"BES'te hedefler küçük tutuluyor"

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 
 
ANKARA - Sermaye Piyasası Yatırımcıları Derneği (SPYD) Başkanı Arif Ünver, Bireysel Emeklilik Sistemi'nde (BES) 2023 için belirlenen 200-250 milyar liralık fon tutarı hedefinin düşük olduğunu belirterek, "Fonlar getirileri ile öne çıkıp, iyi yönetilebilirse BES'te biriken fon tutarının 500 milyar liraya ulaşmasında hiçbir engel yok. Önümüzdeki 10 yıllık süreç sonunda konulan hedeflerin küçük olduğu ortadadır" dedi.
 
BES'te biriken fonların İMKB'ye ne ölçüde yönlendirildiğine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ünver, BES'te 15 Şubat itibarıyla biriken 21 milyar liralık fonun yaklaşık yüzde 17'sinin İMKB'ye yönlendirildiğini söyledi.
 
Bu açıdan bakıldığında yaklaşık 3,5 milyar liralık bir tutarın hisse senetleri piyasasında olduğunu dile getiren Ünver, "İMKB açısından bakacak olursak, borsamızda alım satıma konu olan hisse senedi toplam stokunun yaklaşık yüzde 1,5-2 sinin BES'ten geldiğini görmekteyiz" diye konuştu.
 
BES'teki hisse senedi payı artıyor
 
BES'te biriken fon tutarı ile İMKB'ye yönlenen payın yıllar içindeki gelişimine ilişkin de görüşlerini paylaşan Ünver, 2005 yılı başlarında 300 milyon lira olan fon büyüklüğünün 70 kat artışla 15 Şubat 2013 itibarıyla 21 milyar liraya çıktığına dikkati çekti.
Öte yandan 2009 yılında BES'te biriken fonun yüzde 8'inin borsaya yönlendirildiğini bu oranın bugün yüzde 17'ye çıktığını anlatan Ünver, "Emeklilik fonlarının sağlıklı bir şekilde işlediği ülkelerde, zaman zaman, toplam fon içerisindeki hisse senedi oranlarının yüzde 35'lere çıktığını görmekteyiz ve gelişen piyasa hareketlerine paralel olarak yüzde 20-35 aralığında gidip geldiğini söyleyebiliriz. Türkiye özelinde de, BES içindeki hisse senedi oranının, gelişmiş ülkeler seviyelerine doğru ilerlediğini görmekteyiz" ifadesini kullandı.
 
"500 milyar lira fon hayal değil"
 
BES, piyasasındaki genel beklentinin 2023'te fon tutarının 200-250 milyar lira arasında olacağı yönünde olduğunu hatırlatan Ünver, "Eğer ki devletimizin sağladığı teşvike ek olarak, ilgili fonlar getirileri ile öne çıkıp iyi yönetilebilirse fon toplamının 500 milyar liraya ulaşması için hiçbir engel yok. Önümüzdeki 10 yıllık süreç sonunda konulan hedeflerin küçük olduğu ortadadır" dedi.
500 milyar liralık hedefin gerçekleşmesi için iki önemli unsur bulunduğunun altını çizen Ünver, bunlardan bir tanesinin fonun getirilerinin ortalamanın üzerine çıkarak farklılaşması adına karlı ve büyük firmaların halka arzlarının sağlanması için gerekli adımların atılması olduğunu kaydetti.
Fon büyüklüğünün minimum 10 kat arttığı ve gelişmiş ülkelerde olduğu gibi hisse senedi oranlarının zaman zaman yüzde 35'lere çıkabileceğini düşünüldüğünde, fon büyüklüğü 250 milyar liraya ulaştığında yaklaşık 90 milyar liralık hisse senedi talebinden söz edilebileceğini anlatan Ünver, "Mevcut hisse senedi stokumuz bu rakamları karşılamaktan çok uzak ama uygun zemini oluşturmak içinde imkanlarımız var. İSO 1000'de bulunan fakat halka açık olmayan firmaların vergi teşviki ile ele alınması. Geniş perspektiften baktığımız zaman son derece farklı sac ayaklarının olduğunu görmekteyiz" diye konuştu.
Diğer önemli unsurun ise fonların yönetimi olduğunu anlatan Ünver, ilgili portföy yöneticilerinin yetkinliği ve risk yönetim becerilerinin, ilerleyen zamanda BES sisteminin arzu edilen noktaya gelmesi konusunda belirleyici olacağını söyledi.
 
"BES'e sade bir yaklaşımla bakılamaz"
 
BES'e geniş bir perspektiften bakılmasının önemine değinen Ünver, "Bahsettiğimiz sac ayakları, eş zamanlı ele alınarak sağlıklı bir ilerleme kaydedebilirsek, hedeflenen rakamları 2 ile çarpabilirsiniz" dedi.
Sağlıklı bir yapı oluşturulduğu takdirde BES'in; tasarruf eğiliminin artması, cari açık, sosyo-ekonomik konular gibi bir çok soruna çare olabileceğini belirten Ünver, Türkiye'nin bu sayede gelişmiş ülke olma hedefini garanti altına alabileceğini dile getirdi.
"BES'e, bireysel emeklilik fonları gibi sade bir yaklaşımla bakmak haksızlık olur" diyen Ünver, sistemin Türkiye için son derece önemli olduğuna işaret etti.
Türkiye için BES'te biriken fon tutarının, GSYH'ye oranının yüzde 1,5 seviyelerinde bulunduğunu belirten Ünver, bu oranın OECD ortalamalarının oldukça altında olduğunu sözlerine ekledi.