Bir şarap üreticisinin isyanı: Teröristle aynı kefeye konulduk
Çok genç bir şarap markasının, Suvla'nın sahibi Selim Zafer Ellialtı, alkol yasasında yer alan 'her ne suretle olursa olsun tanıtımı yapılamaz' maddesinin gizli bir yasaklama olduğunu belirterek 'ellerinin kollarının bağlandığını' vurguluyor.
Ellialtı çok buruk: "Bizi uyuşturucu tacirleri ve teröristlerle aynı kefeye koydular. Terörü bitirdik şimdi sıra alkolde deniliyor. O zaman bizim üretim yapmamıza neden izin veriliyor?" diyor.
Özlem ERMİŞ BEYHAN
İSTANBUL - Bu, belki de bir şarap üreticisi ile yapılan son röportajlardan biri olacak. Çünkü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, alkol düzenlemesi ile ilgili hazırlanıp meclisten geçen kanunu onaylarsa artık "alkollü içkilerin her ne surette olursa olsun reklamı ve tüketicilere yönelik tanıtımı" yapılamayacak. Sektörün de en büyük endişesi işte bu maddeden kaynaklanıyor; öyle ki belki de şaraplara dair ayrıntılı bilgi içeren menüler de, bir şarabın uluslar arası bir yarışmada ödül aldığını söylemek de, bir şarap üreticisinin başarılarını içeren haberler de suç olacakÖ Suvla şaraplarına tüm birikimini yaratan ve sadece 1 yıllık bir marka ile çok prestijli 50'nin üzerinde ödül alan Selim Zafer Ellialtı, çok buruk, çok gücenmiş: "Bizi teröristlerle, uyuşturucu tacirleri ile aynı kefeye koydular. Bu yasaklamaktan da beter. Üzüm ve şekerden üretilir şarap. Benim şarabım sarhoş olmak için içilmez. Ama uyuşturucu ile aynı kefeye konuluyor. O zaman ürettirmesinler de. Ben tanıtımını yapamadığım bir ürünü nasıl satacağım ki" diyor.
Ellialtı, 'gusto sahibi herkesin tutkusu' dediği şaraba gönül vermiş, Microsoft'ta üst düzey yönetici iken Gelibolu Eceabat'ta kurduğu bağ ile bu işe tüm birikimini yatıran bir girişimci. "Ben bu işe 10 yıl önce girdim. O zaman bu hükümet bize insanların yaşam biçimine, özlük haklarına saygılı olacağının taahhüdünü verdi. Biz bunlara güvenerek yatırım yaptık. Sadece benim gibi yerli yatırımcılara değil, uluslar arası yatırımcılara da güvence verdi ki onlar da gelip milyarlarca dolarlık yatırıma girdiler. Hükümetin baştan beri söylemi bize adaletli davranılacağı, alkol tüketiminde dünya standardının dışına çıkılmayacağı yönündeydi. Şimdi bugün geldiğimiz noktada kimse bu sektörde yatırım yapmaz, hiçbir yabancı şirket gelmez" diyor.
Düzenlemenin ilk sinyali AVM'deki tadımda geldi
Peki sonra ne oldu? Ellialtı, bundan önce de alkol alanında pek çok düzenleme yapıldığını, son 2 yılda 40 ayrı mevzuat değişikliği yaşadıklarını anlatıyor. Bunlar, alkollü içkilerin tanıtımına dair sıkılaştırıcı kurallar ama Ellialtı son düzenlemeye hiç eğip bükmeden 'yasak' diyor. Nedenini ayrıntıları ile anlatıyor ama önce düzenlemeye dair ilk sinyalleri aldığını söylediği 'tanıtım' etkinliğinden söz ediyor:
"Bir alışveriş merkezinde bundan iki ay önce bir tadım etkinliği yaptı yaklaşık 17 şirket. Burada iki çocuğu araya sıkıştırıp, ellerine kadeh verip yayınlayarak bir kamuoyu oluşturdular. Oysa biz bırakın 18, 21 yaşın altına şarap satmayız, tattırmayızÖ Nitekim yapılan soruşturmada tamamı hakkında suç duyurusunda bulunulan şarap şirketlerinin bir suçu olmadığı, çocukların belirli numaralarla bardakları gizli gizli aldığı kamera kayıtları ile ortaya çıktı ve takipsizlik kararı ile suçlama düştü. Ben ilk o gün bir şeylerin geleceğini hissettim. Daha sonra Sayın Başbakan'ın 'arkadaşlara söyledim alkole yeni kısıtlamalar getiriyoruz' dedi ve kısa süre sonra bu düzenleme geldi."
