“Fuarlar, daha iyisi henüz icad edilmemiş pazarlama aletidir”
TÜYAP Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Ünal’ı çalışma ofisinde ziyaret ettim. Üç soru yönelttim kendisine: Dünya fuarcılık endüstrisi nereye gidiyor? Türkiye’nin geldiği yer ve konumu nedir? Geleceğe yönelik ne yaparsak ve nasıl yaparsak doğru yolda ilerleriz?
RÜŞTÜ BOZKURT
Üslup konuyu bilmektir. Yılların fuar organizatörü olan Bülent Ünal, Dünya’da Türkiye’nin fuar endüstrideki konumunu kısa ve net anlatımlarla özetliyor:
- Fuar endüstrisi çok dağınık bir iş…30 bini aşkın fuar var. En büyük firmanın toplam içinde yüzde dört payı var. REED Exhibition. Yıllık cirosu 1,5 milyar dolar düzeyinde.
- Dünyada her yıl 260 milyon insan fuar ziyareti yapıyor. 6.5 milyon firma fuarlara katılıyor. 30 bin fuarın 5 binden fazlası büyüklü küçüklü Çin’de yapılıyor.
- Türkiye dünya pazarından yüzde 1.4 ile yüzde 1.5 arasında pay alıyor. Dünya pazarı 27-28 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip…Bazı yıllarda düşüyor, bazı yıllarda artıyor.
- Türkiye’ nin 1.5’ lik payı dünya ticaretindeki payını yansıtıyor.
- Yukarıda verilen değerler doğrudan fuar katılımıyla ilgili. Dolaylı etkilerini dikkate alırsak, stand yapımından, gümrük işlemlerine, nakliyeden konaklamaya, yeme içmeden alışverişe, kendi hacminin 10 ile 11 katı katma değer üretiyor.
- Endüstrideki niş ülkelerin yaptığı işler yüksek teknoloji ile yenilik tercihine yöneliyor. Gelişmekte olan ülkeler yenilikleri bölgelerine taşıyan işler yapıyor.
- Kendi bölgemizi tanımlarsak, yaklaşık 4 saatlik ulaşım alanında 1,5 milyar nüfus var; 12-13 trilyon dolarlık bir bölge. Bu bölgede üç şehir öne çıkıyor: Dubai, İstanbul ve Moskova. Bunların birbirlerine göre üstün tarafl arı ve zayıf tarafl arı var.
- Dubai daha kural dışı bir yer. Sahibi var, ne derse o oluyor. Genellikle tüketim malları için çok büyük pazar oluşturuyor. İşlenmiş gıda için. Mücevher, kuyumculuk vb. pazar oluşuyor. Yatırım malları, hammadde ve ara mallarda kayda değer bir şey yok. Çok yakın zamana kadar vergi kavramı yoktu. Son zamanlarda yüzde 5 gümrük vergisi yüzde 5 katma değer vergisi geldi. Bunun ilk olumsuz sonuçları kuyumculukta kendini gösterdi. Şu an İstanbul’a 100 kadar kuyum atölyesi taşındı.
- Moskova’ya bakarsak, kendi içinde çok önemli pazar. Yaklaşık 140 milyon insan. Çok uluslu bir ticari buluşma yeri değil. Kendi içinde inanılmaz önemli bir pazar.
- İstanbul: Fuar altyapılarıyla, ulaşım imkanları, bölgenin en güven verici ülkesi olmasıyla tüketim malları ile yatırım mallarında, ara mallarda ve hammadde sergilenmesinde bu üç merkezin en önemlisi. THY 300 şehirden yolcu taşıyor. Fuar alt yapısı, nitelikli insan gücü, konaklama altyapısı oluştu. Eğlence ve yeme-içme olanakları çok iyi. Ve ait olduğumuz bölgenin birbirine yakın kültürü var. Coğrafyamız insanı burada kendini evinde hissettiriyor. Bu İstanbul’u öne çıkarıyor.
