Kilo başına fiyatta, sektörü üçe katladı

Tekstile olan ilgisi çocukluk yıllarına kadar uzanan Mukadder Özden, şirketi Simurg’da kilogram başına ihraç fiyatında sektörün Türkiye ortalamasını üçe katladı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

AHMET USMAN

İZMİR - Mukadder Özden, hayatında tereddüt etmeden karar alanlardan. Bu durum Özden’in meslek seçiminde de üniversite seçiminde de geçerli olmuş. Kumaşa olan ilgisi çocuk yaşlarda başlayan Özden’in en sevdiği oyun ise eski çoraplardan oyuncak bebeklerine etekler, elbiseler, bluzlar hatta mayolar, kürkler dikmekti. O bu oyuna olan merakını mesleğe çevirdi ve üniversitede bölüm seçiminde tıp, hukuk gibi daha yüksek puanlı fakültelere girebilecekken tekstil mühendisliğini tercih etti. 

Özden mezun olur olmaz, profesyonel yönetici olarak iş hayatına atıldı. 2005'te kendi işini kuran Özden, ilk zamanlar sektördeki firmalara danışmanlık hizmeti verdi. Sonra fason olarak imal ettirdiği ürünlerin ihracatına başladı. Sektörde ortalama fiyat kilogramda 23.5 TL iken, Özden, 70 TL ortalamasını yakaladı. Aynı zamanda Ege Giyim Sanayicileri Derneği (EGSD) Yönetim Kurulu Başkanı da olan ve Simurg Tasarım Danışmanlık Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin sahibi Mukadder Özden ile iş hayatına girişini, hedefl erini, sektörün durumunu konuştuk. 

Simurg’un kuruluş hikayesini anlatır mısınız? 

Şirketimiz, MTK Sitesi’nde faaliyet gösteriyor. Organizasyon firmasıyız. Kuzey Avrupa ülkelerine ihracat yapıyoruz. Fason olarak imal ettirdiğimiz ürünleri Danimarka, Finlandiya ve İsveç’teki müşterilerimize satıyoruz. Çocuk giyimi ile organik tekstide uzmanız ama kadın ve erkek giyim de yapıyoruz. Müşterilerin tasarladığı giyim ürünlerini biz realize ediyoruz. Modeli onlarla birlikte geliştiriyoruz, her şeyini hazırlıyor, paketleyip gönderiyoruz. 20 kişilik bir ekibimiz var. Satın almaları, ön hazırlıkları ve bazı küçük imalatları bünyemizde yapıyoruz. Diğerlerini fason olarak ürettiriyoruz. Ürün yelpazemizde denim, gömlek, tişört de var. En önemli özelliğimiz katma değerli ürünler yapmamız. Ben ipek üzerine brode, kilogramı 100 euronun üzerinde mal da yapabiliyorum. Geçen yılı kilogramı 70 dolar ortalama ile kapattık. Sektörümüzde Türkiye ortalaması 23.5 dolar. Biz bunu 3’e katlamış oluyoruz. 

Gerçekten ciddi bir oran. Bunu nasıl başardınız? 

Ürünlerimizin katma değerinin yükselmesinin nedeni, butik alıcılara çalışıyor olmamız. Ürünlerimizin içinde özel unsurlar oluyor. Organik çalıştığımızda ya da rotasyon yerine dijital baskı yaptığınızda fiyat biraz daha yükseliyor. Yün ipek gibi pahalı materyaller kullanırsanız paralel olarak fiyat artıyor. Sezonda çalıştığımız fasoncu sayısı 5-6’yı geçmez. Onlara da uzmanlık alanlarına göre iş veriyoruz. Yani denim ve ipekliyi aynı yerde diktirmiyoruz. Ama bizim bünyemizdeki arkadaşlar hepsini dikebilecek kabiliyete sahip. Bu numuneleri hazırlamakta bize kolaylık sağlıyor. 

Tekstile olan merakınız ne zaman başladı? 

Sektöre 1985'te girdim. İş hayatına atılmak için hep çok istekliydim. Bu yüzden okulu bitirdim ve hemen işe başladım. Mesleğimi çok sevdiğim için okulda da başarılıydım. Bölümümü bilinçli olarak tercih ettim. Tıp, hukuk gibi bölümlere de puanım yetiyordu ama ben tekstil mühendisliğini tercih ettim. Bir an önce meslek sahibi olmak istiyordum. Çocukluktan bu yana dikiş dikiyorum, 10 yaşında bebeklerime mayolar, kürkler dikerdim. Oyalandığım için de annem çok memnundu. Bir tek dikiş makinesine oturmamı yasaklıyordu, ama ben ondan gizli gizli kullanırdım. Hatta bir keresinde kardeşimin parmağını diktim. Henüz ilkokuldayken tığ, şiş örgülerini öğrendim. Yani hem alaylı hem mektepli sayılırım. Hatta okula ilk başladığımda örme tekstildeki şemanın yanlış olduğunu fark ettim. Bunu şiş ve iplikle öğretmenime gösterdim, kitabı değiştirttim. 

Ne zamana kadar profesyonel olarak çalıştınız? 

