'Köy tarımına destek verilsin'

Çiftçi tarımı yerine köy tarımına destek isteyen Sivaslı üreticiler, kente göç nedeniyle boşalan arazilere yem bitkisi ekilmesini öneriyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Tarım sektör temsilcileri,  Aktif Sivaslı Sanayici ve İş Adamları Derneği'nin düzenlediği 'Sivas'ta Tarım, Gıda Hayvancılığın Dünü Bugünü Yarını' konulu toplantıda buluştu. Moderatörlüğünü  DÜNYA Gazetesi yazarı Dr. Rüştü Bozkurt'un yaptığı toplantıda bölgesel teşvik talebi öne çıktı. 

 

 
Gülistan TOR
 
SİVAS - Tarım ve hayvancılığa uygun geniş topraklara sahip olmasına rağmen, süt ürünleri, kepek, silaj gibi bir dizi ürüne yönelik ihtiyaçlarının önemli bir bölümünü başka kentlerden karşılayan Sivas, çiftçi tarımı yerine köy tarımına destek istiyor. Köy tarımından şehir tarımına geçişten kaynaklı sorunlara çözüm bulunmasını talep eden sektör temsilcileri, kente göç sebebiyle köylerdeki birçok arazinin boş beklediğini, sözkonusu arazilerin yem bitkisi ekilerek ekonomiye kazandırılabileceği vurguladı. Sivas'ta dekar başına üretim maliyeti 5 TL iken Ege'de 2 TL'ye kadar düştüğünü ifade eden sektör temsilcileri, bu noktada bölgesel teşviklerin önemli olduğunu söyledi.
Aktif Sivaslı Sanayici ve İş Adamları Derneği (ASSİAD) tarafından düzenlenen Sivas' ta Tarım, Gıda Hayvancılığın Dünü Bugünü Yarını konulu toplantıda kentin tarımsal sorunları ele alındı. Moderatörlüğünü DÜNYA Gazetesi yazarı Dr. Rüştü Bozkurt'un  yaptığı toplantıda söz alan üreticiler, Sivas'ta  yeterli tesis olmadığı için toplanan sütlerin Malatya,  Amasya gibi  çevre kentlerde işlenerek yeniden Sivas'a döndüğünü belirterek, tarım politikalarındaki belirsizliklerin yeni yatırım girişimlerinin de önünü kestiğini vurguladı. Kentte üreticinin önündeki önemli sorunlardan birisinin pazarlama olduğunu kaydeden sektör temsilcileri, 7-8 TL'ye üreticinin elinden çıkan canlı hayvan etinin kasapta kilosu 20-25 TL'den satıldığını, son yıllarda Sivas'ta tarım, hayvancılık politikaları nedeniyle hayvancılığı terkedenlerin de arttığını  kaydetti. Hayvan sağlığına yönelik de destek talep eden sektör temsilcileri, eğitimli hayvan bakıcısı bulmakta zorlandıklarını sözlerine ekledi.
 
Çoşkun: Sivas'ta  ortak yatırımlara ihtiyaç var.
ASSİAD Genel Sekreteri Emre Coşkun: Türkiye'de en lezzetli ve kaliteli sucuk Sivas't özellikle Kızılcaköy'de üretiliyor. Türkiye'de sucuk ve pastırmalar genellikle buharlama sistemi ile yapılıyor. Sivas'ta ise eski geleneksel sisteme dayalı üretim var. Sivas'ta üretilen pastırma ve sucuğa talep oldukça iyi. Pastırma ve sucuk konusunda yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve esnaf arasında ciddi bir çalışma gerekiyor. Sivas' ta ortak yatırımlara ihtiyaç var. Ortak hareket edilerek büyük çaplı bir yatırım yapılması mümkün. Böylece riskler de minimize edilmiş olur.  ASSİAD olarak bu konuda çalışmalar yapacağız.
 
