“Sürdürülebilirlik bizim için bir iş modeli A ve yaşam tarzıdır”

Arçelik A.Ş. Sürdürebilirlik ve Resmi İlişkiler Direktörü Fatih Özkadı, “62 yıldır sanayide öncü bir şirket olarak çevreci sanayiye liderlik etme sorumluluğunu omuzlarımızda taşıyoruz. Sürdürülebilirlik bizim için moda bir akım değil.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

RÜŞTÜ BOZKURT

Arçelik A.Ş. Sürdürülebilirlik ve Resmi İlişkiler Direktörü Fatih Özkadı ile şirketin Çayırova’daki kampüsünde insanlığın gündemine oturan bir konuyla, “sürdürülebilirlikle” ilgili söyleşiyoruz. Çoğumuzun sorunun ayrıntısı hakkında bilgisi ve fikri olmayabilir. İstiyoruz ki, bazı temel kavramlarda ciddi fikirlerin yerini sloganlar almasın. O nedenle işin ehlinden, eli taşın altında olanlardan öğrenmeye, öğrendiklerimizi de okuyucuyla paylaşmaya çalışıyoruz.

Özkadı’ya, “sürdürülebilirlik” kavramını bütün dünyada öne çıkaran etkenlerin neler olduğunu soruyoruz: Önce “iklim değişikliğinin etkisi” diyor. İnsanlığın yarattığı etkiler nedeniyle iklim değişikliğinin iyice belirgin hale gelmesinin, bıçağın kemiğe dayanmasının konuyu insanlık gündemine taşıdığını söylüyor. Ardından ekliyor: “Teknolojik gelişmelerle birlikte ortalama insan ömrü uzadı, nüfus artışı da hızlandı. Bugün dünyada 7 milyar insan yaşıyor. Yakın gelecekte nüfusun 9 milyara çıkması bekleniyor.” Sonra çağımızdaki çok temel eğilimlerden birine gönderme yapıyor: “Kentleşme hızlanıyor. İnsanlar kentlerde toplanıyor.” Ekliyor: “Etkenler saydıklarımla sınırlı değil. Daha başka etkenleri de dikkate almak gerekiyor: Döngüsel ekonomi gibi… Kıt kaynaklar nedeniyle verimlilik çalışmalarının hızla ilerlemesi gerekiyor. Tedarik zinciri daha önce hiç olmadığı kadar önem kazanıyor. Bir başka çok önemli etken daha var: Kadının iş yaşamına katılımı. Bu değişkenlerin yanında bağlantı ve iletişim imkânlarının artmasıyla birlikte insanların ilgi ve duyarlılıklarının atması işte tüm bu etkenler ‘sürdürülebilirlik’ konusunu insanlık gündeminin bir numaralı sorunu haline getiriyor.” İklim değişikliğiyle başlıyoruz.

Okuyucunun daha net bir fikre sahip olması için kısa bir tarihçe istiyorum Fatih Özkadı’dan. Diyor ki, “1974’te iki fizikçi, Dr. Rowland ile Dr. Molina ozon tabakasındaki incelmeyi keşfetti. CFC’li gazlar (klorofl orürkarbon) ozon tabakasını aşındırıyordu.

Ozon tabakası, zararlı ışınları engelleyemez hale geldi. İskandinav ülkelerinde cilt kanseri vakaları saptanmaya başladı.” Ozon tabakasındaki aşınmanın yarattığı etkilerin üretim sistemlerine nasıl yansıdığını da öğrenmek istiyoruz Özkadı’dan. Kendi çalışma alanından örnekler veriyor. Diyor ki; "1990 yılı öncesinde klima ve buzdolabında ozon tabakasına zararlı gazlar kullanılıyordu. CFC 11 ve CFC 12 gazları da bunlar arasında idi. Bu gazlar ozon tabakasına zarar verdiği için ikame gaz arayışı başladı; 1992 – 1993 yıllarında ben de yüksek lisans tezimde CFC-11 alternatifi gazlarla yapılan buzdolabı poliüretan yalıtım sistemlerini çalışmıştım. Bu benim çalışma konularımdan biriydi.’’

