Alkol yasakları turizme ve ülke imajına zarar verecek
Üretici, ithalatçı ve işletmeciler alkol düzenlemelerini DÜNYA Mikro Politika'ya değerlendirdi
Canan SAKARYA-Özüm ÖRS
ANKARA - AKP Manisa Milletvekili Recai Berber ile aynı partiye mensup 18 milletvekilinin imzasıyla TBMM'ne sunulan ve bazı kanunlarda çeşitli değişiklikler öngören "torba" nitelikli kanun teklifinin önemli düzenlemelerinden biri alkollü içki sektörü ve tüketimiyle ilgiliydi.
Düzenlemeler kamuoyunda, özellikle esnaf ve turizm sektörü dünyasında yoğun tepki ve tartışmalara yol açtı. Buna rağmen, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndan hızla geçirilen teklif Genel Kurul'da da aynı hızla kabul edildi.
Teklifin alkollü içki sektörüne ilişkin maddelerinde yapılan bazı değişiklikler şöyle:
Alkollü içkilerin reklamı ve tüketicilere tanıtımı; bu ürünlerin kullanım ve satışını özendiren veya teşvik eden kampanya, promosyon ve etkinlik yapılamayacak. Ancak, uluslararası tanıtıma yönelik ihtisas fuarları düzenlenebilecek.
Alkollü içkileri üreten, ithal eden ve pazarlayanlar hiçbir etkinliğe ürünlerinin marka, amblem ya da işaretlerini kullanarak destek olamayacak. Açık alkollü içki satışına ilişkin izin belgesi olan işletmelerde servis amaçlı materyallerde marka, amblem ve logo kullanılabilecek.
Televizyonlarda yayınlanan dizi, film ve müzik kliplerinde alkollü içkinin özendirici görüntülerine yer verilemeyecek. Perakende ya da açık alkollü içki satışı yapılan işyerlerinin tabelaları, yürürlük tarihinden itibaren 1 yıl içinde kanun hükümlerine uygun hale getirilecek.
18 yaşını doldurmamış kişiler, alkollü içkilerin üretiminde, pazarlanmasında, satışında ve açık sunumunda istihdam edilemeyecek. Yasal düzenlemeler uyarınca gerçekleştirilen eğitim amaçlı çalışmalar bu hükmün dışında olacak.
18 yaşını doldurmamış kişilerden, alkollü içkilerin üretiminde, pazarlanmasında ve satışında halen çalışmakta olanlar, maddenin yayımı tarihinden itibaren 1 yıl süreyle çalışmaya devam edebilecek. Bu hükümlere aykırı davrananlara 10 bin TL'den 500 bin TL'ye kadar ceza verilecek.
Türkiye'de üretilen veya ithal edilen alkollü içkilerin ambalajları üzerine, alkol ürünlerinin zararlarını belirten Türkçe yazılı uyarılar veya mesajlar konulacak. Uyarı mesajlarını taşımayan alkollü içkiler satılamayacak
Tütün mamulü, etil alkol, metil alkol ve alkollü içki satmak isteyenler, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'ndan (TAPDK)satış belgesi almak zorunda. TAPDK'den satış belgesi almak için de, önce belediye veya il özel idaresinden işyeri açma ruhsatı ya da Kültür ve Turizm Bakanlığından turizm belgesi almak gerekecek.
Bu hükümler, kanunun Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihinden önce işyeri açma ruhsatı ve satış belgesi almış işletmelere uygulanmayacak. Bu işletme sahipleri, işletmelerini birinci ve ikinci derece kan hısımlarına devredebilecek.
Perakende alkollü içki satışı yapılan işyerlerinde alkollü içkilerin konulduğu ve üzerlerinde alkollü içkilerin marka, amblem ve logosu bulunan mevcut soğutucular, işyerlerinin kapalı bölümlerinde bulunması kaydıyla 3 yıl kullanılabilecek.
Ürünler, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılacak ikincil düzenlemelerin Resmi Gazete'de yayımından itibaren 10 ay içinde, düzenleme hükümlerine uygun hale getirilecek.
Alkollü içki sektörüyle ilgili bu düzenlemeler üretici firmalar kadar, başta belgeli veya belgesiz turizm sektörü işletmeleriyle geniş bir esnaf kütlesini kapsıyor. Nitekim bu kesimler getirilen sınırlamaların alkollü içki üreticileri, turizm sektörü ve esnaf kuruluşlarının ticari faaliyet ve kazanç özgürlüklerini olumsuz etkileyeceğini savunuyor.