Arslan: Bizde dekar başına maliyet 5 TL iken Ege'de 2 TL
 
[PAGE]
 
Arslan: Bizde dekar başına maliyet 5 TL iken Ege'de 2 TL
 
Sivas Ziraat Odası Yönetim Kurulu İkinci Başkanı Nuh Arslan: Türkiye'de köy tarımından çiftçi tarımına yönelik bir geçiş var. Köy tarımında bütün aile fertleri fedakarlık yaparak hayvanların bakımından, yem üretimine kadar ilgileniyor. Devlet teşvik veriyor diye farklı branşlarda meslek sahibi olan insanlar bu sektöre giriyor ve  büyük çaplı çiftlikler kuruyor. Tarım politikalarındaki belirsizliklerle birlikte teşviklerle kurulan çiftlikler en fazla 2 yıl dayanabiliyor ve iflas bayrağını çekiyor.  Bu doğru bir yönelme değil. Kurulan tesisler batınca iş yine köylüye kalıyor. Türkiye'de çiftçi tarımı değil, köy tarımı desteklenmelidir.  Köylü sattığı mahsulden, hayvandan para kazanınca hemen traktörünü, ekip ve ekipmanlarını yeniliyor. Modern tarım yapıyor. Köylü artık daha bilinçli. Pratik olarak bir fiil tarım sektörünün içindeyim. Daha önce buğday ürettim. Son iki yıldır patates üretimi yapıyorum. Son yıllardaki tarım, hayvancılık politikaları nedeniyle hayvancılığı terkeder hale geldik. Serbest çiftçilikle uğraşıyorum. 5 tane büyükbaş hayvanım var. İcabında ben hayvanlarımla ilgilenemediğim de eşim ve çocuklarımla bakımlarını yapıyoruz. Bir fiil işin içinde olan köylüye destek verilmelidir. Son on yıldır tarım sektöründeki politikalar suni teneffüs gibi. Tarım ve hayvancılık sektörüne yönelik düzenlenen yasalar, teşvikler bölgesel olmalı. Örneğin Ege bölgesinde üretim dekar başına 600 kilogram. Sivas'ta ise dekar başına 200 kilogram. Sivas'ta dekar başına maliyet 5 TL iken Ege'de 2 TL'ye  düşüyor. Karadeniz ve liman şehirlerinde de maliyetler düşük. İç Anadolu Bölgesi'nde maliyetler ve girdiler her sektörde çok yüksek. Köylü ve çiftinin en büyük sorunu pazarlama. Sivas'ta üretilen ürünler yurt genelindeki pazara ulaştırılmalıdır ki kente sıcak para girdisi olsun. Üretici ürettiğinin karşılığını alamazsa Türkiye de tarım sektörü sıkıntıya girer. Özellikle hayvancılık sektörü sıkıntıya girerse et ihraç eden ülkeler ve firmalar istedikleri fiyatı dayatır çünkü yurtdışından ülkemizi yakından takip ediyorlar. Doğru hayvancılık politikaları geliştirilerek tarım işletmeciliği desteklenmeli ve üretilen et ve süt üretiminin karşılığının olması gerekir.  Otomotiv sektöründe satışlar 1 ay düştüğünde satışlar durdu diye yeni politikalar geliştirilerek satışlar cazip hale getiriliyor. ÖTV indiriliyor. Köylerdeki nüfusun şehirlere göçünü durdurmak, işsizliği önlemek, yeni istihdam alanları yaratmak açısından hayvancılık sektörüne yönelik politikalar geliştirilmelidir. Avrupa'da çiftçiye çok iyi destekler veriliyor. Türkiye'deki nüfusun yüzde 45'i tarımla uğraşıyor. Avrupa'daki nüfusun ise yüzde 10'u. Avrupa'daki yüzde 10 nüfusun ürettiği kadarını Türkiye'deki yüzde 45'lik nüfus ancak üretebiliyor ve son yıllarda da üretemez hale geldi. Türkiye'de köylünün imkanları kısıtlı.
 