Üreticilerin en büyük derdi Saat değil 1'inci madde
Kamuoyunda alkol yasası ile ilgili en çok akşam 10.00'dan sonra satışın yapılmaması ve satışta dini-eğitime yönelik kurumlara 100 metre yakınlığı sınırı konuşuldu. Oysa üreticilerin düzenlemeyi 'alkol yasağı' şeklinde tanımlamasının ardında 1'inci madde, yani "her ne suretle olursa olsun alkollü içkilerin tanıtımı ve reklamı yapılamaz" maddesi var. "Her ne surette olursa olsun dediğinizde bu öyle geniş bir tanım ki, bana 'şu yemekle hangi şarabı içeyim' dediğinizde bile bu suç olacak. Tamamen el kol bağlanıyor."
Suvla olarak 30 çeşit şarapları olduğunu anlatıyor Selim Zafer Ellialtı. "Her birinin yaşayan bir özelliği var, karakteri var. Bir sürü detay var. Bunu sadece alkole indirgediğinizde zaten bizi bitiriyorsunuz. Bu özellikleri anlatamadığımızda biz nasıl ayrışacağız?"
Uyuşturucu ile aynı kefede isek neden üretiyoruz?
Ellialtı, alkollü içkiler reklamlarında zaten birçok sınır ve düzenleme olduğunu ancak "her ne suretle olursa olsun" denilerek bütün yolların kapatıldığını vurguluyor. Ellialtı, şarap üretimi için 440 dönüm mahsül veren olgun bağ oluşturmuş, 650 ton ruhsatlı kapasitesi bulunuyor. 850 bin şişelik üretime denk geliyor. Ayrıca Kilye markasıyla üzüm reçelinden zeytinyağına doğal gıda ürünleri de üretiyor Ellialtı. Üretim tesisi için 15 milyon doların üzerinde bir yatırım yapmış. Tüm birikimini bu işe verecek kadar cesur. Aynı cesareti, sektöründen pek çok kişinin aksine, düzenleme ile ilgili çekincelerini anlatırken de gösteriyor. Ellialtı çok buruk, çok gücenmiş: "Bizi uyuşturucu satıcıları ile, teröristlerle aynı kefeye koydular. Terörü bitirdik, şimdi alkol ve uyuşturucuyu bitereceğiz deniliyor. Biz bunlarla aynı kefedeysek neden ürettiriyorsunuz ki o zaman?" diyor.
Tanıtım yasağı Arap Emirliklerinde bile yok
[PAGE]
Tanıtım yasağı Arap Emirliklerinde bile yok
"Ben çok üst seviye bir şarap üretiyorum ama benim ürettiğim şarabı alkol diyerek ispirto ile aynı kefeye koyuyorlar" diyor Ellialtı. Teknik olarak önlerinin tamamen kapandığını, üretebildiklerini ancak satış ve pazarlamasını yapamayacaklarını anlatıyor. Örneğin Suvla uluslar arası yarışmalarda ödül üzerine ödül alıyor. Ellialtı anlatıyor: "Ben bu aldığım ödülleri bile anlatamayacağım bu yasaya göre. Şişenin üzerine aldığı ödülü bile yazamayacağım. 'Her ne surette olursa olsun tüketicilere yönelik tanıtımı yapılamaz' dediğinizde her şey bunun altına girer. Ne dersen yasak diyecekler. Bunu tabii idareler istediği şekilde kullanabilecekler, 'her ne surette olursa olsun' dediğiniz zaman, örneğin kartvizitimi verdim üzerinde Suvla yazıyor; bu tanıtıma mı girecek?"
Şarap üreticilerinin sıkıntısı işte bu; araba kullananların promil kontrolü ile ilgili yapılan düzenlemeyi saygıyla karşıladığını, bunu mantıklı bulduğunu belirtiyor Ellialtı. Bu tip düzenlemeler tüm dünyada var. Olmayan ise işte o 1'inci madde: Yani her ne surette olursa olsun tanıtımın yasaklanması. Ellialtı, "Böyle bir sınırlama, yasak dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Ben şimdi Birleşik Arap Emirlikleri pazarına girmeye çalışıyorum. Orada bile tanıtabiliyorum şarabımı ama kendi ülkemde tanıtamayacağım. Dubai reklam yapmama izin veriyor" serzenişinde bulunuyor.
