‘Büyük para ABD’deki gibi ancak teknolojiden kazanılırsa Türkiye’den de Facebook çıkar’
12’nci Teknoloji Ödülleri’ne rekor katılım bekleyen TTGV Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Ultav ve Teknoloji Ödülleri Yürütme Kurulu Başkanı Müjdat Altay, bu zorlu yolda ‘petekleşmenin’, platformların ve doğru kamu desteğinin önemini vurguladı
ÖZLEM ERMİŞ BEYHAN
Teknoloji Ödülleri Yürütme Kurulu Başkanı Müjdat Altay, “Bir Amerikalının para kazanabilmesi için muhakkak teknoloji ile uğraşması gerekir. Büyük rant kapıları ABD’de kapalı. Bu Türkiye’de de geçerli olursa bizden de bir facebook, bir twitter çıkar” dedi.
TÜBİTAK, TTGV ve TÜSİAD tarafından gerçekleştirilen 12’nci Teknoloji Ödülleri için başvuru süreci devam ediyor. Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Ultav Türkiye’nin teknoloji geliştiren ülkeler arasında yer almasını sağlamak, yenilikçi ürünlerin geliştirilmesini teşvik etmek amacıyla düzenlenen ve 11 yılda 872 projenin katıldığı ödüller için 14 Ağustos’a kadar başvuru yapılabileceği bilgisini verdi. Ödüllere bu yıl rekor başvuru bekleniyor. Teknoloji Ödülleri ile ilgili bilgi veren Müjdat Altay, “Bu yıl 200 başvuruyu aşıp rekor kırmayı hedefliyoruz” dedi.
Artışta dönüşümün yanı sıra sistemin kolaylaşması da etkili
Altay, 1997’den 2010 yılına kadar ödüllere başvuru sayısının 25 ile 40 arasında kaldığını ancak 2010 sonrası katılımda bir ‘sıçrama’ yaşandığını anlattı. “Daha sonra 3 kez 200 civarı başvuru oldu. Bu, Türkiye’de teknoloji alanında değişimin bir habercisi” diyen Altay, artışta ödül sistemindeki değişimin de etkili olduğunu belirtti. Altay şu bilgileri verdi: “Başvuru sistemini değiştirip bir kolaylık getirdik. Daha önceki sistemde firmaların hem emek hem de para harcaması gerekiyordu. Ama artık 1 sayfalık bir ön hazırlık belgesi yeterli. Ancak artışta 2003’ten itibaren Türkiye’de teknolojiye karşı başlayan heyecan ve yatırımın da etkisi büyük. Artık bilgi her yerde. Teknoloji, Tübitak gibi birçok kurumun verdiği destekle artık herkes için erişilebilir noktada. 2003’te 60 bin genişbant abonesi varken bugün 3G de dahil edildiğinde 30 milyon genişbant abonesi var. Gençler artık bir şeyler yapmak, bir şeyleri değiştirmek istiyorlar.”
Reel dünyada verimlilik artıcı teknolojik fırsatlar...
Peki Türkiye’de bu teknoloji heyecanı, dünyayı etkileyecek buluşlara imza atılmasına yol açabilir mi? Müjdat Altay, “Amerika’nın aksine Türkiye’de hala ‘Ben büyük parayı ancak teknoloji ile kazanabilirim’ denilmiyor. Bu olmadan dünyayı etkileyecek teknolojilerin bu ülkeden çıkmasına dair ümidim o kadar yüksek değil” dedi. Soruyu, TTGV Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Ultav ise yeni bir trendin bilgisini vererek yanıtladı: “Bugün dünyada verimlilik krizleri görülmeye başladı. Teknoloji finansa odaklanırken, bu verimlilik krizleri ile gittikçe gerçek dünyaya bir fokus oluşmaya başladı. Bu fokusun en çok yaşandığı yerlerden biri Amerika, diğeri Çin. Diğer ülkelerin biraz dikkati dağınık. Avrupa her zamanki sakinliğiyle birikimlerini yapmaya, biraz daha düşük bir eğimle de olsa devam ediyor. Dünyanın diğer tarafl arında ise çok fazla fokus görmüyorsunuz. Bu önümüzdeki dönem somutluklar dönemi olarak adlandırılıyor. Reel dünyayla teknolojinin buluşması. Tarımda teknolojinin kullanılması, sağlıkta teknolojinin kullanılması, ulaşımda teknolojinin kullanılması. Önümüzdeki dönemde reel dünyada verimlilik artırıcı dolayısıyla katma değerin yüksek olduğu noktalarda gençlerin, Türk firmalarının dünyada para edecek işleri yapabilmeleri için bir fırsat var.”
