Sanatçının yerini 'yaratıcı girişimci' aldı
Yaratıcı endüstriler, 'bireysel ve kişisel yaratıcılığa, beceriğe, yeteneğe dayanan, fikri mülkiyetin işlenip kullanılmasıyla parasal kazanım ve istihdam sağlama potansiyeli olan üretim sanayileri' olarak tanımlanıyor. Kültürün ve teknolojinin kesişim noktasında ise tek sınır hayal gücü.
Didem ERYAR ÜNLÜ
Remix Academy İstanbul, sanat, yaratıcı endüstriler, girişimler, markalar, politika ve dijital teknoloji topluluklarından kişileri ve İngiltere ile Türkiye’de ortaya çıkan yenilikçi yaklaşımları bir araya getiriyor.
Hangi girişimciler hedef kitle geliştirme konusunda yeni kanallar yaratıyor? Hedef kitleleriyle aralarındaki ilişkiyi kullanan, fikirlerini gerçekleştirmede yeni gelir kaynakları geliştirip fikirlerini sürdürülebilir kılan yaratıcı işletmeler kurulabilir mi? Kültüre, yaratıcı girişimcilerin fikirlerini geliştirmelerine ve test etmelerine olanak tanıyan, yenilikçi altyapı modelleri nelerdir? Bu gibi soruların masaya yatırıldığı Remix Academy etkinliklerinde, yaratıcı endüstrilerin geleceğini biçimlendiren fikirler tartışılıyor. Şehir ve ekonomi konularına yaratıcı perspektifl erden bakılıyor. Kültür, teknoloji ve girişimciliğin kesişimi mercek altına alınıyor.
Remix Academy İstanbul geçtiğimiz hafta British Council ve Pozitif işbirliği ile İstanbul’da düzenlendi. Sanat ve teknoloji arasındaki işbirliğinin geleceğini şekillendiren trendlerini masaya yatıran İstanbul'daki ilk Remix Academy etkinliğinde sanat, yaratıcı endüstriler, start-uplar, markalar, politika ve dijital teknolojide “yenilikçi” yaklaşımları dinledik.
Üretime dayalı ekonomi artık etkili değil
Yaşadığımız teknoloji çağında, üretime dayalı bir ekonominin etkili olmadığını fark eden politikacılar, yerel kalkınma için yeni modeller geliştirmeye çalıştılar ve bunun kaynağının da yaratıcı insanlar ve oluşturdukları yaratıcı endüstriler olduğunu keşfettiler. 1990’ların başlarında Avustralya’da ortaya çıkan, 90’ların sonlarında ise İngiltere’de hızlı bir şekilde gelişmeye başlayan yaratıcı endüstriler, yeni iş alanları yaratarak ekonomik büyümeyi sağlamayı hedefl iyor. Avrupa Komisyonu ‘Yaratıcı Endüstriler ve Aktiviteler’i, “yaratıcılığın ve yaratıcı insanların yoğunlaştığı alanlar” olarak tanımlıyor. Yapılan araştırmalar yaratıcı endüstrilerin hızlı büyüyen bir sektör olduğunu ortaya koyuyor. UNCTAD’ın yayınladığı Yaratıcılık Raporu’na göre yaratıcı ekonomiler;
Sosyal ve kültürel çeşitliliği ve insan gelişimini desteklerken, gelir oluşumunu, iş alanı yaratılmasını ve ihracat kazançlarını besliyor.
Makro ve mikro ölçekte tüm ekonomiyle kesişen, bir dizi bilgi tabanlı ekonomik aktivitelerden oluşuyor. Merkezinde yaratıcı endüstriler bulunuyor.
Teknoloji, entelektüel nitelikler ve turizm hedefl eriyle karşılıklı etkileşerek ekonomik, kültürel ve sosyal değerleri kapsıyorlar.
Yaratıcılığı ve entelektüel sermayeyi temel girdi olarak kullanıyorlar.
