Tasarruf ekonomide her derdin ilacı!
Türkiye’de tasarruf oranlarının yetersizliği hem genel ekonomi hem kişilerin geleceği için sorun olmaya devam ediyor. Ekonomik yapılanmadaki sorunlar, gelir yetersizliği, tüketim alışkanlıkları gibi nedenler bu süreci olumsuz etkiliyor.
Serhat ALİGİL
Genel tanımıyla tasarruf, gelir ile tüketim arasındaki fark olarak adlandırılıyor. Bu noktada bireysel tasarruflar kişinin finansal güvencesinin sağlanması, yaşam boyu refahını en yüksek seviyeye yükseltebilmesi ve yaşam standardını koruyabilmesi için büyük önem taşıyor. Ulusal tasarruflar ise özellikle yeni yatırımlar için gerekli kaynağı sağlayarak ekonominin büyüme potansiyelini artırıyor. Ayrıca ulusal tasarrufların yüksekliği dış finansman bağımlılığını azaltan bir faktör olarak önem taşıyor. Türkiye ise ulusal tasarruflarının düşüklüğü nedeniyle özellikle son yıllarda yatırım ve dış borç açısından sıkıntılar yaşıyor. Bu nedenle tasarrufların artırılması için sürekli yeni çalışmalar yapılıyor. Örneğin 2017-2019 dönemi için açıklanan orta vadeli programda (OVP), şu vurgu dikkat çekiyor: “Yurtiçi tasarrufların artırılması amacıyla birikimlerin uzun vadeli finansal araçlarına yönlendirilmesine ilişkin düzenlemelere devam edilecektir.” İşte bu kapsamda insanları birikimlerini yastıkaltından çıkartıp bir bankada değerlendirme fikriyle tanıştırmak amacıyla ortaya çıkan ve ilki 1924 yılında kutlanan 31 Ekim Dünya Tasarruf Günü vesilesiyle Türkiye’deki duruma bakmakta bir kez daha fayda var.
Dünya ortalaması yüzde 25
* Tasarrufla ilgili son verilere göre Türkiye ne durumda?
2015’te yurtiçi tasarrufların gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranı yüzde 14,5 oldu. Bu yılın sonunda tasarruf oranının yüzde 13,5’e düşeceğe tahmin ediliyor. Oysa bu oran 1988 yılında yüzde 27,2, 1998 yılında ise yüzde 24,3 idi. Tasarruf oranına özel ve kamu kesimi açısından bakarsak 2015 yılı tasarruf oranı özel kesimde yüzde 10 oldu. 2016 tahmini ise yüzde 10,8. Buna karşın kamudaki 2015’te yüzde 4,4 olurken, 2016’da yüzde 2,7’ye düşmesi bekleniyor. Öte yandan toplam tasarruflarla yatırımlar arasındaki farkın GSYH’ye oranı 2015’te yüzde -4 olurken, 2016’da yüzde -4,3 olarak tahmin ediliyor.
*Dünyadaki durum nedir?
Dünya Bankası verilerine göre toplam yurtiçi tasarrufların GSYH’ya oranının dünya ortalaması yüzde 24,4 oldu. Yine IMF’nin tahminlerine göre bu oran 2016’da petrol kaynaklı gelir düşüşüne rağmen Katar’da yüzde 52,7 olacak. Katar’ı yüzde 47,1 ile Singapur, yüzde 44,4 ile dünyanın en kalabalık ülkesi Çin izleyecek. Bu oran Güney Kore’de yüzde 35,2, Almanya’da yüzde 27,5, Fransa’da yüzde 21, İspanya’da yüzde 22,7, İtalya’da yüzde 19, ABD’de yüzde 17,5 olacak.
* Tasarruf açığının sonuçları neler?
Merkez Bankası tarafından yayınlanan “Bülten”in geçen haziran sayısındaki bir değerlendirmeye göre kronik tasarruf açığı veren bir ekonomide sermaye girişlerinin hızlandığı dönemlerde şu tür sonuçlar ortaya çıkabiliyor: Ulusal parada değerlenme eğilimi, hanehalkı tüketiminde artış, ihracatın olumsuz etkilenmesi-ithalatta artış, dış finansman imkânı sınırlı olan şirketlerin yatırımlarının azalması, sektörlerin kârlılık ve rekabet koşullarının değişmesi, cari işlemler açığında artış sonucunda sermaye akımlarının yön değiştirme ihtimalinin ekonomide kırılganlığı artırması.
*Son OVP’de hedefler nasıl?
Son açıklanan OVP göre toplam yurtiçi tasarrufların gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) 2017’de yüzde 14,6, 2018 yılında yüzde 15 ve 2019 yılında yüzde 16’ya çıkacak. Tasarruf oranının özel kesimde 2017’de yüzde 11,9’a, 2018’de yüzde 12,4’e ve 2019’da yüzde 12,7’ye çıkması programlanıyor. Kamuda ise 2017’de yüzde 2,7, 2018’de yüzde 3 ve 2019’da yüzde 3,3 olarak hedefleniyor. OVP’de tasarrufların daha çok özel sektör eliyle artması bekleniyor. Yine OVP’ye göre toplam tasarruflarla yatırımlar arasındaki farkın GSYH’ya oranının dönem içinde azalması da hedefleniyor. Fark 2017 yılında yüzde -4,3, 2018’de yüzde -3,9 ve 2019’da yüzde -3,6 olacak. Bu düşüşün tasarruf ve yatırımları artırarak sağlanması hedefleniyor.
Borçlar da çok etkiliyor
* Vatandaş neden tasarruf edemiyor?