Fuar kavramı burda önemli. Ünal’ın önemli bir saptamasını paylaşalım: “Fuarlar, daha iyisi henüz icad edilemeyen pazarlama aletidir. Jeopolitik gelişmeler de İstanbul’un durumunu etkiliyor. Sovyetlerin dağılması, yeni çok sayıda bağımsızlaşan ülke, Doğu Avrupa rejimlerinin değişmesi, Asya’ daki oluşumlar. İstanbul, Balkanlar, Kuzey Karadeniz, Kafk asya, ön-Asya ülkeleri, Ortadoğu Ülkeleri ve Kuzey Afrika ortasında yön veren bir ticaret merkezi olarak ortaya çıkıyor. Türkiye bu avantajını değerlendirmeye çalışıyor; daha nitelikli olmak ve daha ileri gitmemiz gerekiyor. Geçmişte İstanbul fuarları “yerel” idi. Değişme ile birlikte “ulus- 30 bin fuarın 5 binden fazlası büyüklü küçüklü olarak Çin'de yer alıyor. İstanbul fuar altyapılarıyla, ulaşım imkanlarıyla yakın çevresinin en güven verici Mahalli yerlerinden biri. fuarlar Anadolu'nun derinliklerine taşınıyor, en büyük tarım fuarımız Konya'da. lararası fuarlara” dönüştü. Mahalli fuarların da Anadolu’ nun derinliklerine taşınması hızlandı. Konya’da en büyük tarım fuarı gerçekleşiyor. Bursa’da metal işleme ve tarım, mermer fuarları, İzmir’de işlenmiş mermer, Adana, Gaziantep, Samsun, Diyarbakır'da yerel fuarlar yakın çevre ülkeleriyle bağlantılı. Antalya'yı da eklemek gerek.
- Çok büyük ölçekli fuarlar yerine orta ölçeğe kayan daha fonksiyonel bölgesel ve verimli fuarlar eğilimi güç kazanıyor.
Türkiye fuar endüstrisinin neresinde duruyor?
Bülent Ünal’dan özellikle anlatmasını istediğimiz gelişme ise Türkiye’nin küresel ölçekte fuar endüstrisinin neresinde durduğu oldu. Saptamalarını özetleyerek paylaşalım:
- Türkiye’de 218 fuar şirketi var. Yılda 420 - 450 fuar yapılıyor; 3,5 milyon metre karelik alan kullanıyor. Dünya’nın ilk 10 büyük fuarcılık firması İstanbul’ da yerleşik durumdalar.
- Geriye dönüp bakınca ülkemizdeki 6 firma pazarın yüzde 60’ını gerçekleştiriyor. Diğerleri çok yöresel işlerle ayakta kalmaya çalışıyorlar.
- Ülkemizde 400’ü aşan fuarın organizasyonunun 62’ si tarım, 30’u inşaat ve yapı, 20 dolayında eğitim fuarı.
- İlk 10 firma pazarın dörtte üçünü kontrol ediyor. Bütün dünyanın kabul ettiği, katılımcı ve ziyaretçilerin tercih ettiği fuarlarımız var.
- Ülkemizde Ambalaj Fuarı, her yıl yapılıyor. İnterpack iki yılda bir yapılıyor. AB ülkeleri fuarlarında ilk dört fuardan biri. Çin’i ayıklarsak Avrasya’da en büyük 43 ülkeden katılım var. 90 ülkeden de 60 bin dolayında ziyaretçisi.
Fuarlarımıza yıl içinde 160’ı aşan ülkeden ziyaretçi geliyor. Dünyanın tamamına ulaşan bir yetenek oluşmuş durumda. Fuarcılığımız nelerden etkileniyor?
Bülent Bey’i yakalamışken, ne gibi olay ya da olguların fuarları etkilediğini soruyorum.İşine sahip biri olduğu için net yanıtlar veriyor:
- Siyasette etkilenmediğimizi söylersek önce kendimizi yanıltırız. Ülkeler komşuları ve yakın bölgeler ticaretiyle büyüyor. Bu kural bütün dünya için geçerli. Komşu ve yakın ülkelerle ilişkileri sağlam tutmak gerekiyor. İyi ilişkileri erteleyen ve öteleyen gelişmeler kazanımlarımızı yok ediyor; kayıplarımızı artırıyor.
