"Kur artışı otomobil fiyatlarını da artıracak"
Nissan Türkiye Genel Müdürü Özkök, "ABD Merkez Bankasının davranışları doğrultusunda Türkiye'de faiz artışı yaşanırsa sektöre etkisi döviz kurlarından çok daha fazla olacaktır" dedi.
Nissan Türkiye Genel Müdürü Sinan Özkök, döviz kurlarındaki yükselişe bağlı olarak otomotivde zam yapılacağını belirterek, "ABD Merkez Bankasının (Fed) davranışları doğrultusunda Türkiye'de faiz artışı yaşanırsa sektöre etkisi döviz kurlarından çok daha fazla olacaktır" dedi.
Soruları yanıtlayan Özkök, bu yıl Navara ve Pulsar modelleriyle pazar paylarını yüzde 10 artıracakları öngörüsünde bulundu.
Otomotiv sektörünün geçen yıl üretim, istihdam, ihracat ve iç pazar alanlarında rekor kırdığını anımsatan Özkök, "Türkiye'nin iç pazarda otomotiv satışlarında 1 milyonlu rakamlara alışması lazım. Olması gereken de bu. Bin kişiye düşen araç sayısına baktığımızda bizde hala 200'lerin altında. Avrupa ülkelerinde ise 700'lere kadar çıkabiliyor. Türkiye'de genç nüfus ve kişi başına düşen milli hasıla artışı önemli bir potansiyel. Bu nedenle pazarın 1 milyonlarda dengelenmesini bekliyoruz" diye konuştu.
Özkök, 10-15 yıl önce otomotiv sektörünün kriz dönemlerinden ilk etkilenen sektör olduğunu aktararak, o dönemlerde sektördeki dalgalanmaların yüzde 60-70'lere kadar çıkabildiğini söyledi. Bu dalgalanmanın artık yüzde 10 seviyelerine kadar gerilediğine dikkati çeken Özkök, "Bu bir ekonominin daha sağlam olduğunu ve otomobilin ihtiyaç haline geldiğini gösteriyor. Artık kriz bile olsa dalgalanma yüzde 10'u geçmiyor" değerlendirmesini yaptı.
Geçen sene otomobil ve hafif ticari araç satışlarının yaklaşık 970 binde bulunduğunu hatırlatan Özkök, bu sene ise söz konusu oranın 850-880 bin bandında gerçekleşeceği tahmininde bulundu.
Özkök, geçen yılın ilk yarısının tüketicinin ihtiyaçlarını öne çektiği, ikinci yarısının da satışların biraz daha yavaşladığı bir dönem olduğunu dile getirerek, "Dolayısıyla sektör için iyi bir yıl geçirdik" dedi.
Geçen yıl iki seçim arasında belirsizlik ve jeopolitik sıkıntıların yaşandığını anlatan Özkök, "Hatay, Adana, İskenderun, Gaziantep, Urfa, Van, Diyarbakır'da ciddi şekilde ekonomi durdu. Daha önce Suriye ve Irak'la çok daha önemli seviyede ticaret yapılırken bu ticaret bitti. Satışları hızlandırabilmek amacıyla oradaki bayilerimize destek olduk ve önlem aldık. Bütün bu ortamın içinde bu pazar seviyesi inanılmaz. O yüzden bizim için çok değerli. Finans sektörünün kuvvetlenmesi, kredi imkanlarının artması, faiz oranlarının belli seviyede durması, kiralama sektörünün gelişmesi ve filo pazarının açılması sektör için önem arz ediyor. Ekonomi yürüdüğünde otomotiv sektörü de yürüyor. Çok daha kuvvetliyiz ve sağlam bir şekilde yere basıyoruz" ifadelerini kullandı.
