"Tedarik bilincini” sayısal teknoloji değiştiriyor
Hawking’in, “Gerçeklik” diye bir şey yoktur;” zihni modele göre gerçeklik vardır. Zihni modelinizin varsayımlarını değiştirirseniz; 'gerçekliğiniz değişir' genellemesinden yola çıkarsak, gerçekliklerimizin özünde “bilinç” olduğunu kavrarız.
RÜŞTÜ BOZKURT
Sayısal teknoloji bütün “mesafeleri” yeniden yapılandırıyor : İnsanlararası ilişkileri tanımlayan “sosyal mesafeler” farklılaşıyor. Buralar ile uzaklar arasını tanımlayan “mekansal mesafeler” değişiyor. Bugün ile yarınlar arasındaki farkı tanımlayan “zamansal mesafeler” daralıyor. Düşündüklerimiz ile uygulayabildiklerimiz arasındaki makası anlatan “deneysel mesafeler” kısalıyor; değer, beklenti ve davranışlarımızı yönlendiren “psikolojik mesafeleri” ayarlama ihtiyacı alabildiğine artıyor.
Yaşam kalitemiz önemli ölçüde “mesafe algısı” ve “mesafe ayarı” yapma yetkinliklerimize bağlı. Mesafe ayarlarını “bilinçle yönetenler” refah yaratmada bir adım öne geçiyor.
Bilinç, üç temel bileşenden oluşuyor : Birincisi, yaşadığınız evrende, özellikle de dünyamızda değişim ve dönüşümlerin yarattığı eğilimleri; eğilimin fırsatlarını ve tehlikelerini iyi okuyabilme yetkinliği. İkincisi, kendi olanak ve kısıtlarımız hakkında net bilgi sahibi olma gücü. Üçüncüsü, bir zihni model oluşturarak gelecekle ilgili simülasyonlar(benzetimler) yaparak birikim yeteneklerini koruma ve uzun dönemli geleceği güven altına alabilme ustalığı.
Bilinç, üzerinde en çok çalışma yapılan, tartışılan konulardan biri. Fizikçi Michio Kaku da Zihnin Geleceği adlı kitabında bilinç konusuna geniş yer ayırıyor. Bilincin üç düzeyinden söz ediyor : İlk düzey, dünyayı anlama, canı koruma, nesli sürdürme bağlamında doğal ortamdaki konumlamadır.İkinci düzey, toplumdaki konumlamayla ilgilidir.Beynimiz toplumsal yaşamımızda diğer insanları tanımlar, başkalarının niyetlerini, güdülerini, planlarını tahmin ederek ilişki kurar. İlişkiler düşmanları ayıklama, arkadaşlıkları sağlamlamlaştırma, işbirliklerini genişletme gibi alanlara genişler.Üçüncü ve en üst düzey bilinç, tasarladığımız ve benimsediğimiz zihni model ile öngördüğümüz gelecek için simülasyonlarla (benzetimlerle) iç görülerimizi güçlendirmedir. Bilincin en üst düzeyini belirleyen temel kavram “benzetim”dir. Tuncer Ören’in tanımıyla benzetim,” davranışı / ve veya yapısı zaman içinte değişebilen (yani devingen) model kullanarak deney yapma ya da deneyim kazanmaktır”
Benzetim yapmanın iki bileşeni “model” ve “deyendir”dir. Model kurgulamak için üç alanda varsayımlar gerekir: Birincisi, iş çevresine; toplum ve onun yapısını, pazara, çalışan birikimlerine, müşteri birikimlerine, iç ve dış süreçlerin işleyişine, inovasyon ihtiyaçlarına ilişkin varsayımlar. İkincisi, teknolojinin iş çevresinin özgül misyonlarını farklılaştırmasıyla ilgili varsayımlar. Ününcüsü de, teknolojinin yarattığı değişimlerin ve dönüşümlerin özgül misyonlarının yerine getirilmesiyle ilgili olan çekirdek yetkinliklerle ilgili varsayımlar. Sayısal teknolojinin yarattığı hız, esneklik, yakınsama ve ağ etkileri reel sektörün yönetişiyle ilgili bütün varsayımların gözden geçirilmesini gerektiriyor. İç bütünlüğü gözetilmiş ve tutarlı bir zihni model oluşturabilirsek, reel sektörün tedarik bilincini, dönüştürme bilincini, işlem bilincini ve birikim bilincini yükselterek rekabet gücünü de artırabiliriz. Deney de ,bir varsayımı destekleme, reddetme ve doğrulamak için yapılır; karar vermemizi sağlayan iç görülerimizi netleştirir.