DÜNYA Mikro Politika, teklifte yapılan değişiklikler ışığında bu eleştirileri de dikkate alarak düzenlemelerin yol açacağı yeni durumu, turizm sektörü, sanayi dünyası ve esnaf kesiminin yetkili temsilcilerine sordu. Ortak görüş net: Düzenlemeler turizme, ekonomiye ve Türkiye'nin "imajına" zarar verecek!
Bendevi Palandöken (Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu /TESK/ Başkanı):
Bir anda gündeme gelen alkollü içki satış ve tüketimine ilişkin yeni düzenlemelerin temel çıkış gerekçesi; 18 yaş altındaki gençlerimizi alkolden uzak tutmak ve özendirilmesinin önlenmektir. Sağduyulu herkes bu gerekçe kapsamında alınacak önlemleri desteklemelidir.
Bu sektörden geçimini sağlayan milyonlarca insanın ekonomik kazançlarının düşecek olması bir sıkıntıdır. Bilhassa, saat 22.00- 06. 00 saatleri arasında perakende alkollü içki satışı yapan işyerlerinin işlerini durma noktasına getirecektir.
Ayrıca 35 milyon turisti ağırlayacak olan ülkemizin imajını zedeleyecek kısıtlayıcı kararlar alınmıştır. Turistik yerlerde yazın belli saatlerde satış yasağı getirirseniz insanları suça teşvik edersiniz. Tezgah altı satışların yanında, kaçak içki satışı da artacaktır. Bu da milyarlarca liralık vergi kaybı anlamına gelecektir. Tabii, kaçak içkinin insan sağlığına vereceği zararlarda ayrıca bir kayıptır.
Turizm Restaurant Yatırımcıları İşletmecileri Derneği /TURYİD/ Kurumsal görüş:
[PAGE]
Turizm Restaurant Yatırımcıları İşletmecileri Derneği /TURYİD/ Kurumsal görüş:
Yılda kişi başına ancak 1.5 litre gibi son derece düşük miktarda alkollü içki tüketilen; tüketimde Avrupa sonuncusu olarak listeye bile girmeyen ülkemizde alkolizm tehlikesi gerekçe gösterilerek bir yasa değişikliği yapıldı. Anayasa'nın 58. Maddesi devlete "alkolle mücadele görevi" değil, gençleri ve çocukları "alkol ve uyuşturucu bağımlılığından koruma" görevi vermekte. Amaç; alkol ve alkol kullanımı ile mücadele değil, alkol bağımlılığı ile mücadele olmalıdır. Oysa "bağımlılık" ile mücadele konusu, önümüze "alkollü içki ile mücadele " olarak konulmakta.
Genç ve çocukların alkol bağımlılığından, sigara ve uyuşturucu tehlikesinden korunması için ilk ve ortaöğretim kurumlarında her türlü eğitim desteği vermeye bizler de hazırız. Ancak alkolizm ile mücadele etme yöntemi, 18 yaş üstünün girebildiği işletmeleri kapatmak, ekonomiyi ve turizmi baltalamak olmamalıdır.
Alkol firmalarının işletmelerde etkinlik düzenlemeleri, müzik ve sanat etkinliklerini desteklemelerinin kısıtlanması da anlaşılır gibi değildir. Yazılı mecralarda reklam ve ilanlar yerine, 18 yaş üstüne yönelik belgeli işletmeler, alkol firmalarının pazarlama faaliyetlerini sürdürebilecekleri etkinliklere destek veren mecralar olmalıdır.
TURYİD üyesi işletmeler ve oteller göz önünde olan, kayıtlı ekonomiye sahip, denetlemeye müsait, kanunlara ve normlara uyan işletmelerdir. Gençleri evlere, karanlık köşelere yönlendirmek; kaçak, hatta sahte ürünlerin tüketimine sevketmek yerine, devletin gerekli makamlarından belge almış işletmelere yönlendirmek ve buralarda denetimleri sıklaştırmak, en makul ve en gerçekçi yaklaşımdır.
Dünya'da ekonomik krizler, siyasi sıkıntılar yaşanıyor; ancak biz son yıllarda turizmde gerek gelen turist sayısı gerekse turizm geliri yönünden artışımızı sürdürdük. 2012 yılında 32 milyon yabancı pasaportlu misafiri ağırladık., İngiltere'yi geride bırakarak 6 ıncı sıraya yükseldik. Bu tür bir uygulama bizi, ülkemizi turizmde, alkol politikası konusunda Dubai'den bile geriye atacaktır. Bilindiği üzere, neredeyse tüm Arap ülkelerindeki turistik tesislerde alkollü içki tüketimi serbesttir.