"Amacımız SUV liderliğimizi pekiştirmek"
Sinan Özkök, 2015 yılının Nissan açısından çok önemli olduğunu vurgulayarak, "Çünkü Nissan Türkiye'ye 1993 senesinde gelmiş. O dönemden beri buradaki operasyonlarımız ithalatçı firmayla devam ediyordu. Şirket, Türkiye'deki satış operasyonlarının kontrolünü artık tamamen kendi bünyesine aldı. Böylece, 2015 yılı Nissan Türkiye için dönüm noktası oldu" şeklinde konuştu.
Özkök, Nissan'ın 5 milyonun üzerinde, Renault'nun 3 milyon civarında satış yaptığına dikkati çekerek, böylece Renault–Nissan ittifakının 8 milyondan fazla satış yapan dünyanın 4. büyük grubu olduğunu dile getirdi.
Türkiye'de ise istedikleri satış rakamlarına ulaşamadıklarına ve kısıtlı ürün gamıyla operasyon gerçekleştirdiklerine işaret eden Özkök, şunları kaydetti:
"Belli bir performansımız var ama daha fazlasını istiyorduk. 1 Ekim 2015'te Nissan Otomotiv AŞ'nin yüzde 100'ünü Nissan olarak devraldık. Markanın kendisi burada. Geçen yıl 26 bin 400 adetlik satışla Nissan'da satış rekoru kırıldı. Amacımız bunun üzerine çıkmak. Markanın kendisi geldiğinden itibaren daha geniş bir ürün gamıyla daha fazla satış adetlerine ulaşmak istiyoruz. Amacımız SUV liderliğimizi pekiştirmek. Bu yıl otomotiv pazarının yüzde 10 düşeceğini öngörüyoruz. Biz o pazarda payımızı yüzde 10 artırmak istiyoruz. 28-29 binler gibi bir rakam planlıyoruz. 2016 yılı markaların ciddi yeniliklerle geleceği sağlam bir yıl olacak."
"Yeni Navara'yı Türkiye'de mart ortasında pazara sunacağız"
Nissan'ın 2 önemli ürünüyle pazar paylarını artıracakları öngörüsünde bulunan Özkök, şu bilgileri verdi:
"Biri mart ayında lansmanını yapacağımız pick-up sınıfındaki Navara modeli. Türkiye'de çok ciddi satış rakamlarına ulaşan Navara modeli, müşterinin beğenisini kazanmıştı. Yeni Navara'yı Türkiye'de mart ortasında pazara sunuyoruz. Ticari araç sınıfında olduğu için vergi avantajları var.
Aracın içi otomobil görünümünde. Sürücü, otomobil kullanıyormuş gibi ticari araç kullanacak. Navara ile pick-up segmentinde yeniden liderliğe çıkacağımızı düşünüyoruz. Burada biz yokken çok ciddi rakipler geldi. Neredeyse bütün markalar bu segmente girdi. Şimdi tekrar bıraktığımız liderliği almaya uğraşacağız.
İkinci model ise yıl ortasında gelecek C segmentinde Pulsar olacak. SUV modellerine çıkmak isteyemeyen ve geleneksel şekilde bir çizgiye sahip ürün seçmek isteyen müşteriye çok iyi bir cevap olacak. Bayilerimiz de heyecanla Pulsar'ı bekliyor."
"Euro artış gösterirse fiyat artışı olur"
Nissan Türkiye Genel Müdürü Özkök, geçen yılın geneline bakıldığında TL'nin euro karşısındaki değer kaybının yüzde 20 civarındayken sektörün yaptığı zammın yüzde 10-11'lerde kaldığını vurguladı.
Aradaki farkın yavaş yavaş kapanması gerektiğini kaydeden Özkök, "Öbür türlü zarardasınız. Hepimizin maliyetleri artırıyor. Otomotivde zam olacaktır. 2016 yılına geçişle birlikte yüzde 2-3 fiyat artışı görüldü. Müşterinin alım gücüne cevap verebilmek için bunun bir kısmını karşılamaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
Özkök, euronun 3,30 lirada kalması durumunda gelecek aylarda 1-2 puan daha fiyat artışı olacağına işaret ederek, "Ancak euro artış gösterirse buna paralel fiyat artışı söz konusu olur. Otomobili ihtiyacınız olduğu zaman almanız lazım. İhtiyacınız varsa 'euro düşer mi, faizler artar mı?' diye bakmak yerine o andaki en iyi kampanyayı takip etmek gerekiyor. Dolar ve eurodaki artış bizim dışımızda gelişen kriterlere bağlı. euro 3,30-3,35 lira bandında yürüyecektir. Çok ciddi oynamaların olacağını zannetmiyorum. Dolayısıyla markalar da buna göre hareket edecektir" yorumunu yaptı.
