Türkiye’de kuraklık çanları çalıyor
Türkiye’nin 2013 yılında yeterli yağış almaması, su rezervlerinin oldukça düşmesine yol açarak su sıkıntısı yaşanmasını gündeme getirdi. Ziraatçiler de tarımsal kuraklık riskine işaret ediyor
Sergül KESKİN
Türkiye genelinde yağış oranlarının geçen yıl normale göre yüzde 12.7 oranında azalması, İstanbul başta olmak üzere birçok şehirde içme suyu sıkıntısının yanı sıra tarımsal kuraklık riskini de beraberinde getirdi. Uzmanlar, kuraklığın 2014 yılında da süreceği uyarısında bulunarak, gerekli önlemlerin alınmasını talep ettiler. Kuraklık nedeniyle özellikle İstanbul’daki barajlarda doluluk oranının yüzde 34’lere düşmesi, ‘susuz yaz’ riskini gündeme getirirken, Türkiye Ziraatçiler Derneği Başkanı İbrahim Yetkin, Türkiye’nin tarımsal kuraklıkta da bıçak sırtında olduğunu, kuraklıktan yüzde 15 etkilenmenin bile özellikle buğday rekoltesinde 2.5-3 milyon ton düşüş olacağını ve bunun da ciddi bir risk olduğunu söyledi.
DÜNYA’nın Meteoroloji Mühendisleri Odası’dan aldığı bilgiye göre, Türkiye genelinde metrekareye düşen ortalama normal yağış miktarı 646 milimetre iken, 2013 yılında yüzde 12.7 azalarak normale göre 564.1 milimetreye geriledi. Düşüş oranı 2012’ye göre ise yüzde 23.7 oldu. Yağışın ortalamaya göre arttığı tek bölge yüzde 11.1 oran ile Ege iken, diğer tüm bölgelerde yağış oranlarında ciddi bir azalma görüldü. Buna göre, Marmara Bölgesi’nde ortalamaya göre yüzde 9.1, Akdeniz’de yüzde 19.2, İç Anadolu’da yüzde 26.9, Karadeniz’de yüzde 10, Doğu Anadolu’da yüzde 23.2, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ise yüzde 13 oranında azalma gerçekleşti. İllerin yağış oranına bakıldığında da yağışlarda en fazla düşüş görülen şehir yüzde 39.3 ile Adana olurken, onu yüzde 29.7 ile İstanbul, yüzde 26.3 ile Ankara izledi. Yağışların en fazla arttığı il ise yüzde 24.1 ile İzmir ilk sırada yer alırken, onu yüzde 8.6 artış ile Samsun, yüzde 5.8 artış ile de Edirne izledi.
Asıl etkiler 2030’dan sonra görülecek
Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Sıtkı Erduran, Türkiye genelinde 2013 yılı boyunca düşen yağışa bakıldığında hem ortalamaya hem de 2012 senesine göre ciddi bir düşüş yaşandığına dikkat çekerek, kuraklığın iklim değişikliği senaryolarıyla uygunluk gösterdiğini, iklim değişikliğinin asıl etkisini 2030’dan sonra göstereceğini söyledi. Bunun bir süreç olduğunu, insanlığın bu değişimle birlikte yaşamayı becerebilmesi gerektiğini ifade eden Erduran, kaynakların çok akılcı ve tasarrufa yönelik kullanılması gerektiğini, aksi takdirde sonuçların çok acı olacağını söyledi. Bilinçsiz bir şekilde ele alınan HES’lerin de oldukça zarar verdiğine işaret eden Erduran, suyun israf edilmemesi gerektiğini vurguladı. Erduran, ‘çare arıyoruz’ diyen erklerin harekete geçmesini isteyerek, “Burada karar vericiler bilimsel sonuçlardan hareket ederek gerekli önlemleri almalı” dedi.
“Atmosfer hukuku söz konusu olacak”
Erduran, dünya atmosferinde belirlenen değişimlerin uzun vadede ülkeler arasındaki ilişkileri de etkileyeceğine işaret ederek, “Gelecekte ülkeler arası atmosfer hukuku söz konusu olabilecek. Ülkemiz de bu değişim için hazırlık yapılmalı, bu hukukun belirleyicileri arasında yer almalıdır” diye konuştu.
