3 bin İsveçli neden çip takıyor?
Dünya genelinde, vücuduna çip enjekte edilmiş “cyborg” sayısının 10 bine ulaştığı tahmin ediliyor. Çok fazla mikroçip şirketinin bulunduğu İsveç, 3 bin kişi ile "çiplenmiş" en fazla insana sahip ülke konumunda.
DİDEM ERYAR ÜNLÜ
Geçtiğimiz sene İsveç merkezli Epicenter isimli bir şirket, çalışanlarının derisinin altına çip yerleştirme uygulamasını başlattı.
El derisinin altına şırınga aracılığıyla yerleştirilen pirinç tanesi büyüklüğündeki mikroçipler sayesinde, çalışanlar şirket içindeki tüm cihazları kullanmaya, kimlik kartı olmadan şirkete girmeye başladılar.
Deri altına yerleştirilen çipe “RFID” adı veriliyor. Bir antene sahip olan çip, pile ihtiyaç duymuyor. Şırınga yardımıyla derinin altına yerleştirildikten sonra, bir RFID kodu yolluyor. Bu kod etrafta bulunan teknolojilerle iletişime geçebilmeyi sağlıyor.
Şirketin CEO’su Patrick Mesterton’a göre, çalışanlar bu uygulamadan son derece memnun. Uzmanlar ise deri altına yerleştirilen çiplerle kişilik haklarının kolayca ihlal edilebileceğini ve sağlık gibi çok sayıda gizli bilgiye kolayca ulaşılabileceğini belirtiyor.
Kurumsal dünyada uygulamanın etik tarafı tartışılırken, çip uygulaması kamusal alanda da hayata geçmiş durumda.
İsveç’te bazı trenlerde yolcular e-biletlerini derilerinin atında taşımaya başladılar. Ülke genelinde şu anda tam 3 bin kişi, eline çip enjekte ettirmiş durumda.
Fiyatı 150 dolar
Deri altına yerleştirilen çipin fiyatı 150 dolar. Bu çip, kişisel verileri, kredi kartı numaralarını ve tıbbi bilgileri depoluyor; radyo frekanslarını kullanarak cihazlar ile iletişime geçiyor.
Bugün dünya genelinde, vücudunda çip enjekte edilmiş “cyborg” yani uzaktan kumanda ile hareket eden yapay "canlı" sayısının 10 bine ulaştığı tahmin ediliyor. Çok fazla mikroçip şirketinin bulunduğu İsveç, en büyük paya sahip ülke konumunda. Hatta insanlar, kendi kendilerine enjekte edebilecekleri çip siparişi bile vermeye başlamış durumdalar. “Çiplendim!” t-shirtlerini giyip gezenler de işin cabası!
İsveçli BioHax firmasının kurucusu Jowan Österlund, The Economist dergisine yaptığı açıklamada, insan vücuduna entegre edilen çiplerin mobil telefonlardan daha güvenli olduğunu, çiplerin “hack”lenmesinin çok daha zor olduğunu söylüyor. Tabi ki, bunun tersini düşünenler de var. RDIF çiplerin GPS’i yok, ama otomatik kapı, printer gibi cihazlarla iletişime geçtiğinde, iz bırakıyor.
Örneğin Meksika’da kaçırılma olaylarına karşı önlem olmak için deri altına çip yerleştirmek moda olmuş durumda.
Deri altına enjekte edilen çipin fiyatı 150 dolar
Peki insanlar bu riski neden alıyor? Bunun başlıca nedeni rahatlık. Temassız işlem, ödeme teknolojisinin olduğu her yer, mikroçip kullanımı için gerekli olan altyapıyı sağlıyor.
Dolayısıyla Kanada’nın ardından dünyanın en az nakit para kullanılan ikinci ülkesi olan İsveç, çip kullanımı açısından son derece elverişli bir ortam sunuyor. Çip kullanımının artmasında ise en büyük rol şirketlere düşüyor. Çin implantlarını algılayan mağazaların sayısı henüz çok sınırlı. Algılayanlar ise hala ciddi sorunlarla karşılaşabiliyorlar. Örneğin İsveç demiryolları yetkilileri yolcuların çiplerini okuduklarında, e-bilet yerine LinkedIn verilerine ulaşabiliyorlar. Dolayısıyla çipler, henüz sadece dijital iş kartları veya anahtar yerine geçen kartlarda kullanılıyor.