Pestisit sorunun Türkiye tarımına etkileri
Uludağ İhracaçılar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Berdan Ber, tarımsal üretimde pestisit sorununun depreme dayanıklı yapı inşasına benzediğini belirterek, doğru toprak, doğru ürün, doğru yetiştirme yöntemleri, doğru besleme ve doğru zirai mücadelenin gerektiğine dikkat çekti.
Uludağ İhracaçılar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Berdan Ber tarafından yapılan açıklamada şöyle;
“Öncelikle pestisit zirai mücadele için kullanılan kimyasalların izlerine söylenir. Üreticiler, zararlı böcekler, küf, mantar vb. bitkiye zarar verecek unsurları bertaraf etmek veya oluşmasını önlemek için kullanırlar.
Yaş sebze meyve üretiminde dünyanın dördüncü büyük, Avrupa’nın ise en büyük ülkesiyiz. Buna rağmen Avrupa’da pestisit kullanımı sıralamasında dördüncü sıradayız. İspanya, İtalya ve Fransa’dan sonra biz geliyoruz.
Buna rağmen ilgili konuda en ağır yaptırımlar ve kontrollerle en yoğun baskı altında olan ülkeyiz. Geçmiş yıllarda özellikle ihracata yönelik kontrollerde AB sınır kapısı Bulgaristan’da yapılan analizlerde %0,3 seviyesinde sorunla karşılaşmış bulunuyoruz. Bu büyük bir başarı olmasına karşın mükemmel bir sonuç değildir. Rakip üretici AB ülkelerine nazaran son derece güçlü bir başarı olmasına karşın o ülkeler bizim gibi ağır denetimlere tabi değildir.
Güçlenmiş üretim modeli
Ülkemizde yıllık yaklaşık 55 milyon ton yaş sebze meyve üretilmekte ve bunun yaklaşık %8-9 oranındaki miktarı ihraç edilmektedir. Bu durum uzun dönemdir bu aralıklardadır. Özellikle üretimin desteklenmesi ve çeşitliliğin artmasına ek olarak biyolojik mücadele ve iyi tarım uygulamaları ile güçlenmiş bir üretim modeli oluşturabilirsek bu oranlar doğal olarak artacaktır.
Üretici gözünde biyolojik mücadele, iyi tarım uygulamaları gibi bilinçli üretim yöntemleri fiyat olarak avantaj yaratması yönünde beklenti oluşturmaktadır. Bir nebze haklılık payları olsa da daha önemli gerçek Rusya politik uçak krizi ve akabinde 2023 Mart domates kısıtlaması-yasağında aslında bu durumunun nasıl bir deprem etkisi yaşattığını göstermiştir.
“Güçlü bir yapı denetim mekanizması”
Deprem örneğini şöyle açmak isterim; sağlıklı bir mühendislik, kaliteli hammadde, doğru bir jeolojik alt yapıya göre kat izni ve ruhsatlandırmanın bilimsel ve tarafsız olmasıyla başlar, yine tarafsız ve güçlü bir yapı denetim mekanizması ile yönetilen yapılar depremlere dayanıklı olur.
Bugüne kadar yaşanan tarımsal ürün ihracatındaki kısıtlamalar veya yasaklar ya siyasi ya ekonomik veya sağlık açısından oldu. Ama özellikle kendi bindiğimiz dalı kesmeme adına tam sağlıklı ürün yetiştirmek asli görevimizdir.
Dünyanın bu kadar küçüldüğü, lojistik ve teknolojinin bu kadar geliştiği bir dönemde, dünya nüfusunun artışı da dikkate alınırsa, alıcı ülkelerde taleplerde artacaktır.
Dünya domates üretimi yaklaşık olarak 190 milyon ton, Türkiye domates üretimi yaklaşık olarak 13,2 milyon ton Dünya domatesinin %6,9 civarında bir kısmı ülkemizde üretilmektedir. Ülkemizdeki (salçalık hariç ) sofralık domates üretimi yaklaşık 9 milyon tondur!
2022 ihracatı 526 bin ton
Son on yılda 2013-2023 yılları arasında 450.000 ton - 650.000 ton arasında inişli çıkışlı ama yakın bir seyirde giden domates ihracatımız vardır. Burada Rusya ile olan uçak krizi bize şunu gösterdi, kazanılmış bir pazar bir günde kaybedilip, alternatif tedarikçi ülkelerin hemen pozisyon almalarını ve o pazarların bir daha kazanılmasının güçlüğünü gördük. Ayrıca Rusya gibi ülkeleri de gıda krizi anında (ithalat kısıtlaması, Corona virüs gibi krizler) tarım üretimine yönelik yatırımlara yönlendirerek ithalatını azaltma stratejileri oluşturdu. Sonra kaybedilen pazarların yerine Balkanlar ve AB ülkeleri ile yeniden eski ihracat rakamlarını yeni yeni yakaladık. Tarım Bakanlığının son kısıtlama kararı ile bu durum tekrarlanacaktı ki son anda karar geri alındı.