Hawking’in, “Gerçeklik” diye bir şey yoktur;”zihni modele göre gerçeklik” vardır. “Zihni modelinizin varsayımlarını” değiştirirseniz; “gerçekliğiniz” değişir” genellemesinden yola çıkarsak, gerçekliklerimizin özünde “bilinç” olduğunu kavrarız. Ülkemizde reel sektörün geleceğini inşa etmesinde dört önemli “bilinç alanında” yeni bir atılım yapması gerekmektedir: Tedarik bilinci, dönüştürme bilinci, işlem bilinci ve birikim bilinci.
Reel sektörün tedarik bilinci farklılaşıyor
Reel sektörün bilincini yükseltmesi gereken sorunlarını 4 ayrı yazıda paylaşacağız. Bu ilk yazıda “reel sektörün tedarik bilincini” yükseltmesi ihtiyaçları üzerinde durulacak:
1- Bernard Lewis, İslam ve Batı kitabında konuyu üç eksende analiz eder: Karşılaşmalar, çalışmalar ve algılar, İslam’ın yanıtı ve tepkisi. Benzer eksenleri reel sektörün “tedarik yönetişimi” analizinde de kullanabiliriz: Sayısal teknolojinin tedarik zincirinde yarattığı bağlantı potansiyelleri ve iletişim bağlamı, yeni işbirlikleri potansiyellerinin yarattığı değerler ve algılar ile iş çevresinin alternatif tepkileri.
2- Sorunları çözmek için birey, topluluk ve toplum düzleminde yeterli “donanımlara” sahip olmamız gerekir. Donanımlara sahip olmak için “bilgi örgütlenmesi” öncelikli adımdır. Yeterli veri, malumat ve bilgiye sahipsek, sorun yaratan etkenleri o kadar iyi analiz ederiz. Bilgi, belli bir bağlamda kullanılırsa “değer” üretir. Bilginin değer üretmesinin ikinci adımı “bileşen ve bağlam” dengesini kurmaktır. Doğru bileşen ve doğru bağlam yakalandığında donanımımızın sorun çözme gücü artar;“iletişimin” sıkılaşması da değer üretmenin önündeki engelleri kaldırır. Sorun çözme donanımlarımızı geliştirmenin bir başka örgütlenme alanı da “işbirliklerini” genişletmektir.
3- Sayısal teknoloji, reel sektörün önündeki “yabancı dil engeli” dahil etkin bağlantı, iletişim ve işbirliklerinin önündeki engelleri hızla kaldırıyor.Küresel ölçekte bağlantı, iletişim ve işbirliklerinin geliştirmenin itici gücü “merak”dır. Meraklı birey, topluluk ya da toplumların “açık kaynak-odaklı bilgiye” erişme olanakları tarihte hiç rastlanmayan ölçekte büyümüştür. Rekabet gücü yaratan kalite, çeşitlilik, maliyet düşürme, sorun çözme, erişim sağlama, ödüllendirme, eşleştirme, kaygıları azaltma ve kalıcılık gibi ekonomik değer üretme bileşenlerinde rakiplerimizin durumunu anlamak için “gizli ajan bilgisine” ihtiyaç, toplam ihtiyacın yüzde biri bile değildir. Meraklı iş insanı, kendi alanındaki açık kaynakları sistemli izleyerek, işini dünyada en iyi yapanların düzeyine çıkaracağı verilere, malumata ve bilgiye kolaylıkla ulaşabilir.
