Koç ve McDonald's besicilikten çıktı
Hayvancılıkta yeni kriz kapıda. Yüksek girdi maliyetleri ve ithalat politikası besicileri ve süt hayvancılığı yapanları iflasın eşiğine getirdi.
Ali Ekber YILDIRIM
Besicilikte altı önemli sorun
[PAGE]
İZMİR - Hayvancılık sektörü 4 yıl sonra yine çok büyük bir krizle karşı karşıya kaldı. Dev işletmeler besicilikten çekilirken, süt hayvanları da kesime gidiyor. Yüksek girdi maliyetleri ve hükümetin ithalat politikası besicileri ve devletin sıfır faizli kredisi ile kurulan birçok işletmeyi iflasın eşiğine getirdi. Sektör temsilcileri, 2008'dekinden daha büyük bir krizin kapıda olduğunu söylüyor. Büyük işletmelerden ilk havluyu atan, kurulduğu 1999'da Türkiye'nin en büyük hayvancılık işletmesi olan Harranova Besi İşletmesi oldu.
Koç Holding ile Ata İnşaat'ın 1999'da Şanlıurfa'da kurduğu ve o dönemin en büyük hayvancılık işletmesi olan Harranova Çiftliği, geçen ayın sonunda yönetim kurulu kararı ile resmen besicilikten çekildiğini İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'na da bildirdi. Koç Grubu'ndan sonra fast food sektörünün dünya devi McDonald's da besicilikten çekilme kararı aldı. McDonald's bir süreden beri İzmir Tire ve Afyon'daki toplam 8 bin başlık besi işletmelerine yeni hayvan almıyor. DÜNYA'nın edindiği bilgiye göre, McDonalds, çiftliğindekalan 1.300 civarındaki besi hayvanını ekim ayına kadar kestikten sonra sektörden tamamen çekilecek.
Şirket yöneticilerinin, besiciliğin bu şartlarda sürdürülebilir olmadığı bu nedenle restoran işlerinde yoğunlaşma kararı aldıkları ifade ediliyor.
Vehbi Koç'un vasiyeti ile kurulduğu söyleniyordu
Koç Holding'in kurucusu Vehbi Koç'un vasiyeti olarak kurulduğu söylenen Şanlıurfa'daki Harranova Çiftliği ile ilgili ilk çalışma 1998'de başladı. Koç Holding AŞ ve Ata İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ IPC kuruluşu tarafından Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde besicilik üzerine yapılan fizibilite çalışmalarını inceleyerek bölgenin kalkınmasının bilinçli ekonomik yatırımlarla gerçekleşebileceğini ve bölge coğrafyasına en uygun yatırım alanının hayvancılık olacağını tespit ederek bu yatırıma karar verdi. Koç Ata Şirketi 1999'da kuruldu. Hedef, 5 yıl içinde ortalama 10 bin baş besi, 2 bin baş süt hayvanı yetiştiriciliğine ulaşmaktı. Aynı yıl temeli atılan ve 10 ayda tamamlanan Koç Ata şirketi tesisleri, Almanya'dan ithal edilen 300 baş Holstein Friesian Cinsi hamile düvenin tesise getirilmesi ile 11 Ekim 2000 tarihinde resmen faaliyete geçti. 2003'te Ethem Sancak'ın ortak olması ile şirketin adı "Koç Ata Sancak Besi Tarım Ürünleri AŞ" oldu. Üç yıl sonra Ata ve Sancak Grubu hisselerini Koç Grubu'na devrederek ayrıldı. İşletmenin adını "Harranova Besi ve Tarım Ürünleri AŞ" olarak değiştiren Koç Grubu yeni bir atakla aynı yıl bölgede domates ve salça üretimine girdi. Dünya salça sektörünün lider şirketlerinden TheMorning Star firması Harranova AŞ'ye yüzde 10'luk hisse ile ortak oldu.
Harranova Besi ve Tarım Ürünleri AŞ'nin 29 Haziran 2012 tarihli Yönetim Kurulu toplantısında, şirketin besicilikten çekildiği resmen kabul edildi. Bu karar İMKB'ye. Kararda, "Geçmiş yıl verileri ve mevcut piyasa koşulları dikkate alınarak yeniden değerlendirilmiş yürütülen besicilik faaliyetinin kurdurulmasına karar verilmiştir" denildi.
McDonald's besiciliği bırakıyor
Besiciliği bırakma kararı alan bir başka büyük dev McDonald's oldu. İzmir Tire Yolu'nda 4 bin baş kapasiteli ve Afyon'da yine 4 bin baş kapasiteli iki çiftlikle sektöre 2000'li yılların başında
girmişti. Bir süreden beri yeni hayvan almayan McDonald's, besideki 1300 civarındaki hayvanın Ekim
ayına kadar besi süreleri tamamlandıkça keserek sektörden tamamen çekilecek. DÜNYA'nın edindiği
bilgilere göre, ithal ürünle rekabet edemeyen McDonald's restoran işinde yoğunlaşacak.
