Tüfekçi Makine, uluslararası şirketlerle üretimde iş birliği için göz kırpıyor
Yenilikçi teknolojilerle sürdürülebilir üretim için çözümler sunan ve 110 yıllık bir deneyime sahip olan Tüfekçi Makine, çevreci üretimiyle de sektörde dikkat çekiyor. Şirketin dördüncü kuşak yöneticisi Seçkin Yıldırımdemir, Leed Gold Sertifikası’nı alarak çevre dostu fabrikaya sahip olduklarını belgelediklerini kaydetti.
Fatma KAYTEZ
Tüfekçi Makine’nin dördüncü kuşak yöneticisi Şeçkin Yıldırımdemir, 110 yıllık köklü bir geçmişe sahip olduklarını vurgulayarak, yatırımlarını sürdürdüklerini ve hızla büyümeye devam ettiklerini kaydetti.
Uluslararası pazarda faaliyet gösteren büyük şirketlerle üretim konusunda iş birliği yapmayı planladıklarını açıklayan Yıldırımdemir, “Endüstriyel iklimlendirme konusundaki birikimimizi sürekli güncel tutarak, pazarın ihtiyaçlarını zamanında, tam, doğru ve etkili bir şekilde karşılayabilmek için yatırımlarımıza devam ediyoruz, edeceğiz” dedi. Markanın dördüncü kuşak yöneticisi Seçkin Yıldırımdemir ile markanın dünden bugüne olan yolculuğunu, planlarını, yatırımlarını konuştuk.
“İşin en can alıcı tarafı otomasyon konusudur”
Tüfekçi Makine’nin sektördeki yolculuğunu kısaca kilometre taşlarıyla özetler misiniz?
Yolculuğumuz, 1912 yılında Yönetim Kurulu Başkanımız babam Metin Yıldırımdemir’in büyükbabası (dedesi) merhum Tüfekçi Yusuf’un, dönemin zorlukları ve imkansızlıklarıyla silah üretimi, sonrasında mühimmat üretimi, daha sonrasında da çeşitli makinelerin tamiratını yapmak üzere açtığı küçük bir atölyeyle başlamıştır. Değişen zaman ve gerekliliklerle birlikte üretimin yönü de değişmiş tabi.
Özellikle Çanakkale ve Kurtuluş Savaşları’nda vatan müdafaasına duyulan ihtiyaç, büyük dedemi sorumluluk almaya yöneltmiş. Bu nedenle, silah ve mühimmat üretimine yönelmiş. Dedem Mustafa Yıldırımdemir ise kendi imkanlarıyla endüstrinin ihtiyacı olan çeşitli makine üretimlerinde yol almış ve şehrin ihtiyaç duyduğu çeşitli makineler icat etmiş. 1970’li yıllara gelindiğinde üretim fan imalatına yönelmiş ve döner baca fanları, aksiyel ve radyal fanlar gibi imalatlar konusunda uzmanlaşmıştır.
1980’lerle birlikte, ODTÜ’de Makine Mühendisliği eğitimini tamamlayarak, endüstrinin ihtiyacını anlamak için çalışmalara başlayan babam Metin Yıldırımdemir, gelişen tekstil endüstrisinin ihtiyacını tespit ederek dedesinden ve babasından aldığı imalat aşkını yeni nesillere taşımak ve teknolojinin bu sektörde ülkemize değer katmasına öncülük etmek için sanayinin ihtiyaçlarına uygun iklimlendirme, toz ve telef toplama sistemlerini projelendirmeye, bunların imalatını yapmaya, sonrasında montaj ve takip süreçlerini de gerçekleştirerek entegre bir hizmet vermeye yönelmiştir.
Şu andaki faaliyet alanınızdan bahseder misiniz?
Üretim süreçlerimizdeki değişim, bir anda olmadı. Büyük dedem ve dedemin başlattığı dönüşüm, babam Metin Yıldırımdemir ile olgunlaştı, kız kardeşim ve benimle devam ediyor. Şu an, tekstil endüstrisinin iklimlendirme, toz ve telef toplama santrallerine çözümler üretiyoruz.
