Ayakkabıda Suriyeli sancısı
İzmir'deki Işıkkent Ayakkabıcılar Sanayi Sitesi'nde çalışan 3 bine yakın Suriyeli sığınmacı, bodrum katlarındaki atölyelerde ailece çalışarak hayata tutunmaya çalışıyor
İZMİR - Halepli ayakkabı ustası Ömer Nasan, tuvaleti olmayan bir iş hanının bodrum katında camları gazete kağıtlarıyla kaplı küçük atölyesinde dikiş makinesinin altından geçen kadın çizmesine bakıyor. Yanındaki sandalyede oturan 10 yaşlarındaki çocuğu elindeki yapıştırıcıyı fırçayla deriye sürüyor..
Türkiye ayakkabı üretiminin yüzde 38'inin karşılandığı İzmir Işıkkent Ayakkabıcılar Sanayi Sitesi'nde 3 bine yakın Suriyeli sığınmacı, zor şartlarda hayata tutunmaya çalışıyor.
Sanayi sitesi içinde ayakkabı fabrikaları için fason üretim yapan Suriyeli ayakkabı ustalarının çalıştırdığı atölyelere girdi. Camlarında Arapça yazıların asılı olduğu lokantaların, çay ocaklarının bulunduğu ara sokaklardaki bir iş hanının bodrum katında, bir bölümü çocuk yaştaki 10 kişiyle üretimini sürdüren Türkmen asıllı Ömer Nasan, dededen bu yana ayakkabıcı...
Halep'te Türkmenler'in yaşadığı Höllük mahallesindeki evine 15 Şubat 2014'de bomba isabet etmesi sonucu iki çocuğunu yitiren Nasan, kalan iki çocuğunu yaşatabilmek için kaçmaktan başka bir çare bulamadığını söylüyor.
"Oradayken durumumuz iyiydi, atölyem, evim, çiftliğim vardı. Sonuna kadar da dayandım. Hem savaştık hem çalıştık" diyen Nasan, o günleri şöyle anlatıyor:
"Evim yerle bir olmuştu. Yapacak hiçbir şeyim kalmamıştı. Oradaki her şey, kaybettiğim çocuklarımı hatırlatıyordu. Çocuklarımın hatırasına bağlanarak orada daha fazla kalamazdım. Diğer çocuklarımı yaşatmalıydım. Hayatta kalabilmek için artık kaçmamız gerekiyordu. Çünkü Esad güçleri bulunduğumuz bölgeyi kuşatmıştı."
Daha önce iş yaptıkları ayakkabıcılarla temasa geçerek İzmir'e geldiğini, Mevlana mahallesinde 500 lira kirayla küçük bir ev tuttuklarını, dededen kalan işini devam ettirmek için çareler aradığını söyleyen Nasan, Suriyeli çalıştıran fabrikalara yüksek cezalar kesilmesi nedeniyle dışarıdan iş yapmak üzere bir fason atölyesi açtıklarını söyledi.
Atölyede Türkiyeli ustalarla birlikte çalıştıklarını, burada eğitim imkanı olmayan çocuklarının da yanında çalıştığını ifade eden Nasan, şöyle konuştu:
"Allah'a şükür burada bize yardımcı oluyorlar, bize iş getiriyorlar. Haftalık 150-200 liraya çalışıp gidiyoruz. Buradan kazandığımız, masrafımıza yetmiyor. Ben buraya 3 bin dolarla geldim, 7 ayda tükettim. Hayatta kalabilmek için gece gündüz çalışıyoruz. Burada bizim gibi çalışan binlerce Suriyeli var. Halepli Türkmenler'in yüzde 90'ı ayakkabıcıdır. Çoğu şimdi burada.
Burada çalışmamız yasak ama çalıştırıyorlar, Allah razı olsun. Türkiyeli kardeşlerimize de zararımız oldu, o adamlar da çalışamıyor. İşçilik fiyatları çok düştü, işçi çoğaldı. Ama bize iş vermezlerse biz ne yapalım ? Burada çalışamazsak aç kalacağız, ya hırsızlık yapacağız ya dilencilik. Devletten bu konuda bize yardımcı olmasını istiyoruz. Bu işe bir düzen getirmek istiyoruz. Burada Türkiyeli işçilerle birlikte çalışmak istiyoruz, ne onların hakkını yiyelim ne bizim hakkımız yensin. Çalışma izni alırsak daha iyi olur."
