Çin'in teknolojiyi bütünsel kavrayışı
TEKNO TREND - RÜŞTÜ BOZKURT
RÜŞTÜ BOZKURT
Dikkatli okuyucular zihin dağarcıklarını yoklarlarsa, Çin' le ilgili yazılarımda, bu ülkenin "liyakat odaklı yönetici yetiştirmenin" meyvelerini topladığını birkaç kez yazdık. Çin'le ilgili gözlemlerimizi doğrulayan iki tanıktan destek alacağız: Birincisi, geçenlerde İstanbul Ticaret Odası'nın ülkemize çağırdığı, pazarlama konusunda rasyonel otoritelerden biri olduğu kabul edilen Prof. Philip Kotler… Diğeri, Turquie Diplomatique'nin 116'ıncı sayısında "Yeni Bir İktisat Felsefesi" makalesinin yazarı Peter Koenig. Teknolojinin sadece araç-gereç olmadığını, metot içerdiğini, iş yapma tarzlarına yansıdığını da sürekli yineliyoruz. Toplumsal eneriyi etkin ve verimli kullanmanın yollarından biri de insanların kariyerlerinde yükselirken liyakat-odaklı yönetime olan güvenleridir.
Çin, "liyakat odaklı yönetici yetiştirmenin" meyvelerini topluyor. Çin'le ilgili ITO'nun düzenlediği konferansta Prof. Kotler, "Çin çok iyi yönetiliyor: Çinli liderler büyük bir dikkatle seçiliyor. Çin'in dünyaya yayılma amacı, 'kâr etmek' değil, 'etki sahibi' olmak" diyor…Peter Koning de, "Çin'in yaklaşımı biraz daha farklı. Ortak faydaları paylaşıyor, katılım sağlıyor. Çin, kalkınmakta olan ülkelere - Asya' ya, özellikle Hindistan'a, ve bugünlerde aynı zamanda Pakistan, Afrika ve Güney Amerika' ya büyük oranda altyapı projeleri, ama aynı zamanda doğal kaynakların çıkarılması için - trilyonlarca dolar değerinde yatırımlar yapıyor. Batı'nın yatırımlarından elde edilen karların aksine, Çin'in yatırımlarının faydaları paylaşılıyor. Çin'in yatırım ve madencilik tavizlerinde baskı unsuru yok; adil bir şekilde müzakere ediliyor. Çin'in partner bir ülke ile olan yatırım ilişkisi barışçıl kalıyor; Batı' dakilerin çoğunun aksine (Keza onlar istediklerini elde etmek için tehdit ve silah kullanıyorlar) herhangi bir 'istilacı' ve suistimal eden yanı bulunmuyor" saptamasını yapıyor.
Kitle desteği önemli ama…
Daha önce paylaştığım yazılarımda, Çin Kömünist Partisi' nin 70 milyonun üstünde üyesi olduğunu, bütün üniversiteleri birincilikle, ikincilikle ve üçüncülükle bitirenler partiye üye edildiklerini; en zor görevlerden süzüle süzüle merkezdeki 21 kişinin arasına katılabildiklerini; "yanlış yapma katsayısının" azaltan bir deneyim ve birikime sahip olanların son kararları verenler arasında yer alabildiklerini de paylaştım.
Irk ve inanç alanının kolaycılığını bir araç olarak kullanmayan, insan yaşamını zenginleştirme ve kolaylaştırma idealiyle gelecek yaratma peşinde olan liderlerin ülkelerine çok şey kattığını tarihin zengin örnekleriyle sunduğunu belirttim.
Biliyoruz ki, bazı akımlar, inanç özgürlüğü ile düşünce özgürlüğünü karıştıran, birini diğerinin önünde kalkan olarak kullanan yol izliyor. Bu yolu izleyenler kısa zamanda "kitle desteğini" arkalarına alsalar bile, uzun dönemde " toplumun kaynaklarını israf edenler" listesine ekleniyor.
Çin ve yapay zeka
Çin'in son dönemde başarıları sadece ülke yönetimi metotlarıyla sınırlı değil; teknolojide de varlığını hissettiriyor. Yapay zeka konusunda ciddi kaynak ayıran iki ülkeden biri olan Çin, veri açısından zengin ve karmaşık ortamlarda ne yapılması gerektiği üzerine ciddi kafa yoruyor.Bir dizi önlem alıyor ve uygulama yapıyor. Şöyle ki:
• "Canlıların uzun ömürlü olanları, en akıllıları olmadığı gibi en güçlülüleri de değildir.Uzun ömürü olanlar uyum yetenekleri olanlardır" ilkesinden kalkarak uyum için ciddi metot geliştiriyor.
• Öğrenme ve planlama konusunda yetkin olan algoritmalar geliştirilmesini destekliyor,
• Paydaşların insancıl ve insan güvenliğiyle ilgili etkenlerin koordinasyonunu sağlıyor.
• İnsanı güvenlik için gerek şart olan saydamlık konusunda özenli davranıyor.
• Son kez CRISPRE Cas9 metodunu insanlar üzerinde uygulamadaki tavır gibi, hesap verilebilirlik alanında net tavır sergiliyor.
Çin'in belli stratejiler üzerine kurguladığı gelişmeleri yakından izlemek gerekiyor.