Karasu'da maviyle yeşilin sonbahar dansı
Şehrin yoğunluğundan yoruldunuz mu? Sessizliğe, tabiatın sonbaharın geldiğini hatırlatacağı doğayla baş başa bir molaya mı ihtiyacınız var? Sakarya’nın Karasu ilçesinin doğal güzelliklerini keşfetmeye ne dersiniz?
NERMİN SAYIN
Büyük şehirlerde yaşıyor ve yoğun bir tempoda çalışıyorsanız, tatil anlayışınızın ana fikri, sayfamıza da adını veren “Hafta Sonu Molası” oluyor genelde... Zamanın azlığı dolayısıyla yol yakınlığı en önemli kriter neredeyse. Rotayı belirlerken bunun kadar öne çıkan bir başka nitelik de kuşkusuz doğayla iç içe olması... Hele bir de işler yoğunlaşmışsa çoluk çocuk hep beraber 1-2 gün soluk alabileceğimiz bu destinasyonların değeri daha çok artıyor. Ben, mis gibi bir sonbahar molası verdim böyle bir durakta: Sakarya’nın maviyle yeşili kuşanmış ilçesi Karasu’daydım. Üstelik bu maviyle yeşil, sonbahar ışıklarıyla dans eder kıvamdaydı artık...
Her yaz nüfusunu ikiye, hatta -zaman zaman- üçe katlayan Karasu, havalar güzle kucaklaşınca sakinleşmiş; kalabalıktan uzakta, doğayla buluşarak tazelenmek isteyenlere uygun bir destinasyona dönüşüvermiş. Karasu Belediyesi’nin misafiri olarak geldiğim ilçede ben de doğaya döndüm yüzümü... “Peki ne yaptın?” derseniz, alın size bir “fragman”, belki sizin “film” iniz için esin verici olur...
Sabah, subasar ormanında...
Güne, ilçeye geliş nedenlerimden biri olan Acarlar Longozu’nda başladım... Bir bölümü Kaynarca’da kalan longozda ülkemizdeki birkaç subasar ormandan birinin gezilebilen küçük bir bölümünü keşfettim. Belki nilüferlerin açma mevsimi değildi ama, doğanın sararttığı yapraklarıyla, suya vuran gölgeleriyle ağaçlar bir tiyatro dekorunu aratmıyordu hani... Yaklaşık olarak İstanbul’a 200, Ankara’ya 290 kilometre uzaklığındaki longozda sabah bir tür foto safariye dönüştü bu yüzden... Ahşap yolda yürüdüm, kuşların sesini dinledim, etrafımdaki envai çeşit ağacın yeşilden sarıya dönüşündeki ahengi izledim, ruhumu dinlendirdim... Longozun az bir bölümü görülebiliyor ama, çerçevesini daha iyi anlayabilmeniz için biraz rakam vereyim: Acarlar Longozu’nda 250’ye yakın çeşit kuş gözlemlenmiş, çünkü göç yolları üzerinde. Ayrıca memeliler ve tatlı su balıklarının da yaşam alanıymış burası. 2 bin 300’e yakın bitki çeşidine de ev sahipliği yapıyormuş... Hatta endemik bitkileri de var. Daha geniş vakitlerde gelenler için, girişte piknik alanlarına ve bir kır lokantasına ayrılmış mola yerleri olduğunu da ekleyeyim...
Öğlen, Maden Deresi’nde...
Longozdan sonra istikâmet adını trekking meraklılarından sıkça duyduğum Maden Deresi’ydi. Bir mesire yerine bir geldik ki her yeri sarı örtüsü kaplamış doğanın. Dökülmüş yapraklar arasında ödül gibi saklanan kestaneleri toplar ve bu ganimetleri bir çocuk keyfiyle cebime doldururken en sevdiğim mevsimi yine değiştirdim, “sonbahar” yaptım... Bu defa zamanı ayarlayamadım ama, bir bölümü Kocaali'de kalan ve adını Osmanlı zamanında burada işletilen madenden alan bölgeye tekrar gelip, şelaleye çıkan o zorlu parkuru tırmanmaya; doğayla kendimi sınav etmeye karar verdim...
