“Otomotivin önünde yeni fırsatlar var”
2025 yılının otomotiv sektörü için zorlu bir yıl olacağını söyleyen EGOD Başkanı Mehmet Torun, bunun yanında fırsatlar sunduğunu söyledi. Torun, bu dönemde otomotiv üreticilerine dijitalleşme ve birleşme fırsatlarını değerlendirmeleri tavsiyesinde bulundu.
Özlem SARSIN
Ege Otomotiv Derneği (EGOD) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun, otomotiv sektörü için 2025 yılının zor bir yıl olmakla birlikte fırsatlarla dolu bir yıl olacağını söyleyerek, Türkiye’de otomotiv üreticileri, yan sanayi, yedek parça ve bakım onarım gibi sektör paydaşlarının teknolojik gelişim, dijitalleşme ve birleşmelerle fırsatları değerlendirmesi gerektiğini ifade etti.
Elektrikli ve otonom araçların, sektörde devrim yarattığını ve hem üreticiler hem de tüketiciler için yeni fırsatlar sunduğunu vurgulayan Torun, geleneksel içten yanmalı motorların yerini daha çevre dostu ve sürdürülebilir alternatiflerin aldığını, bu dönüşümün de aynı zamanda altyapıdan tedarik zincirine kadar birçok alanda yenilik yapma gerekliliğini beraberinde getireceğini söyledi.
“Türkiye coğrafi avantajını değerlendirmeli”
Avrupa Birliği-ABD ve Çin ticaret savaşlarının, coğrafi avantajı olan Türkiye’ye pek çok fırsat sunacağını söyleyen Torun, “Çin’in ve BYD’nin hızlı yükselişini durdurabilmek amacı ile AB ve ABD, Çin otomobillerine vergi uyguluyor. Hatta ABD’de Trump’ın göreve başlaması ile vergi oranının yüzde 100’e çıkarılması hedefleniyor.
Çin araçlarını ABD ve AB de istemiyorlar. Türkiye’de de pek çok yabancı otomobil markası üretim yapıyor ve ihracatta Made in Türkiye markası kullanılıyor. Türkiye’nin AB ile gümrük birliği içinde olması nedeni ile de vergi ödenmiyor. Türkiye’nin bu avantajı Çin’in AB pazarına yayılması için muhteşem bir fırsat. Kaldı ki ABD’nin Türkiye ile yaptığı ticari anlaşmalar var.
Bu nedenle Çin’in bir an önce buraya gelip üretim yapması, AB ve ABD pazarına hakim olması için kaçınılmaz fırsat. BYD dünyanın pek çok ülkesinde montaj hattı ve ticari ve ağır vasıta fabrikaları var. Avrupa’da da binek otomobil üretimi yapmayı istiyor ve Türkiye Çin dışında binek otomobil üreteceği ilk ülke olacak. İşte bu Türkiye için bir avantaj ve burada bir fırsat var.
Bu da bölgemizdeki yan sanayi üretici sayısının artması ve var olanların teknolojilerini geliştirmeleri demek olacak. Fabrikalar genelde yakın alanlarından tedarikte bulunur. Ege bölgesi ve tüm Türkiye için büyük bir fırsat. Ancak Türkiye’nin Gümrük Birliği’nde olması ve Çin’in bu fırsatı değerlendirecek olması, Gümrük Birliği’nin AB tarafından yeniden sorgulanmasına yol açabilir.
ABD ile olan ilişkilerimizde de aynı şekilde. Bu da işin siyasi ayağı “dedi. Elektrikli araç pazarının dünyada ve ülkemizde pazar payının hızla artmasının yedek parça ve bakım onarım sağlayan işletmeler için bir takım tehlikeleri beraberinde getirdiğine de dikkat çeken Torun bu konuda şunları söyledi, “Şimdilik çok gündemde olmasa da yeni elektrikli otomobilleri sanayideki ustalara götüremeyeceksiniz.
Çünkü bunun için büyük bir teknik bilgi ve donanıma ihtiyaç var. Okullarımızda henüz müfredata girmedi bu konu. Çin’deki meslek okullarında inanılmaz, akıl almaz tekniklerle çocukları yetiştiriyorlar. Bunları da araştırıyoruz. Şu an satış yapan elektrikli araç markaları sadece kendi teknik ekipleri ile çalışıyor.
Bu konuda bir takım standartlar da oluşturuluyor. Yetkili servislerimiz elektrikli araçlara müdahale etmek için bir takım belgeler almak zorunda olacak. Eğer yetkili servisler ana üretici tarafından yetkilendirilmediyse, müşteri aracını götürüp başka bir yetkili serviste tamire verdiği zaman genel merkez artık aracın yazılımını güncellemiyor ve aracınız bu durumda bir çöp haline gelebiliyor. Bakım ve onarım süreci çok önemli.
Elektrikli araçlarda blok muafiyet kanunu maalesef güvenlik gerekçesi ile işlemiyor. O araçlar tamamen yazılımdan oluşuyor ve yazılımla işlemleri yapabilirsiniz. Bu kadar esnaf tamirhane, özel servis, yedek parçacı ne olacak? Ya kapanacak ya birleşecek. Güç birliği yapmazlarsa binlerce işyeri yok olacak.”
“Otomobile olan talep artarak devam edecek”
Türkiye’de 2024 yılı kasım ayı itibari ile 1 milyon 68 bin adet araç satıldığını, 2025 yılında faizlerin düşmeye başlaması ile talebin artarak devam edeceğini belirten Torun, otomobildeki gelişimin tüm yaşamı şekillendirmeye devam edeceğini vurgulayarak, “AB’de sınırda karbon vergisi ve sıfır karbon hedefi başlayacak.
AB otomobil için çok büyük bir Pazar. Karbon ayak izine yeni nesil çok büyük önem veriyor. Bu nedenle gelecek nesiller için çok önemli bir konu. Avrupa’ya mal satabilmek için sıfır karbon olmalısınız. Artık sadece kendi standartlarına göre üretim yapacaklardan mal alacak. Dünya yeniden şekillenirken otomobil sektörü de bu şekillenmeye ayak uyduruyor. Çok şey değişecek ve bugünün büyük oyuncuları birleşecek.
Nissan, Mitsubishi ve Honda rekabet edebilmek için birleşti. Rekabet çok kızışacak. Tek başınıza rekabet etmektense birleşerek çok daha büyük bir güç oluşturup rekabet etmek gerekecek. Önümüzdeki 5 yıl boyunca bunu kendi ülkemiz için de konuşacağız. Özellikle KOBİ’ler için bu kaçınılmaz bir son olacak. Her ne kadar bileşmeler bizim kültürümüze uymasa da mecbur kalınacak” diyerek sözlerine son verdi.
“2050’ye kadar hibrit araçlar daha yaygın olacak”
Elektrikli araçların hızla yayıldığını, Türkiye’deki pazar payının yüzde 11’e çıktığını belirten Mehmet Torun, “Bu rakam geçen sene yüzde 3-4 civarında idi. Elektrik ve hibrit pazarı gittikçe büyüyor. Fakat tüm dünyada da ve Türkiye’de de sadece elektrikli otomobil yerine hibrit ya da plugin seçeneğinin daha fazla tercih edileceğini düşünüyorum. 2050 yılına gelindiğinde hibrit seçenekler daha yaygın olacak. Geleceğin otomobil tamircileri tıpkı bir beyin cerrahının sahip olduğu bilgi ve yeteneğe sahip olacak. Geleneksel yöntemler bitiyor. Okullarımızda eğitim alt yapımızı bir an önce dönüştürmeliyiz” dedi.