AB ile teknoloji şirketlerinin vergi savaşı büyüyor
Küresel şirketlerin dijital operasyonlarından elde ettikleri kazancın vergilendirilmesi sürecinde yeni bir aşamaya gelindi. Avrupa Birliği’nin yeni hamlesi işleri değiştirebilir.
MURAT YILDIZ
İnternetin yaygınlaşması, elektronik ticaretin büyümesi ve dijital doğan şirketlerin artması ile birlikte dünyadaki para akışı ve ticaretin de seyri değişmiş oldu. Daha önceden çok sıkı bir şekilde korunabilen sınırlar, gümrükler ve şirket merkezleri artık ya yıkıldılar ya da daha şeffaf ve geçirgen hale geldiler.
Örneğin günümüzde dünyanın en büyük e-ticaret siteleri arasında yer alan uygulama dükkanları, müzik mağazaları ve streaming servisleri, oyun platformları bulundukları ülkenin vergi sistemlerine dahiller ancak hizmet sattıkları çoğu ülkede vergi vermiyor. Benzer bir şekilde doğrudan dijital doğan konaklama hizmet sağlayıcılar, araç kiralama servisleri ve büyük e-ticaret şirketleri de birçok ülkeye hizmet verirken vergilerini tek bir noktadan yürütebiliyorlar.
Dijitalleşmenin dilemması
Dijitalleşme bir yandan yeni ticaret fırsatları ile birlikte şirketlerin küreselleşmesini sağlarken, aynı zamanda devletlerin de kendi iç yapılarındaki denetimi artırabilmesini sağlıyor. Yani ortada bir dilemma var. Devletler dijitalleşmeyi kullanıp, e-fatura, e-defter ve e-muhasebe gibi çözümler sayesinde vergi denetimlerini kolaylaştırıyor, daha çok gelir elde ediyor ve dijital teknolojiler sayesinde birçok giderden tasarruf edebiliyorlar. Ancak kendi topraklarında kurulmamış dijital şirketlerin gelirlerinden oluşan milyarlarca liralık gelir kaybını da göze almak zorunda kalıyorlar.
Geçtiğimiz haftalarda Avrupa Birliği Komisyonu, Apple ve Amazon’u ilgilendiren iki davayı sonuca bağladı. Davanın sonucu yalnızca bu iki şirketi ilgilendirmekle kalmıyor elbette. Biraz önce bahsettiğimiz birçok dijital şirketin de benzer sonuçlar ile yüzleşmesi mümkün. Avrupa’da faaliyet gösteren küresel şirketlerin birçoğu, vergilerini optimize etmek için bulundukları ülkede yan şirketlere kâr dağıtımı yapabiliyor. Bu yüzden İrlanda ve Lüksemburg gibi merkezler Avrupa Birliği komisyonu tarafından gözlem altındalar. Örneğin Apple’ın İrlanda’da sağladığı vergi avantajlarının AB yönetmeliklerine uyumlu olmadığını belirten komisyon, İrlanda hükümetini, Apple’dan 13 milyar euro vergi talep etmesine mahkum etmişti. Gelinen noktada Apple halen ödemeyi gerçekleştirmedi. Benzer bir şekilde Lüksemburg’un sağladığı vergi avantajlarını kanuna aykırı bulan AB komisyonu, Amazon’un Lüksemburg’a 250 milyon dolar vergi ödemesine karar verdi. Avrupa Birliği her iki ülkeyi de bu şirketlere kanunlarda olmadığı kadar vergi avantajı sağlamakla ve dolayısıyla birliğin gelirlerini zarara uğratmakla suçluyor.
Kim harcıyorsa vergini orada öde
Avrupa Birliği'nin aldığı yeni karar şu konunun altını net olarak çiziyor: Küresel şirketler parayı hangi platformdan kazanıyor olurlarsa olsunlar, kazançlarını sağladıkları ülkelerde vergi vermek zorundalar. Yani yalnızca donanım satışları değil, internet üzerinden satılan uygulamalar, müzikler, servisler ya da yayınlar bile olsa, bu gelirlerden oluşan verginin Avrupa Birliği içerisinde kalması gerektiğini açık bir şekilde vurguluyor. Apple için kesilen 13 milyar euroluk ceza şirketin toplam nakit rezervinde %5’lik bir paya tekabül ediyor. Uzmanlar bu cezanın ödendiği takdirde, Apple’ın Avrupa’daki ürünlerine zam olarak yansıyabileceğini belirtiyorlar. Avrupa Birliği komisyonu hızla artan e-ticaret hacmi ile birlikte yaşanan katma değerli vergilerin de sorun olmaya başladığını öngörerek bir düzenleme önerdi. Buna göre birliğe bağlı ülkelerde farklı oranlarda uygulanan KDV’nin sabitlenmesi, böylece ülkeler arasındaki e-ticaret satışlarında meydana gelen karmaşanın giderilmesi planlanıyor. Komisyon bu sayede ülkelerin yılda en az 150 milyon Euro'luk ekstra KDV geliri sağlayabileceğini belirtiyorlar.