinde, Guevera tarafından ele geçirilen ve Batista ordularının neredeyse tüm cephanesini taşıyan zırhlı tren müze parkıyla 1967'de yakalanıp infaz edildikten 30 yıl sonra naaşının defnedildiği Che mozolesi de turistlerin en çok ziyaret ettiği mekânlardan.
MÜZİK KALİTESİ MUHTEŞEM
Halkının tamamına yakını okuryazar olan Küba'da her köşe başında amatör müzik grupları çalıyor. 1 CUC karşılığında istediğiniz müziği çaldırabiliyorsunuz. Salsa, rumba, bachata, cha cha cha önde gelen dansları. Görkemli bir Afrika-Küba müziği ve dans cabaret şovu için farklı adresler olsa da bizim gittiğimiz şov, zamanında sahnede Nat King Cole ve Carmen Miranda'yı da ağırlayan Tropicana oldu. Dünyaca meşhur efsanevi Kübalı grup Buena Vista Social Club üyelerinin Cafe Taberna'da verdiği konser ise tek kelimeyle enfesti. Grubun yaşlı üyeleri hâlâ sahneye çıkıyor. Fakat dinleyenlerin eli yüreğinde, sanki her an yere yıkılacaklar gibi bir duyguya kapılıyorsunuz. Ancak gruba katılan gençlerin dans şovu izlemeye değer güzellikte. Tabii bu danslara izleyiciler de eşlik ediyor. Konser sonrası ise herkes grubun en yaşlı üyeleri ile fotoğraf çektirmek için sıraya girerken, ben de bu şansı yakalama fırsatı bulanlardan oldum. Tabii grup üyelerinin imzalı CD'lerini de almak ayrı bir güzellik.
Coco'lara rağbet çok
Yurtdışında şehirleri yürüyerek gezmek her zaman en iyi yöntem. Ancak Küba'da turistlerin en rağbet ettiği tur, kısa mesafeler için coco adı verilen taksiler ile en yenisi 1959 model olan üstü açık eski Amerikan arabaları ile yapılan şehir turu. Bedeli ise 25 CUC. Bunu bindiğiniz kişi sayısına göre paylaşabilirsiniz. Turistler için şehir içinde en kısa mesafe 5 CUC. Anlaşmadan taksiye binmemek gerekiyor.
Puerto'da Atatürk büstü
Küba'ya gidenlerin diğer bir uğrak yeri de Havana'nın tarihi semtinde olan Puerto Caddesi'ndeki bir parka konulan Mustafa Kemal Atatürk'ün büstü. Türk heykeltıraş Metin Yurdanur tarafından yapılan büst, Türk ve Küba halkı arasındaki dostluğun ve sevginin sembolü olarak Havana'ya 2008 yılında konuldu. Büst, Havana'da bulunan tek yabancı devlet başkanının büstü olma özelliği taşıyor. Küba'nın ulusal kahramanı Jose Marti'nin de Ankara'da Çankaya Parkı'nda bir heykeli bulunuyor.
Damağımıza uygun yemek paella
Küba'da yemek konusunda pek fazla bir seçenek bulunmasa da aç da kalınmıyor. En çok tüketilen gıda ürünleri et, deniz mahsulleri, tavuk, mısır, siyah fasulye ve pirinç. Kızartılmış yeşil muz da Küba'ya özgü ünlü yiyecekler arasında yer alıyor. Tavuk ve balığın yanı sıra bizim damağımıza uygun yemek Küba'ya özgü paella oldu. Pirinç ile yapılan bu yemek, tavuk, et veya deniz mahsulleri ile alternatifl i olarak yapılıyor. Sizin tercihinize kalmış. Küba'da içecek olarak da en çok kahve ve avakado tüketiliyor. En fazla kokteyl çeşidi Küba'da bulunuyor. Zaten ülkeye giden turistlerin de en çok tükettikleri bu kokteyller. Havana'nın en güzel barı ise şehrin merkezindeki tarihi Floritidas. Ünlü yazar Ernest Hemingway'in bu barın müdavimlerinden olması barın ününü artırmasında en önemli etken.
Tahta oymacılığı ülkede en gelişmiş el sanatları
Kübaya gidip de hediyelik ne alırım, diye düşünürseniz, ülkede tahta oymacılığı en gelişmiş el sanatlarından. Tahtadan yapılmış yerli halkı yansıtan bolca obje, tahta arabalar, puro kutuları, takı çeşitleri, magnetler, resim ve tabii Che Guevera'yla özdeşleşeh meşhur şapkalardan alabilirsiniz. Ancak, uyaralım, değerli bir resim alırsanız gümrükte sorun yaşamamak için faturasını da almanız gerekiyor. Turistik yerlerde satılmayan sadece plajda yerli halkın sattığı büyük boy deniz yıldızı ve enfes deniz kabuklarının ise ‘ülkenin korunması gereken mirası' olarak görüldüğü için yurtdışına çıkışına izin verilmiyor. Bilginiz olsun.