Tarım desteklemeleri yetersiz üreticinin sorunları ağırlaşıyor

Tarım Yasası’na göre bütçeden desteklemeye ayrılan miktar GSMH’nın yüzde 1’inden az olmaması gerekirken, bu oran binde 7. TZD Başkanı İbrahim Yetkin, tarım desteklerinin yetersiz olduğunu ve üretici sorunlarının giderek ağırlaştığını söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

SERGÜL KESKİN - DÜNYA

Dünya Çiftçi Günü nedeniyle DÜNYA’ya değerlendirmede bulunan Türkiye Ziraatçiler Derneği Başkanı İbrahim Yetkin, 2015'te bütçeden, çiftçiye 10 milyar kaynak ayrıldığını, KİT’lerin finansmanı, diğer müdahale alımları, kredi sübvansiyonu gibi kalemler de dikkate alındığında, bunun 13.1 milyar lirayı bulmasının beklendiğini söyledi. 

Tarım Yasası’na göre bütçeden desteklemeye ayrılan miktarın GSMH’nın yüzde 1’inden az olmaması gerektiğine işaret eden Yetkin, “Ancak bu yasal hüküm kağıt üzerinde kalıyor. Geçen yıl bu oran binde 7 civarındaydı. Geçen yıldan bu yana tarımsal maliyetlerdeki önemli artışlar olmasına karşın, desteklemede artış 300 milyon TL gibi sembolik denilebilecek miktarda kaldı. Destekleme miktarı yerinde sayarken, çiftçinin üretimde kullandığı girdilerin fiyatlarında büyük artışlar oldu” değerlendirmesini yaptı. 

Gıda enflasyonu tüketiciye de üreticiye de zarar veriyor 

Enflasyonun çekirdeğinde gıda enflasyonunun yer aldığını ve yılın ilk üç ayında da gıda enflasyonunun genel enflasyon oranının çok üzerinde gerçekleştiğini dile getiren Yetkin, geçen yıl tarım ürünleri rekoltelerindeki düşüş nedeniyle tarım ürünlerinin fiyatlarında belirli bir artış olduğunu, ancak piyasaya yansıyan artışın bu oranın çok üzerinde gerçekleştiğini kaydetti. Yetkin, “Bunun nedeni üretici ile tüketici fiyatları arasındaki makasın açılmasıdır. Gıda enflasyonu yalnızca tüketiciye değil, üreticiye de zarar vermekte. Bu koşullarda, tarım ürünlerinde üretimin artırılmasına ve bu alandaki spekülatif kazançların önlenmesine yönelik bir paket programın en kısa zamanda hazırlanması gerekiyor” dedi. 

İthalat uzun vadede tarımsal üretimi baltalıyor 

Yetkin, Türkiye’nin bölgenin en büyük gıda ihracatçısı olduğunu, AB ülkeleri, Rusya, Ukrayna, Irak ve İran gibi ülkelerin gıda pazarında önemli bir payı bulunduğunu vurguladı. Bu yıl yağışların bol olması nedeniyle hububat ve buğdayda iyi bir rekolte beklendiğini, ancak geçen yıl yaşanan ekonomik sıkıntı nedeniyle bu yıl birçok üreticinin ya üretimden çekildiğini ya da üretimini kısdığını belirten Yetkin, “Bu durum, stokçuları da harekete geçirmiş, tarım ürünlerinin fiyatlarında aşırı yükselmeler olmuş ve hemen ithalat taleplerine yol açmıştır. Kısa vadede bir çözüm gibi görünen bu durum, uzun vadede tarımsal üretimin düşmesine yol açacaktır” uyarısı yaptı.

‘Gıda enflasyonunda düğüm ithalata bağımlılık’

İthalata bağımlılığın gıda fiyatlarını iki yönden etkilediğini belirten TZD Başkanı Yetkin, şunları kaydetti: “Birincisi, mazot, ilaç, gübre gibi girdilerin fiyatları dolara endeksli ve genel enflasyon oranın çok üzerinde artıyor. İkincisi, ithal tarım ve gıda ürünleri iç üretimi baltalamakta ve kronik üretim yetersizliğine yol açmakta. Bu durum, sürekli fiyatları artıran bir tür ‘yumurta-tavuk ikilemi’ doğurmakta. Ülkemiz, tarım ürünleri açısından, ithalatçı bir ülke haline geldi. Bir üründe ithalata bağımlı hale gelmek, size empoze edilen yüksek fiyatlara bağımlı hale gelmek demektir. Bu duruma düşüldüğünde ise ‘ithalat lobisi’ ve ‘spekülasyon lobisi’nin faaliyete geçmesi kaçınılmazdır. Gıda enflasyonunun esas düğüm noktası burasıdır. Kuraklığın etkileri bir yıl sonra iklim koşulları düzeldiğinde ortadan kaldırılabilir, ama ithal girdi maliyetleri sürekli yükselirken, dışarıdan ithal edilen sübvansiyonlu ürünlerle rekabet etme şansı kalmadığı için üretimi terk eden çiftçinin ve ekilmekten vazgeçilen toprağın yerine yenisi koyulamaz.”

Bu konularda ilginizi çekebilir