2 derece sıcaklık ve kıyıların sular altında kalması

1995 yılında Montreal Protokolü’ne daha 10 yıl varken Arçelik harekete geçmişti. Özkadı diyor ki, “Bunu yapamazsak AB’ye ihracat gerçekleştiremezdik. AB’ye ihracatın kapılarını açan bir girişim oldu bu.” Sonra ekliyor: “İklim değişikliği ticari hayatı değiştirdi. 1995’de AB ülkelerinde A’dan G’ye enerji etiketi uygulaması başladı. D normaldi, D-G arası kötü. Şubat 1996’da Paris’te Confortec Fuarına Ar-Ge’den ilk prototipleri götürdük… Teknolojiyi biliyorduk ve seri üretim yapabilirdik. Enerji verimliliğini hızlandırdık; 2010’lu yıllardan sonra iklim değişikliğiyle mücadele için, 2 derece sıcaklık artışı sınırı konulmuştu, hedefe ilerlemeliydik.”

Öğreniyoruz ki dünya insan vücudu gibi. 2 derece sıcaklık artarsa sahiller sular altında kalacak. Uluslararası Enerji Ajansı Raporları 2 derece sıcaklık artışının etkisini “kritik” aşama olarak değerlendiriyor. En kritik olan da enerji verimliliği. Üründe ve üretimde enerji verimliliği sağlama, günümüz üretiminin merkezi düşüncesi haline geliyor. Arçelik A.Ş. enerji verimliliğinde en üst kategori olan A+++’ı birçok ürününde yakalıyor. Buzdolaplarında maksimum verimlilik için Arçelik A.Ş. Eskişehir Fabrikası’nda VCC yüksek verimli kompresör ve VİP (Vakum İzolasyon paneli) üretiyor. Fatih Özkadı diyor ki, “Rekabeti korumak adına sözünü ettiğimiz gelişmeleri yakalamalıyız. Bizim sektörümüzde konsolidasyon çok hızlı. Teknolojik gelişmelere ayak uyduramayan zorlanıyor. Üretimde enerji verimliliği, enerji yönetimi çalışmaları ve Türkiye operasyonlarımızdaki yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilmiş elektrik temini uygulaması ile sera gazı salımlarını son 6 yılda yüzde 56’nın üzerinde azalttık ve bunu üretim yüzde 40 artarken sağladık.”

Kentleşme eğiliminin etkileri

Sürdürülebilirlik konusunu “artan nüfus” olgusuyla da değerlendiriyor Özkadı. Tüketimin çok ciddi arttığını söyleyen Özkadı, “doğanın döngüsünün” zorlandığına işaret ediyor. Diyor ki, “Biz kurum olarak daha verimli üretim ve kaynak kazanımı için projeleri hızla devreye sokuyoruz. Güney Afrika gibi gelişmekte olan ülkelere uygun ürünler de tasarlıyor ve üretiyoruz. Afrika kıtasında elektriğe erişimi olmayan nüfusun toplam içindeki oranı %50 civarında. Bu durumda olan insanların temel ihtiyaçlarını karşılamak üzere güneş enerjisi ile çalışan buzdolabı geliştirdik ve piyasaya sürdük. Yüksek kaliteli ve aynı zamanda ekonomik ürünler tasarlayarak enerji verimli ve yüksek performanslı ürünlerin yaygınlaşması için çaba sarf ediyoruz. 2011 yılında Güney Afrika’da DEFY markasını bünyemize kattığımızda sattığımız buzdolaplarının enerji sınıfı ortalaması “E” idi. Bugün ise tüm ürün gamını “A++”‘a taşımış durumdayız. Özetle 6 yıl süre içinde ürettiğimiz ürünlerin enerji tüketimini % 60’dan fazla azalttık. Benzer teknolojik girişim ve yenilik hareketini Pakistan’da satın aldığımız DAWLANCE markası ile gerçekleştireceğiz. Arçelik AŞ olarak yatırım yaptığımız her ülkede ve her bölgede kaynak verimliliği ve sürdürülebilirlik alanında yatırım yapmayı ve teknolojik ve çevre odaklı gelişimi başlatarak bu yöndeki dönüşümün lideri olmayı hedefliyoruz.”