Koç ve McDonalds'tan sonra sıra kimde?
[PAGE]Koç ve McDonalds'tan sonra sıra kimde?
Koç Holding ve McDonald's'ın besicilikten çekilme kararını değerlendiren besiciler, "Bu kadar güçlü gruplar bu işi yapamıyoruz diyerek çekilirken küçük besicilerin yaşama şansı var mı? Yakında birçok besi işletmesi kapanır. Türkiye bugün yaptığı ithalattan çok daha fazlasını yapmak zorunda kalır. O zaman fiyat bugünkü kadar uygun olmayacaktır. İçeride üretim bitince istedikleri fiyattan Türkiye'ye et sokacaklardır" görüşünü dile getiriyor. Besicilerin görüşleri özetle şöyle: "Bizim tek işimiz bu. Ayrıca bu büyük grupların sektörden çekilmesinin psikolojik etkisi var. Koç'un yapamadığını ben nasıl yaparım diye düşünüyorsunuz. Hükümet besicilere yönelik önlem almak yerine ithalatı sürdürüyor. Hayvan başına verilen 300 liralık destek sürekli artan yem fiyatları karşısında çoktan eridi gitti. Kaldı ki, zaten kimse hayvan kestiremiyor. Karkas maliyetimiz 15-16 lira oldu. Bunun çok altında bir fiyata et ve canlı hayvan ithal ediliyor. Et ve Balık Kurumu (EBK) karkas eti 14 liradan alıyor. Üstelikte perakendeye 2-3 lira zam yaparken besiciden aldığı karkasın fiyatını artırmıyor."
EBK kıyma ve diğer et ürünlerinin perakende satış fiyatını artırdı. EBK Genel Müdürü Bekir Ulubaş, zarar etmemek için perakende et fiyatında bir ayarlama yaptıklarını söyledi. Üreticiden aldıkları karkasın fiyatını artırmanın piyasadaki üretici tüketici dengesini bozacağını belirten Ulubaş,
şu değerlendirmeyi yaptı: "Üreticiden 14 liradan aldığımız karkasın yüzde 18'i kemik, yüzde 2'si fire, yüzde 10'u franchising karı ve taşıma maliyeti derken bu işten kar etmemiz zaten mümkün değil. Ama zarar etmemek için fiyatlarda ayarlama yaptık. Kıymanın kilosunu 17 lira 95 kuruştan 18 lira 50 kuruşa çıkardık. Diğer ürünlerde de buna benzer ayarlamalar yaptık. Besicilerden aldığımız karkasın fiyatını artırmadık, doğrudur. Ancak oradaki bir artış piyasadaki dengeleri bozar. Bir tarafta besiciler var ama öbür tarafta 75 milyon tüketici var. Besicilerin yeteri kadar para kazanamadığını ben de söylüyorum. Fakat bunun çözümü nihai noktada zam yapmak değil. Sürdürülebilir besicilik için girdi fiyatlarının düşürülmesi gerekiyor. Ete zam yaparak besiciye destek olamayız."
Arz talebi karşılamazsa ithalat kaçınılmaz
Türkiye'de arz talebi karşılamadığı için ithalat yapıldığını hatırlatan Genel Müdür Ulubaş, geçen yıla göre ithalatta bir miktar düşüş olduğunu söyledi. Ulubaş, "Ramazan'da sıkıntı olmasın diye 3 bin 500 hayvan ithalatı için ihale yaptık. Piyasası düzenlemek bizim görevimiz. Bu sene kestiğimiz hayvanların yüzde 75'i yerli. Şu anda sözleşmeli olarak besicilerde 8 bin hayvanımız var. Adana ve Diyarbakır'da 5 bin hayvanın kesimi için görüşmelerimiz sürüyor. Kurum olarak besicilere ve tüketicilere hizmet veriyoruz. Ama tekrar söylemek istiyorum. Sürdürülebilir besicilik için girdi fiyatlarının düşürülmesi şart. Et ve Balık zam yapsın demek doğru değil" görüşünü dile getirdi.
Kesilen hayvanların yüzde 90'ı inek
Kahramanmaraş'ta süt hayvancılığı yapan Hünkar Çiftliği'nin sahibi Eşref Şekerli, sıfır faizli kredi ile hayvancılık sektörünün geri dönüşü olmayan bir çıkmaza sürüklendiğini belirterek:
"2008'dekinden daha büyük bir kriz yaşanacak. Maraş'ta kesilen hayvanların yüzde 90'ı inek. Bu tablo Türkiye'nin birçok yerinde aynı. Kışa hazırlık yapmak için yem alırken 1200 hayvanımın 500'ünü keseceğimi hesap ederek hazırlığımı yaptım. Bakanlığa sorarsanız, verilen sıfır faizli kredilerle ahırlar dolmuş, halkımız ucuz et yiyebiliyor. Bu kimin sırtından yapılıyor. Biz mecbur muyuz zararına sütçülük yapalım" diye konuştu.