Ürettiğimiz bu çözümlerin makinelerini ve yedek parçalarını biz üretiyoruz. Sadece otomasyon sisteminin malzemesini dışardan alıyoruz. Kalan diğer malzemeler, Tüfekçi Makine’de uzun yıllardır bizimle çalışan değerli iş arkadaşlarımız tarafından projelendiriliyor ve üretiliyor. Proje bazında çalışıyoruz. Biz işe başlarken, işletme ham toprak haldedir. Fabrikanın makinelerle birlikte yerleşim planını bize verirler.
Biz, elde ettiğimiz verilere göre projelendirir ve santralleri üretiriz. Mimari projeyi veririz, inşaat bundan sonra başlar. İmal ettiğimiz ürünlerin sevkiyatını, parça parça gerçekleştirir, yerinde montaj yaparız. Ürünleri, çalışır durumda, işletmeye teslim ederiz. İşin en can alıcı tarafı, otomasyon konusudur. 90’lı yılların öncesinde, otomasyonda çok zorlanıyorduk. 90’lardan sonra, gelişen teknolojiyle beraber, bizim yaptığımız sistemler de modernize oldu.
Yazılımını Metin Bey’in yaptırdığı, tamamen bize özel bir otomasyon sistemimiz var. Şu anda, dünyanın en iyilerinden biri olduğumuzu, gerçekleştirdiğimiz projelerle ve ajandamızdaki projelerle rahatlıkla söyleyebilirim. Rakiplerimiz, küresel pazarda faaliyet gösteren çok uluslu şirketlerdir. Bundan dolayı, teknolojiyi yakından takip etmek ve uygulamak, çevik hareket etmek ve aynı zamanda, ileriye yönelik stratejiler hazırlamak zorundayız.
Şirkette ailenin kaçıncı kuşak temsilcileri çalışıyor?
Aile şirketimizde ben ve kardeşim Selen Yıldırımdemir İlhan, dördüncü kuşak olarak yer alıyoruz. Ben, Otomotiv Mühendisiyim. Şirketimizin Gaziantep merkezinde çalışıyorum. Kardeşim Selen ise Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimlerini okudu. İstanbul ofisimizde görev alıyor. Ben ve Selen Hanım’ın dördüncü kuşak olarak şirkete dahil olması ve şirkette başlattığımız sistem olma ve kurumsal yönetimin hayata geçirilmesi, şirketimizin önemli kırılma noktalarındandır ve kat ettiğimiz önemli bir safhadır.
“Global bir marka haline geldik”
Son yıllarda şirketlerin dijitalleşme yatırımları hız kazandı. Siz bu alanda neler yaptınız?
Şirketimizin kontrolünü ve birimlerimizin takibini, dijital ortamda yapabilmek için SAP Business One yatırımı gerçekleştirdik. Daha fazla verim almak için entegrasyon ve geliştirme çalışmalarımız devam ediyor. Şirketimizi çağın gerekleri doğrultusunda, internet alt yapısı, dijital satış, nöro pazarlama, dijital pazarlama, meta verse evrenleri konusunda hazırlıyoruz.
Konunun uzmanı danışmanlarla farklı pazarlar ve pazarlama araçları ile hizmet verdiğimiz ve vereceğimiz şirketlerin ihtiyaçları doğrultusunda yeni çalışmalarla geleceğe hazırlanıyoruz. Tüfekçi Makine olarak hedefimiz, her zaman katlanarak, sürdürülebilir bir şekilde büyümek olacaktır.
Biraz da yurtdışı çalışmalarınızdan söz eder misiniz?
Tekstilin olduğu birçok ülkede varız. Çin’e kadar gittik. İlk ihracatımız 2002 yılında Suriye’ye olmuştu. Ondan sonra Güney Afrika, Türkmenistan, Azerbaycan, Özbekistan gibi birçok ülkeden büyük projeler gerçekleştirdik. Global bir marka haline gelmeyi başardık. Daha önce ağırlığımız, Ortadoğu’ydu.
Yakın ülke olması nedeniyle bizim için de avantajdı. Suriye’de çok tesis kurduk, çok iyi de işler başarmıştık, mesela Suriye’ye Türk şirketleri olarak ilk başlarda girmeniz çok zordu, Avrupa şirketleri sizden çok daha avantajlıydı fakat sonralarında anladılar ki, herhangi bir arıza durumunda, yedek parça temini noktasında veya talep ettiklerinde 45 dakika sonra fabrikalarındayız, Avrupa şirketleri bizim karşımızda çok iş kaybetmeye ve dezavantajlı bir konuma geriledi, sonrasında da savaş patladı. Biz de oradan alternatif pazar olarak, Özbekistan’a yöneldik.
