Robot yasaları bizi kurtarır mı?
Asimov’un hayal gücüyle yarattığı kurgu, günümüzün gerçekliğine dönüşmek üzere. Teknolojinin bizi getirdiği noktada artık tartışmayı tamamlayıp harekete geçmemiz gereken konulardan biri de robot yasaları.
Bilimkurgu yazarı Isaac Asimov, robotların davranışlarını sınırlayan ve insanlarla bir arada var olabilmelerinin ön şartlarını sağlayan ‘Üç Robot Yasası’nı bu şekilde ifade etmişti. İnsana özgü olan biyolojik zekayı taklit edecek robotlar üretilirken kodlanması gereken ilk üç kural komutu bu şekilde olmalıydı. Robotlar ve insanlar arasında, insanın yenileceği bir savaş başlaması istenmiyorsa bu kurallar şarttı. Tam anlamıyla insansı robotlar üretmemize belki yıllar var, ama kestirilemeyen bir gelecekte de olsa önlem alınması gereken noktalara dair tahminlerimiz var. Bu tahminler artık harekete geçmek gerektiğini söylüyor.
2017’nin başlarında Avrupa Parlamentosu kendiliğinden öğrenen robotların birer elektronik kişilik/kimlik sahibi olması gerektiğini işleyen bir rapor yayınlamıştı. Robotların, elektronik varlıklar olarak insanlıkla karşı karşıya gelecekleri tüm durumlarda hukuki bir sorumluluğa sahip olmaları ve elbette cezai yaptırımların da bu kapsamda düzenlenmesi öngörülüyordu. Bu kişilik tanımlaması robotların ‘tüzel kişiler’ olarak ele alınmasının önünü açan bir yaklaşım içeriyor, bazı çevreler ise bunun konuyu daha da içinden çıkılmaz bir hale sürüklediğini belirtiyordu.
Geçtiğimiz günlerde 14 Avrupa ülkesinden 156 yapay zeka uzmanının imzasıyla Avrupa Komisyonu’na bir mektup sunuldu. Hukuk ve etik açılardan robotların birer tüzel kişilik olarak tanınmasının uygunsuzluğunu belirten bu mektupla, konu tekrar gündeme taşınmış oldu.
Robotların tüzel kişilik olarak tanınması, robotu üreten kuruluşun sorumluluklarının ortadan kalkması gibi riskler barındırıyor. Ancak bunun yanında ‘birgün kendi kararlarını alabilen bir robotun üretilmesi halinde, robotun uygunsuz davranışlarından kim sorumlu tutulmalı’ sorusu bugüne dek geliştirdiğimiz hukuki bakış açımızla yanıtlamak için fazla zor bir soru. Soru zor diye yanıtsız bırakmak ise, Asimov’un robotların insanlığa yaklaşımını dengeleyici bir işlev gören robot yasalarına benzer bir çerçeve oluşturmaktan kaçabileceğimiz anlamına gelmiyor.
Hukuk ve etik bağlamında tartışmalarımız süredursun, bir robot ya da yapay zeka düşündüğümüz aklımıza gelen örnekler birbirine iyi kötü benziyor. Nasıl mı? Herhangi bir konuda insandan daha iyi sonuçlar vermek ya da başka bir bakış açısıyla insanı yenmek üzerine yetkinleştirilen robotlar ya da yapay zekalar. IBM’in Watson’ı ya da DeepBlue’su, Google’ın AlphaGo’su gibi örnekler çok hızlı bir şekilde ilk akla gelenler. Geleceğin kendi bilinci olan, kendi kararlarını alan robotlarının ilk örnekleri olarak görebileceğimiz bu makineleri ya da yazılımları ‘insanı alt etme’yi öğreterek sınıyoruz. İlk birkaç testi başarıyla geçtiler ve ilerleyiş sürüyor. Son sınava gelindiğinde, şimdi öğrendiklerini bir kenara bırak ve insanlar için çalış, tasarla ve üret diyebilecek miyiz? Hadi bunu dedik diyelim, robotlar bu konuda da bizi ‘alt etme’ konusundaki motivasyonları fazlaca gelişmiş bir eğitim sürecinden çıkmış olacaklar. Ya eğitimlerinin ‘hakkını vermek’ isterlerse!
İnsanı yenen robot üretmek doğru mu?
Herhangi bir konuda insandan daha iyi sonuçlar vermek ya da başka bir bakış açısıyla insanı yenmek üzerine yetkinleştirilen robotlar ya da yapay zekalar üretmeye çabalıyoruz. Bu ne kadar doğru bir yaklaşım?
Robotların tüzel kişilik olması riskli
Robotların tüzel kişilik olarak tanınması, robotu üreten kuruluşun sorumluluklarının ortadan kalkması gibi riskler barındırıyor. Bu riski almak daha büyük sorunlara sebep olabilir.