50 milyar dolarlık turizm sektörü, dolayısıyla ülkemiz, telafisi imkansız zararlara uğrayacaktır. Böyle bir neticenin; gerek ÖTV vs gibi vergi kayıpları, gerekse ülke imajı açısından doğacak olumsuzluklardan kaynaklanacağı kuşkusuzdur.
Bugün Türkiye turizm-yeme/içme-eğlence sektöründe 1 milyonun üzerinde çalışan personel ve bu kişilerin bakmakla yükümlü olduğu milyonlarca aile bulunmakta. Turizm belgeli bir çok otel-restaurant ve diğer tesislerden başlayarak, TURYİD üyesi işletmelerin de aralarında olduğu, yiyecek-içecek-eğlence-konaklama işletmelerinin bazı bölgelerde tamamı, bazı bölgelerde çoğu kapanma noktasına gelebilecektir.
Bunca yerli ve yabancı turizm yatırımının yapıldığı, en güçlü ekonomilerden birine sahip ülkemizde böyle bir düzenlemeni yapılması yerli ve yabancı yatırımcıları uzaklaştıracak, büyüme imkanı kalmayacak; en önemlisi, sürdürülebilir politikalar üretilemeyecek, güvenilirlik yok olacaktır.
Osman Güner (Alkollü İçecekler İthalatçıları, Üreticileri ve Dağıtıcıları Derneği Başkanı):
[PAGE]
Osman Güner (Alkollü İçecekler İthalatçıları, Üreticileri ve Dağıtıcıları Derneği Başkanı):
Biz, dernek olarak kanun koyucunun tüm yasaklamalarına karşı uyumluluğumuzu korumakla birlikte, yeni ürün ve fiyat geçişlerinin bilgisini sağlamak, kamuoyuna verebilmek açısından reklam yapılmasını öngörüyoruz. Çünkü, böyle bir ortam rekabeti ortadan kaldıracağı gibi, yeni yatırım yapmış bir çok üreticinin yatırımını çöpe dönüştürecek.
Özendirici ve övücü reklama karşıyız. Ama yeni ürünün tanıtımını ve fiyat bilgisini sunabilmemiz gerektiğine inanıyoruz. Aynı zamanda tüketiciye ulaşmayan, sektör içinde sadece sektör temsilcileri tarafından okunan ve bilgi edinilen dergilerin de reklam yasağı kapsamı dışına alınması gerekir.
Levent Egeli (Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği /TYD/Genel Sekreteri):
Turizm sezonunun başladığı bir zamanda böyle bir gündem içinde olmamızın, Türkiye'nin ülke dışındaki imajına olumsuz etkide bulunacağı kuşkusuz ve kaçınılmazdır. Turistin turizm yöresine gelmesinde ve memnun ayrılmasında pek çok etken önemli rol oynuyor. Turizm yöresinde sunulan bütün hizmetlerin yanı sıra, ülkenin imajı da turizm talebini ve turistin yöreden memnun ayrılmasını etkilemektedir.
Yapılan bu çalışmada, sektör meslek örgütleri ve temsilcilerinin görüşleri; sektörün işleyişindeki özellikler; yabancı turistler dahil, müşteri beklentileri nazar-ı dikkate alınmamıştır. Halbuki, sektörü ilgilendiren bu tip konularda görüşlerimizin alınması, ortak paydada herkese yarar getirir kanaatindeyiz.
Diğer taraftan, alkollü içki satışı turizm sektöründe konaklama ve yeme- içme hizmeti verenlerin kazanç kalemlerinden birisidir. Dolayısıyla, kimse var olan kazançtan mahrum kalmak istemez. Özellikle yaz sezonunda işletmelerde düzenlenecek çeşitli müzik ve kültürel etkinliklerle ülkenin turizm kapasitesini artırmaya, konaklama ve yiyecek-içecek sektörünü canlandırmaya çalışırken, getirilmek istenen düzenleme bizi son derece tedirgin etmiştir.
Bu uygulamaların " alkol tüketimine karşı etkin savaş başlatılmış" görüntüsünden çıkarılıp, alkol kullanmayan veya kullanmamaları gereken kişilerin en az seviyede etkilenmeleri için yapılan düzenlemeler şeklinde hazırlanması, daha doğru bir yaklaşım olacaktı.
