Etkili bir üretim ve kalite artışı için çalışanlarınızı mutlu edin!
Turkcell CIO'su Serkan Öztürk, Turkcell'in yeni projesi olan 'Çevik Dönüşüm'ü anlattı.
Derya COŞKUN SAYIN
Proje Yöneticisi olarak Turkcell'e katılmasının ardından yakın bir zamanda Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevine atanan Serkan Öztürk, Turkcell gibi köklü bir kurumun tüm teknoloji altyapısını takım arkadaşlarıyla birlikte göğüslemiş bir ekip lideri olarak kısa bir süre önce yeni bir dönüşüm projesinin temellerini attı. Üstelik bu kez önceliği de çalışanların motivasyonu ve mutluluğu…
Turkcell CIO'su Serkan Öztürk ile Turkcell'in 'Çevik Dönüşüm'ü üzerine konuştuk… "Biz adımıza ICT diyoruz. Çünkü sorumluluğumuz yalnızca bilgi teknolojileri değil, bilgi ve iletişim teknolojilerini kapsıyor" diyerek söze başlayan Serkan Öztürk, Türkiye'de klasik bir IT yaklaşımı olduğunu ancak kendilerinin bu anlayıştan farklı olarak değişik bir tanımla yola devam ettiklerini söylüyor.
Öztürk, Turkcell'in ICT yapısını şöyle ifade ediyor: "Turkcell'de Genel Müdüre direkt bağlı, yaklaşık olarak 1000 çalışanın olduğu bir bölümüz. Şirketimizin faturalama, ücretlendirme, müşteri ilişkileri, veri ambarı, kurumsal uygulamalar gibi işlerinin tüm yazılımlarını, analizlerini, testlerini ve proje yönetimini yapıyoruz. Aynı zamanda Turkcell Teknoloji ismiyle de yerinde Ar-Ge şirketimiz bulunuyor. Bütün bu saydığım bölümlere ek olarak dijital dünyadaki işlerin de geliştirmelerini üstlenen bir bölümüz.
Bizim en büyük farkımız, klasik olarak business'tan talep bekleyen ve o talepleri hayata geçiren bölüm olarak çalışmıyoruz, işlerin içerisinde bizzat 'business' ile yan yana kol kola çalışan bir yapımız var. İş yapış şekillerimizde el ele bir süreç sergiliyoruz."
"Değişken bir yönetim ve aynı zamanda herkesin bir rolü var"
Serkan Öztürk'le bu yıl odaklandıkları asıl konu olan Çevik Dönüşüm ile ilgili konuşurken kendisi heyecanla projesinin nasıl ilerlediğini şöyle anlatıyor: "Çevik Dönüşüm'ü uygularken Kanban metodundan yararlanıyoruz. Herkes çevik olmak ister. Yani yapılan işin hızlı ve kaliteli olması istenir ki, bu sayede de üretim artar. Bu noktadan hareketle, geçen yılın başında bir arayışa girdik.
Bu noktada ICT içerisinde bir Çevik Dönüşüm metodolojisi çalışmak istedik, sonrasında müşterimizi yanımıza alalım dedik. Benim bu dönüşümde en büyük motivasyonum çalışan arkadaşlarımın mutlu olması ve kendini çok daha yetkin hissettiği bir sistemde çalışma imkânı bulması. Şirketin büyüklüğünü de düşünerek ICT içerisinde bir pilot çalışma ile başladık.
Bizim çevik dönüşümümüz kapsamında, herkes ofis içerisinde ve normal çalışma şartlarında devam ediyor ancak birbiriyle iş süreçlerinde takım olacak insanları yakın konumlandırıyoruz. Bu sistemin en büyük özelliği işlerin görünür kılınması. Board'larımızda günlük iş listeleri görülebiliyor. Bu işlerin yolculuğu da burada sergileniyor. Takımlarımız her sabah mesainin ilk 15 dakikası bir araya gelerek konuşuyor. Bu süreç bir ekip ile oluyor ki, bu ekipler 7 ila 12 kişi arasında değişiyor. Ekiplerin bir yöneticisi bulunmuyor.
Elbette fonksiyonel olarak bir yönetici var ancak takımlara müdahale edilmiyor. Onun yerine gönüllü olarak seçilmiş bir takım lideri bulunuyor. Bu aslında gelişigüzel yapılan bir metodoloji değil. Bunların eğitimleri alındı. Çeşitli terminolojiler ve uygulamalar söz konusu. Değişken bir yönetim ve aynı zamanda herkesin bir rolü var."
"İş üretiminde yüzde 25 artış gözlemledik"
Kanban'ın kendi içerisinde birtakım uygulamaları olan bir metod olduğunu belirten Öztürk, bu metottan bahsederken "Aynı anda birden fazla süreçle uğraşmayı engelleyen bir metot. Her şeyden önce burada otonom bir yapı var. Lider seçiminden toplantı esnasında kimin konuşacağına kadar tüm iş süreçlerini çalışanların uygun yöntemlerle ve gönüllülük esasına göre belirlemelerini sağlıyoruz" diyor.
Öztürk şöyle devam ediyor: "Kısa sürede iş üretiminde ve kalitede mutlak artış gördük. Ancak tabi ki ihtiyatlı olmamız da gerekiyor. Bunu yaparken, iş süreçlerinin de basitleşmesi büyük önem taşıyor. Normal iş süreçleri Kanban'a uygun olmadığı için birçok bürokrasi yaratmış olabilirler. Bunları devam ettirmeye çalışırsanız baş ağrısı yaratır. Biz de Kanban'daki çıktılarla iş süreçlerimizi değiştirmeye ve sadeleştirmeye başladık. İlk olarak, iş üretiminde yüzde 25 bir artış gözlemledik.
Ayrıca, hizmet verdiğimiz insanlarda da yüzde 50'ye yakın bir memnuniyet oranı var. Zira üretim yapan insan mutluysa üretim de iş çıktısının kalitesi de artar. Bu bütün sektörler için geçerli. Kısacası; en öncelikli konu çalışanların mutluluğudur. Ben buna çok inanıyorum ve Turkcell olarak faydalarını da gördüğümüzü düşünüyorum."
Bu bir değişim ve farklı bir üretim şekline geçiş süreci!
2017 planları arasında en büyük amaçlarının Çevik Dönüşüm projesini ICT'ye ve tüm iş birimlerine yaymak olduğunu dile getiren Serkan Öztürk, "Projeyi kendi içimizde tanıtmaya ve yaymaya başladık. Bundan sonrası için de 'daha farklı nasıl çalışırız, roller ve süreçlerimizi nasıl sadeleştiririz?' gibi noktalara odaklanacağız.
Bu bir değişim ve klasik yapıdan farklı bir üretim şekline geçiş. Yeni roller var, bu roller kalıcı olabilir. Biz de bunlar üzerine çalışmaya devam edeceğiz. Yıl sonuna kadar tüm ICT için, her ayda kaç tane takımı dönüştüreceğimiz noktasında planlarımız ve hedefl erimiz var. Sadece takım dönüşümü değil, süreç optimizasyonunu da kapsayan bir dönüşüm sürecindeyiz" şeklinde konuşuyor.