Önceleri işveren olmayı hiç düşünmüyordum. İş hayatım boyunca hep yönetici pozisyonunda oldum. Yöneticiyken işinize daha çok konsantre olabiliyorsunuz, kendi şirketinizde ise işin her yönüyle ilgilenmek zorundasınız. Ben 2005’te girişimci olmaya karar verdim. Bir arkadaşımla ortaklık kurduk, danışmanlık hizmeti vermeye başladık. Başlarda ürkektim, çok cesur sayılmazdım. Danışmanlık ve moda tasarımı konusunda hizmet veriyorduk. Sonra şirketin tamamını ben devraldım, ardından eşim şirkete dahil oldu. Yavaş yavaş müşteri edinmeye başladık. Müşteri edinmek zor, kaybetmek kolay. Müşteri memnuniyetsizliği olmasın diye çok titiz davrandık. İyi kadroları kurduk, müşteri portföyü oluşturmamız zaman aldı. Geçen yıl 1 milyon euro ihracat rakamına ulaştık. 

Alanınızda özellikle uzman olduğunuz konular var mı? 

Organik tekstilde iddialıyız. Ben Türkiye’de ilk organik sertifikası alan üreticilerinden biriyim. Bu konuda çalışmaya 1995’te başladım. 3 yıl kadar önce kendi şirketime de organik sertifikası aldım. Bu sertifikayı alınca uluslararası bilgi ağının içine giriyorsunuz, bunun çok faydası var, müşteriler sizi buluyor. Şu an bizim işlerimizin yarısını organik tekstil oluşturuyor. Artış trendi de sürüyor. Organik pamukla, konvansiyonel pamuk arasındakinden daha farklı fiyat yakalayabiliyoruz. Hizmet ve diğer unsurlar da giriyor işin içine. Bunun dışında herkesin girmek istemediği teknik zorlukları olan işlerin altına girmekte tereddüt etmiyoruz. Benim iş deneyimim çok fazla. Ayrıca 3 yıl moda işi yapmamın da bana ciddi faydası var. 

Sektörde geleceğinizi nerede görüyorsunuz? 

Bizim ilelebet fason ihracatla devam etme gibi bir niyetimiz yok. En azından yüzde 100 fason olarak devam etmeyeceğiz. Kendi koleksiyonumuzu satmayla ilgili çalışmalar yapacağız. Bu büyük ihtimal çocuk giyim üzerine olacak. Kız çocuk öncelikli. Kız çocukta giysi çeşitlendirmesi çok, daha katma değerli ürünler yakalayabiliyorsunuz. Onunla bir marka yapmayı düşünüyoruz. Müşterilerimin ne düşündüğünü, ne yaptığını iyi biliyorum. Onu ben Türkiye’de de yapabilirim. Şu an bunun zeminini hazırlıyoruz. Bu hafife alınacak bir iş değil. Şirket rantbl bir duruma geldi. Bunun için en az bir yıla daha ihtiyaç var. Bizim maliyetlerimizle bu ürünlerin iç pazarda satılması zor. Pazarlaması yurtdışından başlar, içeride de butik mağazalarda satılabilir. Halihazırda Simurg’un yapılanması fason üretime yönelik. Marka yapmaya geçtiğinizde bunun yanına apayrı bir kadro daha koymanız lazım. O da nitelikli insanla olur. Markalaşma ile Türkiye ortalamasından biraz daha yukarı çıkacağız. 

EGSD Başkanı olan ilk kadınsınız, sektörü anlatır mısınız? 

Cari açığı kapatmada en etkili sektörler tekstil ve hazır giyim. Şu an ihracat performansını yüklenen biziz. Kendimize yeni pazarlar açmak, ürün kalitesini geliştirmek, yeni pazarlama sistemlerine uyum sağlamak gibi faktörleri doğru değerlendirirsek ilerlemememiz için neden yok. Emek yoğun olduğu için, çok istihdam yaratıyoruz. Sürekli yenilenen, beslenen, doğal kaynakları tüketmeyen sürdürülebilir bir meslek. Bunun üzerine gelişmişliği koyduğumuzda daha da keyifl i oluyor. Biz şimdiye kadar gelen talepleri karşılama yönünde efor sarfettik. Talep yaratmak için çalışmadık. Zayıf kaldık. Halbuki yenilikçi olan her şey ticaridir. Doğru sunumlarla ekonomide kendinize yer edinebilirsiniz.

'EGSD, yenilikçi projelerle ilerleyecek'

Mukadder Özden, "Katma değer artırıcı ve yenilikçi projelerle ilerlemek istiyoruz. Ticaretimizi daha keyifl i hale getirecek, ihracatımızı artıracak argümanlar geliştireceğiz. Üyelerimizin bilinç düzeyini desteklemek için eğitim faaliyetleri yapacağız. Üyelerimizin dünya piyasalarında görünür hale gelmesini istiyoruz. Bunun yolu iletişim teknolojilerinden geçiyor. Bu konuda eksikleri varsa, tamamlamalarına çalışacağız. Derneğimizin web siteleri var, altyapılarını iyileştiriyoruz. Telefonlarla da çok iyi iş yapabiliyoruz artık. Bunların yolunu açacağız. Nasıl ürünlerinde farklılıklar yapabilirler, yeni materyallerle neler yapılabilir, ilk etapta performans giysileri dediğimiz ürünler konularında neler yapabilirler, onları masaya yatıracağız. Müşterileri İzmir’e çekmek için tanıtım çalışmaları yapacağız. Bunları takvimlendirmeye başladık" bilgisini verdi.

Bu konularda ilginizi çekebilir