Harari’nin Gözünden gelecek

Sapiens ve Homo Deus kitapları ile tanınan Harari; son günlerde Davos’ta Dünya Ekonomik Forumu’nda gerçekleştirdiği konuşma ile gündemde! Peki Harari’nin gözünden geleceğe bakmaya ne dersiniz?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Herkes onu çok satanlar listesinde uzun süreler boyunca zirveden inmeyen ‘Sapiens’ ve ‘Homo Deus’ adlı kitapları ile tanıdı. Coursera üzerinden verdiği ‘İnsanlığın Kısa Tarihi’ dersleri, Ted konuşması derken en son geçtiğimiz haftalarda Davos’ta Dünya Ekonomik Forumu’nda gerçekleştirdiği konuşma ile gündeme geldi. Asıl uzmanlığı tarih olan yazar ve bilim insanı Yuval Noah Harari; Sapiens’te geçmişini özetlediği insanlığın geleceğini de Homo Deus’ta tartışmaya açmıştı. İnsanın biyolojik gelişiminin doğal sınırlarına yaklaşmasının yanında, teknolojinin üstel büyümesinin de etkisiyle ortaya çıkacak yeni bir insan ‘türü’nü kavramsallaştırmaya çalışıyordu. Davos’ta söyledikleri de bu tartışmayı takip eder nitelikte oldu.

Veri kimdeyse güç onda!

Harari, verinin en önemli dünyevi değer olacağını öngörüyor. Geçmişte arazi neyse, bugün de veri aynısı. Tıpkı geçmişte arazilerin kısıtlı bir kitlenin kontrolü altında olması gibi, veriler de kısıtlı bir ‘Teknoloji Eliti’ kitlenin elinde bulunuyor. Elbette bu teknoloji şirketlerini işaret eden bir analoji; Google, Facebook, Instagram gibi teknoloji devleri veriyi elinde tutuyor. Sanayi devrimi ve devamında çok sayıda makinanın az sayıda insanın hizmetine girmesi insanlar arasında sınıfları doğurmuştu: sermaye ve işçi sınıfı. Bugün veri, bu örnekteki makinelerin de yerini alıyor. Ve aynı şekilde verinin kontrolünün az sayıda insanın eline geçmesi durumunda insanlık sadece sınıflara değil, türlere ayrılacak.

Bu gelişim süreci sert bir söylemi de beraberinde getiriyor: Harari muhtemelen Homo Sapiens türünün son örnekleri olduğumuzu belirtiyor. Önümüzdeki dönem, insan bedeni ve zihnini yeniden inşa etmenin yollarını bulmaya çalışacağız ve bir şekilde bulacağız da. Geleceğin ekonomisinde en gözde ürünlerden biri veri olacak. Yalnızca tekstil, otomobil ya da silah değil; bedenler ve zihinler de geliştireceğiz.

Bedenler ve zihinler geliştirme düşüncesi, yapay zeka ve biyolojik zekanın birleşme zeminine işaret eden ‘transhümanizm’ düşüncesi ile ortaya çıkıyor. Gelecek insansı robotların ya da robotsu insanların olacak.

İnsan'ı hacklemek ve sapiens'in sonu

Bu ‘veri’ konusu neden bu kadar önemli ve ‘yeni beden, yeni zihin’ nasıl tasarlanacak anlamak için Harari bir ipin ucunu daha elimize tutuşturuyor. İnsanlık bugün sadece bilgisayarlara ya da makinelere değil, organizmalara (biyolojik yapılara) müdahale edebiliyor. Biyolojik yapıları hackliyoruz demek abartı değil. Daha makro bir seviyede insanı hacklemek için güçlü teknolojik altyapılara ve bolca veriye ihtiyacımız var. Elbette bu altyapı ve verileri, bedenin nasıl çalıştığına dair bilgilerimizle bir araya getirerek gelişimi izleyebileceğiz.

Peki bu gelişim getireceği insan ömrünün uzaması, fiziksel ve düşünsel becerilerimizin artışı gibi faydaların yanında zararlar da getirmeyecek mi? Harari’nin ‘son’a ilişkin ürkütücü yaklaşımı burada tamamen belirginleşiyor. Bugün ne aradığımızı Google’dan, kimin hakkında bilgiye ulaşmak istediğimizi Facebook ya da Instagram’dan saklayamıyoruz. Mahremiyet (gizlilik) hakkımız halen var olsa da ne kadar efektif çalışıyor bilmiyoruz. Peki yarın kendimizden bile sakladığımız düşüncelerimize bir algoritma ile erişilemeyeceğini kim söyleyebilir?

Bu konularda ilginizi çekebilir