- Fuar endüstrisinin önemini karar vericiler yeterince fark etmiş değil. Herkes Almanya’nın fuarlarını biliyor. Almanya’da fuarcılık kamu ağırlıklı bir iştir. Her eyalet başbakanı, belediyeleri bir araya gelerek oluşturuyorlar. Ülke içinde konuları paylaşarak, devletten destek alarak ilerliyorlar. Eyaletlerin çalışanları hizmet katkısı yapıyor. Fuarcılık “iş ve politika” olarak benimseniyor. Karşılaştırma yaparken “kamu ağırlığı” faktörü dikkate alınmalı. Ülkemizde gelinen yer, farklı yapıya rağmen beklentilerin ötesinde…
Essen Eyaleti Büyük şehir Belediye Başkanı hanımefendi sormuştu. Nasıl yaptınız? Kendi imkanlarımızla yaptığımızı anlattım. Bir destek yoktu. Bizde genel kanı engellemeyin yeterdi. Gülümsedi, bizde dedi fuar alanımızı kırk bin metrekare büyütüyoruz. Safça bir soru sordum finansmanı nasıl buluyorsunuz? Nasıl yani diye hayret ile baktı. Tabiidir ki belediyenin bütçesini koyup yapıyoruz.
- Ülkemizde girişimcilerin getirdiği bir fuar endüstrisi düzeyi var. Bir önemli eksiklik kamu ve diğerlerin ortak stratejsinin olmaması. Odalar Birliği Kanunu içinde izinler ve kurallar var. Kurallar var, ama yaptırım yok. Sadece belge ve sermaye ölçüsü geçerli. Bir de iki yılda bir fuar yapma zorunluluğu.
- Türkiye’ nin her kentinde fuar alanı yapma eğilimi var. İzmir’deki alanı belediye yaptı. Bu bir istisna. Bunun dışında Ticaret Odaları yöneliyor. Bir fizibilitesi yok. Şehrin buluşma ve sosyalleşme alanı gibi algılanır ise bir faydası olur.
- Sanayide kendini iyi ifade eden, temsil kabiliyeti yüksek olan meslek örgütü çok az…Bilgili ve temas halinde olan, farkındalığı olan meslek örgütü eksikliği. Örgütlenme biçimi de yanlış. Güçlü örgüt üreticiden çıkmalı Bizde ihracatçılar birliği gibi kamu destekli örgütler var. Mesleki örgütlenmede yeni bir model oluşturmalıyız.
- Güçlü meslek örgütler olmayınca, rakip ve potansiyel ülke örgütlenmeleri içinde yerimizi alamıyor, karar vericiler odağında gelişme fırsatları yakalamamız güçleşiyor.
- İstanbul’ da var olan fuar yerleri iyi işletilirse yeterli. Verimliliklerine bakmadan söylenen sözler ve onlara dayalı yatırımlar yanlış. Yer inşa etmesi en kolayı, önemli olan işletme ve içine hayat doldurma. Fizibiliteleri iyi yapılmalı. Dünyada yüz bin metrekare üstü fuar alanları ayrı bir grupta yorumlanır. Tüyap’ ın İstanbul Fuar alanı 120.000 metrekare. Diğer alanlar ile birlikte iki yüz bin metrekarenin üstünde İstanbul’da fuar alanı var. İkide bir yeni fuar alanı yapalım demek biraz boş laf. Yok Ocak ayında çalışılmaz, Aralık Noel, ramazanda, bayram önü bayram arkasında biz fuar istemeyiz gibi ba- Bülent Ünal haneler sanırım ayak bağı oluyor.