Gültürk: Barınaklar hayvanların yaşam şartlarına uygun olmalı
Cumhuriyet Üniversitesi Fizyoloji Anabilimdalı Başkanı Doç. Dr. Sefa Gültürk: Hayvancılık sektörüne girmeden önce öncelikle pazar analizinin iyi yapılması gerekiyor. Et ve süt hayvancılığı bir arada yapılmamalı. İkisini birbirinden ayırmak gerekiyor. Süt hayvancılığında öncelikle sütü hijyenik koşullarda üretmeli ve pazarlamasını iyi yapmalı. Nereye, nasıl satılacak bu ayrıntıya dikkat etmek gerekir. Toplayıcı gelip alacak mı? Günlük üretilen süt miktarı, toplayıcının talebini karşılayacak mı? Bu detayları göz önünde bulundurmayan çiftçilerin çoğu büyük sıkıntılar yaşadı. Geçen yıl hiç olmayacak bir şey oldu ve saman fiyatları hızlı bir şekilde yükseldi. Bu nedenle birçok girişimci, çiftçi, köylü iflas etti. Çiftçi teşviklerden yararlanarak yatırım yapıyor ama ürettiklerini değerlendiremiyor. Pazarı iyi araştırmak gerekiyor. Barınaklarının hayvanların yaşam şartlarına uygun olması gerekiyor. Hayvan ile ilgili bilgi sahibi olunmalı. Hayvancılıkla uğraşıyorum. Bu sektöre girmeden önce hayvancılıkla uğraşanların çiftliklerini gezerek araştırma yaptık ve bu işin karlı bir iş olduğuna karar verdik. Şu anda 50 angus cinsi büyükbaş hayvanımız var. Sektöre girdikten sonra çok zorlandık ve bu işin çok da kolay olmadığını gördük. Hayvan bakıcısı bulmakta zorlanıyoruz. Teşviklerden yararlanarak çiftliğimizi büyütmeyi düşünüyoruz. Bu sene canlı hayvanın kilosu 7-8 TL'den satıldı. Kasapta ise kilosu 20-25 TL'den satılıyor. Bu noktada köylü ve çiftçi zarar ediyor. Büyük üretici belki sistemini kuruyor ama büyük çiftçilerden de iflas edenler oldu. Hayvan sağlığına yönelik destekler verilmeli.
 
Firmalar düşük karlılık ve yüksek maliyetten şikayetçi
 
[PAGE]
 
