“Önümüzü göremediğimiz için yatırıma cesaret edemiyoruz”
Ankara Sanayi Odası ve DÜNYA tekstil ve konfeksiyon sektörü temsilcilerini buluşturdu. ASOMEDYA Yuvarlak Masa Toplantısı'na katılan şirket temsilcileri sektörde yaşanan soruları ve çözüm önerilerini paylaştı.
Yeşim ARDIÇ - Büşra KOSİF
ANKARA - DÜNYA ve Ankara Sanayi Odası tarafından gerçekleştirilen ASOMEDYA Yuvarlak Masa Toplantısı’nın konukları, Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) 5 numaralı İplik Örme ve Dokuma Sanayi ile 6 numaralı Konfeksiyon ve Deri Sanayi komiteleri oldu. Toplantıya, Ankara Giyim Sanayiciler Derneği Başkanı Canip Karakuş ile dernek yönetiminden Kayra Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Akay ile Dule Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Bağcı katıldı. Yuvarlak Masa katılımcıları tekstil sektörünün özellikle yurtdışından giren ucuz ürünler ve global markaların AVM’lerdeki egemenliğindeki artış kaynaklı büyük sıkıntı içinde bulunduğu görüşünde birleştiler. İnşaat kaynaklı büyüme politikası sebebiyle 80 yıllık geçmişi bulunan tekstil sektörünün gözardı edildiğini belirtilirken, AVM’lere giremediklerini ürün satacak mağaza bulamadıklarını kaydettiler. Katılımcılar, yaşanan zorluklar sebebiyle küçülmek isteyenlerin ise kıdem tazminatı yükünden dolayı bunu yapamadıklarını kaydederken, önlerini göremedikleri için yeni yatırım yapmaya da cesaret edemediklerinin altını çizdiler.
TACETTİN TÜRELİ - TÜRELİ TEKSTİL YÖNETİM KURULU BAŞKANI
“Kontrolsüz giren Uzakdoğu ürünleri sektörü bitiriyor”
Sıkıntılarımızın temel kaynağı Çin, Hindistan, Endonezya, Malezya, Pakistan menşeli ürünler ve bu ülkelerdeki gelişmelerdir. Şu anda sektörümüzde başta işçilik maliyetleri olmak üzere temel girdilerin ne kadar yüksek olduğunu ve bu ülkelerden yüksek miktarlı girişlerin bizi olumsuz etkilediğini çok net görüyoruz. Asgari ücretli vasıfsız bir çalışanın işverene maliyeti 3 bin lira civarında. Bizim rekabet edebilmemiz, hatta ayakta kalabilmemiz için devletin girdi maliyetlerini düşürecek tedbirler alması gerekiyor. Yoksa biz kendi başımıza bu sıkıntılardan kurtulamayız. Ayrıca yerli üreticilerin özel olarak korunması şart. Üstelik finansman temininde de büyük güçlük çekiyoruz.
DAĞISTAN ÖZKÖK - BÜŞRA TEKSTİL FİRMA SAHİBİ
“Türk markaları bile yurtdışında ürettirmeye başladı”
Türkiye’de AVM furyası başlayana kadar işlerimiz gayet iyi gidiyordu. Cadde mağazalarında oldukça iyi ürünler satıyorduk. Özellikle Ankara’da çok fazla AVM var ve kişi başına düşen AVM sayısında Ankara ilk sırada yer alıyor. İçimizdeki birkaç firma dışında AVM’de satış yapabilen kimse yok. Cadde mağazalara tutunmaya çalışıyoruz ama onlar da yavaş yavaş kapanmaya başladı. AVM’lerde ithal ürün satıldığı için halkımızın parası yurtdışına gidiyor. Üstelik bu mağazalar bizim üretim maliyetimize, perakende ürün satıyorlar. Ayrıca Türk markası olarak satışa sunulan ürünler de artık Uzakdoğu’da ürettirip Türkiye’ye getiriyor. Bu alanda kota da uygulanmıyor.