Reklam yasağı son dakikada eklenmiş
Yeni yasa ile alkollü içeceklerin mağazalarda teşhir edilmesi, gösterilmesi, mağazaların önüne tabela koymak da yasaklanacak. "Ayıplı bir mal mı bu, niye gösteremiyorum" diyor Ellialtı, tezgah altından gizli bir satış sisteminin oluşmasından kaygı duyduğunu ortaya koyuyor. Logolu şarap dolapları da yasaklanıyor yeni yasa ile. "Sana gelip garson bir şarap tavsiye etse bile bu bile suç. O zaman ne olacak iş merdiven altına inecek. Siz 5 tane altın madalya kazanmış şarap yapmışsınız, bunu kimseye söyleyemeyeceksiniz" diyor.
Peki alkollü içecek üreticilerine bu yasa hazırlanırken görüşleri sorulmadı mı? "Her ne surette olursa olsun" ifadesinin sakıncalarını neden hazırlık aşamasında ifade etmediler? Ellialtı bu noktada çok daha kritik açıklamalar yapıyor: "Kimseye bir bilgi verilmedi kiÖ Bu ifade son anda eklenmiş yasa tasarısınaÖ Okunmamış bile bu hali mecliste. Bizim de elimize birkaç gün önce geldi. Böyle bir yasa bir gecede mi görüşülür, 5 kere görüşülüp üstünkörü oylanır. Bu uluslar arası kanunlara, insan haklarına uygun mu? Cumhurbaşkanımız inceleyecek, tek umudumuz o. Dünyada böyle düzenlemeler var ama bizde de vardı. Tanıtımın sınırları vardı, şimdi hiçbir şekilde tanıtılamaz deniyor."
Rekabet bundan sonra Nasıl şekillenir, bilmiyorum
[PAGE]
Rekabet bundan sonra Nasıl şekillenir, bilmiyorum
İşte bu noktada Suvla markasının sahibi Ellialtı yaşadığı en büyük üzüntüyü ortaya koyuyor: "Başbakan 'terörü bitirdik şimdi sıra alkolde' dediğinde kendimi teröristlerle aynı kefeye konulmuş gibi hissettim. Ben tüm birikimimi bu alana koymuş, 1 yılda 50'yi aşkın uluslar arası ödül alan şaraplar üreten bir yatırımcıyım. Bizi uyuşturucu ile terör ile bir kabul ediyor bu yasa. 'Sen çok kötü bir şey üretiyorsun, bunu tanıtamazsın, kapatmadığımıza şükret' diyor bu yasa. Tüm dünyada bir kültürdür şarap, bizde ayıplı mal oldu."
Çok çaresiz bir durumda olduklarını, rekabetin bundan sonra nasıl şekilleneceğini bilmediğini söylüyor Ellialtı. "Biz yasalara ne olursa olsun uyarız, yasa ne diyorsa ona yapacağız. Amaç bizi ya bezdirmek ya da iflas ettirmek. Bizim gibi şirketlerin ayakta kalması çok zor bundan sonra, ucuz kalitesiz üretim yapanlar ayakta kalabilecek" diyor. Ellialtı, çok net, "Kimse 'plakayı kaptırmamak için' konuşmuyor ama sektörün geleceği hiç de parlak değil. Ben bütün varımı yoğumu bu işe yatırdım, şimdi ürünümün hikayesini anlatmam yasak" vurgusu yapıyor. Ellialtı'ya gelecek vizyonu ve hedeflerini soruyoruz ama bu soruların şimdilik bir yanıtı yok, çünkü önünü göremediğini çok açık ortaya koyuyor.