Özbekistan’da ülke temsilciliğimizi oluşturduk ve teşkilatlandık. Şu anda dünyanın da içinde bulunduğu bir kriz yaşıyoruz. Kendi ülkemizde biraz daha sert koşullarda gerçekleşiyor, bu nedenle yatırım yapmayı planladığımız ülkeleri şu anda takip etme seviyesine aldık, oluşabilecek gelişmelere göre planlamalarımızı yapıp yatırımlarımızı gerçekleştireceğiz.
Bu yıl gerçekleştirmeyi planladığınız yatırımlarınız nelerdir?
8-14 Haziran tarihlerinde İtalya’nın Milano şehrinde ITMA Fuarı var. Fuara katılıyoruz ve şu anda hazırlıklarımız bitti. Türkiye pazarı her zaman dinamik bir yapıya sahiptir. Tüfekçi Makine, en büyük kapasiteye sahip olan sektörlerden endüstriyel iklimlendirme sektörünün öncü ve vizyoner bir markası olarak üretmeye ve değer yaratmaya devam edecektir. Uluslararası pazarda faaliyet gösteren büyük şirketlerle üretim iş birliği planlamalarımız var. Endüstriyel iklimlendirme konusundaki birikimimizi sürekli güncel tutarak, pazarın ihtiyaçlarını zamanında, tam, doğru ve etkili bir şekilde karşılayabilmek için yatırımlarımıza devam edeceğiz.
“Meslek okullarına değer verilmeli”
Sektördeki kalifiye eleman konusuna dikkat çeken Seçkin Yıldırımdemir, “Meslek okullarına değer verilmeli, bilgili insan piyasalarda olmalıdır. Bizim yıllardır işletmede çalıştığımız insanların çok azı meslek liselerinden geliyor, kendimiz yetiştirmek zorunda kalıyoruz. Entegre İnsan Kaynakları Sistemimiz kapsamında, “Tüfekçi Akademi” eğitim programı uygulaması çerçevesinde, Gaziantep Sanayi Odası Mesleki Eğitim Merkezi (GSO-MEM) ile yıllardır birlikte çalışarak bünyemize katacağımız çalışma arkadaşlarını, önce orada eğitime tabi tutuyor, daha sonra da işletmemizde çalışmalarını sağlıyoruz” dedi.
“Rol modellerim dedem ve babamdı”
“Önümdeki rol modellerim, dedem ve babamdı” diyen Seçkin Yıldırımdemir, dedesinin ve babasının mekanikçi olmasının kendisinin de hayali olduğunu söyleyerek, konuşmasına şöyle devam etti: “Büyük dedemin “Asla yapamam deme, yapan senden üstün değildir”, dedemin “Hayallerinizi ertelemeyin!” ve babamın “Sürdürülebilir gelecek için sürekli iyileştirme” sözünden yola çıkarak, hayatımı ve işimi yönetiyorum.
Ayrıca kendi mottom olan “Engeller, sizi dengeler” sözünü de asla aklımdan çıkarmam. Hangi engelle karşılaşırsam karşılaşayım bir şekilde onu aşarım ve karşıma çıkan engel de çözümü bulmamda yardımcı olarak beni dengeler. Yani her sorun beraberinde kendi çözümünü de getirir. Önemli olan engeli nasıl kullanacağınızı bilmektedir.”
“Makineler, benim için bir hobi malzemesidir”
Seçkin Yıldırımdemir, kendisi için çalışmanın başlangıç ve bitiş saati olmadığını söyleyerek, “Hayatın her anında çalışmayı kendime görev edindim. Gün içerisinde boş bulabildiğim her vakitte kendime zaman ayırarak kendimi geliştirmeye özen gösteriyorum. İşimi görev olarak görmüyorum. Makineler benim için birer hobi malzemesidir ve eğlencemdir. Oyuncaklarıyla oynayan bir çocuğun zamanı unutması gibi ben de makinelerle ilgilenirken zamanın akışını takip etmiyorum” diye konuştu. Seçkin Yıldırımdemir, teknoloji ve doğa belgeselleri izlemeyi, kitap okumayı, kişisel ilgi alanlarıyla ilgili araştırmalar yapmayı da çok sevdiğini sözlerine ekledi.