Büyük fil dişi kuleler yok, trend petekleşme
Bu noktada Müjdat Altay ve Cengiz Ultav yeni paradigmayı destekleyecek iş modellerindeki değişime ve bu noktayı destekleyecek platformların önemine dikkat çekti. Ultav konuyu şöyle açtı: “Büyük fil dişi kulelerde oturan firmalar değil, cellular (petekleşen) firmalar... Petekleşme şu anda çok önemli bir trend. Kılcal damarlara yayılma kabiliyeti olan, verimliliği en uç noktaya kadar teknolojiyle sağlayabilmeye odaklanan firmalar... Hiyerarşiler biraz daha azaltılıyor. Firmalar çeşitlenmeye, yayılmaya başlıyor. Firmalar her taraftaki kaynakları kullanmaya başlıyor ve bu o zaman internetin yaygınlığı, büyük verinin oluşması ve büyük veriler üzerine hayatla ilgili verilerin kurulması konusunda tabii ve düzgün bir ortam yaratmaya başbaşlıyor. İnsanların düşünmesinin önünün açık olması büyük bir sermaye. İnsanların bağlantı ağlarının geniş olması, dünyayla işbirliği imkanlarının fazla olması büyük bir sermaye. Çeşitlilik büyük bir sermaye. Artık ben çok iyi program yapmayı biliyorum onun için ben bir facebook olurum deme şansınız yok. Multi kültürel çok domainli ortamların içindesiniz. Malzemeyi de bileceksiniz, enerjiyi de bileceksiniz, programlamayı da bileceksiniz. ”
Platform olmadığı için gençlerimizin işi zor
Müjdat Altay ise Türkiye’nin düşük teknolojileri ihraç edip yüksek teknolojileri ithal ettiğini rakamlarla ortaya koydu: “Türkiye’nin bir gerçeği var. 2014 yüksek teknoloji ihracatımız 5 milyar dolar. İthalatımız 26.4 milyar dolar. Orta-yüksek ihracatımız 46.5 milyar dolar, ithalatımız 79.1 milyar dolar. Orta-düşük ihracat 43 ithalat 57 milyar dolar ancak düşük teknolojide ihracatımız 52.6, ithalatımız 25.3 milyar dolar.” Bu noktada teknoloji geliştirmede platformların önemine işaret eden Altay sözlerini şöyle sürdürdü: “Petekleşmenin olabilmesi için bir kovanın olması lazım, ona da ben platform diyorum. Platform olmadan bunları yapamıyorsunuz. Türkiye’de çok sayıda teknoloji firması yok, üstelik de ben bunu çok da umursadığımızı düşünmüyorum.
Bu arının bir yere gidebilmesi için bir peteğe, teknolojilerin de bir yere gidebilmesi için bir platforma ihtiyacı var. Türkiye’de evet ana yollar açıldı ara yollar açıldı ama platform yok. O platform olmadığı için de bizim gençlerimizin işi zor. Bir platform olsa teknolojik her gelişme çarpan etkisi ile gelişecek bizim ülkemizde de. Ar-Ge destekleri çok güzel, ödüller çok güzel ama iş pazara gelince o pazarı yaratan bir platformumuz yok. “
Teknoloji Ödülleri’nin bir platform yaratma anlamında Türkiye için çok önemli olduğunun altını çizen Müjdat Altay sözlerini şöyle sürdürdü: “Bilişim, elektrik, elektronikte bizim ödül başvuru oranımız yüzde 35. Yani Teknoloji Ödülleri’ne başvuruların 3’te biri elektrik, elektronik ve bilgi iletişim teknolojileri alanından geliyor. Demek ki bu alanda belirli bir gelişme, heyecan var. İnsanlar bu alanda bir şeyler yapmanın değerini anlamış. Ülkece çok önemli hedefl erimiz var önemli bir dönüşüm sürecindeyiz. Bu önemli dönüşümde ‘ben de varım’ diyen tüm firmaları, Teknoloji Ödülleri yarışına katılarak rekabet güçlerini göstermeye davet ediyoruz.”
