CRM çözümlerinin Türk mucidi Etiya’nın hedefi dünya şirketi olmak
Üç mühendis arkadaş tarafından kurulan ve 2004’ten bu yana yazılım sektöründe faaliyet gösteren Etiya’nın hedefi, 2015’te bölgede; 2023’te ise tüm dünyada tanınan bir isim olmak.
Didem ERYAR ÜNLÜ
İSTANBUL - “Şirketi altı ay içinde üç kişi ve üç bilgisayarla kurduk” diyor Aslan Doğan.
Hikaye, ODTÜ mezunu üç mühendis arkadaşın hikayesi.
Aslan Doğan, Ali Durmuş ve Serdar Dağdelen tarafından 2004 yılında kurulan teknoloji-yazılım şirketi Etiya’nın hikayesinin başlangıç noktası, “garajda” doğan ve sonrasında dünya devine dönüşen teknoloji şirketlerini hatırlatıyor.
Etiya bugün dokuz senelik bir şirket; fakat her yıl yüzde 50 oranında büyüyor. 2013 yılı ciro beklentisi ise 50 milyon dolar.
Şirketin hedefi net: 2015’te bölgede; 2023’de ise tüm dünyada tanınan bir şirket olmak.
Etiya Şirket Ortağı Aslan Doğan, “Her şey hayal etmekle başlar, ama siz iyi bir şey yapıyorsanız, fark yaratıyorsanız bunu mutlaka birileri görür” diyor.
Çalışma alanları CRM (Müşteri İlişkileri Yönetimi), sipariş yönetimi, ürün yönetimi olarak ön plana çıkan şirketin 2011 yılında geliştirdiği CRM yazılımı Telaura, yüzde 100 Türk yapımı bir ürün. Etiya bu ürünle ABD’den “En Etkileyici Müşteri Çözümü” ödülü almış. Aynı ürünü su, doğalgaz, elektrik gibi abone temeline dayanan alanlara yayarak, enerji sektörüne yönelik çözümler üretmeyi hedefleyen Etiya’nın iddialı olduğu bir diğer alan da Big Data, yani Büyük Veri yönetimi. Bu alana 500 bin dolar yatırım gerçekleştiren şirket, geliştirdiği Somemto adındaki ürün sayesinde sosyal medya verilerini toplayıp, veri analizi; hatta duygu analizi yapıyor. Bir bakıma, sosyal medyada yaşananları CRM’in bir parçası haline getiriyor.
Etiya’nın, Türkiye’nin genç beyinlerine örnek oluşturabilecek hikayesini Aslan Doğan’dan dinleyelim:
Hızlı olmak ve değer yaratmak
“2009 yılına kadar bir yazılım şirketi olarak terzi usulü çalışıyorduk. Müşterilerimizin ihtiyaçları, eksiklikleri doğrultusunda hizmet veriyorduk. Fakat müşteri davranışları, teknoloji değişti. Bizim de bu hıza uyum sağlamamız gerekti. 2009 yılında TTNET için bir CRM ürünü geliştirmeye başladık. Bunu 2011’de tamamladık. Yüzde yüz Türk mühendisler tarafından geliştirilen Telaura CRM, şirketlerin müşterilerini, ürün portföyünü ve aldığı siparişleri etkin bir biçimde yönetmesini sağlıyor. Biz CRM'i müşteri yaşam döngüsü yönetimini sağlayacak bir uygulamalar bütünü olarak algılıyoruz. Ürünümüz de telekomünikasyon, enerji, su, doğalgaz ve medya sektörlerinde ihtiyaç duyulan karmaşık yapıdaki ürün ve hizmetlerin kolayca tanımlanmasını ve yönetilmesini sağlıyor. Aynı ürünle Türk Telekom ve Avea için de projeler geliştirdik. Sonuç olarak, ihtiyaç her yerde aynı, önemli olan bunu en hızlı ve en doğru şekilde yapabilmek. Temel referans noktamız yurtdışına dayanıyor. Uluslararası standartları Türkiye’de uyarlıyoruz. Böylece uluslararası anlamda güven kazandırmış oluyoruz. Türkiye’deki ürün, yurtdışındaki ürünle aynı kalitede. Biz bu ürüne ek olarak katma değer yaratıyoruz. Bu değerlerden birisi “Time-tomarket” denilen piyasaya hızlı ürün çıkartabilmek. Biz bu süreyi yüzde 75 oranında düşürdük. Yani 10 günde çıkardığınız bir hizmeti, 2 günde çıkartabilmenizi sağlıyoruz. Önemli olan müşterinin kazanılması.”
