Çorak topraklara hayat veren kadın
Ankara'da 14 yıl akademide ve bakanlıklarda görev yaptıktan sonra memleketine, toprağa dönen Oluş Molu, çorak arazi kabul edilen toprakları kadın eli ile üretim alanına dönüştürdü.
Hilal SÖNMEZ
KAYSERİ - Çorak topraklarda organik tarım yapan, şarap üreten bir kadının azim dolu hikayesini yazıyor Oluş Molu. O, aslında bir akademisyen, bakanlıklarda çalışan, birçok projede imzası olan bir kamu görevlisi. Ama bu unvanlar ve şehirde yaptığı işler onu mutlu etmedi ve baba ocağına dönmesini sağladı. Günümüz metropollerinden ve plazalarından toprağa dönüşü bir özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine benzeten Molu, Kayseri'de organik tarımı profesyonel biçimde hayata geçirmeyi başardı.
Bilmediği bir işe soyunan Molu, karşısına çıkan engelleri Mustafa Kemal Atatürk'ü örnek alarak aşıyor.
Oluş Molu, çorak arazi kabul edilen toprakları kadın eli ile üretim alanına dönüştürdü. Kendi bağında yetiştirdiği üzümler ile şarap sektörüne de adım atan Molu, Kayseri'nin ilk kadın şarap üreticisi olmayı da başardı.
Molu Çiftliği 2 bin 500 dönüm alan üzerinde kurulu ve hemen her çeşit tarım ürünü küçük miktarlarda organik olarak yetiştiriliyor, işleniyor ve butik tarzda satışa sunuluyor. Çiftlikte küçük ve büyük baş hayvanlar var ve süt ürünleri ile yumurta elde ediliyor. Sofralık ve şaraplık üzüm üretilen çiftlikteki bağ sahası ise 250 dönüm alan üzerine kurulu, ayrıca çiftlikte yıllık 45 bin şişe kapasiteli profesyonel bir şarap üretim tesisi var.
Molu Çiftliği'nde, Oluş Molu'nun hayatında önemli rol model olan dedesinin, babasının ve annesinin izlerini görmek mümkün. Annesi at yetiştiricisi olan Oluş Molu'nun, dedesi ve babasının da yeşile gösterdiği saygıyı, çiftlik arazisini gezerken karşınıza çıkan bin 500 dönümlük hatıra ormanı ile anlıyorsunuz. Bugün doğaya ve toprağa çok yönlü bakan Oluş Molu'nun, farklı kültürlerle iç içe büyümüş olmasının kendisine sunduğu kazanımları işletme kültürüne taşıyarak yönettiği Molu Çiftliği, Kayseri'nin çehresini de değiştiriyor. Çocukluğunu ve üniversite eğitimini Ankara'da geçiren Molu, “Bu çiftliğin benim için çok derin hatıraları var. Çocukken yaz tatillerinde gelirdik buraya ve benim yolumu çizmemde önemli katkıları olan anılar biriktirdim. Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü'nden mezun oldum ve 7 yıl aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak çalıştım. Çevre ve Orman Bakanlığı'nın çok sayıda projesinde koordinatörlük yaptım ve 14 yılı aşkın kamu görevinin ardından radikal bir kararla Kayseri'ye, çocukluğumun geçtiği çiftliğe döndüm. Tabi ardından özel ilgimin olduğu organik şarap ve tarım için kolları sıvadım” sözleriyle hikayesinin nasıl başladığını anlatıyor.
Organik üzümden şarap üretimi
Oluş Molu, Türkiye'de çok ciddi bir şarap potansiyelinin olduğunu ancak gereken pazarlama ve tanıtım faaliyetlerinin yapılamaması sebebiyle katma değere dönüşemediğini söylüyor. Şarap sektöründe 10 yıllık geçmişi olan Oluş Molu, “Aynı bağda, aynı şartlarda yetişen üzüm, bir sonraki sene çok farklı bir tat verebiliyor şaraba. Şarap gerçek anlamda bir sanat eseri. Ben henüz emekleme aşamasındayım” diyor.