Aylık faiz oranının psikolojik sınırının yüzde 1 seviyesinde olduğunu belirten Özkök, "Yüzde 1'in altına indiği zaman aylık faiz oranı, müşteri daha rahat bir şekilde kredi alıp yatırıma geçebiliyor. Şu anda aylık faiz oranları yüzde 1,20'lerde. Bu oran yüzde 1'in üzerindeyse müşteri bir adım geride duruyor. Fed'in davranışları doğrultusunda Türkiye'de faiz artışı yaşanırsa sektöre etkisi döviz kurlarından çok daha fazla olacaktır. Böylece otomotiv pazarında beklediğimiz yüzde 10'luk düşüş bunu absorbe edemez. Biraz daha aşağıya gitme riski var.
Markalar bir şekilde başka finansal kampanyalar yapacak. Neticede karlılığı azaltan bir durum. Önemli olan burada faizlerin belli bir seviyede durması hatta düşebilmesi, müşterinin kredi alışkanlığına cevap verecek şekilde hareket edebilmek" ifadelerini kullandı.
Özkök, bayi teşkilatlarını kuvvetlendirip, ürün gamını çeşitlendirerek satış adedini artırmak istediklerini kaydederek şirketin Türkiye'deki satış operasyonlarını kendi bünyesine almasının ardından ilk 3 ayı başarılı bir şekilde geçirdiklerini anlattı.
Gelecek 3 sene için planlarını çok net belirlediklerine işaret eden Özkök, "Planlarımız şu anda da tıkır tıkır yürüyor. Bundan sonra da üstüne koyarak gitmeyi hedefliyoruz. Nissan dünyada kuvvetli bir marka, Türkiye'de de kuvvetli bir marka olmak için hedeflerini yukarı çekmek zorunda. Büyük şehirlerde kuvvetli bir bayi ağımız var. Diğer ihtiyaç duyduğumuz illerde de hem müşteriye daha iyi hizmet edebilmek hem de pazar potansiyelimizi üst seviyeye çıkartabilmek amacıyla bayi sayımızı artıracağız. Tüketici markanın yakın olmasını talep ediyor. Sadece markanın kuvvetli olması yetmiyor" diye konuştu.
"Büyümek için önce iç pazara bakılmalı"
Özkök, Türkiye'de büyümek isteyen bir markanın önce iç pazara bakacağına değinerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Hiç kimse 'ben ihracat yapacağım, iç pazar önemli değil' diye bir ülkeye gitmez. O ülkede iç pazarın da kuvvetli olması gerekir ki marka gelsin rahatlıkla yatırım yapabilsin. Sonra da ihracat mekanlarına bakabilsin. Otomotiv sektörü cari açığa pozitif etki eden bir sektör. İç pazarda da biz vergilerin daha makul seviyelerde olabileceğini düşünüyoruz. Olduğu takdirde iç pazar güçlenir, alım gücü kuvvetlenir. Sonrasında bunun daha fazla yatırımcı çekebileceğine inanıyorum. Türkiye'ye daha fazla yatırımcıyı çekebilmek için iç pazarın 1 milyonun üzerinde olması lazım. Bizim 200 binlere doğru üretim kapasitesine gelmemiz lazım ki yatırım yapalım. Şu andaki adetlerimizle maalesef böyle bir durum yok. İç pazarda kuvvetli olmadıktan sonra hiçbir marka buraya gelmez."