Türkiye arıcılıkta zirveyi hedefliyor
Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Yılmaz, "Bal üretiminde dünyada ilk sırada yer alan Çin'e kavanozla bal satıyoruz" açıklamsında bulundu
Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Bahri Yılmaz, bal üretiminde dünyada ilk sırada yer alan Çin'e bal sattıklarını belirterek, "Rakamsal değerler açısından Çin'in ardından ikinci sıradayız. Fakat coğrafi özelliklerimiz dikkate alındığında, aslında daha iyi durumda olan biziz. Beş yıl içinde üretimimizi iki katına çıkararak Türkiye'yi arıcılıkta zirveye oturtmak istiyoruz" dedi.
Yılmaz, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin, yıllık 102 bin ton civarında bal üretimiyle dünyanın ikinci büyük bal üreticisi olduğunu söyledi.
Arıcılıkta istikrarlı bir yükseliş yakaladıklarını aktaran Yılmaz, üreticilerin bilinçli ve kaliteli bir duruş sergilediğini, belirlenen standartlar çerçevesinde ürünlerini, güvenli bir şekilde tüketiciye sunduğunu kaydetti.
Yılmaz, kişi başına düşen yıllık bal tüketiminin 1 kilogramdan fazla olduğunu bildirerek, "Bu, insanımızın balı sofrasından eksik etmediği anlamına geliyor. Dolayısıyla 10 bin yıl öncesine uzanan arıcılık kültürümüzün geleceği çok parlak" diye konuştu.
"Dünyada bal üretiminde zirvede yer alan Çin'e kavanozla bal satıyoruz" diyen Yılmaz, "Çin, Türkiye'nin neredeyse 13 katı bir alana sahip ve arıcılıkta birinci sırada, biz de onu takip ediyoruz. Fakat, her sene ürettiğimiz 150 ton dolayında balı bu ülkeye pazarlıyoruz ve ülkemize ekonomik açıdan katkı sağlıyoruz. Coğrafi özelliklerimiz dikkate alındığında aslında daha iyi durumda olan biziz. Beş yıl içinde üretimimizi iki katına çıkararak, Türkiye'yi arıcılıkta zirveye ulaştırmak istiyoruz" ifadesini kullandı.
"Dünyadaki arı ırklarının yüzde 22'sinin gen merkeziyiz"
Yılmaz, propolis, arı sütü gibi ürünlerin de yerli ırklar sayesinde üretilebileceğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu ürünlerde her ne kadar dışa bağımlı olsak da kendi üretimimizi yapabilecek potansiyelimiz var. Diğer ülkelere göre çok avantajlı konumdayız. Çünkü dünyadaki arı ırklarının yüzde 22'sinin gen merkeziyiz. Bal ve propolis taşıyan, arı sütünde verimi sağlayan, zorlu doğa koşullarına dayanıklı ırklarımız var. Üreticilerimizi ve tüketicileri alternatif ürünler konusunda bilinçlendirirsek, kendi üretimimizi yapabilecek duruma geliriz. Örneğin, her yıl 300 ton polen ithal ediyorduk, bu rakamı 140 tona kadar düşürdük. Yeterli üretim sağladığımızda ithalatı durduracağız. İnşallah, 2020 itibariyle tüm arı ürünlerinde ihtiyacımız olan üretim seviyesini yakalamayı kendimize hedef koyduk. Türkiye, dışa bağımlı olmadan, kendi insanına güvenilir ürünleri sunacak, dünya da bundan faydalanacak."
"En büyük tehlike, tarım ilaçları ve sahte bal piyasası"
Yılmaz, tarım ilaçları ve sahte bal piyasasının arıcılıkta ağır hasarlar oluşturduğunu, kararlılıkla bu konuların üzerine gidilmesi gerektiğini bildirdi.
Bal diye glikoz satanlar ve bilinçsiz tarım ilacı kullananların arıcılık için en büyük tehdit olduğunu vurgulayan Yılmaz, bu tür kişilerin hemen ticaretten men edilmesi gerektiğini kaydetti.
Yılmaz, 57 bin profesyonel üyeyle 81 ilde aktif şekilde faaliyet gösterdiklerini aktararak, ürettikleri ürünleri kovandan sofraya kadar takip ettiklerini anlattı.
Tarım ilaçları kullanımı konusunda, bilgilendirme toplantıları yapılması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, "Anadolu'da anızların yakılması neticesinde tozlaşmayı sağlayan böcek türleri yok oluyor. Arılar, polinasyonu en etkili şekilde sağlayan, verimin artmasına katkıda bulunan canlılardır. Arı olmazsa tarım olmaz, tarım olmayınca da insanların besin değerleri sıkıntıda demektir. Çiftçilerimiz bunun bilinciyle hareket etmeli" değerlendirmesinde bulundu.
Yılmaz, arıcılıkta dünya markası olmak için devlet desteğinin kaçınılmaz olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Kovan başına ortalama 17 kilogram olan üretimimizi, ilk beş yıl içinde 40 kiloya çıkarmayı hedefledik. Bu rakamlara çıkmak için olumsuzluğa yol açan etkenlerle titizlikle mücadele edilmesi gerekiyor. Devlet de arıcılara olan desteğini sürdürerek sektörü teşvik etmeli. Özellikle büyük çoğunluğu gezginci olan arıcılarımızın nakliye yardımıyla desteklenmesine ihtiyacımız var. Tarım Bakanlığımızdan kaliteli damızlık talep ediyoruz. Sahip olduğumuz arı ırklarımız son derece önemli, arıcılıkla uğraşan Avrupa ülkeleri damızlık konusunda bizi tercih ediyor. Çünkü, en kaliteli ırklar bizde. Bu, Türkiye için çok önemli bir kazanım, bilim insanları da bu konuya özen göstermeli."