Tekstilde ‘sektörel dönüşüm’ başlatmak zorundayız
Türkiye’nin tekstil ve hazır giyimde güçlü bir ülke olduğunu ancak kurumsallaşamadığını söyleyen MESİAD Başkanı Gürbüz Oruç, “Savunma sanayinde olduğu gibi tekstilde de dönüşümü başlatmak zorundayız. Bugün dünyada THY gibi marka olabilecek gücümüz var” dedi.
Nurdoğan A. ERGÜN
Başta tekstil ve konfeksiyon sektörü olmak üzere Türkiye’nin kentsel dönüşüm gibi sektörel bir dönüşüm başlatması gerektiğini söyleyen Merter Sanayici ve İş İnsanları Derneği (MESİAD) Başkanı Gürbüz Oruç, bunu da yine sektörlerin kendi içinde yapabileceğini vurguladı. Türkiye’nin tekstil ve konfeksiyonda iyi bir noktaya geldiğini ama kurumsallaşamadığını ifade eden Oruç, “Belki hazır giyimde değil ama tekstilde dünyanın birçok markasına kumaş üretiyoruz.
Denimde çok iyiyiz. Ama bugün sadece Merter’dekilerin yüzde 99’unun çocuğu babasının işini yapmıyor. Markalaşarak çıtayı yükseltmeyi, gençleri sektöre çekmeyi başaramadık. Artık biz de savunma sanayi gibi dönüşüm hamlesini başlatmak zorundayız. Ama bu dönüşüm bürokratla değil tekstilci ile olur. Bunu başaramadığımız sürece bir yere varmamız çok mümkün değil. Yani biz bir takım olacağız ama takımın lideri bürokrat değil, sektörün kendisi olacak” dedi.
“Türk tekstili de THY gibi marka olmalı”
Türk tekstil sektörünün bu krizden güçlenerek, markalaşarak çıkabileceğini söyleyen Gürbüz Oruç, “Bugüne kadar ucuz fiyat avantajı üzerinden ilerledik. Ama bizim artık THY gibi dünya ölçeğinde marka olmamız lazım. Yani müşteri ‘pahalı ama değiyor’ demeli. Bunu başaran markalarımız var. Mesela Punto, 150 bin dolara ceket satıyor. Çünkü onlar ‘bunu daha ucuza nasıl üretirim’ değil ‘bunu daha nitelikli nasıl yapar, nasıl daha pahalı satarım’ diyor. Bunu sektör politikası haline getirmemiz lazım” ifadelerini kullandı. Oruç, bu noktada sektörden kazanç elde edenlerin başka alanlara değil, tekrar sektöre yatırım yapması gerektiğini vurguladı.
“Lojistik, üretim maliyetinden fazla”
Diğer yandan fiyat aralığına bakıldığında Türk tekstil ve hazır giyim ürünlerinde fiyatların Avrupa’yı yakaladığını anlatan Oruç, şunları söyledi: “Dolayısıyla Avrupa’nın siparişleri Uzak Doğu’ya, Mısır’a doğru kaymaya başladı. Bizde işçilik, enerji, kira gibi maliyetler yükselmiş olabilir ama en önemli unsur, lojistik maliyetleri. Azerbaycan’a buradan 1 kg ürünün gitmesi 7 dolar. Bizden daha uzak olmasına rağmen Çin’den 2-2.5 dolara geliyor. Bunu Cezayir, İran, Irak, Fas ve Tunus’la yaşıyoruz.”
Merter, 2025’te ihracatta 10 milyar dolara koşacak
Türk tekstil sektöründe, küresel dalgalanmalara rağmen 2025’te daha büyük fırsatlar doğacağını söyleyen Gürbüz Oruç, Merter’in de bu fırsatları değerlendirmek için hazırlandığını söyledi. Gelecek yıl Merter’i moda merkezine dönüştürmeyi ve 10 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşmayı hedeflediklerini aktaran Oruç, “Bu hedefe ulaşmak için yeni pazarlar kapsamında özellikle Afrika, Ortadoğu ve Asya pazarlarına yönelik çalışmalar yapıyoruz. Sürdürülebilirlik odaklı pazarlarda, en yenilikçi ürünlerle farklılaşmayı planlıyoruz.
Markalaşma, tasarım ve inovasyon konularında üyelerimize destek vererek küresel markalarla rekabet edebilmeleri konusunda yönlendiriyoruz. E-ticaret platformlarına entegre olmak, dijital pazarlama stratejileri geliştirmek ve sosyal medyayı etkin kullanmak konusunda üyelerimize rehberlik ediyoruz” dedi. Türkiye’nin, dünya genelinde en büyük tekstil ve hazır giyim ihracatçılarından biri olduğunu hatırlatan Oruç, “2023 yılında tekstil ve hazır giyim sektörü ihracatı, 30 milyar doların üzerinde bir seviyedeydi. Bunun yaklaşık 6 milyar doları, Merter tekstil sektörü firmalarına ait” dedi. Oruç’a göre, konulan hedeflere ulaşmak için üretimin tüm aşamalarında verimliliği artırmak, yeni pazarlara açılmak ve sürdürülebilirlik standartlarına uyum sağlamak gerekiyor.
