Bir şezlong 25 euro olur mu?

Turizmde fetret devrine doğru: Bu yıl prova, seneye gala mı? Türk turistin aşırı pahalı otel ve mekanlar yüzünden Yunanistan'a gitmesi gibi, turizm ülkesi Hırvatistan'da da yabancı turist "Seneye gelmeyiz" diyor, yerel halk da tatil için komşu ülkelere gidiyor.  

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Turizmde fetret devrine doğru: Bu yıl prova, seneye gala mı? Türk turistin aşırı pahalı otel ve mekanlar yüzünden Yunanistan'a gitmesi gibi, turizm ülkesi Hırvatistan'da da yabancı turist "Seneye gelmeyiz" diyor, yerel halk da tatil için komşu ülkelere gidiyor.

Zagreb’den güneye doğ­ru otoyola girdiğimde va­him bir hata yaptığımı, ka­pana kısıldığımı anlamam uzun sürmüyor. Başkent Adriyatik kı­yılarına 150 kilometre mesafede. Ama aylardan temmuz olunca, kuzey ve orta Avrupalılar maai­le arabalarına atlayıp kıyıya ulaş­manın telaşında gazlarken, mec­buren yol üstü Zagreb’den geçi­yor.

Benim yolum denize değil, başkentten sadece 30 kilometre mesafede bir adrese. Ama çoğu Polonya, Macaristan, Avusturya, Almanya plakalı araç selinin için­de kayboluyorum. Saatte 20 km hızla, kaplumbağa gibi ilerliyo­ruz. Merak edip internetten ba­kınca ilk haber her şeyi özetliyor: “Zagreb’den Adriyatik kıyılarına uzanan yolda 17 kilometre turist aracı kuyruğu!”

Hırvatistan dünyada ekonomi­si turizme en fazla bağlı ülkeler listesinde sekizinci. GSYİH’nin yüzde 25’i turizmden. Devr-i CO­VID’den sonra turizm patladı. Geçen yılbaşında Schengen böl­gesine dahil olup iç sınırları kal­dırınca, ‘Avrupalıların yazlık evi’ konumu daha da pekişti. Viya­na’dan arabasına atlayan 5 saat­te Adriyatik’in cennet kıyılarına varıyor.

Bu yıl da rakamlar rekor gös­teriyor. Ama turist sayısı ile bir­likte homurdanmalar, şikayetler artıyor. Türkiye’deki akla ziyan hallere şimdilik uzak olsa da, aynı yolun yolcusu olma riskiyle kar­şı karşıya Hırvatistan. Kime sor­san aynı şeyi söylüyor: “Fiyatlar inanılmaz arttı. Verdiğin para al­dığın hizmete değse neyse, o da yok! Bu kafayla çoğu turist sene­ye gelmez. Belki bu yıl son rekor senesini yaşıyoruz.” Norveçli bir turist Hırvat TV’sine dert yanı­yor: “Her şey öncekinden çok da­ha pahalı. Fiyatlar anormal dere­cede yüksek ve muhtemelen iki yılda iki-üç kat arttı. Bir şezlon­gun fiyatı Hvar’da (Hırvatistan’ın Bodrum’u) 25-30 euro! Bir daha geleceğimizi sanmıyorum…”

Bir hamburgerin, pizzanın 15 eurodan ucuza satılmadığı, tem­muzda 150 euroya pansiyon oda­sının zor bulunduğu tuhaf bir dö­neme girildi. Enflasyon bahane­si de kullanılıp fiyatlar şişirildi. Dediğim gibi, Türkiye’nin “şok fi­yatları” ile kıyaslandığında Adri­yatik kıyıları hâlâ makul sayılır, ama Avrupalı orta sınıf için faz­la. Üstelik Yunanistan, İspanya ve hatta İtalya’nın daha ucuz ol­duğu yazılıp çiziliyor. Tanıdığım pek çok Hırvat, deniz tatiline Yu­nanistan’a gidiyor. Rynair’in su­dan ucuz uçak biletleriyle haki­katen daha ucuza mal oluyor.

Hırvatistan’ın altın kumsallı upuzun plajları yok. Ama genelde yeşillikler arasından, platform­dan atlanan ya da taşlı kayalı, ak­varyum gibi şahane denizi var. Her şey dahil hesabı çalışan de­vasa otel zincirleri de çok az. Tu­rizm pansiyonculuğa dayanıyor. Son yıllarda Airbnb patlamasıyla kıyılarda yerel halkın yaşayaca­ğı konut da kalmıyor. Bir bilimsel araştırma, nüfusu gittikçe azalan Hırvatistan’ın, konutların turizm açılması yüzünden de önemli göç verdiğini, insanların zengin Av­rupa ülkelerine çalışmaya gittik­lerini gösteriyor. Yani turizm ki­min ihya, kimini imha ediyor.

Son dönemde Avrupa’da “aşırı turizm” hezeyanları, protestola­rı arıyor, yerli halk hayatı pahalı­laştırıyor diye yabancı turiste diş biliyor. Diğer yandan yabancı tu­ristler Hırvatistan, Türkiye örne­ğinde olduğu gibi “Yolunuyoruz” diye sesini yükseltmeye başlıyor. Turizmde kimileri için çanlar şiddetle çalıyor. ‘Bacasız fabri­ka’nın dişlileri zonkluyor. Fetret devrinin provası bu yıl, galası ge­lecek yıl yaşanabilir.