Umuyoruz ki bu tip uygulamalar, yıllardır emek verdiğimiz ve dünyanın 6 ncı büyük turist çeken ülkesi haline gelen Türk turizmine zarar getirecek, yanlış algılamalara mahal vermez.
Emin Bağcı (Türkiye Bakkallar ve Bayiler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi):
[PAGE]
Emin Bağcı (Türkiye Bakkallar ve Bayiler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi):
İzmir gözde bir turistik şehrimiz. Bu uygulama, bütün sahil kesimlerini çok etkileyecek. Bilhassa, esnafımızı çok etkileyecek. Esnafımızın büyük marketlerle rekabette elinde kalan tek imkan, içki ve sigara.
İnsanların belli şeyleri belli saatler içinde yapmalarını sağlamak, demokrasiyle bağdaşır mı? Bize Avrupa'dan örnekler veriyorlar. İskandinav ülkeleri soğuk ülkelerdir, saat 00.00 dan sonra insanları sokakta az görürsünüz. Ama İzmir sabaha kadar, 24 saat hayatta olan bir şehirdir. Hizmet sektörüne kısıtlama getiriyorlar; "Bizim istediğimiz saatte satacaksın, istemediğimiz saatte satmayacaksın" diyorlar.
"Gençlerimizi alkolden koruyalım" deniyor; zaten 18 yaş üstü şartı var, daha küçüklere alkollü içki satışı yasak. Mesela, akşam saat 10'da dükkanım açıkken, bir vatandaş geldi bira istedi, "saat 10 oldu, veremem" diyebilecek misiniz? Ya da saat 10'a 5 kala evime giderken 1 şişe bira aldım, ahlak polisi mi çıkacak karşıma? Bunun denetimi nasıl olacak? Ben yaptım oldu mantığı, doğru değil. Yasakçı zihniyetle tersine tepecektir.
Üyelerimiz şu anda ne yapacaklarını bilmiyorlar. İnsanlar artık eline birasını alıp deniz kıyısına çıkamayacak. Bu böyle devam ederse, tezgah altı dediğimiz, yasal olmayan yollara gidilir. Kaçakçılık daha da artar.
Bülent Akgerman (Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği/ ESİAD/ Başkanı)
Getirilen yasakların turizm, ekonomi ve imaj açılarından olumsuz etkilerinin olacağı kesindir. Gençlerin, küçük çocukların alkol içmeye teşvik edildikleri düşünülüyorsa, bununla mücadelenin değişik yöntemleri varken, akla, kestirmeci bir anlayışla hemen yasaklamanın gelmesi, demokrasimizin işleyişi açısından da soru işaretlerini beraberinde getirmektedir.
Nihayetinde, ülkemizde gençler ve çocuklar yanında yetişkinler de yaşamakta; onların yaşam biçimi tercihlerine saygı duyulması gerekmektedir. Kaldı ki, bilim dünyasındaki psikolojik araştırmalar, insanların yasak olan şeylere normalden daha fazla ilgi duyduklarını ortaya koymaktadır.
Aynı durum, ülkemize gelen turistler için de geçerlidir. Hizmet kalitesi ve ürün çeşitliliğinin önemli olduğu turizm sektöründe alkol yasakları kapsamında yaşanması olası sorunlar, hem ülkemizin imajını hem de turist tercihlerini olumsuz yönde etkileyecektir.
Diğer taraftan, yasakların kayıt dışılığı körüklediği bilinen bir gerçektir. Bundan sahte içki tüketme riskini üstlenecek içki içenler kadar, vergi kaçağı nedeniyle devlet de zarar görmektedir.
İş dünyası açısından, alkollü içeceklerin üretim ve satışı konusunda yapılan yatırımların da baltalanacağını söylemek mümkündür. Kredi değerlendirme kuruluşlarının ardı ardına not artırdıkları bir dönemde getirilen yasaklar, adeta ülkemizde bu sektörlerde yatırım istenmediği mesajını vermektedir.
Söz konusu düzenlemenin İzmir'in EXPO 2020, İstanbul'un 2020 Olimpiyat adaylıklarındaki karar süreci içinde getirilmesi, zamanlama açısından manidardır. İmaj konusunda yıllardan beri sıkıntıları süren ülkemizin yeni filmlere konu olması hiçbirimizin arzuladığı bir şey değildir.