Tasarruflardaki yetersizliğin nedenleriyle ilgili olarak vatandaşın gözünden durumu ortaya koyan önemli çalışmalardan biri ING Bank’ın Ipsos ve Sabancı Üniversitesi desteğiyle periyodik olarak yaptığı “Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması.” 2013 yılında buyana yapılan araştırmanın 2016 yılıyla ilgili ilk sonuçlarına göre vatandaşın tasarrufunun olmamasının en büyük nedeni yüzde 78 ile “tasarruf edecek yeterli gelirinin olmaması.” Bu oran 2015 yılının son çeyreğinde yüzde 75’ti. Tasarruf edememenin nedenlerinin ikinci sırasında ise yüzde 13 ile “borçlar” var. Yine bu araştırmaya göre yüzde 3’lük bir kesim ise “tasarruf yapma çabasına girmek istemiyor.” Borç durumu açısından TÜİK’in “Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması” da önemli ipuçları veriyor. Bu araştırmanın 2015 yılı sonuçlarına göre “borcum yok” diyen kişilerin oranı yüzde 32,1’e düştü. Bu oran 2014’te yüzde 33,6 idi.
* Tasarruf yapanların gerekçeleri neler?
Yine ING Bank’ın araştırmasına göre tasarruf sahibi vatandaşın en önemli tasarruf etme nedeni yüzde 43’le “geleceğe yatırım.” Bunu yüzde 27 ile “çocuklar”, yüzde 20 ile “beklenmedik durumlara karşı güvence” izliyor. Ayrıca yüzde 8’lik önemli bir kesimde “harcama yapmak için toplu para biriktirme”yi neden olarak ortaya koyuyor.
* Tasarruflar emeklilik dönemi için ne anlama geliyor?
AvivaSA’nın 2016 yılı “Emeklilik Dönemi Tasarruf Açığı Araştırması” ndaki saptamalara göre Türkiye’de emeklilerin yüzde 70’inden fazlası ek gelir elde etmek için çalışmak durumunda kalıyor. Çünkü çalışılan dönemde elde edilen gelirle sağlanan hayat standartları ile emeklilik dönemi geliriyle sağlanan standartlar arasında önemli farklar oluşuyor. Araştırmaya göre iyi bir emeklilik dönemi için çalışılan dönemdeki son gelirin en az yüzde 70’inin emeklilik döneminde de elde edilmesini gerekiyor. Bu oran Türkiye’de yüzde 50’ler düzeyinde kalıyor. Araştırmaya göre Türkiye’de 2017 ile 2057 yılları arasında emekli olacak nüfusun, var olan hayat standartlarını emeklilik dönemlerinde de devam ettirebilmesi için her yıl 125 milyar euro ek tasarruf yapması gerekiyor. Bu genel rakam her bireyin yıllık ortalama 3 bin 200 euro, aylık 266 euro ek tasarruf yapması anlamına geliyor. Bu rakamlar 2010 yılında sırasıyla 91 milyar euro, 2 bin 400 euro ve 200 euro idi. 6 yılda genel tasarruf açığı yüzde 37 arttı. 2017-2057 arası Türkiye’de 31,2 milyon kişinin emekli olması bekleniyor. Bu açıktaki artışın genel nedenleri arasında; devletin emeklilik maaşlarında azalma, yine bu tür maaş artışının çalışan maaş artışının gerisinde kalması var. Ayrıca hayat standartlarındaki yükseliş de bunda etkili.
Bankada mevduatı olan mudi sayısı 71,3 milyon
Tasarrufun önemli bir göstergesi bankalardaki mevduatı miktarı ve hesabı olan mudi sayısı. BDDK’nın son verilerine göre Türkiye’de yerleşik olan 71 milyon 316 bin 345 mudinin bankalarda mevduat hesabı var. Bu mudilerin toplam mevduatı ise 2016 yılı Ağustos sonu itibariyle 1 trilyon 229 milyar liraya ulaştı. Bu kapsamda hesaplarında ‘10 bin liradan az’ para olan mudi sayısı 68 milyon 74 bin 197 ve bunların mevduat toplamı 45,3 milyar lira, hesabında ‘1 milyon liradan fazla’ para olan mudi sayısı 97 bin 895 ve bunların toplam mevduatı ise 626,4 milyar lira oldu.
Teşviklerde otomatik BES ve konut hesabı öne çıktı
Tasarrufları artırmak için devletin son dönem yaptığı hamleler içinde bireysel emeklilik sistemine (BES) otomatik katılımı öngören düzenleme ile ‘konut hesabı’, ‘çeyiz hesabı’ gibi destekler öne çıktı. Otomatik katılımla 1 Ocak 2017’den itibaren 45 yaş altı herkesin kademeli olarak BES’e girmesi hedefleniyor. Bu sayede 10 yıl içinde ek 90-100 milyar liralık ek tasarruf oluşma hedefleniyor. Halen mevcut BES’te 58,5 milyar liralık bir birikim oluştu. Bu yıl içinde başlayan konut hesabı uygulaması ise kendine ait bir konutu olmayanların belli bir birikim yapması şartıyla devlet katkısı almasını öngörüyor. Devlet desteği almak için öncelikle en az 3 yıl düzenli birikim yapılması gerekiyor. 36-47 ay birikim yapanlara, bunun yüzde 15’i kadar ve en çok 13 bin lira, 48-59 ay birikim yapanlara, bunun yüzde 18’i kadar ve en çok 14 bin lira, 60 ay ay birikim yapanlara ise bunun yüzde 20’i kadar ve ‘azami’ 15 bin lira destek verilecek. Yine 24 yaşına kadar çeyiz hesabı açtıran ve en az 3 yıl düzenli birikim yapanlara bunun yüzde 20’si kadar ve en çok 5 bin liraya kadar devlet katkısı verilecek.