- Farklı fonksiyonları olan ve ülkemizi öne çıkaracak içeriklere sahip yatırımlar yapılmalı. Nanoteknoloji, lazer teknolojisi, robotlar akıllı ve bağlantılı ürünler gibi…
Geleceği inşa etmede fuarlar etkili araçlardan biri
Ülkemizde fuar organizasyonu konusunda birikimli iş insanlarımızdan biri olan Bülent Ünal, sektörde sağlıklı gelecek inşa etmenin gereklerini beş alana odaklıyor:
- Fuarlardaki buluşma ve etkileşimin ekonomiye ve insanımıza önemli katkıları var. Fuar sonuçları iş insanlarının 6 ay ile 4 yıl arasında aldıkları kararları etkiliyor.
- Türkiye'de 68 bin ihracatçının 60 bini Türkiye’de düzenlenen nitelikli fuarlarda “ihracatçı” niteliğini kazandı. Yurt dışı fuarlara gidenlerin ortalaması 30 firma. Türkiye’de nitelikli fuarlara aynı iş kolundan katılımcı 300 firma. Nitelikli fuarlar, bilgili ve temas halinde iş insanları platformudur.
- Yurtdışı fuarlara giden firma yetkililerine verilen destekler uzun süredir var. Yeni ziyaretçi getirme destekleri oluştu. Destek oluşturulurken, “ fuar katılımcı firmanın en az yüzde 5’i yurtdışından gelmeli ki destek verilsin” kuralı kondu. Bundan vazgeçilmeli, elimizi kolumuzu bağlamamalı.
- Yoğun mal sattığımız Batı ile ve çevre ülkeler ile siyasi çatışmalar minimize edilmeli. Kolay çözüm olmadığı açık ama ekonominin gelişmesi de komşu ve yakın bölgelerle çatışmazlığa bağlı. Uzun yıllardır çatışma alanlarına bulaşmamak politikamızdı; bu politika korunmalı. Bizim bu ülkelerle mesafeli durmamız ticaretimizi geliştiriyor. Bunu yapabilecek ülkeyiz. Bu durumu iyi değerlendirmemiz gerek. İnsanımızla, altyapımızla güven veren tek ülke olarak bu bölgede varız. İş imkanlarımız var ama insanlar bezgin gözüküyor. “Yeter artık işimize bakalım, “ diyenler bir hayli kabarık. Büyük ve iddialı projeler yerine küçük atılımlardan mutlu olma eğilimi ters yüz olmalı. Bir zihin kelepçelenmesi var; kendini inandırma…Bu durumun hızla düzeltilmesi ekonomik kalkınma için gerekli.
-AB Merkez Bankası 70 milyar euro her ay para basıyor…Bu paranın bir kısmı gelip faiz kazancı sağlıyor. Yatırım odaklı para girişi özendirilmeli.
Bülent Ünal fuar endüstrisi için hangi önlemlere öncelik verirdi?
1- AB ülkeleri ile ilişkileri bozmadan artırarak çevre ülkeleriyle ticari ilişkilerin en üst düzeye çıkarmak için ülke enerjisinin tümünü odaklardım,
2- Yakın ve uzak çevreden gelebilecek doğru seçilmiş ziyaretçiler için iyi örgütlenmeyi ulusal bir sorun olarak algılamanının gereklerini yerine getirirdim. (Bunu biz kendi imkanlarımızla yaptık: Makedonya, Bulgaristan, Rusya, Gürcistan ve Iran’da varız. Suriye’den Mısır’a, Mısır’ dan Ürdün’e taşındık.)
3- İşini doğru yapabilen özel sektördeki gruplarla işbirliği yaparak, ülkemiz fırsatlarının önünü açabilecek fuar yol haritası ve takvimi hazırlardım.
4- Türkiye’nin hedefindeki ülkelerle ilgili etkili olacak teşvikler düzenlerdim. 4000 fuara teşvik veriliyor. Öncelikleri belirler, alanlar keşfeder, örneğin ambalaj endüstrisinin ABD’ye girme hedefi varsa, ülke geleceğine olumlu katkı yapacaksa oralara kaynakları odaklardım.
5- Endüstrinin temsilcilerinin üretime dönük örgütlenmelerini güçlendiren düzenlemeleri yapar, titizlikle takip ederdim.