Besiciler '3 gün' kabusu yaşıyor!
1999 ve 2008 yıllarında büyükbaş hayvanlarda yüksek ateşe yol açan ve halk arasında "üç gün" olarak bilinen hastalık Güney bölgelerde yeniden görülmeye başladı. Bakanlık tedavi yöntemi geliştirmeye çalışıyor.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Hüseyin Gökçe
ANKARA - Büyükbaş hayvanlarda yüksek ateşe yol açan ve halk arasında "üç gün" olarak bilinen hastalık Güney bölgelerinde hayvan yetiştiricilerini tedirgin ediyor. Hastalık yüzünden son dönemlerde 2 binden fazla hayvanın telef olduğu belirtiliyor. Süt hayvanlarında verim düşmesine, hamile ineklerde ise düşüklere yol açan hastalık yüzünden özellikle Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri kredisi kullanan çiftçiler, borçlarının ertelenmesini hastalığın da "ihbarı mecburi hastalıklar" listesine alınmasını istiyor.
Hayvan yetiştiricilerinin 1999 ve 2008 yıllarında yaşandığı "üç gün" olarak bilinen ve büyükbaş hayvanlarda ölüme kadar giden hastalık kabusu yeniden döndü. DÜNYA'nın edindiği bilgilere göre, Adana, Osmaniye, Hatay, Şanlıurfa, Diyarbakır, Kahramanmaraş ve Mersin gibi illerde sinekler aracılığıyla bulaşan virüs, büyükbaş hayvanlar üzerinde etkili oluyor.
Aşısı üretilmemiş
Tıpkı insanlarda olduğu gibi 40 dereceye ulaşan yüksek ateş yanı sıra halsizlik belirtilerinin de gözlendiği hastalığın erken fark edilmesi halinde, ilaçla tedavisi mümkün. Ancak üç gün hastalığıyla ilgili halen bir aşı üretilebilmiş değil. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na bağlı çalışan veterinerler hastalığın görüldüğü illerde hayvanlardan numune alarak testler yapmaya başladı.
İnsanlar için tehlike oluşturmuyor
Üç gün hastalığı yüksek ateşe bağlı olarak erken müdahale edilmezse hayvanlarda ölüme kadar gidebiliyor. Hastalığa yakalanan dişi hayvanlarda özellikle süt veriminde ciddi azalış yaşanırken, hamile hayvanların tamamında düşüğe yol açıyor. Veterinerlerin verdiği bilgilere göre hayvanın etine zarar vermeyen hastalığa yol açan virüsler, sinek ısırığı yoluyla akciğer ve dalakta gelişiyor.
Eski salgınlarda telef olan hayvan yoktu
Ağırlıklı olarak kuraklık dönemlerinde gözlenen hastalık Türkiye'de daha önce 1999 ve 2008 yıllarında görülmüştü. O dönemde de çok sayıda hayvan hastalığa yakalanırken, 2012 yılında yeniden çıkan salgında güney illerinde 2 binden fazla hayvanın hastalık yüzünden telef olduğu belirtiliyor.
Çiftçiler kredi ertelemesi ve tazminat istiyor
Çiftçiler kredi ertelemesi ve tazminat istiyor
Son 13 yılda üçüncü kez ortaya çıkan hastalık, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın, hastalıkların bildirimini zorunlu tutan ihbarı mecbur hastalıklar listesinde yer almıyor. Üreticiler bu hastalığın da söz konusu listeye alınmasının şart olduğunu ifade ediyor.
Özellikle Ziraat Bankası'ndan sıfır faizli kredi alınarak ahırını dolduranların da bu hastalık yüzünden büyük ekonomik kayba uğradıkları belertiliyor. Çiftçiler, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifi kredilerinde ödemesiz dönemin sona erdiğine dikkat çekerek, hayvanları bu hastalığa yakalananların, geri ödemede güçlük çekeceklerini belirterek, bunlar için erteleme kararı alınmasını istediler.
"Acilen aşı geliştirilmeli"
Hastalığın daha önce görüldüğü dönemlerde veteriner müdahalesi sonucunda geçtiğini vurgulayan Mersin Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Nuri Demirbaş, ancak son salgında birçok hayvanın telef olduğunu söyledi. 'Acilen aşı geliştirilmeli' diyen Demirbaş şunları kaydetti; "Hastalık daha önceden veterinerin müdahalesiyle geçiyordu. Son kez ortaya çıktığında ise tahribatı ve ekonomik kaybı çok fazla oldu. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın bu hastalığı ihbarı mecbur hastalıklar listesine alması gerekiyor. Ayrıca gerekli araştırmalar bir an önce tamamlanarak bunun aşısının geliştirilmesi gerekiyor. Bu hastalığın getirdiği olumsuzluklar, şap hastalığına göre de çok yüksek."
Gebe hayvan düşük yapıyor
Olayın sadece ölüm olarak değerlendirilmemesini ifade eden Osmaniye DSYB Başkanı Serhat Vayıslıoğlu da, " Hastalık daha önce ortaya çıktığında bu kadar ağır seyretmemişti. Bu kez hayvanlarda çok kayıp var. Olayı sadece telef olarak değerlendirmemek lazım. Hastalıktan kurtulan hayvanlar da düşük yapıyor. Hasta olanların sütü de neredeyse sıfırlanıyor. Hayvanlarımıza ağrı kesici, ateş düşürücü, B ve C vitaminleri veriyoruz. Kaçak hayvan girişlerinin de bu yaygınlaşmada etkili olduğunu düşünüyorum" dedi.
"İneğin sigorta primi arabanın primi kadar"
Üç gün hastalığının ihbarı mecbur olmayan hastalık sınıfında olduğundan dolayı devlet tarafından ilgi gören bir hastalık olmadığını söyleyen Hatay DSYB Başkanı Lütfi Danahaliloğlu ise, "Kendi olanaklarımızla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Eken farkına varılırsa hayvanı kurtarabiliyoruz. Burada virüsün doğru tanımlanıp aşı geliştirilmesi şart, bir de yüksek primli sigorta meselesi var. Bir hayvan için neredeyse arabaların kaskosu kadar prim isteniyor " diye konuştu.
"Süt verimi düştü"
Gebe ineklerin yüzde 80'i düşük yaptığını söyleyen Hayvan yetiştiricisi İsmet Topaktaş tasözlerine şöyle devam etti; " Hastalığı atlatanlar karnındaki yavruyu düşürüyor. Süt verimi de 2.5 tondan 1.5 tona indi. Hayvanlarımı sürekli veteriner kontrolüne tabi tutuyorum ama buna rağmen çok sayıda hayvanımı da kaybettim. 200 inek için sigorta yaptırmak istedim 50 bin lira fiyat çıkardılar. Üstelik olası bir kayıp halinde de sigorta yaptırılan değerin daha altında ödeme yapılıyor."
Bu konularda ilginizi çekebilir