“İnovasyonu şirketinizin kalbine koyduğunuz zaman küresel şirket ve marka olabilirsiniz…”
Arçelik A.Ş. Ar-Ge Direktörü Cem Kural, “Rekabetçi olabilmek için, teknoloji ile fırsatlar arasında bağlantı kurarak, müşterilerinize ana ürünler yanında farklılaşmış çözümler ve hizmet sağlamanız gerekir” diyor.
RÜŞTÜ BOZKURT
Fizikçi Aleksandr Kitaygorodski’nin “Ben Bir Fizikçiyim” adlı küçük kitapçığında okumuştum: Bilim insanlarının uluslararası toplantılarda, alanlarında en ileri noktadaki meslektaşlarıyla ve uygulama insanlarıyla bir araya gelmeleri öğreticidir. Arçelik A.Ş. Ar-Ge Direktörü Cem Kural ve arkadaşları 1,2 ve 3 Ekim 2017 günlerinde Japonya’nın Kyoto şehrinde “Toplumda Bilim ve Teknoloji" (STS Forum 2017) toplantısından bir gün önce yurda dönmüştü. STS yıllık toplantılarının 14’üncüsünde taze bilgilerle donanmışlardı. Berlin’de IFA Fuarı'nda kararlaştırdığımız saatte Gebze’deki merkezde buluştuk; dijital dönüşüme uyum konusunu konuştuk.
Biraz uzun bir liste olsa da, dünya genelinde kendini kanıtlamış insanların STS’de neleri tartıştığı hakkında bir fikir versin diye oturumlarda tartışılan konu başlıklarını paylaşalım: İnsanlığın Geleceği İçin Bilim ve Teknoloji, Sürdürülebilir Gelişme, Endüstriyel İnovasyon; Uzay ve Dünya; Küresel Endüstrilerde İşbirliği ve Rekabet; Toplumda İnovasyon; Sanal Gerçeklik; Mobil Sistemler ve Yeni Taşıma Sistemleri; Araştırma ve İnovasyon; Üniversitelerin Rolü; Nükleer Teknoloji Fırsatları; Genom Mühendisliği; Geleceğin Nano Malzemeleri; Su; Gelişmekte Olan Ülkelerde Bilim ve Teknoloji; Toplum ve Politika ile Teknoloji ve Bilim Arasındaki Köprü; Nesnelerin İnterneti (IoT); Akıllı Şehirler, Dijitalleşmiş Toplumda Eğitim, Bilim Dijital teknoloji tabanlı ürünler kişiselleşiyor. Müşteri-odaklı olmak, çok hızlı değişen taleplere cevap vermek gerekiyor. "Açık inovasyonun ”hızla geliştiği, bireylerin, kuruluş ve kurumların tek başına Ar-Ge konusunda yeterli olamadığı gelişme aşamasındayız. Analitik 4.0 aşaması ya da analitik yetkinliğin son aşaması “müşteriye farklı değerler” yaratacak bilgi, birikim, deneyim sahibi olmaktır. ve Teknoloji; Yenilenebilir Enerji; Tıpta Yeni Nesil Uygulamalar; Yeni İmalat Teknolojileri, Afet Yönetimi ve Toplumsal Yılmazlık; Devlet, İş Dünyası, Akademi Arasında İşbirliği; Bilim, Teknoloji ve Mühendislik Eğitimi; Büyük Veri; İşletme ve Finans Yönetiminde Bilim ve Teknoloji; Enerjinin En İyi Karışımı; Sağlıklı Yaşlanma; Otonom Sistemler ve Robotik, İklim Değişikliği ve Okyanuslar, Uluslararası İşbirliklerinde Teknolojik Diplomasi ve Bilim, Bilimde ve Teknoloji-Odaklı Toplum için Politika Üretimi, Siber Güvenlik; Dünyaya Sağlık Hizmeti Sunmak; İnsanlığın Geleceği İçin Gelişme ve Sürdürebilirlik…
“Standartları koyan şirketiz!”
Cem Kural, Emre Oğuz, Mehmet Durmaz, Celal Vatansever ve Didem Demir’in katıldıkları toplantıda öncelikle “süreçleri etkileyen başlıca eğilimlerin” neler olduğunu öğrenmek istiyorum: Cem Kural’ın sıraladığı, diğer katılımcıların zenginleştirdiği eğilimleri ikiye ayırarak paylaşıyoruz: Genel eğilimler ve teknolojik eğilimler.
