“Endüstri 4.0’ın bileşenlerini kavrayanlar” hızlı uyum sağlıyor
Japon araştırmacı Kenichi Ohmae,“Gerçek dünya, siber evren ve matematik alan arasındaki sınırlar gittikçe silikleşiyor; bu nedenle ‘görünmeyen kıtanın’ duygusal alanlarımızın ötesinde var olacağını kabul etmeliyiz” diyor.
RÜŞTÜ BOZKURT
Bu yazıya insanlık kadar eski bir halkın, Avusturya Aborijini yerlilerinin duasıyla başlayalım: “Tanrım, değişmesi gereken şeyleri değiştirebilmek için bana güç ver…Tanrım, değişmez olanları kabullenmem için bana sabır ver… Tanrım, nelerin değiştirilebilir, nelerin değiştirilemez olduğunu anlayabilmem için bana akıl ver…”
Dijital teknolojinin yarattığı değişim ve dönüşümlerin katlanarak ya da üstel büyüme hızı belirsizlikleri alabildiğine artırıyor. Değişmeler bütünün değerlerin, kaynakların bileşim ve bağlamlarını alt-üst ediyor. Gelişmelerin farkında olanlar, Avusturya yerlilerinin hayatı ne kadar derinlikleriyle kavradıklarının hakkını teslim ediyor.
Küresel gündemde değişik adlarla yerleşen; ülkemizde de “endüstri 4.0 aşaması, Sanayi 4.0 ya da dijital dönüşüm ” kavramlarıyla açıklanmaya çalışılan yeni bir aşamadayız. Yeni üretim ve bölüşüm ilişkileri yaratan gelişmenin derinliklerini beş boyutta ele alabiliriz:
-Öncelik dijital teknolojinin özünde gelişen “teknik cihazları” gözlemlemeliyiz.
-Cihazların bağlantısını sağlayan ve öngörülen işlevlerini yerine getiren “kritik altyapı”önceliklerini belirlemeliyiz.
-Cihazları hayata dokunduran, mal ve hizmet üretimini hızlandıran algoritmalar, kodlamalar ve yazılımları iyi kavramalıyız.
-Sistemi işlevsel hale getiren, maddi ve kültürel zenginilik üreterek o zenginliklere insanların erişebilmesini sağlayan, onların yaşamlarını kolaylaştıran yeni fırsatları kollamalıyız.
-Sistemin güvenirliliğini sağlayarak uzun dönemli geleceği güven altına alacak önlemleri bütünsel bir anlayışla ele almalıyız.
Bütününü kavramak
Endüstri 4.0 bütünleşik bir sistemdir. Bu sistemdeki oluşumları yakın- Endüstri 4.0 Almanlar tarafından piyasaya sunulmuş olsa da, Almanlar’ın çıkarlarını optimize etmelerini çok aşan bir gelişmedir.
Dijital teknoloji, gerçek hayat ile siber evren ve matematik arasındaki sınırları iyice silikleştirmektedir. Çip üretimindeki gelişmelerin hızını ve yönünü kavramak, geleceği yaratmanın ilk adımıdır; Endüstri 4.0 anlamanın da alfabesidir. dan izleyen herkes farkındadır ki, “Endüstri 4.0 ” Almanlar tarafından piyasaya sunulmuş olsa da, Almanlar’ın çıkarlarını optimize etmelerini çok aşan bir gelişmedir. Endüstri 4.0 dijital teknolojinin yarattığı bir büyük eğilimin fırsat ve tehlikelerinin; uygarlığın üretim cephesindeki köklü bir değişimin ve dönüşümün adıdır.Bütün dünya yarışın başlangıç çizgisine gelmiştir; atasözümüzde dendiği gibi, “Göç geri dönmüş, topal öne geçmiştir…”
Şimdi öyle bir aşamadayız ki, aklını ve enerjisini etkin kulananlar değişim ve dönüşüme uyum gösterecek; geleceklerini inşa edecek; suçu başkalarında atarak kendini rahatlatma yolunu seçenler de, bir büyük fırsatı kaçırmanın sorumlulukları altında ezilecek.
Hız ve esnekliği artan , yakınsayan ve yeni ağlarla farklı sistemler sistemi yaratan bu yeni oluşum aşamasında kazananlar kimler olacak? Sorunun yanıtı net: Öngörme ve önlem alma disiplinine uyanlar bir adım öne geçecek. Dünyamızda ne olup bittiğini sürekli sorgulayanlar; eğilimlerin fırsat ve tehlikelerinin farkında olanlar kazançlı çıkacak. Dijital teknolojinin bağlantı, iletişim ve işbirliği potansiyellerini etkin biçimde değerlenler fırsatları kendi lehine dönüştürecek. Gelecek inşa etme iddiasıyla tasarlanmış tutarlı bir stratejiyle yola çıkanlar geleceğin sahipleri olacak.
Kapsayıcı bakmak önemli
Endüstri 4.0 dendiğinde, hangi çerçeveden bakılması gerektiğini sürekli sorgulamak gerekiyor.Yeni gelişmeleri anlatırken, “potansiyel” kavramını özellikle kullanmalıyız; çünkü değişim ve dönüşümlerin büyük bölümü “olgu” haline gelmemiştir…
Endüstri 4.0 aşamasının temelinde teknolojinin yarattığı cihazlar var( Endüstri 4.0 kapsamı için gelecek hafta paylaşılacak yazıdaki kutuya bakınız): Çip üretimindeki gelişmelerin hızını ve yönünü kavramak, geleceği yaratmanın ilk adımıdır. Çiplerin bilgisayarlarda yarattığı hız ve kapasitelerin farkında olmak, ne yapacağımızı ve nasıl yapacağımızı netleştirebilmemizi kolaylaştırır. Sensörler ve diğer teknik cihazların insanın beş duyusunun çok ötesinde ölçme, sayma, algılama ve veriye dönüştürme işlevini kavramak Endüstri 4.0 aşamasının koşullarına en uygun maliyetle uyumun gerekleridir.
