Topraksız tarımda 7 ton rekolte beklentisi
Edirne'de topraksız tarım metoduyla çilek üretimi yapan eski bankacı, gelecek yıl için 7 ton rekolte bekliyor.
Bankada çalışırken istifa ederek Keşan ilçesinde tarımla uğraşmaya başlayan Can Sakarya (42), Marmaris'te bir ziyareti sırasında gördüğü topraksız tarımı ilçede uygulamaya karar verdi.
Sakarya, Keşan'da ilk kez kendisinin deneyeceği topraksız çilek üretimi için 250 metrekarelik sera kurdu. Yaklaşık 9 bin çilek fidesini ektiği katlı dikim sistemiyle üretime başlayan Sakarya, üretime 3 ay önce başladı.
Sonbahardan sonra 11 ay hasat yapılacak serada şu anda vatandaşlar dalından çilek toplayıp satın alabiliyor. İlk yıl 4 ton sonraki yıllarda 7 ton rekolte bekleniyor.
2 dönüm yerine 250 metrekare yeterli
Sakarya, topraksız tarımı işçiliğinin kolay olması nedeniyle tercih ettiğini söyledi.
Topraksız tarımda uygulanan katlı sistemle birim alanda daha fazla üretim yapıldığını ifade eden Sakarya, "Adet olarak 2 dönüme yakın bir çileğimiz var. Bunu toprağa dikip, katlı sistem sera ortamı yapmasaydık istediğimiz sayıda çileği ekemezdik. 2 dönüme ekilecek çilek fidesini 250 metrekarede yetiştiriyoruz. Bu katlı sistemdeki amaç işçilik rahat olup, birim alandan olabildiğince fazla çilek üretimi alabilmek." dedi.
Keşan'ın çilek merkezi olmasını isteyen Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu'nun büyük desteklerini gördüklerini ifade eden Sakarya, Helvacıoğlu'na teşekkür etti.
Kendisinin hayalinin de ilçenin çilekle anılması olduğunu ifade eden Sakarya, "Bölgemizdeki Karaağaç nasıl bir ceviz merkezi, Çeribaşı nasıl bir kiraz merkezi ise Keşan’da bir çilek merkezi olabilir." diye konuştu.
Gübre kullanımı da azaldı
Ziraat mühendisi Coşkun Küçük, topraksız tarımla beraber sebze veya meyve üretimi için tarlaya veya toprağa ihtiyaç olmadığını ve binaların çatı katlarında dahil üretim yapılabildiğini anlattı.
Hem su, hem enerji tasarrufu hem de gübre verimi açısından topraksız tarımın daha önde olduğuna dikkat çeken Küçük, şöyle konuştu:
"En ufak bir binanın çatısında, 300 ila 400 metrekarede rahatlıkla çilekten, fasulyeye, biberden maydanoza kadar istediğinizi üretebilirsiniz. Bunu çok az suyla gerçekleştirebilirsiniz. Burada günde yaklaşık 100 litre su tüketimimiz var. Günümüzde normal bir hanede 100 litre su tüketiliyor.
Normal tarla tarımında suyla beraber gübrede yıkanıyor. Topraklı tarımda bizim kullandığımız gübrenin 20 katı kullanılıyor. Bu aynı zamanda içme sularımızın kirlenmesi demek. Bizim bu üretimimizde çevreye hiçbir şekilde zarar vermiyoruz. Burada her şey kontrolümüz altında. Ben dışarıdaki yağmuru, çamuru veya toprağı kontrol edemem ama burada her şey benim kontrolüm altında. Gübrelemesinden tutunda zararlı kontrolüne kadar her şey bizim elimizde."
Küçük, günde 20 dakika sulama yaptıklarını ve bununda enerji maliyetlerini düşürdüğünü ifade etti.
Seradaki iklimlendirme sayesinde hasadında daha kolay olduğuna değinen Küçük, "Açık arazide iklime bağlısınız ama burada serada iklimlendirmeyi kendiniz yapabiliyorsunuz. Ben burasını mart ayında kapattığım zaman nisan ayının başında çilek toplayabiliyorum ama tarlada üretim yapan arkadaşlar mayıs ayının sonunda üretimi toplayabiliyor. Bunun yanı sıra ekim sonu, kasım ayı başı gibi kırağı düşüyor. Açık alanda çilekleri toplama şansınız yok ama burada ocak ayının sonuna kadar çilek toplayabiliyorsunuz. Bu durum girdi fiyatlarına da yansıyor." diye konuştu.
Küçük, topraksız tarımın tek dezavantajının kurulum maliyetleri olduğunu belirtti.