“Tamam mı, devam mı” ikilemi geride kaldı yükselme kapıda

İhracatta yaşadığı ivme kaybını yılın ikinci yarısı itibarıyla telafi etmeye hazırlanan hazır giyim sektörü, 2015 yılından beri sürdürülebilirlik ekseninde “tamam mı devam mı” ikilemi içinde köklü bir değişim ve dönüşüm geçirdi. Şimdi ise kapıda yükselme var.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Hazır giyim sektöründe oyu­nun kuralları 2015 yılında açıklanan ‘Sürdürülebi­lir Kalkınma Amaçları’ ile yeniden yazıldı. Burada deklare edilen he­deflere uyum sağlayan firmalar gü­nümüzde ayakta kalırken, diğerleri için oyundan silinme şüphesiz ger­çekleşecekti.

Bu tarihten itibaren sektör ekonomik büyüme, sürdürü­lebilir üretim, yenilikçilik ve iklim eylemi başta olmak üzere dijital dö­nüşüm de dahil olmak üzere kök­lü bir değişim ve dönüşüm sürecin­den geçti.

Bir yanda üretim bantla­rının iklim eylemiyle bütünlük arz etmesi bir yandan da en güçlü ihraç pazarı olan AB’nin Yeşil Mutabakat direktiflerine uyulması gerçeği sek­törün son iki yılda ihracatta ivme kaybetmesine neden olsa da 2025 yılının sektör açısından gerçek bir toparlanmanın habercisi olacağını söylemek gerek.

Türkiye ekonomisi için farklı bir yerde duruyor

Hazır giyimin Türkiye ekonomi­si için farklı bir anlamı bulunuyor. Türkiye’nin sanayileşmesine ve ih­racatla dışa açılma sürecine teks­tille birlikte hazır giyim ve konfek­siyon liderlik etti. Özellikle hazır giyim katma değerli üretimi, istih­dama katkısı ve ihracatı ile Türki­ye ekonomisi için stratejik öne­mini bugün de koruyor.

Son 50 yı­la bakıldığında moda endüstrisinin büyük bir sıçrama yaptığını söyle­mek mümkün. Üretimde marka ül­ke olan Türkiye, küresel pazarda al­tıncı, Avrupa Birliği’nde ise üçüncü büyük tedarikçi konumunda bulu­nuyor. Güçlü bir üretim altyapısı ve bilgi birikimi söz konusu. Tasarım ve markalaşma konusunda her ge­çen yıl çok daha ileriye giden sek­tördeki markalar 100’ü aşkın ülke­de 3 binden fazla mağazada ve bin­lerce satış noktasında yer alıyor.

En fazla ihracat yapılan üçüncü sektör konumunda

Türkiye’nin en fazla ihracat ya­pan üçüncü sektörü olan hazır gi­yimde 2023’te başta Avrupa olmak üzere ana pazarlardaki daralma ve içerideki maliyet artışları ne­deniyle üretim ve ihracatta kayıp­lar yaşandı. Hazır giyim ihracatın­da 2022’de 21,2 milyar dolarla zir­ve görüldü.

Cumhuriyetin 100’üncü yıldönümü olan 2023’te ise moda endüstrisi açısından işler yolunda gitmedi. 6 Şubat’taki Kahraman­maraş merkezli depremlerin yanı sıra konjonktürel gelişmeler de ih­racata olumsuz yansıdı. Küresel pa­zarlardaki yavaşlama ve yüksek ma­liyetlere rağmen kurun yatay seyri sektörel rekabetçiliğe zarar verdi.

Fiyat tutturmakta zorlanan üretici ise müşteri ve pazar kayıpları yaşa­dı. Alternatif pazarlar bulmak için ticaret ve alım heyeti programları­na ağırlık veren birlikler sayesinde ise ihracattaki kan kaybı bir nebze olsun düştü. Söz konusu çalışmala­ra rağmen sektör ihracatı 2022’ye göre miktar olarak yüzde 15,2, değer bazında yüzde 9,2 daralınca 2023 yılı ihracatı 19,3 milyar dolar ile ka­patıldı.

Bu yılın ilk yarısında da ihracat kanalında ivme kaybeden sektör, sonbaharla birlikte ivme yakalama­yı hedefliyor. İhracatta asıl patla­manın ise 2025 yılı itibarıyla yaşa­nacağı vurgulanıyor. İşte bu nokta­da çevik bir üretim anlayışına sahip, katma değer odaklı çalışan ve küre­sel ölçekteki iklim hedeflerini üre­tim bandına yansıtmış firmalar için nitelikli ticaret hacminden söz et­mek kaçınılmaz olacak.

Öte yandan, emek yoğun bir sek­tör olan hazır giyimde enflasyon et­kisiyle küresel ölçekte rekabetçi­lik bir miktar sekteye uğramış olsa da yeniden yapılanma adına umut var gelişmeler yaşanıyor. Önce­likle pandemi döneminde biriken stokların tükenmek üzere olması uzun süredir aynı ürünleri görmek­ten sıkılan tüketiciler için artık ye­ni ürünlerin doğmasını sağlayacak.

Bununla birlikte Avrupa’da yaşam maliyetlerindeki artış nedeniyle düşen harcamalar, özellikle faizle­rin normale dönmeye başlamasıyla birlikte yeniden yükselişe geçti. Bu gelişme ise Avrupa kanadında güçlü bir talep eğrisinin oluşmasını bera­berinde getirecek.

Yeni dönemin anahtarı çeviklik ve esneklik

Bu dönemde büyük alım grupla­rının yanı sıra küçük ölçekli mar­kalara yönelik üretim ve ihracat da sektörü yeniden canlandıracak un­surlar arasında sayılıyor. Ancak bu süreci pozitif anlamda değerlendir­mek için gelişmelerin iyi okunup, teknolojiden müşteri taleplerine kadar her alanda dönüşüme ayak uydurulması gerekiyor. Buna ila­ve sektör temsilcilerinin ortak bir amaç belirleyip, güç birliği elde et­mek adına çeviklik ve esnekliği ar­tırmaları son derece elzem. Sektör temsilcileri, bu sayede daha katma değerli üretime yönelebilecekleri­nin altını çiziyor.

Sektörün tüm paydaşlarının or­tak bir vizyon ve hedef doğrultusun­da hareket etmesinin önemine vur­gu yapan uzmanlar ise yenilikçilik kabiliyeti ve tasarım gücüyle büyük avantaja sahip Türk moda endüst­risinin aynı hedefe odaklandığında uluslararası başarılar elde edeceği görüşünde birleşiyor.

 2030 vizyonunda yüksek katma değer artışı var

 Sanayileşme ve dışa açılmanın öncülüğünü yapan moda endüstrisi, daha uzun yıllar ülke ekonomisi için stratejik önemini koruyacak gibi duruyor. 2023 yılı itibarıyla kilogram başına ihracatta 15 doları geçen Türkiye hazır giyim sektörü, kamudan alacağı güçle birlikte 2030 yılına kadar 25 dolar seviyesini yakalamayı hedefliyor. bu hedefi gerçekleştirmek adına maliyetler noktasında öngörülebilir bir ekonomi yönetimi bekleyen sektör için, enflasyonla mücadele kapsamında sürdürülebilir destekler hiç olmadığı kadar kritik bir öneme sahip.