Firmalar düşük karlılık ve yüksek maliyetten şikayetçi
 
Hayvanlarımızı 10 ay hiç  yem vermeden otlatıyoruz
 
*Sultan Çiftliği Sahibi Ali Şen: Köy tarımı ile modern tarımın birbirine uyarlanması gerekir. Köy tarımından şehir tarımına geçiş tarım sektöründe sorunlara yol açar. Köyden kente göç sebebiyle köylerdeki birçok araziler boş bekliyor. Boş arazilere yem ekilerek değerlendirildiğinde yem sorununun aşılacağını düşünüyorum. Göçlerden dolayı köylerde çalışacak insan sayısı azaldığı için araziler boş bekliyor ve ülkemiz yemi ve samanı ithal eder duruma geldi. Bu durum ne yazık ki maliyetleri artırıyor. İlerleyen dönemlerde teşviklerden yararlanarak traktör, alet ve ekipman alarak bir çok araziye yonca, görünge ekmeyi düşünüyorum. Şarkışla'daki çiftliğimizde 50 adet kangal akkaraman cinsi koyunumuz var. Şarkışla, hayvan beslemeye elverişli bir bölge. Salgın hastalıklar bu bölgede yok. Köylünün çoğunluğu kentlere göç ettiğinden, hayvan sayısı fazla olmadığından hayvanlarımızı 10 ay hiç yem vermeden bölgedeki meralarda otlatıyoruz ve dolayısıyla yem maliyetimiz çok düşüyor. Hayvan işletmeciliğindeki giderlerin en maliyetlisi yem olduğu için küçükbaş hayvana yatırım yaparak karlılığı yakalayacağımıza kanaat getirerek küçükbaş hayvana yatırım yaptık. Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine başladıktan sonra şu kanaate vardım; Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde hayvan sayısının en az 150-200 olması gerekiyor. Hesaplarıma göre çoban parası, ilaç parası ve yem giderlerini hesapladığımda 100 küçükbaş hayvanın getirisi ile sadece maliyetler karşılanıyor. 100 başın üzerine çıktıkça artı değer elde ediyorsunuz. 200 baş ile bu işe başlandığında en azından kar edilebilecek bir çiftlik kurulmuş oluyor. 200'ün üzerine çıkıldıkça da karlılık oranı artıyor. 120 hane olan köylerde hane sayısı 20-25 e düşmüş durumda. Köylerde iş becerisi olan insanların şehirlere göç etmelerinden dolayı genelde yaşlılar ve iş yeteneği zayıf insanlarla çalışmak zorunda kalıyoruz. Bilinçli hayvan bakıcısı bulmakta sıkıntı yaşıyoruz. Mevcut hayvan bakıcılarının hayvan sağlığı ve bakımı hakkında bilgisi yok. Sadece meralarda otlatıp gelmekten başka bildiği bir şey yok. Bakıcıların çoğunun okuryazarlığı dahi yok. Barınak noktasında sıkıntılarımız var. Köylerimizde modern hayvan barınakları yok. Dededen babadan kalma ahşap barınaklarda hayvancılık yapmaya çalışılıyor. Teşviklerle birlikte modern hayvan barınakları yeni yeni yaygınlaşmaya başladı ama sayıları çok az. Hayvan barınakları için teşvik ve hibe projeleri köylü ve çiftçiye anlatılarak düzenli eğitimlerle barınma konusunda bilinçlenmeleri sağlanmalıdır. 
 
Turşu fabrikasına kilit vurmak zorunda kaldık
Bak-tad Yemekçilik Limited Şirketi Müdürü Ali Sarıtaş: Sivas ve ilçelerinde tüketilen süt ve süt ürünlerinin yüzde 80'ini Sivas dışından geliyor. Sivas'ın tüketim kanalları hep dışarıda. Böyle bir pazarda  bin hayvanlık süt tesisi kurduğumuzda, sütümüzü hijyenik koşullarda sağıp depoladığımızda sütü ne yapacağız? Sivas'ta bu sütü alıp işleyecek bir tesisimiz ve pazarımız yok.  Sivas'ta toplanan sütler Malatya, Amasya'da işleniyor ve tekrar Sivas'a dönüyor. Yaptığınız işi kazanca dönüştürebilmeniz için tesis, piyasa koşulları ve yaşadığınız yerin şartlarına göre hareket etmeliyiz.Yapılan hizmetin geri dönüşümünde acaba biz kasamızdan riske ettiğimiz paranın yüzde kaçını garanti edebiliyoruz?  Gıda hizmetleri alanında faaliyet gösteriyoruz. 2010 yılında hayvancılık sektörüne girmeyi düşündük fakat pazar payının özellikle süt grubunda çok düşük olduğunu gördük.  Devlet teşviki ile turşu fabrikası kurdum. Fabrikanın kapısına kilit vurmak zorunda kaldık. İzmir, Bursa turşu üretiminde oldukça iyi.  Bu bölgedeki üreticiler tarladan yılda 3 kez mahsul alıyorlar. Biz ise Sivas'ta bir defa mahsul alıyoruz. Bu bölgelerdeki üreticiler Sivas'taki üreticilere göre çok daha iyi imkanlara sahip. Öncelikle bütün pazara hakimler, toprakları çok verimli, kazanç miktarları çok yüksek, maliyetleri düşük ve sevkiyatta sorunları yok. Bizde ise kazanç oranı çok düşük, karlılık düşük ve maliyetlerimiz çok yüksek. Bunların üzerine işçiliğide eklediğimizde tamamen sıfıra sıfır bir noktaya geliyoruz. Bu sorunlar hayvancılık sektöründeki sorunlar için de geçerlidir. Pazara hakim değilseniz mutlaka zararı göğüslemek zorundasınız. Sivas'taki mevcut toplama mandıraların kentin pazar sorununu çözmekte yeterli olacağını ve yükü üstleneceğini düşünmüyorum çünkü bu işin işletmeciliğini de yapmak gerekiyor.
 