Dünyadaki AR-GE’leri biz 6 milyar dolarla destekliyoruz
Müjdat Altay: Bizim yüksek ve orta-ileri teknoloji ithalatımız nerdeyse 110 milyar dolar, ihracatımıza baktığımız zaman 50 milyar dolar. Neredeyse 60 milyar dolar bizim yüksek teknolojide bir açığımız var. Yüksek teknoloji üreten firmaların Ar-Ge harcaması cirolarının minimum yüzde 10’u. Demek ki biz dünyadaki Ar-Ge’leri 6 milyar dolar gibi bir rakamla besliyoruz. Biz dünyayı besliyoruz. Biz bu parayı Türkiye’de Ar-Ge’ye harcayamayız. Yok öyle bir şey. İkincisi bu firmalar Türkiye’yi bir Pazar olarak görüyorlar. Teknoloji, teknolojiyi yaratmaktır. Para kazanma platformları teknoloji tarafında yaratılmalı. Bu kamudan özel sektöre doğru olmalı. Biz ödülleri veriyoruz ama esas ödülü kamunun vermesi lazım. Kamunun ilgilenmesi lazım. O zaman Teknoloji Ödülleri için bize gelen firmaların sayısı da artacak.
Devlet yeni dinamikte iten değil çeken olmalı
Cengiz Ultav: Geldiğimiz noktada ülke olarak katma değere odaklanmanın iyi bir hedef olduğunu düşünüyorum. Türkiye’deki endüstri gücünün kaybolmadan ama katma değere odaklanabilmesi çok önemli. Türkiye’de akıllı evlerin, akıllı hastanelerin, akıllı yolların, akıllı tarlaların konuşulması lazım. Benim şahsi fikrim, devletin gölge etmemesi. Bir takım firmalar bir şeyi deneyecekler, belki başaracak belki başaramayacaklar. Bence artık Türkiye’nin gelmesi gereken nokta şu; Sonucun primlendirilmesi lazım. Eğer hakikaten katma değerli bir ürün mü yapmışsınız daha iyisini yapın diye bir destek alıyor olmalısınız artık. Devlet Türkiye’nin yeni dinamiğinde çeken noktada olmalı. Devlet temel hedefini koyacak, oraya doğru koşuyorsan hızına göre ve yarattığın katma değere göre bu geri dönecek. Devlet hedefe koşanlara primini vermeli
Bilgi toplumu stratejisi ve eylem planı uygulansa, Türkiye 3 yılda uçar
Müjdat Altay Türkiye’nin bir teknoloji ülkesi olması için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
1. Bilgi Toplumu Dairesi Başkanlığı, 2015-2018 Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı’nı çıkarttı. Baksanız içine şiir gibi… Bunlar olduğu zaman Türkiye 3 senede uçar. Ama ben bunu kaç kişinin okuduğunu ve kaç kişinin devlet ve özel sektörde bununla ilgilendiğini bilemiyorum.
2. Devletin çok güzel politikaları ve destekleri ile Ar-Ge harcamaları Türkiye’de binde 4’lerden neredeyse yüzde 1’lere geldi. Artık tulum doldu, bizim müziği duymamız lazım. Müziği duyabilmemiz için de bizim alım politikalarına dikkat etmemiz lazım. Türkiye’de üretilen ürünleri almamız, biraz pozitif ayrımcılık yapmamız lazım.
3. Türkiye’ye gelmiş yatırım yapmış yabancı firmalara Türk firması gibi davranmamız lazım. Türkiye’ye bir telefon bir masayla gelmiş firmalara yabancı gibi davranmamız lazım. Benim ülkeme gel, benim işçimi kullan, benim Ar-Ge’cimi kullan, teknolojini benimle paylaş, ben sömürülecek bir ülke değilim dememiz gerek.