Özkadı, “Sağlık sektörü gelişti; ortalama ömür 80 yıllara tırmandı. İhtiyaçlar değişti. Yaşlı nüfusa da uygun, kolay kullanabilecekleri ürünler geliştirilmeye başlandı” diyor.

Fatih Özkadı’nıngündem önerisi:

• Kadının iş yaşamına katılımı en önemli sorunlarımızdan birisidir. Bu sorun yakından izlenmeli ve toplumun enerjisi bu alana odaklanmalı.

• Biz, 62 yıldır sanayide öncü bir şirket olarak çevreci sanayiye liderlik etme sorumluluğunu omuzlarımızda taşıyoruz.

• Sürdürülebilirlik bizim için bir iş modeli ve yaşam tarzı. Bir moda akım olduğu için değil, dünyanın geleceğini güvence altına alacak yol ve yöntem olduğu için sürdürebilirliği gündemin ilk maddesi olarak ele alıyoruz.

• Enerji verimliliğini artıran projelere odaklanıyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz tüm pazarlarda enerji verimli ürünlere dönüşümün hızlandırılması için işbirlikleri geliştiriyoruz.

• Arçelik döngüsel ekonomiye geçişte en iyi örnek. Bugüne kadar yapılanların geleceğin güvence altına alınması için geliştirilerek sürdürülmesi gerekiyor.

• Su verimliliğinde rakiplerimizden açık ara öndeyiz. Üretirken de kullanırken de su kullanım bilincini yükseltmeliyiz.

• Arıtma tesislerimizdeki arıtma kalitemizle övünüyoruz. Geliştirerek sürdürmeliyiz…

Döngüsel ekonomi

Döngüsel ekonomi konusunda sahada neler yapıldığını soruyoruz Fatih Özkadı’ya… Arçelik’in Eskişehir ve Bolu’ya geri dönüşüm tesisi kurduğunu ve sektörde kendi geri dönüşüm tesisi olan tek şirket olduğunu anlatıyor. Eskişehir’deki tesiste eski buzdolaplarından çıkan gazlar burada tüplerde toplanıp atmosfere salınmıyor. Şirketin Bolu’da da diğer beyaz eşyalar için geri dönüşüm tesisi bulunuyor. Fatih Özkadı, “Üretime bir yaşam döngüsü analiziyle bakmak gerekiyor” diyor ve ekliyor:”Minimum su, gaz ve elektrik kullanarak üretim yapıyoruz. 2012 yılından bu yana ürün başına su tüketimimizi yüzde 34 azalttık. Atık suyu geri kazanıp tekrar üretimde kullanıyoruz. Döngüsel ekonomi kapsamında, Fatih Özkadı’nın üzerinde durduğu diğer bir konu da geri dönüşüm ve geri dönüşümlü malzemeden üretilen ürünler. Arçelik, yeni tasarladığı çamaşır makineleri kazanlarının üretiminde, ürün başına 60 adet geri dönüştürülmüş PET şişe kullanıyor. Yılda 2,75 milyon PET şişenin geri dönüşümü sayesinde, özellikle doğadaki plastik birikiminin önüne geçilmesi için önemli bir adım atılmış oluyor.

“Ömrünü tamamlayan ürünlerimizi toplayıp kendi kurduğumuz geri dönüşüm tesisinde ekonomiye geri kazandırıyoruz. Bugüne kadar piyasadaki teknolojisi eski ürünleri enerji ve su verimli Arçelik ürünleri ile değiştirip geri dönüştürerek yıllık 142 GWh’lik enerji tasarrufu sağladık. Bu miktar 2,5 MW gücünde 23 rüzgâr türbininin ürettiği enerjiye ve 18 milyon hanenin günlük elektrik tüketimine eşdeğer. Bu tasarruf sayesinde ülke ekonomisine 14 milyon Euro katkı sağlamış olduk. Ayrıca 70 bin ton CO2e sera gazının atmosfere salımını engellemiş olduk” açıklamasını yapıyor Özkadı. Arçelik 62 yıllık bir sanayi şirketi. Makine ve elektrik-elektronik mühendislerinin oluşturduğu temeller üzerinde yükselmiş. İnsan kaynağını en önemli değeri olarak gördüğünü vurgulayan şirket, kadının iş hayatına katılımı konusunda da hassas.

