Neşe Erberk okulculuk işinde yurtdışına açılıyor

KEZBAN KARABOĞA

Neşe Erberk, 1983 yılında Türkiye Güzellik Kraliçesi Yarışması’nda birinci oldu. 1984 yılında Miss Europe’da Avrupa Güzeli seçildi. Türkiye, Neşe Erberk’i, daha çok bu ‘güzel’ özellikleri ile tanıyor fakat Neşe Erberk aynı zamanda başarılı bir iş kadını, eğitim yatırımcısı. İlk ve ortaokulu Robert Kolej'de bitiriyor. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletme okuyor. Daha üniversite üçüncü sınıftayken ‘iş kadını’ olmaya karar veriyor. Bir yandan eğitimini sürdürürken, 1987 yılında da ‘Erberk Cast ve Prodüksiyon’u kuruyor. Daha mezun olmadan ilk cast kadrosunu Boğaziçi Üniversitesi çevresinden yapıyor. İlk anaokulu, ‘Neş’e Erberk Anaokulu’nu 2002 yılında Levent’te açıyor. Şu anda tüm Türkiye’de 35 anaokulu, 1 tane de ilkokulu var. 2017-2018 eğitim ve öğretim yılında Malatya ve Çorlu’da da ilkokul açacak. 2018-2019 eğitim ve öğretim döneminde ise anaokullarının olduğu illerde ilkokul ve ortaokul açmaya başlayacak, bunları Türkiye çapında yaygınlaştıracak. Erberk, JoyFull House markasıyla da yurtdışına açılacak. Neşe Erberk, deyim yerindeyse işine âşık bir eğitimci. Kendisiyle özel okulculuk işine nasıl girdiğini, ‘Özel Neş’e Erberk Eğitim Kurumları’nın büyüme planını, eğitim sektöründeki gelişmeleri konuştuk. Bakın, neler anlattı.

Eğitimli olmasına rağmen anaokulu açmak istediğinde zorluk yaşadığını belirten Neşe Erberk, “Çok iyi eğitime sahip olmama rağmen ‘Bu mankendir ne anlar’ dediler hatta birçok kişi üçüzlerimi bir okula göndermek yerine sadece onlar için okul açtığımı düşündü. Oysa bende hep bir girişimci ruh vardı. Beyaz atlı prensimi bekleyip kenarda oturmak ruhuma ters bir bakış açısıydı. Dolayısıyla 1987 yılında ‘Erberk Cast ve Prodüksiyon’ kurdum. O zaman bu ikisini birlikte yapan yoktu. Mankenlerimin yemek yemeleri, giyimleri, uyku düzenleri ve beslenmelerine kadar her şeyleri ile ilgilendim” diyor.

‘Üniversiteli manken sayısını artırdım’

Ajans döneminde eğitimin kişiler üzerinde yarattığı etkiyi gururla gözlemlediğini belirten Erberk, “Mankenlerim hep daha fazla tercih edilir oldu. Üniversiteli gençlerin bu işe daha fazla eğilmelerini istiyordum. İlk örnek bendim. Hem üniversite okuyordum hem de güzel harçlık kazanmış oluyordum. Tüm bunlar sonunda üniversiteli manken sayısında artış yarattım” ifadelerini kullanıyor. Neşe Erberk, bu süreç sonunda evleniyor, üçüzlerine hamile kalıyor ve tam bu sırada ikinci hayali olan anaokulunu açmak için harekete geçiyor. Bakın, bu süreci nasıl anlatıyor: “O zaman 35 yaşındaydım. Kızlarım ilk öğrencilerim olursa inandırıcı olacaktı, 2002 yılında ilk anaokulumu Levent’te açtım. Beş yıl sonra ‘Sadece İstanbul’da kalmamalıyım’ dedim ve okullarımın sayısı artmaya başladı.”

‘Yılın 100 günü yollardayım’

Butik bir okul olduklarının altını çizen Neşe Erberk, “Hızlı büyümeyi sevmiyorum. Çok hızlı çıkarsanız, çok hızlı düşersiniz. İlkokul ve ortaokulda kampüs okula inanmıyorum. Daha özel olması gerekiyor. Anaokulu şubelerimizin 10 tanesi İstanbul’da diğerleri şehir dışında yer alıyor. Yılın 100 günü yollardayım. Öğrenmekten, öğrendiğimi uygulamaktan, öğretmekten çok keyif alıyorum. Konfüçyüsün bir sözü var: ‘Sevdiğin bir işi yaparsan bir gün bile işe gitmemiş olursun, ben çalışmıyorum. Eğleniyorum” diyor.

"FRANCHISE ŞARTI, eğitimi karın ağrısı yapacak"

“Biz 100 okul olabilirdik, her parası olana şube açtırmayı kabul etmiyorum. İki koşulum var” şeklinde konuşan Neşe Erberk, franchise şartlarını şöyle sıralıyor: “Birincisi gece uykuları kaçacak, eğitimi karın ağrısı yapacak. Çok isteyecek. Yarım istemek olmuyor. İkincisi anne ya da baba olacak.”

‘ANAOKULU ÖĞRETMENİ YETİŞTİRMEK İÇİN MYO AÇACAĞIZ’

Kendi öğretmenlerini yetiştirmek üzere bir Meslek Yüksek Okulu (MYO) açmak istediklerini belirten Neşe Erberk, “İki yıllık bir MYO açma planımız var. Burada anaokulu öğretmeni yetiştireceğiz. Bu da pek yakında olacak bir iş” diyor.

'ÜÇÜZLERİM HER BİREYİN FARKLI OLDUĞUNU ÖĞRETTİ'

Okullarında ‘Kavram Sınıfl arı ve Yetenek Geliştirme Programı’ uyguladıklarını belirten Neşe Erberk bu sistemlerin ayrıntılarını şöyle anlattı: “Kızlarım üçüz olduğu için onların farklılıklarını gözlemledim. Her biri farklı ve ayrı yetenekleri var. Onlar sayesinde ‘yetenek’ kelimesine dikkat çektim. Robert Kolej mezunuyum. Bizde Orta 1 ve Orta 2 sınıfl arı yoktu. Kavram sınıfl arı vardı. Rotasyon yapardık. Bu sistemi anaokullarımda uygulamaya koydum. Bizim okullarımızda Anadil, İngilizce, Fen ve Doğa, Bale- Müzik, Hareket-Koordinasyon, Oyun odası gibi kavram sınıfl arı var. Çocuklar 30 dakikada bir rotasyon yapıyor. Kendi öğretmenleri ile sınıfl arı dolaşıyorlar, her sınıfta her kavrama uygun ekipmanlar var. Tüm okul onların. Bu sistemlerle odaklanma ve başarıda artış yaşandığını gözlemledik.”