Tesis kurmak için arazi bulamıyoruz
 
[PAGE]
 
Tesis kurmak için arazi bulamıyoruz
İmamoğlu Ata Limited Şirketi Müdürü Ata İmamoğlu: Sivas'ta yem fabrikası ve mandıra kurmayı düşünüyorum. Sivas, Anadolu'nun ortasında en büyük yüzölçümüne sahip illerden biri. Burada neden mandıra kurulmasın? Ulaş' ta tesis kurmak için yer aradım. İstediğimiz yerler devlet arazisi ya da tarım arazisi çıktığı için tesis kurulmasına izin vermiyorlar. Sivas, coğrafi konumu bakımından kırsal bir bölge olduğu için tarım ve hayvancılığa uygun bir il olmasına rağmen mısır, kepek, silaj başka illerden geliyor. Yem bitkileri yetiştirmek için Sivas'ta potansiyel var. Öncelikle kentte yem hammaddesi temin edilerek iyi bir yem fabrikası,  iyi bir mandıra ve bir süt işleme tesisi kurulması gerekiyor. Hem istihdam yaratmak adına hem de ürettiğimiz sütleri kendi bölgemizde satmak için. bu tesis gerekli. Süt maliyetleri  çok yüksek. Türkiye'de çocuklarımıza 2 TL'den aşağı süt içiremiyoruz. 
 
Sektörde eğitimlere  de destek verilmeli
Özgüven Limited Şirketi Pazarlama Müdürü Osman Dalak: Devlet teşviklerle beraber tarım, gıda, hayvancılık sektörlerine yönelik eğitimi de desteklemeli. Hayvan bakıcılarının belgeli yada sertifikalı olması lazım. Yapı sektöründe faaliyet gösteriyoruz. Tarım ve hayvancılık sektörü ile sınırlı düzeyde   ilgileniyoruz. Sektörde bilinçsiz pazar oluşumu var. Modern tarım ve hayvancılık denilen sistemde insanlar devlet teşviğiyle oluşturdukları bir kuruluşu belirli zaman sonrasında kaybedince üzülmüyor. Belki emeğine üzülüyor ama köy sisteminde insanlar dört elle sarılarak yaptığı işi daha ileri seviyeye taşımak için çalışıyor. Mesela köylü elinde bulunan 2 büyükbaş hayvanının sayısını dörde çıkarabilme çabasında olduğu için bilgilenmeye devam ediyor. Köylünün cebine para girdiği zaman modernizasyona yatırım yapıyor. Teşviklere rağmen Türkiye pazarında hayvancılık piyasası oluşamadı. Bu sektörde toplu hareket edilerek grup oluşturularak pazar noktası oluşturulmalıdır.
 
Belirsizlikten dolayı sektöre giremiyoruz
Öz-soft Bilgisayar Limited Şirketi ortağı Adem Arslan: Tarım, hayvancılık sektörüne yatırım yapmak istiyoruz ama uygulanan tarım politikalarındaki belirsizlikten dolayı sektöre giremiyoruz. Bununla birlikte kalifiye eleman ve pazar sıkıntılarımız var. Bu sebeplerden dolayı beklemedeyiz.