İş kazalarının temel nedeni 'güvenlik kültürü eksikliği'
Son günlerde Türkiye’nin farklı şehirlerindeki fabrikalarda meydana gelen patlamalar gündemin ilk sıralarında yer aldı. Ölüm ve yaralanma ile sonuçlanan bu kazalar, “nasıl” ve “neden” sorularını da beraberinde getirdi. Özellikle iş sağlığı ve güvenliğinin yanı sıra kalifiye eleman gibi sorunların kazalardaki etkisini iş güvenliği uzmanı Abidin Özler anlattı.
Sevilay ÇOBAN
Geçtiğimiz günlerde Kocaeli'de Derince Limanı'nda bulunan TMO silosunda, bir önceki gün Bursa İnegöl’de metal işleme atölyesinde, 15 Temmuz’da Muğla'nın Menteşe ilçesindeki gaz dolum tesisinde, 14 Temmuz’da Antalya’nın Aksu ilçesindeki palet fabrikasında ve 10 Haziran’da Ankara Elmadağ’daki Makine ve Kimya Endüstrisi'ne (MKE) ait Roket ve Patlayıcı Fabrikası’nda peşi sıra patlamalar meydana geldi. Bu kazalar, iş sağlığı ve güvenliği, makine ve teçhizat bakım onarımı ve kalifiye eleman gibi konuların gündeme taşınmasına neden oldu.
Kazanın kaynağı sadece çalışan değil
Kazaların nedenleri uzman ekipler ve adli birimler tarafınca araştırılmaya devam ederken, konuya uzmanların gözünden mercek tutmaya çalıştık. İş Güvenliği Uzmanları Derneği Başkan Yardımcısı Abidin Özler, bütün kazaların temelinde güvenlik kültürü eksikliğinin yattığını söyleyerek, konuyu bütün yönleriyle değerlendirdi.
İşverenlerin ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliğini yeteri kadar önemsememesinin bu tür iş kazalarının sık yaşanmasına sebebiyet verdiğini kaydeden Özler, “İş kazalarının en temel nedeni kesinlikle ‘güvenlik kültürü’ eksikliğidir. Bu nedenle iş güvenliğine bütüncül bir yaklaşım ile bakmak lazım. Bunun bir kısmını uygulayayım bir kısmını uygulamayayım yaklaşımı doğru değildir. İş kazalarının kaynağı sadece çalışan değildir. Çalışanın kullandığı araç, gereç ve ekipmanlar ile makinalar, işyeri ortamı ve işyerinde kullanılan tesisatlar da iş kazalarının yaşanmasına sebep olabilir.
Bunların bakımları, periyodik kontrolleri düzenli olarak yetkili kişilerce yapılmalı, varsa uygunsuzlukları en kısa sürede giderilmelidir” dedi.
“Eğitim anaokulundan başlamalı”
İş sağlığı ve güvenliği meselesine hem çalışan hem de işveren tarafından bakmak gerektiğine dikkat çeken Özler, “İş güvenliği kültürü daha çocuk anaokulunda iken verilmeye başlanmalı, ilerleyen sınıflarda daha fazla eğitim aldırılarak kişide bir bilinç oluşturulmalıdır. İş güvenliğinin öncelikle bireysel olarak kişinin kendi hayatını ve vücut bütünlüğünü korumak üzere olduğu bilgisi çalışanın kafasında yer etmesi gerekir. Çalışan kendi iş sağlığı ve güvenliğini tehlikeye atacak her türlü eylemden kaçınmalıdır. Gerektiğinde işi bırakmalı, teknik emniyet tedbirleri alınmadan işe başlamamalıdır. Çalışan çoğu zaman işverenlerin zorlamaları ile güvensiz ortamlarda çalışabilmektedir" dedi.
İşveren, iş güvenliğini ek maliyet olarak görüyor
İş Güvenliği uzmanı Abidin Özler, konuya işveren açısından da değerlendirerek, “Maalesef ülkemizde işverenlerin çok büyük bir çoğunluğu iş güvenliğini ek maaliyet olarak görmektedir. Tabi ki iş güvenliği bir miktar maliyet artırabilir. Fakat bu maliyet fayda-zarar noktasından bakıldığında işveren lehine oldukça fazla getirisi olan harcamadır. Aslında bu konudaki bütçeler de çok büyük değildir. İş yerinde yaşanan kazalar nedeniyle işletmenin çalışmaya ara vermesi, çalışanların sağlık harcamaları ve ödenen tazminatlar daha büyük bir yük oluşturmaktadır. İşverenin itibar kaybı da cabasıdır. Her şeyden önemlisi insan hayatıdır. Ciddi iş kazalarında çalışanda geri dönülemeyen tahribatlar meydana gelmektedir” diye konuştu.
İş güvenliğinin vazgeçilmezleri
Çalışma ortamı:
İş yapılan ortamda iş sağlığı ve güvenliği yönünden her türlü teknik emniyet tedbirlerinin alındığından emin olunmalıdır. Çalışma ortamı düzenli olmalı, kayma, takılma, düşme gibi tehlikelere maruz kalmamalıdır. İşyerinin fiziksel altyapısı, iş ekipmanları tehlike oluşturmayacak şekilde olmalı ve düzenli aralıklarla kontrol edilmelidir. Bunun yanında işyeri ortamının termal konforu sağlanmalıdır.
Çalışana yatırım:
Çalışanlar, herkonuda bilgilendirilmeli, sürekli eğitim programları ile bilgi düzeyi sürekli artırılmalıdır. İşin yürütümü için çalışana kendisine uygun ergonomik ekipmanlar sağlanmalıdır. Riskin ortadan kaldırılamadığı durumlar için çalışana kişisel koruyucu donanımlar verilmeli ve bunların da kullanım periyotları takip edilmelidir. Çalışanların sağlık durumları mevzuatta belirtilen aralıklarda kontrol edilmeli, sağlığını tehlikeye atan iş ve bölümlerde çalıştırılmamalıdır.
Yasak savmayla iş güvenliği sağlanamaz”
Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili gelişmeleri “Kesinlikle iyi yönde bir gelişme var. Ama yeterli değil” sözleriyle yorumlayan Abidin Özler, şu ifadeleri kullandı: “İş güvenliği beşikten mezara kadar süren bir kültür haline dönüşmelidir. İşverenlerin bunu bir maliyet olarak görmemeleri, çalışanların ise bunun kendilerinin korunması için yapıldığının farkında olmaları gerekmektedir. Yasak savma maksadıyla iş güvenliği sağlanamaz. Devletin denetim görevini daha etkin yürütmesi bu kültürün oluşmasında ciddi katkı sağlayacaktır.”