'Ette ithalata bağımlılık üreticiyi kaygılandırıyor'

SETBİR Yönetim Kurulu Başkanı Yörük, "Ülkemizde tükettiğimiz kadar et üretemiyoruz ancak ithalata bağımlı hale gelmemiz de bizi korkutuyor" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ayşegül KADIOĞLU

SAKARYA - Türkiye et ve süt üreticileri sorunlarını Sakarya'da düzenlenen "Hayvancılık Sektörü Mevcut Durum ve Gelecek Vizyonu" toplantısında elealındı. Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yörük, "Ülkemizde tükettiğimiz kadar et üretemiyoruz ancak ithalata bağımlı hale gelmemiz bizi korkutuyor" dedi. Türkiye'de hayvancılık sektöründe önemli gelişmeler yaşandığını dile getiren Yörük, Türkiye Süt, Et ve Gıda Sanayicileri Birliği (SETBİR) ve Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği'nin (TKEÜMB) Sakarya'da düzenlediği, "Hayvancılık Sektörü Mevcut Durum ve Gelecek Vizyonu" konulu toplantıda teşviklerin sevindirici olduğunu ancak hayvancılığın ilerlemesine rağmen, istedikleri noktada olmadığını dile getirdi. Hayvancılık sektöründeki tarafların birbirlerine bağımlı olduğunu vurgulayarak, hükümetin sektörün gelişmesinde attığı adımları desteklediklerini bildiren Yörük, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle okul sütü programı başladığı için memnunuz. Çocuklarımıza süt içme alışkanlığı kazandırmamız önemli. Milli içeceğimiz ayranı da dünya markası yapacağız. Avrupa Birliği ülkemizin ayran standardını, dünya standardı olarak uygulayacak. Sektörde elbette pek çok sorunumuz var. Mesela çiğ süt fiyatlandırması litre baz alınarak değil, sütün içindeki yağ, mineraller ve diğer besin değerleri baz alınarak yapılmalı. Besicimiz ve sanayicimiz bugün zor şartlar altında çalışıyor. Ülkemizde tükettiğimiz kadar et üretemiyoruz. Her bölgemiz, havzamız ayrı ayrı projelendirilmeli. İthalata bağımlı hale gelmemiz bizi kaygılandırıyor. 2011 yılında Avrupa Birliği'nden yüzde 26 gibi bir oranla en fazla ithalat yapan ülkeyiz. 2011 yılının mart sonundan, 2012 yılının mart sonuna kadar olan dönemde ise  AB'nin kırmızı et ihracatı toplamda yüzde  47 düşmüş. Bunun temel sebebi Türkiye'ye olan ihracatın yüzde 72 oranında düşmesidir. Bu oran ülkemizin gücünü gösteriyor. Ancak besicimiz, maliyetlerinin altında fiyatlara et satıyor. Altı ay sonra hayvan alıp almamakta kararsız. Besicilerimize güven vermek zorundayız. Rekabet için ham madde ve yem girdisi düşürülüp, dengelenmelidir" açıklamasını yaptı.

'EBK etinin sağlıklı olduğu noktasında şüphelerim var'

Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği Başkanı Bülent Tunç da yerli üreticinin, ihracatçı karşısında kan kaybettiğine dikkat çekerek, "Fiyat istikrarsızlığı var. Şap hastalığı ile başa çıkamıyoruz. Bütün sivil toplum kuruluşları hastalıkla mücadelede destek olmalı. Besicilik ve kırmızı et üreticiliği artık meslek olarak görülmeli. Devlet kasap ve kurbanlık hayvan işini bırakarak sektörden çekilmeli.
 Mesela biz TİGEM arazilerinin bir kısmına talibiz. Ulusal kırmızı et kayıt sistemimizi kurduk, kendi markamızı da oluşturabiliriz. Et ve Balık Kurumu kamusal alana mal satıyor. Sattıkları etin sağlıklı olduğu noktasında şüphelerim var. Onların hatalı politikaları yüzünden ithalat başladı. Yerli üretici mağdur oldu. Biz yem KDV'sinin yüzde 8'den yüzde 1'e düşürülmesini, böylece üretim maliyetimizi azaltmayı istiyoruz. Meralar üreticiye açılmalı" ifadesini kullandı.

'Okul sütü, fiyat istikrarı getirdi'

Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği Başkanı Ali Koyuncu da et ithalatının önüne geçilmesi gerektiğini bildirdi. Koyuncu, Ulusal Süt Kayıt Merkezi kurduklarını anımsatarak, "Artık hangi sanayicinin, hangi bölgeden sütü kaça aldığını görüyoruz. Bu anlamda çalışmalarımızı yaptık" ifadelerini kullandı.
Okul Sütü Projesi'nin çok önemli olduğunu vurgulayan Koyuncu, şunları kaydetti: "Bu projede emeği olan herkese teşekkür ediyorum. 2010 yılında süt fiyatı, 85 kuruştu. Bugün de 80 kuruş. Bu proje, sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi amacıyla yapıldı. Bunun yanı sıra süt fiyatların dengelenmesi amacını taşıyor. Bu ülkenin paralarının ithal ete verilmesini istemiyoruz. Sanayimiz büyümeli, bununla birlikte yerel üreticiler de desteklemelidir. Tüm süt ürünleri aynı doğrultuda gelişim göstermelidir. Yani her kesimin ihtiyacı karşılanmalıdır."

Hayvancılık desteği, 2 milyar lirayı geçecek

Toplantıda söz alan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kubbettin Arz, ülkeyi, 30 tarım havzasına böldüklerini belirterek, "Bu sene hayvancılığa vereceğimiz destek 2 milyar lirayı geçecek. Görünmeyen pek çok yatırımımız var. Tarımda 23 milyar dolar üretimden, 63 milyar dolar üretime kadar geldik. Canlı hayvan üretiminde ırk ıslahını yüzde 90 oranında tamamladık. Sütte ise 15 milyon ton üretim yapıyoruz" dedi. Bakanlıkta her hafta, et ve süt fiyatlarını incelediklerini ifade eden Arzu, "Olayımızın üretici, sanayici, tüccar ve tüketici boyutu var. Biz sektör temsilcileri ile birlikte karar alıyoruz. Amacımız insanımızın refah seviyesini arttırmak. Tüketicimizin iyi fiyatlarla, sağlıklı beslenmesini istiyoruz. Bu toplantıda sorunları duyduk ve aldık. Bütün temsilcilerin önerilerini de bekliyoruz. Önümüzdeki dönemde miras ve mera kanunlarının çıkması için çabalayacağız. Tarım alanlarının bölünmesini engellemeye yönelik ve  meraların besicilerin kullanımına açılması ile ilgili kanunlar mecliste bekliyor. Hayvancımız 2002 yılında aldığı desteğin bugün kat kat fazlasını almaktadır" şeklinde konuştu.