Kuraklık içme suyu ve tarımsal üretim için risk oluşturdu
2014’te de yağışlar yüzde 25-50 azalacak
İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu da, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin her yıl biraz daha fazla kendini hissettirdiğini ve küresel ısınmanın çok ciddi boyutlara ulaştığını ifade ederek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Sıcaklıkla birlikte yağışın artmaması sorun. Yağmur artışı sadece Karadeniz’de olacak. Ege, Akdeniz ve İç Anadolu kavrulacak. Türkiye’nin büyük bölümünde 2014’te kuraklık bekliyoruz. Kar tabii ki yağacak ama bu yağış yeterince olmayacak. Aralık ayında İstanbul ve Ankara’ya yağan yağmurlar, su oranları iyice düşen barajları belirli bir süre doldurmak için iyi ama özellikle Anadolu’ya kar lazım. 1 Ekim tarihinden beri hava kurak gidiyor. 2014’te yağışlarda yüzde 25 ile 50 oranında bir azalma meydana gelecek ve bu da Türkiye’de kuraklık yaşanacağı anlamına geliyor. Oysa eylül, ekim, kasım, aralık normalde en çok yağış olan zamanlardır. Ama bu ayların üçte biri kurak geçti, bu da endişelenmek için yeterli.”
TZD Başkanı Yetkin: Tarımsal kuraklıkta bıçak sırtındayız
Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı İbrahim Yetkin de kuraklığa ilişkin DÜNYA’ya yaptığı değerlendirmede, şu anda ülkede ciddi kuraklık riski bulunduğunu, tarımsal kuraklıkta da problem olduğunu söyledi. Ocak şubat ayına kadar belli ölçüde mutlaka kar yağması, mart-nisan aylarında da yağış gerektiğini dile getiren Yetkin, şunları kaydetti:”Tarımsal üretimde ciddi riskle karşı karşıyayız. Kuraklıktan başta tahıl olmak üzere pirinç, patates, mercimek, nohut, fasulye, mısır, pamuk, ayçiçeği gibi yağlı tohumlar ile yem bitkileri de etkilenir. Ağır bir fatura ortaya çıkar. Tahılda kuraklıktan yüzde 15 etkilenmek bile çok ciddi oran. Rekoltenin yüzde 15 düşmesi 22 milyon ton olan toplam tahıl üretiminin 2.5-3 milyon ton düşmesi anlamına geliyor. Bu ciddi risk. Türkiye’nin iç tüketimi 18 milyon ton. Bu da Türkiye’nin buğday ithalatını gündeme getirebilir. Tarımsal kuraklıkta bıçak sırtındayız. Eğer ocak, şubat ayında kar yağmazsa, mart-nisan yağmurları da yeterince olmazda buğday, patates ve yağlı tohumlarda yüzde 10-15, bakliyatta yüzde 10 üretimi etkiler. Türkiye’ye ciddi ağır faturası çıkar. Bu da hiçbirimizin istemediği bir durum. Yakın tarih için yapılacak bir şey yok ama, uzun vadeli projeksiyon olabilir.” Yetkin, tahıllarda kuraklığa dayalı tohumların kullanılması, ayrıca vahşi sulamaya mutlaka son verilmesi gerektiğini söyledi. Yetkin, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın mutlaka tarımsal üretim planlaması yapması, hangi ürünün ne kadar, nasıl ve nerede üretileceğinin bilinmesi gerektiğini söyledi.
İstanbul’a 3 yeni baraj daha yapılacak
Kuraklık ile birlikte başlayan su sıkıntısı tartışmaları üzerine Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da düzenledikleri basın toplantısında İstanbul’a 3 yeni baraj yapılacağını açıklamıştı. Eroğlu, İstanbul’da son derece kurak bir dönem yaşanmasına rağmen herhangi su sıkıntısı yaşanmayacağını ve kenti bir saat bile susuz bırakmayacaklarını ifade ederek, şu bilgileri vermişti: “İstanbul tarih boyunca her 7 yılda bir kuraklık, her 17 yılda bir ise büyük kuraklık yaşıyor. 2000, 2007 ve 2014’te bunu yaşadık. 2007 yılında İstanbul’un yaşadığı 80 yılın en kurak döneminde Melen Projesi’nin 1. kademesini tamamladık ve Melen Nehri’nin suyunu Ömerli Barajı’na hedeflediğimiz gün ve saatte akıttık. Şimdi de Melen Projesi’nin 2. kademesini tamamlamak üzereyiz. İstanbul’a 3 yeni baraj inşa ediyoruz. Melen Barajı hali hazırda hızla inşa ediliyor. Önümüzdeki günlerde temel atma törenini gerçekleştireceğiz. Ayrıca Sungurlu ve Osmangazi Barajları’nı da inşa edeceğiz. Böylece İstanbul’a 3 yıl boyunca hiçbir yağış düşmese dahi tüm su ihtiyacını karşılayabilecek bir kapasiteye ulaşmış olacağız.”