FAİK GÜNGÖR - SEÇİL ETEK GİYİM YÖNETİM KURULU BAŞKANI
“Tekstil artık durma noktasında”
Ben 36 yıldır tekstil sektörünün içindeyim. Ancak 2000 yılından bu yana tekstil sektörünün yavaş yavaş ivme kaybetmiş olmakla birlikte, bugün durma noktasına geldiğini söyleyebilirim. Sektörün bir temel problemi de indirim dönemlerinin sınırlandırılmasıyla ilgili. Biz 9’uncu ayda vitrinleri düzenliyoruz, 11’inci ayda indirim sesleri çıkmaya başlıyor. Daha sezonun 2 ayını bile yaşayamadan indirim başlıyor. Cironun yüzde 40’ı masraflara gidiyor, bir de indirim yapınca geriye bir şey kalmıyor ve tekstil sektörü ölümcül noktaya gelmiş durumda. Sektörümüzde arz yoğunluğu yaşanırken, talep giderek azalıyor. İnsanlar mümkün olduğu kadar fasona yönelmeye çalışıyor.
ŞEYDA THURAİSİNGAM - MAYA TRİKO YÖNETİM KURULU BAŞKANI
“İşçiye daha az ödemek markadan da taviz verme anlamına gelir”
En büyük sıkıntımız, üretim maliyetlerindeki yükseklik. Maliyet unsurlarımız her geçen gün giderek artış gösteriyor. Aynı zamanda dövize bağlı üretim yaptığımız için, kurlardaki yukarı yönlü değişim, bizi çok olumsuz etkiliyor. Bağlantılarımızdan dolayı istediğimiz zaman üretim miktarını düşürme esnekliği de gösteremiyoruz. Kalifiye eleman çalıştırdığımız için onların ödemesinden de kısamıyoruz. İşçiye ödenen ücreti düşürmek, aynı zamanda kaliteyi de düşürmek anlamına gelir.
HÜSEYİN EMRE ERTAN - GÖZDE MURAT TEKSTİL YÖNETİM KURULU BAŞKANI
“Tasarım yönü ön plana çıkan firmalara dönüşmemiz lazım”
Sektörümüz spesifik sorunların başında ; global tedarik yapabilen ölçekli firmaların elini kolunu sallayarak rahat şekilde önlerine kırmızı halılar serilerek piyasayı ele geçirmeleri geliyor. Çünkü bize asgari ücret maliyeti bin dolara yaklaşmışken, global firmalar bizlerin karşısına , 100 dolarlık asgari ücretlerin olduğu ülkelerde üretim yaptırarak geçiyorlar. Bir kuruş kira ödemeden AVM’ler de baş köşeye giren bir çok yabancı marka bulursunuz. Oysa aynı AVM’ye Ankara’nın köklü üreticileri kirasını ödeyerek bile girme şansı bulamıyor. Bizlerin tasarım yönü ön plana çıkan, daha katma değerli ürünler satabilen firmalara dönüşmemiz lazım. Bugün yarım asra yakındır faaliyet gösteren firma kapanırsa, kimse bir daha o tesisi kuramaz. İnternet satışıyla yüklesen trendler var. Bu konu da eğitim alan birini bulma şansınız yok. Mevcut teşvik sistemleri tamamen yeni yatırımların desteklenmesini içeriyor, mevcut işletmeler hep göz ardı ediliyor.
BÜNYAMİN ERYILDIRIM - ÇÖZGÜ TEKSTİL YÖNETİM KURULU BAŞKANI
“İşverenlere de kıdem gibi iflas tazminatı verilsin”
Çek konusunda son dönemlerde çok düzenleme yapıldı ama bu konu o kadar istismar edildi ki artık tahsilatta büyük sıkıntılar yaşamaya başladık. Bence çekte tekrar eski sisteme dönülmesi gerekiyor. Bir de İstanbul ile aramızda ciddi maliyet dezavantajları var. Biz insanları tam ücretle sigortalı olarak çalıştırırken, onlar merdiven altı üretimle, kayıtsız çalışıyorlar. Hatta elektriği bile kaçak kullananlar var. Aynı sektörde onlar 50 liraya, biz 150 liraya mal ediyoruz. Mallarımızı da aynı yerlere sattığımız için bunlarla rekabet edemiyoruz. İşveren bir elemanı çıkardığında, ona tazminat ödüyor veya devletten işsizlik ödeneği veriliyor. Oysa işadamları olarak biz de büyük riskle karşı karşıyayız. Oysa bizim sıkıntıya girdiğimizde veya işimizi kapatmak zorunda kaldığımızda bir sigortamız, güvencemiz yok. Bence odalara aidat ödenirken, bu paralardan oluşturulacak bir fon, işini kaybeden girişimcilerin desteklenmesi adına kullanılabilir.