Şarap üretimi hakkında bilgiler veren Molu, üzümleri organik yetiştirdiklerini, şaraba işledikten sonra lezzetleri biraz daha zengin olsun diye tortuları üzerinde dinlendirdiklerini, mümkün olduğunca da filtreleme işlemine tabi tutmadıklarını söylüyor. Kendi dünyasını ve kendi zevkimi yansıtan bir etiket ile şaraplarını sunan Molu, “Etikette özellikle zarif ve ince harfler kullandık. Her şeyi söyleyip yazmadık. Etiketi süsleyen melek figürü de, şarabımızın yumuşak tarzıyla örtüşüyor” ifadelerini kullanıyor.
“Toprağa dönüş, aslında bir özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi”
Oluş Molu, orta ve uzun vadeli hedefleri hakkında da paylaşımlarda bulunuyor; “Ben aynı zamanda yoga eğitmeniyim ve çiftlikte ilerleyen zamanlarda bir salon açmayı düşünüyorum. Çiftlikteki hayvan sayısını artırmak ve şarap üretimine devam etmenin yanı sıra bir de butik otel hayata geçirmeyi istiyorum” diyor.
Olumsuzluklarla baş etmeyi ise kendisine rehber edindiği Mustafa Kemal Atatürk'ü örnek alarak başardığını aktaran Molu, “Toprağa dönüş, aslında bir özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi. Bu mücadeleyi verirken muhakkak engeller çıkıyor yolunuza. Ben karşılaştığım engelleri, Mustafa Kemal'in hayatını örnek alarak çözmeye çalışıyorum. O neler başarmış, sen bunlarla mı başa çıkamayacaksın diyorum kendime” sözlerini kaydediyor.
Oluş Molu sadece bir işletmenin sahibi değil, aynı zamanda çok sayıda kuruma başkanlık yapmış, dernekler kurmuş, kadınların iş hayatında ve sosyal hayatta daha aktif olmaları için çalışmış bir kanaat önderi.
Oluş Molu, kadınlara ve gençlere “kendilerini tanımaları ve ne istediklerini doğru şekilde analiz ederek hedef belirlemeleri gerekiyor” sözleriyle yol gösteriyor.
“Toplum destekli tarım modeli geliştirmeliyiz”
Türkiye'nin organik tarıma elverişli olduğuna vurgu yapan Molu, “Türkiye organik tarım için aslında elverişli bir yapıya sahip. Henüz topraklarımız kirlenmedi. İklim çeşitliliği yönünden de farklı tarım ürünlerini yetiştirebiliyoruz. Devletimiz organik tarım açısından üreticileri desteklerse biz dünyada çok büyük bir pazara sahip oluruz. Yurtdışı fuarlarını takip ediyorum. Türkiye fuarlarda ürün çeşitliliği yönünden çok zayıf kalıyor. Bu konuda desteklenmemiz gerekiyor” diyor. Organik tarımda yaşanan en büyük dezavantajın ise güven problemi olduğunu kaydediyor. Hemen her üründe organik ibaresinin yer almasının tüketici gözünde eksi puan olduğunu aktaran Molu, kendi işletmesi içinse kontrollü ve sürdürülebilir bir büyüme modeli benimsediğini söylüyor:
“Bazı yanlış kararları hızla aşmamız gerekiyor. Öncelikle tarım topraklarımızı korumalıyız. Sürdürülebilirlik ve kalitede istikrar sağlamak üretim için çok önemli. Burada ise devreye bilinçli tüketici girmeli. Toplum destekli tarım modeli geliştirmeliyiz. Ben şu anda butik üretim yapıyorum, 30 civarında müşterim var ve onlarla yüz yüze iletişim yoluyla satış yapmayı önemsiyorum. İşletmem büyüse ve üretim kapasitem artsa dahi benimsediğim satış kültürünü değiştirmek istemiyorum. Bu anlamda daha kontrollü bir büyümeyi önemsiyorum.”