Sonu Cumhuriyet olan 9 Eylül, kurtuluş ve kuruluşun bayramı

 İzmir’den söz ederken pek çok sıfat kullanırız. “Güzel İzmir” deriz, “ik­limi gibi sıcak insanların şehri” deriz, “yüzü Batı’ya dönük ve çağdaş” deriz. Bunların hepsi tamamdır ama aynı zamanda eksik­tir. Çünkü biz İzmirliler en çok; yurdumuzun bağım­sızlık destanıyla, kurtuluş mücadelemizde elde etti­ğimiz zaferle birlikte anıl­mayı severiz.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil TUGAY

Büyük Önde­rimiz Mustafa Kemal Ata­türk, silah arkadaşları ve tüm Anadolu halkının, iş­gal kuvvetlerine karşı ver­diği Milli Mücadele’yi 9 Eylül 1922’de İzmir’de za­fere ulaştırmasından kı­vanç duyarız. Üstelik bu bağımsızlık mücadelesi yi­ne İzmir’de, şehrin 15 Ma­yıs 1919’da işgali üzerine gazeteci Hasan Tahsin’in ilk kurşunu sıkmasıyla başlamıştır. Kurtuluşun ateşini yakan ve zaferle ni­hayete erdiren şehirdir İz­mir. Cumhuriyete giden yol, burada açılmıştır.

Türkiye’nin talihinin döndüğü gündür

Üç yıl dört ay süren Kur­tuluş Savaşı’nı imkân­sızlıklar içinde imkân­lar yaratarak kazanan or­dumuzun ve halkımızın bağımsızlığımızı dünyaya ilan ettiği yerdir burası. İz­mir’in kurtuluş günü 9 Ey­lül 1922, Türkiye’nin tali­hinin döndüğü tarihtir.

Atatürk için İzmir, erken tarihlerden bu yana kurtu­luş ülküsünün ifadesidir. Öyle ki daha Trablusgarp’a giderken 1911’de Urla ka­rantinasındaki vapur­dan, Fuat Bulca’ya yazdı­ğı mektupta, “Vatanı kur­tarmak için şimdiye kadar olduğundan ziyade gayret ve fedakârlık zorunludur” demiştir.

O ülküye, yıllar sonra Kurtuluş Savaşı’nın son evresinde varacak­tır. 26 Ağustos 1922’de Af­yon Kocatepe’de başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağus­tos’ta Dumlupınar’da, Baş­komutan Mustafa Kemal Paşa tarafından yöneti­len Meydan Muharebe­si’nde düşmanın yenilgi­ye uğratılmasıyla zaferle sonuçlanınca Gazi, 1 Ey­lül’de “Ordular, ilk hedefi­niz Akdeniz’dir, ileri” ko­mutunu verecektir. O he­def, İzmir’dir. Türk ordusu, 9 Eylül’de son düşman as­kerinden İzmir’i kurtarın­ca Kurtuluş Savaşı’mız ni­hai zafere ulaşacaktır. Ata­türk, zaferi, İcra Vekilleri Heyeti Başkanı Rauf (Or­bay) Bey'e çektiği telgrafta şöyle ifade eder:

“Birliklerimiz İzmir do­ğu sırtlarında düşmanın son direnişini kırdıktan sonra bugün mağlup düş­manla beraber İzmir'imi­ze zaferle girdik. Ben yarın öğleden itibaren İzmir'de bulunacağım.”

O eşsiz zafer sonrası “İzmir’in dağlarında çiçekler açar” söylenir

Halk, askerlerimizin üzerine çiçekler yağdırır. Yüzbaşı Şerafettin Bey, yü­zündeki kana bulaşan bay­rağı, gözyaşlarıyla göndere çeker. Tüm ülke, bayram­yerine döner. O gün, bu­gündür; İzmir’in dağların­da çiçekler açar.

Mustafa Kemal Paşa 9 Eylül’de karargâhıyla bir­likte vardığı Belkahve'den İzmir’i seyrederken şehri­mizin ufkundan görünen, cumhuriyetin ışığıdır. O günü, 12 Ekim 1925’te di­ye anlatacaktır: “Arkadaş­lar, bütün hayatımda pek sevimli geçirdiğim bir gece vardır. O gece, ordumuzun İzmir’e girdiği günün bu­rada geçirdiğim gecesidir.”

İzmir’in kurtuluşuyla sonuçlanan Milli Müca­dele; sonunda bağımsızlı­ğın, barışın, cumhuriyetin ve demokrasinin bekledi­ği bir yolculuktur. Bu yüz­den 9 Eylül, kurtuluşun ve kuruluşun bayramıdır. Böylesi bir mirası devralan bizlere düşen ise çağdaş, demokrat, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak, “muasır medeniyetler se­viyesine” yükseltmektir.

Bilimin, sanatın, hukukun, aydınlanmanın yolundan şaşmadan; “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesini bir gün bile aklımızdan çı­karmadan dünyaya ilham vermeye devam edeceğiz. Tarihimize saygımızla, günümüze ve geleceğimi­ze sorumluluğumuzla ba­ğımsızlığımızdan vazgeç­meyeceğimize, Mustafa Kemal Atatürk’ün yolun­dan ayrılmayacağımıza, yeni kuşakları bu bilinçle yetiştireceğimize, İzmir’in dağlarında her daim çiçek­ler açtıracağımıza söz ve­riyorum.

102'nci yılında İzmir’in kurtuluş, cumhuriyetin kuruluş bayramı 9 Eylül kutlu olsun!