Sosyal CRM
“Artık her şeyi müşteri belirliyor. Bu kapsamda tüm dünyada Big Data, yani Büyük Veri yönetimi çok büyük önem kazanıyor. 2011 yılında sosyal medyanın gelişmesiyle birlikte, bu alanda bir ürün geliştirdik. Big Data için 500 bin dolarlık yatırım yaptık. Somemto adındaki ürünümüz ile sosyal medyayı bir kanal haline getiriyoruz. Sosyal medya verilerini toplayıp, bunları analiz ediyoruz. Hatta duygu analizi yapıyoruz. Bir bakıma sosyal medya kullanıcılarını CRM profili ile eşleştiriyoruz. Bu sayede sosyal medyada müşteri profilini analiz ederek, müşterilerinizi takip edebiliyorsunuz; taleplerini öğrenebiliyorsunuz. Çevre Bakanlığı, TTNET bu ürünü kullananlar arasında. Bireysel kullanıcılar için de Ağustos’ta hazır olacak ürünümüz.”
Burada kazanıyoruz burada Ar-Ge yapıyoruz
[PAGE]
Burada kazanıyoruz burada Ar-Ge yapıyoruz
“Mühendis olmak gerçekçi olmanızı sağlıyor ama aynı zamanda da köreltici olabiliyor. Analitik olarak baktığınız için, yaşanacak değişimin zor olduğunu görüyorsunuz. Ama buna yaratıcılık, yetenek ve karşılaştırma gücü ekleniyor. Biz rakiplerimize bakarak, neleri yapamadıklarını ve farkın nerede yaratılması gerektiğini gördük. Bugün iyi mühendisler Türkiye’de kalmıyor. Oysa burada önemli fırsatlar var. İlk projemizi yaptığımızda Türkiye’den kimse bizi kutlamadı. Ama ABD’den ödül aldık. Girişimcilik Türkiye’de zor, ama ciddi bir potansiyel var. Önemli olan bir fikrinizin olması.
Eskiden donanımlar önemliydi, bugün akıllı uygulamalar, yazılım tarafı çok daha önemli. İstanbul, Ankara ve İzmir’de toplam 300 kişilik bir ekibimiz var. Bu ekibin büyük bir bölümünü mühendisler oluşturuyor. Ürünlerimiz, Türk mühendisler tarafından geliştirilmiş; onların know-how’ı ile beslenmiş ürünler. Bizim kazandığımız para ülkemizde kalıyor. Ar-Ge çalışmalarımızı burada yapıyoruz. Türkiye ve bölgede rakibimiz yok. Dünyadaki rakiplerimiz ise, Oracle gibi dev şirketler. Ya da China Mobile gibi 700 milyon abone sayısına sahip şirketler. Uluslararası platformda elde ettiğimiz başarılar, aldığımız ödüller doğru yolda olduğumuzun, doğru dinamiklere sahip olduğumuzun en güzel kanıtı.”
Türkiye’de IT pazarı çok büyüyecek
“Türkiye’deüniversite sınavı nasıl kazanılıyorsa, mezun olduktan sonra şirkete giriş de aynı şekilde oluyor. Eğitim sistemi yüzünden gençler kariyer planlaması yapamıyorlar. Mezun olduklarında iki temel kriter gündeme geliyor. Bunlardan birisi büyük kurumlarda çalışmak, diğeri ise iyi ücret almak oluyor. Ama bunlar temel kriterler değil. Gençlerin kendilerini geliştirebilecekleri yerleri tercih etmeleri ve gerektiğinde risk almaları gerekiyor. Girişimcilerle öğrencilerin yan yana gelmesi gerekiyor. Türkiye’de kaliteli işgücü atıl duruma düşüyor. Örneğin büyük şirkette geliştirdiğiniz bir fikri, dışarıda geliştirmeniz için tüm kapılar kapalı. Girişimcilerin önündeki en büyük engel de bu. Ama, Türkiye’de IT pazarı çok büyüyecek. Bugüne kadar sektör donanım satışları üzerinden gidiyordu. Oysa dünyada tam tersi söz konusu. Özellikle kamuda çok ciddi bir potansiyel ortaya çıkacak. Yazılım firmaları çok daha değerli hale gelecek, ama öncelikli olarak firmaların uzmanlaşmaları gerekiyor.”