Şirketlerin Ar-Ge çalışmalarına yatırım yapmaları, inovasyon odaklı olmaları ve dijitalleşmeye hız vermeleri de büyük önem taşıyor. Merter bölgesindeki tekstil firmalarının yıllık cirosunun, yaklaşık 5 milyar dolar olduğunu belirten Oruç, şunları söyledi: “Merter bölgesi, binlerce kişiye istihdam sağlayan tekstil firmalarına ev sahipliği yapıyor. MESİAD’a üye olan firmaların sağladığı toplam istihdamın, 100-150 bin kişi olduğu tahmin ediliyor. Bu istihdam, üretim, tasarım, pazarlama ve ihracat gibi çeşitli alanlarda geniş bir yelpazede yer alıyor.”
“2025’te insan kaynağı açığı büyüyecek”
2025’te üretim süreçlerinin dijitalleşmesinin hızlanacağını, akıllı tekstil uygulamalarının yaygınlaşacağını ve bu dönüşümün sektörün küresel rekabet gücünü artıracağını dile getiren Oruç, “Aynı zamanda çevre dostu üretim yöntemlerine yatırım yapan firmalar da piyasanın yükselen yıldızları olacak. 2025 yılına ilişkin bir diğer önemli beklenti de ihracatta yaşanacak artışlar ve yeni pazarların keşfi olacak. İhracatçıların bu yeni pazarlara açılabilmek için esnek ve hızlı çözümler geliştirmesi gerekiyor.
Bununla birlikte AB ve ABD gibi geleneksel pazarlara ek olarak Afrika, Latin Amerika ve Asya-Pasifik bölgeler de önümüzdeki dönemde Türk tekstil sektörü için büyük fırsatlar sunacak” diye konuştu. Öte yandan teknolojik yatırımların 2025’te özellikle otomasyon, yapay zekâ ve nesnelerin interneti gibi yenilikçi teknolojilerin üretim süreçlerinde daha fazla yer bulacağını anlatan Oruç, “Bu teknolojilere yatırım yapmayan firmalar küresel pazarda geride kalacak, yeni teknoloji entegrasyonu rekabet avantajı yaratacak.
Nitelikli iş gücü de sektörün sürdürülebilir büyümesi için hayati bir öneme sahip. 2025’te özellikle teknik bilgiye sahip, yenilikçi ve yaratıcı personel ihtiyacının artacak ve bu alanda mesleki eğitim programlarının yaygınlaşması büyük önem taşıyacak. Firmaların, insan kaynağına yatırım yapmaları gerekecek ve geleceğin tekstil sektöründe beceri geliştirme ve inovasyon ön planda olacak” yorumunu yaptı.
“İşletmeler bu yıl fiyat politikalarını gözden geçirdi”
Artan maliyetlerin, özellikle enerji ve hammadde fiyatlarındaki yükselişin bu yıl, üretim maliyetlerini artırdığını ve kârlılık üzerinde baskı oluşturduğunu kaydeden Gürbüz Oruç, şunları söyledi: “Bu durum, birçok işletmenin fiyat stratejilerini gözden geçirmesine ve maliyet düşürme yöntemlerine yönelmesine neden oldu.
Öte yandan, döviz kurlarındaki dalgalanmalar, ihracat için hem fırsat hem zorluk yarattı. Dış pazarlarda rekabet gücünü artırma çabaları, ihracat odaklı stratejileri ön plana çıkardı. MESİAD, bu süreçte üyelerine piyasa bilgileri sağlama, eğitimler ve networking fırsatları sunarak sektörün dayanıklılığını artırdı. Sonuç olarak, ekonomik belirsizlikler, sektörün dönüşümünü hızlandırdı ve üyelerin adaptasyonunu test etti. Bu koşullar, yenilikçi çözüm ve sürdürülebilir uygulamalar için motivasyon kaynağı oldu.”
“Sürdürülebilir modayı teşvik etmek için çalışıyoruz”
MESİAD olarak giyim tekstili alanında sürdürülebilir modayı teşvik etmek için birçok çalışma yaptıklarını aktaran Gürbüz Oruç, şu açıklamayı yaptı: “Üyelerimizi doğal boyalar, organik kumaşlar ve geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı gibi konularda bilgilendiriyoruz. Ayrıca sürdürülebilir moda tasarım yarışmaları düzenleyerek genç yetenekleri destekliyoruz. Çünkü sürdürülebilir moda, hem sektörümüzün geleceği hem de tüketicilerin beklentileri açısından büyük önem taşıyor. Özellikle sektördeki kadın ve genç çalışan istihdamını artırmak için eğitimler düzenliyor, kadın ve genç girişimcileri destekliyor ve eşit fırsatlar yaratmaya çalışıyoruz. Sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünü yetiştirmek için meslek okulları ve üniversitelerle iş birliği yapıyoruz. Eğitim, sağlık ve çevre alanlarında projeler yürüterek topluma katkı sağlamaya yönelik örnek teşkil edecek çalışmaları hayata geçiriyoruz.”
iş birliği yapıyoruz. Eğitim, sağlık ve çevre alanlarında projeler yürüterek topluma katkı sağlamaya yönelik örnek teşkil edecek çalışmaları hayata geçiriyoruz.”