Buğdayda rekolte tahmini belirlendi
Ulusal Hububat Konseyi, dramatik bir iklim değişikliği olmaması halinde buğday rekolte tahminini 22,4 milyon ton olarak belirledi
Ulusal Hububat Konseyi (UHK), bundan sonraki süreçte dramatik iklim değişikliği olmaması halinde buğday üretim rekoltesinin 22,4 milyon ton olabileceğini açıkladı.
UHK Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Yılmazkart, yaptığı açıklamada, ülke genelinde Ekim 2014-28 Şubat 2015 tarihlerinde tüm bölgelerde, geçen üretim sezonuna göre yüzde 77 yağış artışı meydana geldiğini belirtti.
Yılmazkart, uzun yıllar yağış ortalamasına göre ise Doğu Anadolu bölgesi hariç yüzde 12'lik artış yaşandığını kaydetti.
Yağışların kümülatif miktarları yanında dağılışının da son derece düzenli olduğunun dikkati çektiğini vurgulayan Yılmazkart, "Sonbahar yağışları tüm bölgeler için, özellikle iç ve geçit bölgeler için hassastır. Bu yağışların da verimliliği olumlu etkileyecek şekilde yüksek düzeyde olduğu kaydedilmiştir. Ocak ayı en kurak ay olmakla birlikte şubat ve mart ortasına kadarki süreçte tüm bölgelerin yüksek yağış aldığı görülmektedir" ifadesini kullandı.
Yılmazkart, yağış biçiminin birçok bölge için önem arz ettiğine işaret ederek, kar yağış miktarı ve yüksekliğinin tatminkar düzeyde olduğunun tespit edildiğini bildirdi.
Tahminler yapılırken buğday üretim alanlarında önemli bir değişim olmayacağı, yaklaşık 7,8 milyon hektar alanda ekim yapıldığının varsayıldığını anlatan Yılmazkart, şöyle devam etti:
"Ülke uzun yıllar buğday üretim ortalaması güncellenerek 20 milyon ton olarak dikkate alınmıştır. Buna göre ülke buğday üretimin bundan sonraki süreçte dramatik iklim değişimi olmaması koşuluyla 22,4 milyon ton olabileceği tahmin edilmiştir. Doğu Anadolu, İç Anadolu ve geçit bölgeleri için daha önemli olmak üzere buğday gelişimi ve verimliliği açısından nisan ve mayıs yağışları ve diğer iklim koşulları oldukça önemli olduğundan, bu aylardaki yağışların üretim tahmini üzerindeki belirleyiciliğinin gözden uzak tutulmaması gerekmektedir."
Yılmazkart, yaşanan olumlu iklim koşullarının hidrolojik koşulları da olumlu etkilediğine değinerek, yerüstü ve yeraltı su rezervlerinin arttığını, bu gelişmenin şehirlerin içme suyu ve tarımsal sulama suyu ihtiyaçlarının karşılanması açısından da oldukça anlamlı bulunduğunu kaydetti.