Rüzgar yatırımcısı ihaleleri bekliyor
1 MW’a kadar olan lisanssız üretim miktarının artırılması gerektiğini belirten Rüzgar Enerjisi Santralleri Yatırımcıları Derneği Başkanı Selahattin Baysal, “Rüzgarda önlisans başvurularının üzerinden aylar geçti ihalelerin açılmasını bekliyoruz” dedi.
CANAN SAKARYA
ANKARA - Rüzgar Enerjisi Santralleri Derneği (RESYAD) Başkanı Selahattin Baysal, EPDK’nın rüzgarda 3 bin MW’lık kapasite için aldığı önlisans başvurularını hızla değerlendirerek, sonuçlandırmasını istedi. 3 bin MW’lık kapasite için nisan ayında EPDK’ya yapılan ön lisans başvurularının toplam gücünün 42 bin MW’a ulaşarak 14 katına ulaştığını kaydeden Baysal, “Önlisans başvurularının üzerinden 6 ay geçmesine rağmen değerlendirme sürüyor, ne zaman ihale yapılacağı konusunda bir bilgi, bir gelişme yok” dedi.
Bir dağıtım bölgesinde her bir elektrik tüketicisinin 1 MW kadar lisanssız üretim hakkı bulunduğunu ancak bunun önünde engeller bulunduğunu belirten Baysal, Orman Bakanlığı’nın tüm orman alanlarında bozuk orman alanı bile olsa güneş enerjisini yasakladığını, rüzgar enerjisine ise izin vermediğini kaydetti. Baysal, 1 MW kadar olan yatırımlar için tarım alanları ve mera alanlarının kaldığını, tarım alanlarının bu tür enerji santralleri için kullanılmasının doğru olmadığını, mera alanlarında ise uzun ve yorucu bir sürecin söz konusu olduğunu anlattı.
1 MW’a kadar lisanssız üretimin önündeki diğer bir sıkıntının ise dağıtım şirketlerinden kaynaklandığını dile getiren Baysal, “İlk düzenleme yapıldığı zaman dağıtım şirketleri üretim şirketlerinin rakibi olmasın diye bir dağıtım firması kendi bölgesinde elektriğin yüzde 20’sinden fazlasını üretemiyordu, sonra bu kaldırıldı. Bu nedenle 1 MW’lık santrallerin ulusal elektrik dağıtım sistemine bağlantısı meselesi sistemi tıkamakta” dedi.
‘Bankalar finansmandan kaçınıyor’
Lisanssız üretimde 1 MW’ın yeterli olmadığını da kaydeden Baysal, “Zaten artık dünyada 1 MW’lık tribün yapılmıyor, Bakanlar Kurulu bunu 2 MW’a çıkarabilir ama bugüne kadar böyle bir karar alınmadı, 2 MW’a çıkarsa ekonomik de olur” dedi.
Sektörün finansman konusunda da sıkıntı yaşadığını kaydeden Baysal, Türk bankacılık sisteminin sektörü finanse etmekten kaçındığını dile getirdi. Baysal, “Bankalara ‘finans kapılarını açın yenilenebilir enerji yatırımcısı krediyi sizden alsın ve size ödesin, dışarıya ödemeyelim’ dedik ama Türk bankacılık sistemi sektörü finanse eder bir yapıya kavuşamadı. Bu nedenle herkes dünyada finans arıyor, finans bulamayınca yatırımlar zora giriyor” dedi.
‘Yerli ekipman üretmeliyiz’
Rüzgar ve güneşte ilk yatırım maliyetinin yüksek olduğunu uzun yıllar özellikle rüzgar enerjisi ekipmanlarının Türkiye’de üretilmesi konusunda teşvik getirilmesi için çaba sarf ettiklerini anlatan Baysal, “Yerli ekipman kullanan firmalara lisanslamada öncelik verilebilir. Böyle olsaydı yabancı firmalarda Türkiye’de yatırıma hazırdı. Güneş enerjisinde 600 MW’lık bir santral yaklaşık 700 milyon euroya mal olsa bunun 500 milyon eurosu yurtdışına gidiyor. Yabancı firmaları zengin ediyorsunuz. Daha sonra yasayla yerli ekipman kullananlara ilave destekler getirildi ama de bu yeterli olmadı. Ülkemizde bu alanda ciddi yatırımlar yapılamadı, bizim yerli ekipman üretmemiz gerekiyor” dedi.
‘Kaya gazına ağırlık verilmeli’
Her ne kadar etkisi devam etse de bugün petrol ve doğalgazın dünyadaki jeostratejik etkisinin alçalmakta olan bir uçağa benzetildiğini kaydeden Baysal, dünyadaki bütün güçlerin kaya gazının önümüzdeki dönemde belirleyici olacağını düşünerek bu sahaların kontrolünü esas aldıklarını söyledi. ABD’yi, Afganistan, Sudan, Yemen, Irak’a götüren sebebin de bu olduğunu kaydeden Baysal, Türkiye’nin süratle kaya gazı kaynaklarını yabancılar yerine kendi yerli otoriteleri tarafından araştırılıp devreye sokulması gerektiğini söyledi. Her sene Türkiye’nin 72 milyar ile 50 milyar dolar arasında cari açık verdiğini, bunun yüzde 95’inin enerji de dışa bağımlılıktan kaynaklandığını kaydeden Baysal, cari açığı kapatmak açısından yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasının önemli olduğunu belirtti.