Teknolojinin geliştirdiği cihazların maddi ve kültürel zenginlik üreterek insan yaşamını kolaylaştırıcı işlevlerini tam olarak yerine getirmeleri “kritik altyapılara yatırım” yapmayı gerektiriyor. Sözü geçen altyapıların en önemlisi “fiber optik kablo”ağıdır. Geleneksel ulaşım ve iletişim sistemlerine yapılacak yatırımların getirileri ile dijital dönüşüm altyapı yatırımlarının getirilerini karşılaştırmak doğru kaynak tahsisi için gereklidir. Ericsson’ un CEO suna göre, geniş bant erişiminde yüzde 10’luk bir artışın farklı ekonomilere göre yüzde 0.6 ile yüzde 2.8’lık büyüme etkisi yaratıyor. Bu büyüme, 500 milyar dolar ile 2 trilyon dolarlık bir değere denk geliyor. Kırsal alanlarla bağlantı kuran altyapılar yapılmadan ekonomik gelişme toplumun derinliklerine yayılamıyor. Mikrodalga ve diğer havadan erişim sağlamadan Endüstri 4.0 aşamasına etkin bir biçimde gelişemiyor. Sabit, mobil ve uydu iletişim altyapılarını uluslararası standartlara uyumlandırmadan da 5G geniş bantın, sınırsızlığa yaklaşan bağlantı ve iletişimi sağlanmadan sinerji yaratan işbirlikleri gerçekleştirilemiyor.
Analitik yetkinlik gerekli
Ünlü Japon araştırmacı Kenichi Ohmae’nin yıllar öncesindeki uyarısını şimdi daha iyi anlıyoruz: “Dijital teknoloji, gerçek hayat ile siber evren ve matematik arasındaki sınırları iyice silikleştirmektedir.” Tam da Ohmae’nin anlattığı gibi, algoritma geliştirme yetkinliğini artıramamış toplumlar geleceğini güven altına alamıyor. Kodlama ve yazılımla algoritmaları anlamlandıramayan bir toplum kalkına umudunu ne denli güçlü biçimde dillendirirse dillendirsin, çağın koşulları nedeniyle refaha ulaşamıyor. Süreçlerin her aşamasında veri üreten, büyük veri olgusuyla yüzleşen ve gelişmelerin dışında kalmayan bireyler, topluluklar ve toplumlar güvenli bir geleceğin yaratılmasına katkı yapıyor.
Yeni teknolojilerin insan yaşamına yansıyan işlevselliği titiz bir izleme gerektiriyor: İnternet, bulut ve bolckchain erişim hizmetlerinin iş süreçleri ve işgücü profillerini değiştirme potansiyellerinin farkına varan toplumlar rekabet gücü yaratıyor, koruyor ve geliştiriyor.
Büyük veriyiyi ehlileştirerek, işe yarar olanlarını ve yaramayanlarını ayıklamanın aracı olan “analitik yetenekleri” geliştirenler de Endüstri 4.0 aşamasıyla ilgili söylemlerini slogan olmaktan çıkarak sorun çözme aracı haline getiriyor. Üreticileri, tüketicileri ve sahipleri bir araya getiren “platform yapıların” bir önceki aşama olan “üretim hattı yapılarından” ayrıştıran yanlarını kavrayanlar da ağların ve ağ etkisinin günlük yaşamın zenginleştirilmesine katkısını hızlandırıyor.
Çağımızın çok köklü dönüşümlerinden biri olan “akıllı, bağlantılı ürünler” günlük yaşamımızı derinden etkiliyor. Akıllı, bağlantılı ürünler ve her şeyin interneti (IoT) gibi teknolojinin işlevsel boyutlarını dikkate almadan Endüstri 4.0 aşamasının gerekleri yapılamıyor. Ayrıca, simülasyon, sanal ve artırılmış gerçeklik uygulamalarının üretim süreçleri ve işgücü ekosistemlerine etkileri hakkında bilgi sahibi olmadan da orta ve uzun dönemli gelecek güven altına alınamıyor.
Teknolojik işsizlik boyutu
Sistem organizasyonunun çağın rekabeti üzerindeki etkilerini analiz etmeden de Endüstri 4.0 aşaması bütünsel bir bilinçle ele alınamıyor; fırsat pencerelerinden hayatın öz gerçeği görülemiyor. Yapay zeka ve otonom uygulamaların insanın yerini alma eğilimi; insansız fabrikaların gündemde olması ne anlama geliyor? Endüstri 4.0 aşamasının en çok tartışılan yönü, insansız fabrikalara gidişin yaratacağı “teknolojik işsizlik”. Teknolojik işsizlik boyutunu değerlendirmeden de Endüstri 4.0 aşamasının derinliğine kavramak olanaksız. Endüstri 4.0 aşamasını kavramak için “ siber güvenlik ihtiyacının” da tam olarak kavranmış olması gerekir. Dışardan saldılara karşı bir stratejimiz yoksa, içerde yedekleme yaparak kendimizi güven altına almıyorsak, Endüstri 4.0 bakışımız eksikli kalır. Bir sonraki yazımızda “Endüstri 4.0’ın gerektirdiği yeni nesil yatırım ihtiyacını” ele alacağız.