Türkiye finans teknolojisi ile liderlik düzeyinde
Yapay zekânın çok hızlı geliştiğini söyleyen Softtech Genel Müdürü M. Bülent Özçengel, “Türkiye, finans alanında dünyaya liderlik edebilecek düzeyde. Hatta bir çok örnek proje Türkiye’den çıkıyor” dedi. Özçengel, şirketin, Silikon Vadisi’nde inovasyon merkezi bulunduğunu ifade etti.
Hamide HANGÜL
Hızı baş döndüren yapay zekâ, iş hayatında çoktan yerine aldı. Sesli notların yazıya dönüşmesi, analizler, dijital finans asistanları, verilerin anlık takibi gibi birçok konuda iş ve finans dünyasında yerini sağlamlaştırdı. Özellikle bankacılıkta 100’lerce yeni teknoloji artık finansın olmazsa olmazı. Türkiye’de Ar-Ge ve inovasyon geliştiren yerli sermayeli yazılım şirketlerinden biri de Softtech.
Aynı zamanda İş Bankası’nın teknoloji iştiraki olan Softtech’in, Silikon Vadisi ve Çin’de inovasyon merkezleri de bulunuyor. Türkiye’nin yapay zekâ destekli finans teknolojilerinde dünyada liderlik düzeyinde bulunduğunu söyleyen Softtech Genel Müdürü M.Bülent Özçengel’le yapay zekâdaki son gelişmeler ve şirketin hedeflerini konuştuk.
“İnsiyatif alıp karar verebilecek”
Türkiye’de ve dünyada üretkenliği artırmak için konuşulan trendlerin başında Agentic AI (değişen ortamlara yüksek uyum sağlama ve özerk karar alma yeteneğine sahip yapay zeka teknolojileri) geldiğine işaret eden Bülent Özçengel, “Robotlar, tam olarak tanımladığınız şeyi yapıyorlar. Bu ise biraz daha özgür, biraz daha insana yakınsayan...
Belli bir düzeyde izin verdiğinizde de inisiyatif kullanıyor. Böylece daha insana yakınsayan, muhakeme gerektiren konularda da otomasyon sağlıyor. Tanımlamakta zorlanılan, inisiyatif gerektiren konuları statik kodlayamayacağınız için yapmakta zorlanılıyordu. Şimdi Agentic AI ile bu, başarılabilecek gibi görünüyor” dedi. Yapay zekânın risklerine dönük araçlar, mekanizmaların da trend olacağına işaret eden Bülent Özçengel, “Yani, yanlış bilgiyi yönetmek…
Bu da bir trend oldu. Çünkü yapay zekâ hem üretkenliği arttıracak, hem yeni iş modelleri ortaya çıkaracak diyorduk. Bunlar çıkmaya başlayınca, şimdi negatif taraflar daha çok görülmeye başladı. Bunu yönetecek yaklaşımlar, araçlar daha çok konuşulacak gibi görünüyor. Bunun dışında sahtecilik gibi şeylerin tespitinde yapay zekâya yönelik çalışmalar çok hızlı geliştirebilecek noktalar. Yine, hata yapma, yanılış veri üretme (halüsinasyon) görme potansiyeline karşı da çok iyi optimize edilmesi gerekiyor. Günümüzde bunlara kafa yoruluyor aslında” değerlendirmesi yaptı.
Dünyada herkesin yapay zekâ konuştuğunu söyleyen Özçengel, ancak aktif kullanım ve değer üretme alanlarında potansiyelin çok gerisinde olunduğunu belirtti. Kısa vadede realize edilen müşteri ilişkileri yönetiminde ise inanılmaz farklar ortaya koyduğuna dikkati çeken Özçengel, kullanım alanları genişledikçe ve insanlar adapte oldukça çalışanların da işinin kolaylaşacağını vurguladı.
“Silikon Vadisi’nde inovasyon merkezimiz var”
Türkiye’nin yapay zekâ destekli finans teknolojilerinde nerede olduğuna yönelik bir soru üzerine Bülent Özçengel, şöyle yanıt verdi: “Türkiye, finans alanında dünyaya liderlik edebilecek düzeyde, tüm bankalar böyle. Hatta dünyaya örnek teşkil eden çok sayıda çalışma Türkiye’den çıkıyor. Finans alanında yapay zekâ destekli 100’lerce yeni teknolojiler kullanılıyor. Biz Softtech olarak hem teknoloji, hem finans şirketi olarak görüyoruz kendimizi. Softtech, yüzde 100 İş Bankası’nın iştiraki. Ar-Ge hayatımızın bir parçası. Trendleri çok yakından takip ediyoruz, çalışmalar yapıyoruz. Amerika’da bir inovasyon merkezi ekibimiz var. Silikon Vadisi’nde, Maxitech adında Softtech’in bir iştiraki. Bu merkezle, gruba rekabet avantajı sağlayacak teknolojileri yerinde ve start-up kimliğindeyken yakalamak istiyoruz” diye konuştu.
Yapay zekâ inanılmaz bir hızla gelişirken, insan kaynağının da sınırlı olduğunun altını çizen Bülent Özçengel, “Yapay zekâya adapte olmuş, doğru anlamış insan kaynağı şu anda çok kısıtlı” dedi. Şirket olarak üretken yapay zekâyı temel aldıklarını, kültürel bir dönüşüm de başlattıklarını söyleyen Özçengel, ayrıca çalışanların bu konuda daha aktif ve hızlı adapte olması için eğitim programları oluşturduklarını belirterek, “Bunun meyvelerini toplamaya başladık. Özümseyen, olgunlaşan platformlar çözümler sunuyor” dedi.
“Beyin dalgalarıyla düşünceleri okuyacak”
Dünyada, İnsan-makine sinerjisi kurgusu kapsamında, beyin ile etkileşim kurulmasına yönelik çalışmaların yürütüldüğünü de vurgulayan Bülent Özçengel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Nörolojik simbiyotiğe yakınsayan pilot çalışmalar yapılıyor dünyada. Bu, çok net bir şekilde geliyor. Sadece tarihinde sapma olabilir. Yani beyinle etkileşim kurabilmesi… Ne düşündüğünüzü anlayacak, hatta bir şey çözmeye çalışırken size destek de verecek. Artık o sinir ağlarıyla, beynin salgıladığı dalgalardan sizin ne düşündüğünüzü artık anlayabilir hale geldiler. Bunun örneklerinde dünyada önde giden girişimler var.
Trafik kazası geçirerek, bütün vücudu felç olan bir kişi, bunun pilot çalışmasına aday oldu. Oturarak bilgisayar kullanabiliyor sadece beyniyle. Mesela, beyniyle cursor (imleç) bu tarafa götürdüğünü düşünüyor, o tarafa götürüyor. Hatta başka bir pilot çalışmada, 2 kişi yan yana uyurken, birinin beyindeki bilginin diğerine transfer edebildiği iddia edildi. Uykuda... Böyle çok enteresan pilot projeler var. Belki çocuklarımız, torunlarımız telefona adapte olur gibi çiplere adapte olacaklar. Bir arayüz, bir çiple etkileşim sağlanıyor. Yani, 5 ile 10 yılda bu tür örnekleri daha somut duyabileceğiz.”