Yerli pazarda güçlenemeyen İhracatta da başarılı olamaz
Alkol üreticilerine tek verilen tanıtım izni, uluslar arası pazarlarda. Peki dış pazarlar son yıllarda biraz palazlanmaya başlayan şarap üreticileri için bir yaşama şansı yaratabilir mi? Ellialtı bu noktada da pek umutlu değil. "Türkiye şarap piyasası kısa süre öncesine kadar çok sığdı ama 10-15 yıldır sektöre bizim gibi heyecanlı, kaliteli şarap üretmek isteyen yeni yatırımcılar girdi" diyor Ellialtı. Bugün gerçekten de Türkiye'de yeni şarap yatırımcıları uluslar arası yarışmalarda belirli bir şato kalitesini tutturabilmiş, gustosu ve hedefleri yüksek girişimciler. Kendi yaşam kalitelerini, birikimlerini şaraba yansıtmaya çalışıyorlar. "Şarap kafa bulmak için tüketilen bir içecek değil. Asırlar boyudur olan, tüm kültürlerde yeri olan bir içecek" yorumu yapıyor Ellialtı. Türkiye'de şarap üzerindeki vergi yükünün uluslar arası seviyede olduğunun altını çizen Ellialtı, tanıtım sınırlamalarının da global standartlarda olması gerektiğini vurguluyor. Bu noktada yerli şarap üreticilerinin ihracatı B planı olarak kullanıp kullanamayacağını soruyoruz. Cevap, "Yerel pazarında güçlenmeyen markanın global çapta başarılı olabilmesi mümkün değil" oluyor. Buna rağmen Suvla son dönemde ihracata yönelik önemli atılımlarda bulunmuş. Almanya'da şirket kurmak üzere çalışmalar yapılıyor. Çin'e ve Finlandiya'ya ihracat yapılmış. Finlandiya'da hükümet almış Suvla'yı, devletin regulasyonunda olan bu Pazar için açılan ihalede Suvla fiyat kalite dengesi açısından en ön sırada yer alarak seçilmiş. ABD pazarı için iki distribütörle anlaşılmış. Ellialtı, ihracatı zorlamaya devam edeceklerini ancak bu yolda sektörün çok da destek görmediğini, birçok ülkede yer alan ihracat teşviklerinin getirilmesine dair bir umudu da olmadığını söylüyor.
Gece 22'den sonra satış yasağı bizi etkilemez ama motokuryeler çıkabilir
"Bizim gibi üst seviye şarap üreticilerini akşam 22.00'dan sonra alkollü içki satılmaması olumsuz etkilemez, hatta olumlu bile etkileyebilir çünkü insanlar evine stok yapar. Orada, gece içki satışı yapan 168 bin bayinin ekmeği ile oynanıyor, bizim değil. Gece içki satan motokuryeler türeyecek, yeni iş kolları oluşacak. Şarapta biz kendi farkımızı ortaya koyamadığımız için taklitler ortaya çıkacak, merdiven altı üretim artacak. Turistler ne içtiğini bilemeyecek, anlatamayacaksınız, sahte mal verilecek belki, can kayıpları bile olabilir. Bunun önünü kim alacak? Müşteri ne bilecek ben farkımı anlatamazsam, şarapsa şarap, köpek öldüren mi, ödüllü bir şarap mı?"
Gezi protestolarının ardında alkol düzenlemeleri de var
"Bence Gezi parkı olaylarında bu içki düzenlemesinin çok büyük bir etkisi var. Aydın kesim bunların farkında. Siz alkol kötü bir şey dediğinizde buna kim hayır diyebilir ki. Ama neyi aşırı tüketirseniz zararlıdır. 1 litre süt içen bir kişi ile 1 litre şarap içen bir kişiÖ Hangisi daha büyük zarar görür? Ben bilmiyorum. Şimdi bizim şaraplarımızın üzerine sağlığa zararlıdır yazılacak. Bu hangi bilime göre, hangi araştırmaya göre yazılacak? Ağır alkolde yazılabilir ama şaraba böyle bir yazı yazılan hiçbir ülke yok. Bu doğal bir ürün, üzüm suyunun şekerin alkole dönüşmüş haliÖ Fazla tüketimi elbette zararlı, elbette sorumlu tüketilsin. Biz kimsenin bizim şarabımızı için alkolik olmasını istemeyiz. Kafa bulmak için, sarhoş olmak amacı ile içilebilecek bir şey değil. Sağlıklı bir ürün üretiyoruz biz. Fransa en çok şarap üretilen ülke, kalp krizi, kolestrol oranlarına bakın, bir de ayran tüketilen toplumlara bakın, hangisi daha sağlıklı? Benim şarabım sarhoş olmak için içilmez. ancak çok iyi bir yemek vesohbete eşlik edebilir. Bunun da sağlığa zararlı olduğunu biri bana kanıtlasın bu işi bırakırım."