Gerek politik, gerek ekonomik, gerek bölgesel işbirliği olan tedarikçi ülkelerin korunması (AB’nin İspanya, Belçika, Yunanistan ve İtalya gibi üretici ülkeleri koruması ) gerekse diğer sebeplerden oluşabilecek sorunların her an bu kadar büyük bir sektörü nasıl risklere koyabileceğini görerek yaşadık.
Bu konuda da en kolay gerekçe direk insanları zayıf tarafından vurarak, sağlık konusunu gündeme getirmeleri en kolay argümandır.
Yani pestist (ilaç kalıntısı) sorunu
Tarımsal üretimde pestisit sorunu da depreme dayanıklı yapı inşasına benzer; doğru toprak, doğru ürün, doğru yetiştirme yöntemleri, doğru besleme, doğru zirai mücadele (ruhsatlı kimyasallar, uygun dozaj, doğru kullanım teknikleri ) işte tam da bu noktada devletin yetkilendirdiği tarafsız ve etkin bir “Üretim Denetim Yetkili Firmalar” yapılarının oluşması önemlidir. Bakanlığın eğitimlerinden geçmiş, model sertifikasyonları ile ruhsatlı üretim denetim şirketlerinin olması elzem.
Olası bir pestist sorununun ani bir yasaklamada tüm ülke tarımına etkileri; tohumdan, fideye, üreticiden komisyoncuya, ihracatçıdan lojistiğe birçok alanda milyonları ilgilendiren soruna dönecektir.
Yıl bazında ihracat oranları
Sağlıklı, pestisit sorunu olmayan ürünü üretmek, bir Lira fazlaya satmakla teşvik edilmekten daha önemli, nesiller boyu üretebilmenin ve satabilmenin garantisini sağlamaktır!
Ülkemiz yaş meyve sebze üretiminde dünya dördüncüsü olmakla beraber bunun sadece %8-9 unu ihraç etmektedir! Özellikle domates ihracatı yalnızca toplam sofralık üretimin yaklaşık %6 lık bir kısmıdır! Örtü altı dönemde maliyetlerin yüksek olması ve ihracatın rolü mevsimsel olarak daha etkin olması belirgindir fakat yıl bazında ihracat oranları böyledir.
“İhracatımızın her yıl %1 artarak güçlenmesi kaçınılmazdır”
Bu durumda devletin amacı üretimi geliştirmek, desteklemek, biyolojik ve iyi tarım uygulamalarını güçlendirmek olmalı, ihracatçının amacı da daha fazla ürün ihraç etmek olmalıdır. Bu bağlamda üretici, komisyoncu, üretici birlikleri, ziraat odalarının da asli görevi planlı, sağlıklı, doğru zirai mücadele ile verimi yükseltip, pestisit sorununu tam çözüme kavuşturmak olmalıdır. Ayrıca AB iklim-nötr programına uyumlu, karbon ayak izlerini takip edebilen ve minimize edecek sıfır pestisit, minimum azotlu gübreler kullanarak pazar payının artmasında üst rol üstlenmelidirler!
Bu durumda özellikle AB ülkelerine ihracatın zincir marketlere tam donanımlı ürün temini ile ihracatımızın her yıl %1 artarak güçlenmesi kaçınılmazdır.
Memleket ihracatla kalkınır sloganıyla yola çıkarsak, tarım bir ülkenin milli güvenlik meselesidir. Ülkemiz tarımını yükselterek, inovasyon gücümüzü ortaya koyma zamanıdır!
- Tarımsal ürün yetiştirmede “ Yetkilendirilmiş Üretim Denetim Firmaları”
- Üretici hallerinde, komisyonculara Ziraat Mühendisi çalıştırma (Bakanlık eğitimi ile sertifikalı ) zorunluluğu
- Ziraat odalarının üretim bölgelerinde eğitim programları
- İç piyasa pestist (ilaç kalıntısı ) kontrollerinin, ihracatla aynı oranda yapılması
Hızla alınabilecek önlemlerin ilk adımları olacaktır.”