Arçelik A.Ş. Ar-Ge sorumluları “önce-insan” anlayışından yola çıkarak eğilimleri anlatıyorlar: Birincisi, “artan nüfus, özellikle ortalama ömürün uzamasıyla oranı hızla artan yaş alan nüfus” konusuna işaret ediyorlar. Temel amacın, maddi ve kültürel zenginlik üreterek insan yaşamını kolaylaştırma olduğuna; yaş alan nüfusun ihtiyacına göre üretim yapmanın öneminin arttığına değiniyorlar. Hemen ardından refah arayışındaki insanların “kentlere göçü ve kentleşmedeki gelişmeyi” ciddiye almanın anlamını açıklıyorlar. Nüfus artışı, yaşlı nüfus ve kentlerde yığılmanın çok temel iki mega eğilim olduğunu söylüyorlar. Artan ve yaşlanan nüfusun talep baskısının yarattığı kaynak kullanımını yakından ilgilendiren, yaşanabilir çevrenin korunmasını da içeren “sürdürülebilirlik” arayışını ekleyerek üç mega eğilimin etkilerini her adımda dikkate almak gerektiğinin altını çiziyorlar. Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişe değiniyor Cem Kural ve diyor ki: “Dijital teknoloji tabanlı ürünler kişiselleşiyor. Müşteri- odaklı olmak, çok hızlı değişen taleplere cevap vermek gerekiyor. Orta sınıfın gelişmesi, insanların birbirine erişebilme imkanlarının artması, tavsiye-odaklı bir tüketim kalıbının oluşması, bütün bunların mekan ve zamandan bağımsızlaşması gibi etkenler günümüzün ve geleceğin üretimini ve tüketimini farklılaştırıyor.”
Bir başka genel eğilimden daha söz ediyor toplantıya katılanlar: Küresel standartların yaşamımıza hızla girmesi… Küresel anlamda bir “kural dönüşümü” ile yüzleşiyoruz. Bu noktada Cem Kural önemli bir başarının altını çiziyor: “Standartları yaşayan değil, koyan şirketiz!”
Genel eğilimleri konuşurken “Ar- Ge’de paradigma değişimi” üzerinde de duruluyor. “Açık inovasyonun” hızla geliştiği, bireylerin, kuruluş ve kurumların tek başına Ar-Ge konusunda yeterli olamadığı da anlatılıyor; “Müşteri-odaklı değer yaratma zinciri oluşturmanın” önemi üzerinde duruluyor; “veritabanlı karar verme süreçlerinin” fırsatları anlatılıyor ve “fikri ve sinai mülkiyetin korunmasının” gelişme ile bağlantılarına ilişkin somut örnekler sunuluyor. Kural, tek bir cümleyle bütün bu gelişmelerin yarattığı sonucu özetliyor: “Tek başımıza yapacağımız şey sınırlı; başkalarıyla birlikte iş yapmak zorundayız!”
Teknolojideki eğilimler
Arçelik küresel iş yapan bir şirket. Küresel ölçekte yaşanan bütün değişim ve dönüşümleri “erken uyarı” anlayışı ile gözlemek ve ona göre konumlanmak zorunda. Bu açıdan şirket yöneticilerinin teknoloji konusundaki gözlemleri önemli. Cem Kural ve arkadaşları, “En önemli teknolojik eğilim dijital dönüşüm” diyorlar. Dijital dönüşüm genel ve kategorik bir anlatım. Bu dönüşümün ayrıntılarında neler var? Bu soruyu merak ediyor ve Ar-Ge yöneticilerine yöneltiyoruz.
Dijital dönüşümün arka planını oluşturan gelişmelerin başında “bağlanabilirlik ve protokoller” var. Sonra, “sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik” olgusu. “Yapay zeka ve otonom uygulamaların” olası etkileri de gözden ırak tutulmamalı. “Akıllı ve bağlantılı ürünlerin” veri üretme potansiyeli üretim ve rekabeti derinden etkiliyor. “Makine öğreniminin dönüştürme süreçlerine etkileri”, “veri üretimine sağladığı destekleri” dikkate almadan geleceği inşa etmek zor. “Büyük verinin” günümüzün önemli bir gerçekliği olduğunu içselleştirmek gerekiyor. “Analitik yetkinlik” geliştirilmeden ilerlemek mümkün değil. “Veri madenciliği” yeni bir meslek. “Bulut, fog computing, edge computing olanakları” üretim yaşamını etkiliyor; olası potansiyelleri özenle izlemek gerekiyor. “Siber güvenlik” gündemin önemli sorunlarından biri, “Blockchain”in özellikle sanal para bağlamında atakları dikkat çekiyor.
Arçelik A.Ş. Ar-Ge yetkilileri Berlin’deki IFA Fuarında “ürün ekosisteminin değiştiğini” vurguluyordu. Fırsatını bulmuşken, “ürün-ekosisteminin bileşenlerini” sordum: Ürün fikrinin olgunlaşması, Ar-Ge, tasarım, inovasyon, dönüştürme süreçleri, lojistik, pazarlama ve satış etkinlikleri, satış sonrası hizmetler, geri dönüşüm gibi bütün aşamalar ekosistemi oluşturuyor. Bağlantıları artıran, bağlantı maliyetini düşüren, sınırsızlığa yakın iletişim ve erişim sağlayan, eş zamanlı olarak üretimin bütün aşamalarını, süreçleri gözetleme ve denetleme fırsatları yaratan teknolojik gelişmeler hızlanıyor. Yaşanmakta olan değişmeler “ürün ekosisteminin” yeniden tasarlanması ve geliştirilmesi ihtiyaçlarını artırıyor.
