Çalışma hayatının geleceği: 'Gig Economy' olacak

Gig Economy adı verilen yeni ekosistem, geleneksel iş modellerini yok ediyor. Sosyal güvenliğe, çalışma kaynaklı sorunlara, bedensel ve ruhsal hasarlara dair soru işaretlerinin büyümesine neden oluyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Teknolojinin etkisiyle evde, sokakta ve iş hayatında gerek fiziksel olarak gerekse düşünsel olarak her şey değişirken, ‘çalışma’nın ya da daha doğrudan bir ifadeyle çalışan/işveren ilişkisinin değişmeyeceği düşünülebilir miydi?

Yeni ekonominin taşları yerinden oynatan parçaları olarak Uber, Airbnb, Lyft gibi şirketler yeni nesil serbest çalışma imkânlarını da öne çıkarıyor. Gig Economy adı verilen bu yeni ekosistem, geleneksel iş modellerinin yok olduğu günümüz iş dünyasını derinden etkiliyor. Elbette esnek, bağımsız ve geleceğe göz kırpan bu çalışma modelleri; sosyal güvenliğe, çalışma kaynaklı sorunlara, bedensel ve ruhsal hasarlara dair soru işaretlerinin de büyümesine neden oluyor.
Modern Proletarya mı?

Gig Economy üzerine son dönemde yazılan ilginç yazılardan biri de, Rus internet medya yöneticisi Leonid Bershidsky’den geldi. Bershidsky yazısında, Gig Economy çalışanlarının modern proletarya olarak sınıfl andırılması üzerine düşünürken elbette sosyal güvenliğin yok oluşunu da hesaba katıyor. Ancak daha önemli bir konu var, değişen çalışma anlayışının yüksek nitelikli bazı iş kollarındaki kişiler için gelir artırıcı etkileri olsa da, birçok iş kolunda asgari ücretin altında ücretlerin piyasadaki payının artmasına neden oluyor. Dijital dünya için üretim yapan bir freelancer, parça başı ya da saatlik ücretlerle, uzun süreli bir iş sözleşmesine göre daha yüksek ücretlerle çalışabiliyor. Bunun yanında yakın zamanda JP Morgan tarafından gerçekleştirilen bir araştırma gösteriyor ki, Uber ve Lyft gibi ulaşım hizmetlerinde çalışanların gelirleri eskiye oranla yüzde 53 oranında azalıyor. Oysa bu yeni şirketlerin kazancını artırdığı asıl kesimler olarak evini, arabasını ya da farklı varlıklarını kiraya vererek gelir elde eden kişiler öne çıkıyor.
Mal ve mülk sahiplerinin teknolojinin yarattığı ekonomik modeller yardımıyla yükselen gelirlerinin karşısında, değişen iş modelleri ile düşüşe geçen emek gelirleri… Elbette bu karşıtlık tek başına çok anlamlı değil.

Leonid Bershidsky Gig Economy’yi iki farklı kola ayırarak aslında bir nitelik farklılığının bu yeni nesil çalışma anlayışı içerisinde de oluştuğunu gösteriyor. Gig Economy, ağ tabanlı (web-based) işler ve lokasyon tabanlı işler olarak hem gelir dağılımının hem de yapılan işlerin bıraktığı hasarların pek de dengeli olmadığı iki kola ayrılıyor. İlk bakışta lokasyon tabanlı işlerin bırakacağı hasarların daha kalıcı olabileceğini düşünebilirsiniz. Ancak ağ tabanlı işlerin yalnızca yüksek nitelikli teknik işler olmadığını düşünecek olursak durum değişiyor. Sahte haberleri ve bilgileri denetlemek, platformları şiddet ve cinsellik temalı içeriklerden arındırmak gibi psikolojik açıdan yorucu olabilen işler Gig Economy’nin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Ruhen yorucu olabilecek bu işler, parça başı ya da saatlik ücretlerle çalışıp çok düşük gelirler elde edeceğiniz türden işler.
Freelance, serbest çalışma ya da kısa süreli ve proje bazlı çalışma modelleri ilk duyduğumuzda tuhaf bir heyecan ratmakla birlikte; düşündükçe derinleşen çatışmaları da barındırıyor. Görünen o ki ‘gelecek’, arzuladığımız gibi acısız ve hızlı gelmeyecek.

Bu konularda ilginizi çekebilir