"Kimya sanayi ivedi çözüm bekliyor"
Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği Başkanı Timur Erk, "Kimya İhtisas OSB oluşturulmalı, 30 yıl süreyle kiralanmalı" diyor.
Rüştü BOZKURT
Geçen hafta ülkemizde kimya sanayinin köklü örgütlerinden olan Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği yetkilileri, sektörü dünya ölçeğinde etkileyen eğilimleri paylaştılar. Bu yazıda, sektörle ilgili neler yapmamız, nasıl yapmamız gerektiğine ilişkin değerlendirmeleri paylaşacağız.
Ne yapmalı, nasıl yapmalı?
Kalkınma üzerinde çalışan uzmanlar, rekabet edebilir alan keşfedilmesi, bileşen ve bağlam örüntüsünün tanımlanması ve iletişim kurarak uygulamaya geçilmesinin önemli olduğunu paylaşıyor.
Ülkemizde kimya sanayinin kalkınmanın kimyasına olumlu katkı yapması isteniyorsa bir dizi sorunun üzerine gidilmelidir. Öncelikle yer seçimi ve yer tahsisi konusuna çözüm üretilmelidir. Sonra daha önce yapılan çalışmalar da dikkate alınarak Kimya sanayimizle ilgili yapılması gerekenler üç başlıkta ele alınmalıdır:
1) Ara malı ithalatını azaltan üretim altyapısının oluşturulması
2) Yatırım ortamının iyileştirilmesi ve yer seçimi
3) Altyapı ve beşeri sermaye sorunları
Eğer ülkemizde "kalkınmanın kimyasını" düzeltmek istiyorsak beş konuda kapsayıcı kurumlara dayalı, paylaşılan ortak aklı uygulamaya taşımalıyız:
1- Yapmamız gereken ilk iş, bir seferberlik anlayışı ile sektörün envanterini çıkarmak olmalıdır. Eğer envanter yoksa, kalkınmanın gerek şartı olan "net bilgi, etkin koordinasyon ve odaklanmanın" hiçbiri doğru dürüst hayata taşınamaz.
2- Ülke ihtiyaçlarının net olarak belirlenmesi gerekir: Petrokimya alanında PETKİM ihtiyacın yüzde 15’ini karşılıyor. SOCAR-STAR 2018 yılında devreye girince yurtiçi tüketimin sadece yüzde 35’i karşılanmış olacak. Ülkemizin 2 yeni tesise daha ihtiyacı var. Sektörün 25 milyar doları aşan ithalatını dikkate alınarak; bu sektörde yapılacak yatırımların otoyol, köprü, demiryolu yatırımları kadar önemli olduğun bilincinde olmalıyız. Altyapı yatırımları uzun dönemde kendilerini geri öderken, kimya sektöründe yapılacak yatırımların "ithal ikamesi" bağlamı, "cari açık" üzerindeki olumlu etkisi ve açığa çıkaracağı sermayenin yeni yatırımlara dönüştürme açısından kalkınmada yaratacağı çarpan etkisi dikkate alınmalıdır.
3- Ülkemizin özel koşulları dikkate alınarak, TKSD ve TOBB Kimya Meclisi etkinliklerinden olan Ar-Ge Alt Komitesinin belirlediği 50 kimyasal ürünle ilgili analizler hızla gözden geçirilmeli; belirlenen ihtiyaçlara göre ülkemizde en az iki "yerleşim bölgesi" saptanmalıdır. Yer belirlemede, bölgesel kalkınma ölçülerinden çok; sektörün uluslararası rekabet gücü ölçüleri dikkate alınmalı; girişimcinin çevre-etkileşim sorunlarını minimize eden bir anlayış benimsenmelidir.
4- Ülkemizin orta ve uzun dönemde gelişme hedefleri dikkate alınarak, sektörün ileriye-geriye bağlantılarını, girdi aldığı ve girdi verdiği sektörlerle oluşturduğu yeni ekosistemin uluslararası rekabetteki etkilerini, yetişkin işgücü bulma, özellikle de beyaz yakalı çalışanlar açısından cazip olabilecek yerlerde Kimya İhtisas Endüstri Bölgeleri belirlenmeli; altyapıları tamamlanarak uzun vadeli kiralama ile girişimciye tahsis edilmesi ilk adımdır. Türkiye böylesi bir yapıyı kısa zamanda hayata taşıyabilecek bütün imkanlara sahiptir; harekete geçirilmelidir.
5- Gerek AB bağlamında gerekse diğer ülkelerin mevzuatı yalınlaştırarak yatırım cazibesini artıran uygulamaları dikkate alınarak, bütün düzenlemeler gözden geçirilerek; ülkenin uzun dönemli geleceğini güven altına alacak politika ve uygulamalara yönelinmelidir. Maddi ve kültürel zenginlik üreterek insanımızın yaşamını kolaylaştırma amacına yönelik kalkınma kimyasının düzgünlüğü; kimya sektörünün yeniden yapılandırılmasını gerektiriyor.
Katma değeri yüksek kimyasalların yurt içinde üretilebilmesi için...
• Ara maddeleri ithalatı kimyasal madde ithalatının yüzde 73’ ünü teşkil etmektedir.Bu alandaki dışa bağımlılığın azaltılması yerli hammadde ve doğal kaynaklarımızın ara madde olarak kullanılması ile mümkündür. Madenlerimizin mineral olarak kullanımı değil, işlenerek ihracatı tercih ve teşvik edilmelidir.