ERGİN ŞENTÜRK - MODA İLGİ KONFEKSİYON YÖNETİM KURULU BAŞKANI
“Bankalar ekonomik gerçekleri göz ardı ediyor”
Kıdem tazminatı yükümüz giderek artıyor. Örneğin kıdem tazminatı yükümlülüğü 3 milyon lira olan bir firma, asgari ücretin yükseltildiği dönemde bir anda yüzde 30’luk artışla 4 milyon lira borçlu hale geldi. İşçilerle ilgili herhangi bir nedenle mahkemeye gidersek, burada yanlı davranışla karşı karşıya kalıyoruz. Mahkemeler, işçilerin ekonomik gücü düşük, işverenin ise güçlü olduğu gerekçesiyle, genellikle işçi lehine kararlar alıyorlar. Bankaların da sektöre bakışı çok farklı. Kredi kullanırken zorluklar yaşanıyor, teminat mektubu ve krediye yönelik diğer teminatlarda güçlükler çıkıyor karşımıza. Ankaralı üreticiler olarak da ilimizden yurtdışına yönelik doğrudan uçuşların olmaması yönünden de sıkıntı yaşıyoruz. AVM’lerdeki döviz cinsinden kiralar da bizi çok yıpratıyor. Kalifi ye eleman bulmakta güçlük çektiğimiz gibi son dönemlerde elimizdeki elemanları da devlete kaptırıyoruz. Askeri dikimevleri var, son dönemlerde sınavla çok sayıda personel alımı yaptı. Sektördeki çok sayıda personel buraya gidince, firmalar sıkıntı yaşadı.
MACİT BALCI - TIĞ TRİKO ŞİRKET MÜDÜRÜ
“Yabancı firmalar yerli üreticilerin varlığını tehdit eder hale geldi”
Bizim en büyük sıkıntımız, global markaların pazarımızı ele geçirmiş olması. Ülkemize yabancı marka girişi tabii ki önemli ama bunlar sadece satıcı olarak değil, imalat için de gelirlerse istihdama ve ihracata katkı sağlarlar. Günümüzde inşaat üzerinden büyüme politikası izlenirken, 80 yıllık geçmişi bulunan tekstil sektörü gözardı ediliyor. Bu durum da orta vadede istihdamda problem çıkaracaktır. Türkiye son 10 yılda ekonomik olarak büyük değişim gösterdi. Bundan 10 yıl önce, hammadde ve işçilik aynı seviyedeyken, bugün işçilik hammaddenin üç katına çıktı. Dolayısıyla rekabette güçlük çekiyoruz.
MEHMET DERYA GÜNEŞ - SELEN GİYİM ŞİRKET ORTAĞI VE GENEL MÜDÜRÜ
“Bölgesel teşvikler haksız rekabete yol açıyor”
Uzakdoğu’dan ayrım yapmadan gelen çok ucuz ürünler ile Uzakdoğu’da ürettirilerek ülkemize getirilen ürünlerle yerli üreticiler olarak artık rekabet edebilecek durumda değiliz. Bundan 6-7 sene önce bir bakanımız, “Türkiye artık tekstilden çıkmalıdır” gibi bir ifade kullandı. Bu konuşma yapıldığından beri tekstil sektörü sürekli kan kaybediyor. Türkiye’nin tekrar tekstilde önemli bir oyuncu haline gelmesi gerekiyor. Ben Türkiye’de bölgesel teşvik sistemine karşıyım. Şimdi kamunun açtığı ihaleye biz de giriyoruz, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki teşvikli bir firma da giriyor. Tabii ki teşvikli olan bölgenin firmalarının maliyetleri bizden çok daha düşük. Bu da ihalede haksız rekabet oluşmasına yol açıyor.
CELALETTİN BAĞCI - DULE TEKSTİL YÖNETİM KURULU BAŞKANI
“Organize perakende sektörü cadde mağazalarını bitiriyor”
Ülkeler kalkınma stratejilerinde hafif sanayilerinden başka bir ifade ile emek yoğun sanayilerden ileri teknoloji sanayilerine doğru genel bir trend izliyorlar. Türkiye’nin de kalkınma süreci içerisinde konfeksiyon-tekstil hafif sanayilerinde yüksek teknolojilere doğru gitmesi gerekirken bu sektörde fazla kaldı. Ülkenin kalkınmasına bağlı olarak kişi başına gelirin artmasıyla birlikte, tekstil sektörüne yönelik talepte de ciddi değişim gözleniyor. Organize perakende sektörü, her geçen gün gücünü sokak-cadde mağazaları üzerinde arttırıyor. Ölçek ekonomisi ile üretim yapan büyük firmalar, çok yüksek kar marjlarıyla satış yaparak karşımıza çıkıyorlar.