Zanaatkârlar, hizmetler ve endüstriyel sektörler arasında bir köprü oluşturuyorlar.
Teknoloji ile sanatın kesişimi
Remix Zirveleri Kurucu Ortakleri Peter Tulin ve Simon Cronshaw’dan teknoloji ve girişimciliğin kesişimine ilişkin önemli trend ve fırsatları dinledik. Özetle şunları söylediler:
Sanat ve kültür insanları bir araya getirme özelliğine sahip. İşin içine teknoloji de girince, yapılabileceklerin sınırları ortadan kalkıyor.
Teknoloji ve sanatın kesiştiği noktada, sanatçı ölüyor, onun yerini “yaratıcı girişimci” alıyor. Yeni nesil yaratıcılık artık bu kavramla tanımlanıyor.
Toplumsal fayda; daha canlı, daha gerçek ve daha iyi deneyim arayışı, hem sermayenin hem de girişimlerin formatını değiştiriyor. Yatırımlar insani bir anlam kazanıyor.
Farklı disiplinler; farklı kültürlerden farklı insanlar bir araya geliyor. Herkes kendi uzmanlığını ortaya koyarak, ortak bir sorun için birlikte fikir geliştiriyor, çözüm üretiyor. Çalışma ortamları da bu kapsamda yeniden tasarlanıyor. Ortak çalışma alanları yaratılıyor.
Sanal ortam ile gerçek hayat iç içe geçiyor. Her ikisi birbirini destekliyor. Tek sınır yaratıcılık oluyor.
Ve en önemli yorumla bitirelim: Türkiye, bir yandan kültürel mirası diğer yandan genç nüfusu ile yaratıcı endüstride çok önemli bir oyuncu olma potansiyeline sahip.
İngiltere’de yaratıcı endüstrilerin değeri 92 milyar pound
İngiltere “yaratıcı endüstri” tanımını 1998 yılında şöyle yaptı: “Bireysel ve kişisel yaratıcılığa, beceriye, yeteneğe dayanan, fikri mülkiyetin işlenip kullanılmasıyla parasal kazanım ve istihdam sağlama potansiyeli bulunan üretim sanayileri.” Yaratıcı endüstriler; reklamcılık, pazarlama, mimarlık, sanat, tasarım, moda, film, müzik, performans sanatları, müzeler, TV ve radyo gibi çok sayıda alanı ilgilendiriyor. Bugün İngiltere’de yaratıcı endüstrilerin değeri 92 milyar pound boyutuna ulaşmış durumda.
Dijital çağın kukla tiyatrosu: Sahnede bir avatar
Tate Modern Dijital Direktörü Ros Lawler; Royal Shakespeare Company Dijital Gelişim Direktörü Sarah Ellis ve British Film Institute Dijital Direktörü Edward Humphrey, yaratıcı kurumlardaki kullanıcı etkileşimlerinin gittikçe karmaşıklaştığını söylüyorlar. Kurumlar artık; dijital ve fiziksel temas noktalarını; ziyaret öncesi ve sonrasıyla ziyaret esnasındaki etkileşimleri; kültürel ve ticari hedefl erini dikkate almak zorundalar. Kullanıcılar, içerik ve hizmetlerden ne zaman, nasıl ve nerede faydalanmak isteyeceklerine artık kendileri karar vermek istiyor. Bu bağlamda, sektörün önde gelen profesyonelleri hem dijital hem fiziksel ortamlarda kullanıcı deneyimini yeni baştan tasarlıyorlar. Royal Shakespeare Company’nin sahne için dijital bir “avatar”ı hayata geçirmiş olması bu farklı deneyimi son derece somut bir şekilde anlatıyor. Bu avatar, oyuncunun hareketlerini bire bir taklit ediyor. Bizler de dijital çağın kukla tiyatrosunu izliyoruz. Hem de dünyanın her yerinden.