Teknik Tekstil Araştırma Merkezi işe 10 proje ile başladı

SEDAT ALP

İZMİR - Yıllık 1.5 milyar dolar gelir ile Türkiye tekstil ihracatındaki payını yaklaşık yüzde 20’ye ulaştıran teknik tekstil sektörü, dünyadaki rakipleri ile mesafeyi kapatmak için İzmir’de kurduğu merkeze mayıs ayında kavuşacak. Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği, teknik tekstil konusunda iddia sahibi olmak için kurduğu Teknik Tekstil Araştırma Merkezi’nde (TEKSMER) henüz tam olarak hizmete girmeden teknolojik özellikte lif ve elyaf geliştirme konusunda 10 Ar-Ge projesi yürütülüyor.

Dokuz Eylül Üniversitesi Tınaztepe Yerleşkesi’nde kurulan TEKSMER’de eksik olan son birkaç cihazın da tamamlandığını ve merkezin mayıs ayında tam olarak hizmete açılacağını kaydeden Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı Sabri Ünlütürk, “TEKSMER, tamamlandığında ne iş yaparız diyerek bir yıl önce proje çalışmalarına başladık. Ekiplerimiz firma ziyaretleri ve değişik bölgelerde toplantılar yaptılar. Şu an TEKSMER’de proje yürüten 10’un üzerinde firma var. Bunların sayısını arttırmaya çalışıyoruz. Lif ve elyaf araştırmalarında kullanılmak üzere Türkiye’de olmayan bir cihaz getirdik” diye konuştu.

TEKSMER’in asıl hedefinin yeni teknolojik lif ve elyaf geliştirmeye yönelik projelerin yürütülmesi olduğuna işaret eden Ünlütürk, “Teknolojik bir laboratuvar kurduk. Laboratuvar Türkiye’de yapılamayan testleri yapacak şekilde tasarlandı. Ama asıl hedefimiz merkezin proje geliştirmesi. Firmalarla birlikte yeni teknik tekstiller geliştireceğiz. Bunun için Türkiye’de olmayan, yeni lif ve elyafların geliştirilmesinde kullanılan bir cihaz getirdik. Teknik tekstilin temelini karışımlı elyafl ar oluşturuyor. Özelliğini buradan alıyor. Bunu geliştiren ülkeler ve firmalar işin esas kaymağını yiyor. Bizim de hedefimiz buradaki firmalarla birlikte yeni elyafl ar, yeni lifl er geliştirmek” dedi.

Koruyucu ve medikal tekstillere ağırlık verecek

Ünlütürk, TEKSMER’in başlangıç olarak koruyucu tekstillere yoğunlaşacağını, burada belli bir mesafe aldıktan sonra da medikal tekstil üzerine araştırmalara ağırlık vereceğini belirterek, “Dünyada teknik tekstil 10 başlıkta değerlendiriliyor. Biz de bundan 5 yıl önce yaptığımız fizibilite çalışmasında koruyucu ve medikal tekstillerin ön plana çıkıtğını gördük. Buradan hareketle TEKSMER de koruyucu tekstille araştırmalarına başladı. Bu alanda biraz yol aldıktan sonra da medikal tekstille ilgili araştırmalar yapacak. Medikal tekstil ameliyatta kullanılan birçok üründen, damara takılan stende kadar çok geniş bir alanı kapsıyor. Koruyucu tekstil ise itfaiye için yanmaz kumaşlar, çok soğuk ortamlar için giyilen kıyafetler, savunma sanayiine yönelik kıyafetlerden oluşuyor” diye konuştu.

Teknolojimizi geliştirip hammaddeyi burada üreteceğiz

Ünlütürk, Türkiye’nin teknik tekstil ihracatının yıllık 1.5 milyar dolar seviyesine ulaşarak, toplam tekstil ihracatında yaklaşık yüzde 20 paya ulaştığına dikkat çekerek, şu bilgileri verdi: “Su geçirmezlik, güç tutuşluluk, ultraviyole geçirmezlik, yüksek yansıtıcılık gibi özellikli tekstiller teknik tekstilleri oluşturuyor. Otomobil lastiğindeki kumaştan, damara takılan stende kadar çok geniş kullanım alanı var. Ülkemizde de geç tutuşan itfaiye elbiselerinden, polis kıyafetlerine, inşaat ve medikal tekstillere kadar çok geniş alanda üretimi yapılıyor. Biz şu anda teknik tekstillerin hammaddesi olan lifl eri Almanya’da üreten firmalardan alıyor, mamul hale getirerek ihraç ediyoruz. TEKSMER’de artık kendi teknolojimizi geliştirip, hammaddeyi burada üretmeye başlayacağız. Biz o elyafl arı geliştirecek altyapıları projeleri geliştirmeye çalışıyoruz. Burada firmalara daha çok katmadeğer yaratacak ürünleri hayata geçirecek yapıyı kurgulamaya çalıştık. Laboratuar işin çok küçük boyutu. Türkiye’de ilk kez teknik elyaf geliştirecek bir merkez oluşturduk.”

4.5 milyon TL bütçeyle tamamlandı

TEKSMER’in İZKA’nın desteği ile 4.5 milyon TL’lik bir bütçeyle tamamlandığını aktaran Sabri Ünlütürk, merkezin bütün üniversitelerle işbirliği içinde çalışacağını aktardı. Ünlütürk, “Dokuz Eylül Üniversitesi, Tınaztepe Yerleşkesi’nde bize yer verdi. Avrupa’da da bu tür merkezler üniversite, teknopark ve sanayi bölgelerine yakın kuruluyor. Bu şekilde bilgi alışverişi çok hızlı oluyor ve ortak imkanlardan faydalanılıyor. Biz de ihtiyacımız olacak bütün testleri Dokuz Eylül Üniversitesi’nin laboratuarlarında yapacağız” dedi.