AYHAN AKAY - KAYRA TEKSTİL YÖNETİM KURULU BAŞKANI
“Kalifiye eleman sorunumuz var, elimizdekini de devletin Dikimevi alıyor”
Tekstil sektörü ülke ekonomisinde çok önemli bir yere sahip. İstihdam ve GSMH içindeki sektörün payı çok büyük. Türkiye gibi bir coğrafyada böyle bir sektörün ölmemesi gerektiğine inanıyorum. Özellikle istihdamın günden güne kronik bir sorun olacağını düşünüyorum. Geçmiş yıllarda sektöre gösterilen ilgi bugün olmadığı için istihdamın da giderek azaldığını gözlemliyoruz. Kalifiye eleman bulmakta ve bulduklarımızı da elimizde tutmakta zorlanıyoruz. Yani bunun için bence bir an önce devletin bir şeyler yapması gerekiyor. Meslek liselerindeki hocalarımız öğrenci bulamamaktan sitem ediyor. Bizlerde meslek liselerini hedefleyen projeler hazırlıyor, okullarda öğrencilere tekstili anlatarak sektörü sevdirmeye çalışıyoruz. Aynı zamanda stajyer olarak firmamızda çalışma imkanı sunuyoruz ama bunun da maliyeti yüksek geliyor. Dikimevi sorunu bizi de etkiledi. Bir devlet kuruluşu olduğu için herkesin gözü orada. Kurumun açtığı her sınavda elemanlarımızın hepsi başvuruyor. Devletin Dikimevi’nde eleman yetiştirip sektöre vermesi gerekirken, biz oraya eleman yetiştirme noktasına geldik. Özellikle bu sorunun üzerine gidilmeli. Devlet teşvik veriyor fakat bundan yararlanabilmek için gerekli prosedür çok uzun ve yıpratıcı, hatta anlaşılamaz noktada Bizim teşviklerden yararlanabilmek için danışmanlık firmalarından yardım almamız yerine, devletin bunu daha anlaşılır hale getirmesi gerekiyor. Diğer bir nokta ise ürünlerin taklit edilmesi, kopyalanması. Patent maliyetleri yüksek olduğu gibi bunlara karşı yeterince yaptırım uygulanamıyor. Zaten 15 Temmuz sonrasında piyasada ciddi daralma başladı, alacakların tahsilinde sıkıntılar yaşanıyor.
CANİP KARAKUŞ - ANKARA GİYİM SANAYİCİLERİ DERNEĞİ BAŞKANI
“Kıdem tazminatı felaket olarak karşımızda duruyor”
Biz de uzun yıllar sektörün içinde olmamıza rağmen, son gelişmelerden dolayı zor şartlar altında üretim yapıyoruz. Son 3 yılda 400 kişiyi işten çıkarmak zorunda kaldık. Özellikle dışarıdan gelen ucuz ürünler, bizim üretimimizin sekteye uğramasına yol açtı. Siyasilere yabancı mallarla ilgili sıkıntılarımızı anlattığımızda, “Bırakın millet ucuz giysin” ifadelerini kullanıyorlar. Zaten insanlar bu yüzden sosyete pazarları adı altında kalitesiz, sağlıksız ürünlerin satıldığı yerlere yöneliyorlar. Bu süreçte KDV’nin yüzde 18’den yüzde 8’e düşürülmesi faydalı oldu ama halen kıdem tazminatı konusu bizim başımızda bir felaket olarak duruyor. Ben çıkardığım 400 kişiye milyon doları aşan tazminat ödedim, sonraki mahkeme konusunu söylemiyorum bile. Ancak kıdem tazminatı konusunu önümüzdeki dönemde hep beraber ele almamız gerekiyor. Bir de Kamu İhale Kanunu’ndan bahsetmek istiyorum. Tüm sıkıntılara rağmen, Ankara’da tekstil alanında çok iyi firmalar var. Kamunun ihale açtığında bir bakıyorsun, berber elinde çanta ile gelip ihaleyi kazanıyor. Sonra da gelip bizlere fason iş yaptırıyor. Tam 46 senedir tekstil sektörünün içindeyim, bir dönemler 740 kişi istihdam ediyordum, şimdi fabrikamda sadece 100 kişi çalışıyor.