"Kobanililer de geldi"
Nasan, son günlerde Kobani'den gelen Kürt asıllı Suriyeliler'in de sanayi sitesinde iş aramaya başladığına dikkati çekti.
Bir hafta önce atölyesine gelen Kobanililer'in kendisinden iş istediğini anlatan Nasan, "Bize kucak açan Türkiye'nin de işi zor, bunun farkındayız ve her fırsatta Allah razı olsun diyoruz. Ama gidecek başka bir yerimiz yok. Türkiye'de kalmayı istemiyoruz. Hepimiz memleketimize geri dönmek istiyoruz. Her gün bunun için dua ediyoruz" dedi.
"(Suriyeli istemiyoruz) sloganı çok yanlış oldu"
Suriyeli çalışanların iş gücü fiyatlarını yarı yarıya düşürmesinden şikayet eden site çalışanları ise tepkili. Zaman zaman yürüyüş ve eylemlerin yapıldığı sitede kış sezonu nedeniyle üretimin artması sonrası tepkilerin durulduğu ifade ediliyor. Ancak kısa bir süre sonra sezon kapanınca gerginliğin tekrar başlamasından endişe ediliyor.
35 yıldır Işıkkent Ayakkabıcılar Sitesi'nde çalışan ayakkabıcı Nuri Kadan da Suriyeliler'in gelişi sonrası işleri bozulanlardan.
Halen sitedeki kahvehanelerde bir çok arkadaşının öfkeyle iş beklediğini anlatan Kadan, "İşveren daha ucuza üretim yaptıracağını bildiği için Suriyeliler'i tercih ediyor. Biz de evimize ekmek götürmek için buradayız. Ama Suriyeliler'e verilen parayla ev geçindirmek mümkün değil" dedi.
Suriyeliler'in geldiği ilk dönemlerde sitede gösteriler yapıldığını, bazı işçilerin "Suriyeli istemiyoruz" sloganları attığını anlatan Kadan, "Bu çok yanlış oldu. Çünkü bu insanların bir çoğu masumane bir şekilde burada umut ışığı aradılar. Onların istediği gibi de olmadı. İşverenler, Suriyeliler daha ucuza çalıştığı için tercihlerini onlardan yana koydu. Türkiyeli işçilerin bir bölümü şu an boşta. Çünkü ucuza çalıştıracak adam var, fırsatçılık var. Bu gerginliği içimize sokan işverendir. Bizim tepkimiz Suriyeliler'e değil onları ucuza çalıştıran işverene" diye konuştu.
Türkiye ve Suriyeli işçilerin dayanışmasını sağlayabilmek için bir dizi etkinlik planladıklarını da aktaran Kadan, sitedeki gergin ortamı dağıtmak için tüm işçilerin katılımıyla her dilden türkünün çalındığı, birlikte halay çekilen bir eğlence organize etmek istediklerini ifade etti.
Bu gibi etkinliklerin düşmanlığı ortadan kaldıracağını, tarafların birbirini anlamasını sağlayacağını belirten Kadan, aksi taktirde sorunun ırkçı bir boyuta ulaşmasından endişe ettiklerini ifade etti.
Önlem alınmazsa sorun büyüyecek
İzmir Ayakkabıcılar Odası Başkanı Yalçın Ata ise irili ufaklı 3 bin iş yerinde yaklaşık 25 bin kişinin çalıştığı Işıkkent'e gelen 3 bine yakın Suriyeli'nin fason atölyeler kurarak iş yapmaya başladığını söyledi.
Kaçak olarak devam eden bu faaliyetin Türk ustaları ve çalışanlarının işlerini olumsuz etkilediğini dile getiren Ata, sitede iş gücü maliyetlerinin bir yıldır artmadığına dikkati çekti.
Ata, şöyle konuştu:
"2 ay önce çalışanlar haklı olarak tepki gösterdiler. İşveren için bu durum iyi gibi gözükebilir ama değil. Çünkü kendi vatandaşımız sıkıntılı durumda. İş barışının kalmadığı bir ortamda maliyet konuşulmaz. Bu durumdan hoşnut olan bir işveren olduğunu düşünmüyorum. Ama bir yandan da Suriyeliler'in çalışması gerekiyor. Çünkü onların boş kalması daha farklı sıkıntılara yol açabilir. Bu konuya bir an önce çözüm bulunmalı. Suriyeliler'in durumuna kimlik veya geçici çalışma izni gibi bir düzenleme getirilmezse sorun çok büyüyecek."