4- Reel sektördeki iş insanlarının sorun çözecek bilgiyle donanmasının önünü açan bir başka etken de “bakış açısı” yeterliliğidir. İş çevresini, özgül misyonu ve çekirdek yetkinlikleriyle ilgili varsayımlarını küresel bakış açısıyla sorgulamayan iş insanı sürdürebilir bir rekabet yaratmakta zorlanıyor. Bir başka engel daha var: Mesleki örgütlenme konusundaki bilinç düzeyi. Meraksızlık, ilkesiz gizlilik, küçük olsun ama benim olsun anlayışı, küresel değil yerel bakış açısı, kapsayıcı olmayan yönetişim anlayışı reel sektörde tedarik bilincinin yükselmesini engelliyor. Yerel ve uluslararası mesleki örgütlere katılım, paylaşım ve bedel ödeme bilinci, küresel ölçekte tedarik için gerekli bilgi edinmeyi kolektif bir anlayışa taşırsa, girdilere erişebilirlik artar, stratejik satın alma işbirlikleri güçlenir; maliyetler düşürülür ve rekabet gücü artırılır. Sayısal teknolojinin yarattığı donanım ve yazılım potansiyelleri, iş insanlarının ihtiyaçlarını tanımlaması, bağlantıların kurulması, iletişime geçilmesi, işbirlikleri yapılması ve karşılıklı etkileşimlerin yoğunlaştırması önemlidir. Hızla piyasanın temel aracı haline gelen bilgili ve temas halindeki girişimci rolünü yerine getirmek önemli. İş dünyası insanları, tedarik sorunlarını çözecek donanımlara sahip olmak için bir başka örgütlenme bilincini daha geliştirmek zorundadır: İş istihbaratı bilinci… Veri, malumat, bilgi ve bilgiyi anlamlandırma çabaları üretim sürecinde hammadde, enerji ve diğer geleneksel girdilerin görece önüne geçen temel girdi haline geliyor.
5- Sayısal teknoloji iş dünyasındaki rekabeti Ar-Ge, tasarım ve inovasyona kaydırıyor. Ar-Ge çalışmaları girdi olarak kullanılan malzemeleri çeşitlendiriyor. Üç boyutlu baskı ve eklemeli üretim teknikleri üretimi hızla bireyselleştiriyor. Tedarik zincirinde yer alanan müşteriye erişme ve müşterilerin arasında karşılaştırma yapma olanakları artıyor.
Teknoloji süreç tasarımını değiştiriyor; süreç kontrolünün de uçtan uca eş zamanlı yapılmasını sağlıyor.
Teknolojinin yarattığı olanaklar, geleneksel girdi kombinasyonları yerine “yeni girdi kombinasyonları” oluşturuyor.
Tedarik bilincini yükseltmek, girdilerimizin küresel ölçekte nerede üretildiğini, özelliklerini, fiyatlarını, temin sürelerini, müşteri birikimlerini ve onlardan yararlanmayı gerektirir. Üretimde girdi güvenirliliğini ve benzeri bir dizi tedarik sorununu yeni varsayımlarla , yeni bir zihni modelle deneylemek gerekiyor.
Tedarik zincirindeki köklü değişmeler ,“tedarik zinciri yönetiminde yeni bilinç” aşamasına geçilmesi ihtiyacını artırıyor.Tedarik zinciri yönetiminde, neyi, nereden sağlamamız gerektiğini sürekli izlemeliyiz. Var olan girdilerin karşılaştırmalı üstünlüklerinin neler olduğunun farkında olmalıyız. Girdilerin yapı ve işlev farklılıklarıyla fiyatlarındaki gelişmeleri izlemeliyiz. Siparişlere erişebilme kolaylığı, müşteri ilişkileri, müşteri ilişkilerinin sürdürülebilirliği gibi daha bir dizi alanda bilinç düzeyini yükseltme iş dünyasının gündemini oluşturuyor.
Gelecek hafta, sayısal teknolojinin “ reel sektörün dönüştürme bilincini ” nasıl etkileyeceğini paylaşacağız.
Ian Bremmer’e göre temkinli küreselleşmeyi yönetme stratejileri
• Kendi kendinizde kalın
• Kendi ülkenizde daha stratejik olun
• Diğer devletlerle mücadele için devleti kullanın
• Ittifaklara saldırın
• Devlete değer katın
• Başarısız olmayacak kadar çeşitlenin
• Kalabileceğiniz şekilde yapın
• Devlet kapitalizminden yararlanın
DATE: 27-08-18