Fatih Özkadı, sürdürülebilirlik kapsamında en önemli maddenin kadının iş yaşamına katılımının artırılması olduğunu vurguluyor. Arçelik A.Ş, laboratuvarlarında yaz dönemlerinde uzun süreli stajlarda kadın ve erkek oranının eşit olmasına özen gösteriyor. Staj yapanlara potansiyel çalışan olarak bakılıyor. Özkadı, “Biz hedef olarak kadın ve erkek çalışanımızın eşit ağırlıkta olmasını istiyoruz. Cinsiyete göre ücret politikası istemiyoruz. Burada Arçelik bir öncü şirket olma iddiasında. Üretim hatlarında kaynak prosesi dahil her işi, kadının da yapabileceği anlayışı ile hareket ediyoruz” diye ekliyor.

Özkadı, Arçelik olarak 2016 yılında, Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefl eri (SDG) paralelinde hareket etmeyi taahhüt ettiklerini, yol haritalarını; küresel olarak yoksulluğu sonlandırmak, gezegenimizi korumak ve tüm insanların barış ve refah içerisinde yaşamasını sağlamak adına atılması gereken adımları belirleyen bu hedeflerle uyumlu hale getirdiklerini vurguluyor.

Diğer yandan finansal başarılarının ancak sürdürülebilir bir iş modeliyle kalıcı olabileceği kabulüyle hareket eden Arçelik’in entegre bir şekilde iş ve sürdürülebilirlik hedefleri ortaya koyduğunu da ifade eden Özkadı, sürdürülebilirlik önceliklerini “Kapsayıcılık”, “Sorumluluk”, “Yenilikçilik” ve “Liderlik” olarak tanımladıkları ilkeler doğrultusunda yönettiklerini belirtiyor. Bu kapsamda, global markalarının sürdürdüğü girişimler hakkında da kısaca bilgi veren Fatih Özkadı, Arçelik’in uluslararası markası Beko’nun sponsoru olduğu FC Barcelona ile birlikte çocukları sağlıklı beslenmeye teşvik etmek için “Eat Like A Pro-Sporcu Gibi Beslen” girişimini başlatarak çocuklarda obezite ve aşırı kilo sorununu engellemeyi hedefl ediklerini de belirtiyor.
Ayrıca üst segment markası Grundig ile de dünya çapında “Respect Food-Gıdaya Saygı” felsefesiyle gıda israfına karşı sürdürdüğü girişim hakkında da bilgi vererek Arçelik’in tasarladığı ürünlerle de bu girişimi desteklediğini anlatıyor.

Özkadı, sürdürülebilirlik için tedarik zincirinin önemine özellikle değiniyor. Diyor ki, “Tedarik zincirinde de minimum maliyetle maksimum yararı sağlama arayışındayız. Ürünleri getirirken, ürünleri dağıtırken, sera gazı azaltımı öncelikli konularımızdan biri. Ürün lojistiği esnasında oluşan ve bağımsız kuruluşlarca denetlettirdiğimiz sera gazı emisyonlarımızı takip ediyoruz. Ürünü girdisinden tutun da tüketicinin kullanımına uzanan tüm aşamalarda sorumluluğunu üstleniyoruz.”

İçinde bulunduğumuz ekosistemin bu anlayışta olmasını bekliyor Arçelik yetkilileri. Her yıl belirli sayıda tedarikçi davet edip, atık yönetimi, üretimde enerji verimliliğini anlatıyor. Sahip olduğu know how tedarikçilere aktarılıyor. “Biz neredeysek tedarikçilerimizin de o noktada olması gerektiğini düşünüyoruz. Çocuk işçiden, sigortasız çalıştırmamaya kadar tedarikçinin de aynı değerleri paylaşması gerekiyor” diye sözlerini tamamlıyor Özkadı.