Dijital ikiz
Analitik tanımını yaparken dört aşamayı tanımlamaya çalışıyorum: Analitik 0.0, işleri atadan ve dededen gördüğümüz gibi alışkanlıkla yapma. Analitik 1.0, işlerimizle ilgili kayıt tutarak veri oluşturarak analiz etmek. Bu aşamayı, “alışkanlıkla iş yapmayı, analizle iş yapmaya taşıma” diye tanımlıyorum. Analitik 2.0, büyük veriyi ehlileştirerek, işe yarayan verileri seçme aşaması olarak niteliyorum. Analitik 3.0‘a işe yarar verilerden yeni bir ürün ve yeni bir iş yapma metodu geliştirme aşaması diyorum. Bu analize Ar-Ge yöneticileri bir ekleme yapıyor:“ Müşteriye farklı değerler yaratmak”. Bu eklemeye de analitik 4.0 aşaması diyebiliriz.
Arçelik A.Ş. Ar-Ge yöneticileri “dijital ikiz”den söz ediyor: Ürünleri üretim öncesinde sanal ortamda modellemeye verilen ad dijital ikiz. Dijital ikiz sayesinde zaman kazancı sağlandığı gibi, kalite düzeyi belirlenebiliyor ve yükseltiliyor; ayrıca müşteri beklentilerini karşılamak da mümkün oluyor.
Bir yeni kavram öğreniyoruz söyleşide: “Önleyici teşhis”( Predictive Maintenance/Diagnosis) bu imkan sayesinde güvenilirlik artırılıyor. Cem Kural, “Yeni durum, deterministik yaklaşımdan, olasılıksal (probabilistik) yaklaşıma taşıyor bizi ve biz bu aşamaya geçtik” diyor.
Yeni teknolojik eğilimlerden söz ederken makineler arasındaki iletişim (M2M) ve makinelerin öğrenmesinin beslediği büyük verinin fırsatları var: Verimlilik bir numaralı sorun. Sadece endüstri değil müşteri açısından de önemli. Müşteriye farklı faydalar yaratmak gerekiyor. Müşterinin zaman kazancını ve konforunu artıranlar öne geçiyor. Müşterinin yaşam kalitesini artırmak ana hedef.
Haftaya bugün,Arçelik A.Ş Ar-Ge yöneticileriyle pazarın doğasındaki değişmeleri sorgulayacağız.
Arçelik A.Ş. Ar-Ge yetkililerinin söylediklerini nasıl okudum?
Cem Kural ve arkadaşlarının analizlerinden çıkardığım beş dersi paylaşacağım: Söyleş ilerledikçe zihnimde “kendimi vurmaya dönük” ezberlerimin bozulduğunu hissettim. Bu ülkenin insanının da niyet eder, zamana kıyar, disiplinle ve bilgiyle çalışır, dünyaya açık durursa başarabileceğini düşündüm; “özgüvenimin tırmanışa geçtiğini”, “ bakış açımın” farklılaştığını fark ettim. İkincisi, eli taşın altında olanların “gelişmelerin uç noktalarda izleme birikiminin” öğreticiliğini düşündüm. Kuramın pratikle birleşmesi, tasarlanan ile hayata taşınanın ölçüsü olan “deneysel mesafeleri” ne kadar aşabileceğimizin somut sonuçları beni sevindirdi. Üçüncü ders, “standart belirleyenler arasında yer alma düzeyinin” gelişmişliğin temel göstergelerinden bir diğeri olduğunu derinliğine kavradım. Döndüncüsü, başka bir açıdan bakıldığında en önemlisinin ”ticari alanda kendini kanıtlama” olduğunu düşündüm. Küresel pazardaki paya bakmak gerekiyordu. Beşincisi de, “niyet etme ve gereğini yapmanının” başarıları götürmesiydi: Patent sayınız 3 bine ulaşabilirdi.Dünya Fikri Haklar Örgütü (WIPO) sıralamasında 74'üncü şirket olabilirdiniz.145 ülkeye ürün ve hizmet sunabilirdiniz. 14 AR-Ge merkeziniz olabilirdi: 10 tane Türkiye’de, diğerleri Tayvan, İngiltere, ABD ve Portekiz’ de. Ar-Ge bölümlerinde 1300’den fazla uzman çalıştırabilirdiniz. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2016 yılında “en iyi Ar-Ge Merkezi” olarak belirlenirdi. AB destekli fonlamalarda H2020 programında özel sektörde en çok projeye sahip olurdunuz. Uluslararası alanda bilinen insanlardan oluşan Ar-Ge Danışma Kurulu’na erişebilirdiniz. Kendi alanında uluslararası eleklerinin üzerindeki bilim insanlarını her yıl toplayarak gelişmeleri gözden geçirebilirsiniz…