• TOBB Kimya Meclisi bünyesinde kurulan Ar&Ge alt komitesinin TKSD ile beraber saptadığı 50 kimyasal ürünün birçoğunun fizibilte çalışmaları da tamamlanmıştır. Katma değeri yüksek kimyasal üretimi için saptanan ürünler özel olarak teşvik edilmelidir.
• Mevcut Ar&Ge Merkezi ve tasarım merkezlerinin bir envanteri yapılmalı, ihtiyaç olan alanlarda yenileri kurularak sağlıklı ve ihtiyacı karşılayan Ar&Ge yapısı oluşturulmalıdır.
• Eğitim sistemimizin Ar&Ge elemanı arzındaki nicelik ve nitelik sorunu gözden geçirilmeli, sistemin eksiklikleri tamamlanarak yatırım cazibesi yaratmanın temel girdilerinden biri olan "nitelikli Ar&Ge elemanı arzı" artırılmalıdır. Hedef ülkemizdeki "Beşeri Sermaye"nin arttırılmasıdır.
• Nitelikli işgücü arzının yeterli düzeye çıkarılması, teşvik sistemlerinin ülkemizi uluslararası rekabet düzeyine ulaştırması için kapsayıcı kurum anlayışı ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı başta olmak üzere ilgili kamu birimleri, özel kesim örgütleri ve sivil inisiyatifl erin belli bir merkezden koordinasyonu hayati önem taşımaktadır.
• Teşvik sistemleri gözden geçirilerek, dünya genelinde kimya sektöründeki eğilimleri dikkate alan, ülkemizde kimya sektörüne rekabet konumu kazandıran önceliklere göre yeniden yapılandırılmış teşvik sistemi uygulanmalıdır.
Yatırım ortamı ve yerleşim yeri arzı
• Dünya genelinde kimya sanayinin gelişimini biyoteknoloji, nanoteknoloji, polimer kimyasalları ve özellikli kimyasallara kayış eğilimi yönlendiriyor. Bu gelişmeleri dikkate alarak yurtiçindeki mevcut üretim tesislerinin konsolidasyonu sağlanmalı, yeni yatırımlarda da sektör ilgililerinin her zaman vurguladıkları gibi, "Çevre düzeni planlarında kimya sektörüne yönelik, stratejik ve büyük ölçekli yatırımlar için uygun yatırım yerleri belirlenmeli," gerekli altyapılar hazır hale getirilmelidir.
• Kimya sektörünün küresel eğilimleri dikkate alınarak, rekabet gücü yaratan, geliştiren ve sürdürülebilir olmasını sağlayan; lojistik avantajları dikkate alan, strateji konsepti içeren, yakın ve uzun dönemli geleceğin olası etkilerini gözeten yer tahsisleri yapılmalıdır.
• Petrorafineri, petrokimya, sıvı kimyasal depolama ve enerji sektörleri bağlamında yapılacak yatırımlarda, sinerjik kümelenmeyi kolaylaştıran, rekabet avanantajı yaratan, Özel Enerji ve büyük ölçekli Endüstri Bölgeleri ivedilikle hayata taşınmalıdır.
• Siyasi irade, bürokrasi ve sivil inisiyatifl erin görüş ve önerilerini dikkate alan, ülke ekonomisine katkısı kadar yönlendirici özellikleri de gözeten; farklı otoritelerin çabalarını bir merkezden koordine eden Kimya İhtisas Endüstri Bölgesi’ ni özellikle yüksek katma değerli kimyasallar için ivedilikle gelişmiş ve ekosistemi etkileşim üretebilen bölgelerde - Marmara Bölgesi'nde - realize edilmelidir. Yatırım bölgelerinin bütün altyapılarını tamamlayarak uzun dönemli kiralama ve üretim-mülkiyeti odaklı tahsislerin yapılabilmesinin mevzuat altyapısı oluşturulmalıdır.
• Türkiye, kimya özel ihtisas bölgelerini hızla realize ederek, liman ve bazı altyapı tesislerini yaparak "üretim- mülkiyetli odaklı", 30 yıllık gibi uzun dönemli kiralama ya da başka yöntemlerle yatırımcının işini kolaylaştırmak için, sunma noktasındadır.
AB uyumluluk sürecinde altyapı ve beşeri sermaye dikkate alınmalı
• Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Yönetmeliği'nin (SEVESO) uygulaması, Tehlikeli Malların Karayolu ile Taşınması Yönetmeliği, 23 Haziran 2017 tarihinde yayımlanan Kimyasal Maddelerin Kaydı, Değerlendirilmesi, İzni ev Kısıtlanması (KKDİK) yönetmelikleri yürürlüğe girdiğinde ciddi bilgi ve insan kaynağı ihtiyacı doğacaktır.
• Mevzuatın kavranması ve içselleştirilmesi için uygulamalı eğitimler kamu, özel kesim ve ilgili STK katılımıyla hızlandırılmalıdır.
• Kitle haberleşme araçlarında "kamu spotları" ile mevzuat yükümlülükleri hakkında insanlarımız haberdar edilmelidir.
• Mevzuat uyumunda sanayiciye ek yük getiren yükümlülüklerin yükünün hafifletilmesi gereklidir.
• Yatırımcının işini kolaylaştıracak işlemleri hızlandıracak önlemler için farklı kamu birimleri, özel kesim ve STK’lar arasında koordinasyon tek merkezli yürütülmelidir.