Yeni Mahalle’den balık yemeden dönülmez
Karasu’ya gelmişken, ülkemizin en uzun nehirlerinden biri olan Sakarya’nın Karadeniz’le kucaklaştığı, âdeta birbirlerine hasretle sarıldıkları Yeni Mahalle’ye de uğradım elbette. Yolun bir tarafındaki evlerin yüzleri nehre dönük... Ayrıca, yaz aylarında son derece yoğun olan lokantalarla dolu bir sahil hattına sahip Yeni Mahalle... Tabii mevsim itibariyle sakin, tam “Hafta Sonu Molası” ruhuna uygun... Güneşin yüzüne tül perde gibi gerilen ağaç dalları arasında hoş bir yürüyüş yolu var burada. Benim gibi elinizde fotoğraf makinesiyle dolaşıyorsanız, yolun solunda oltalarıyla kısmetini arayan balıkçıları, deniz kabuğu zengini sahilde hobileri için en büyük ve en güzelini arayan hanımları, ağaçlı yolda oturmuş tavşankanı çayını içen Karasulular’ı, tazecik balıkları ayıklayanları ve elbette hepsi semiz kedileri karelerinize taşıyabilirsiniz.
Günbatımı keyfi yapın...
İlçe merkezine 5 kilometre kadar uzakta olan Yeni Mahalle, günbatımının da keyifl e izlendiği noktalardan biri. Madem günü Yeni Mahalle’de batırdınız, akşam yemeğinde balık yemeniz şart! E, Karadeniz’deyiz, balıkçılarda alternatifiniz elbette bol, şefin önerisini almanız da fayda var... Yanında turşulu, turplu nefis bir salata... Tabii bir de olmazsa olmaz: Mısır ekmeği. Fındık ve mısır, Karasu’da en yoğun üretilen ürünler. Dolayısıyla mısır ekmeğinin en lezzetlilerini tatmak için de doğru bir nokta burası. Dilerseniz, evinize de elinizde mis gibi kokan mısır ekmeği somunlarıyla dönebilirsiniz... Eve dönmek demişken... Sakarya’nın balkabağı meşhur, yolda tezgâhları göreceksiniz... Aklınızda bulunsun... Benim gibi akşam saatinde değil de, sabah yolunuz düşerse Yeni Mahalle’ye, bu sefer de mıhlamalı kahvaltı keyfi yapabileceğiniz mekânlar bulabilirsiniz.
O, özel bir ağaç: Ağlayan Ardıç
Acarlar Longozu ve Maden Deresi ziyaretlerinden sonra gözüm yeşile doydu Karasu’da. Tabii geçtiğimiz fındık bahçelerinin de bunda payı var... Fakat bir ağaçtan daha bahsetmek istiyorum, Ağlayan Ardıç’tan. Dalyanköy’de bulunan Ağlayan Ardıç, yapılan incelemelere göre 700 yaşlarındaymış. Ağaçtan yer yer akmış durumdaki kırmızı reçine ve çevresindeki mezar taşları, insanı hikâye yazmaya âdeta "zorluyor", doğanın ortasında. "Karasu’da doğa" temalı molamızı bitirirken uğradığımız son bir nokta daha var: Küçükboğaz lagün gölü. 50 hektar büyüklüğündeki bu gölün çevresi de mesire alanı. Yazları kır düğünlerinin vazgeçilmezlerindenmiş.
Coşkulu Karadeniz’in upuzun kumsalı
Deniz keyfini artık gelecek sezona ertelemek zorundayız ama, Mavi Bayraklı, upuzun Karasu kumsalı hâlâ bizim! Hele akşamüstleri... Yenimahalle’ninkiyle yarışacak kadar hoş bir gün batımı sunan Sahil Park Plajı, benim ziyaret ettiğim hafta sonu fotoğraf çekenleri, denizin dinlendirici sesi eşliğinde sapsarı kumda yürüyüş yapanları ve hatta bisiklete binen çocukları ağırlıyordu... Bu arada, Karasu ve deniz denince anlatılması gereken bir şey daha var: Batıklar. Bölgede İkinci Dünya Savaşı yıllarından U-20 Denizaltısı batığı bulunuyor. Osmanlı batıkları da varmış, yerlerinin tespit çalışmaları sürüyor... Bilenler, dalış yaparak U-20’yi keşfediyor. Dalışa meraklıysanız, aklınızda bulunsun.
Doğa ansiklopedisi: Acarlar longozu
Longoz, yani su basar ormanı, bir anlamda "içi ormanla kaplı göl" demek. Suyun seviyesi mevsime göre değişiyor. Küçük bir bölümü gezilebilen Acarlar Longozu, gerçek bir doğa ansiklopedisi.