OSD uyardı: Elimizdeki tesisleri koruyamayız
Avrupa’da oluşan atıl kapasitenin Türkiye’ye kayma potansiyeline dikkat çeken OSD Başkanı Eroldu, “Rekabetçilik artacak, kârlılıklar baskılanacak, aşınan ihracat rekabetçiliğine yönelik politikalar geliştirilmeli. Yoksa tekstildeki gibi otomotivde de elimizdeki tesisleri koruyamayabiliriz” diye uyardı.
Recep ERÇİN
Türk otomotiv sektörü için zor günler kapıda. Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, “Otomotiv sektörü özellikle Avrupa merkezli olarak endişe verici bir dönemden geçiyor” dedi.
Yeni uygulamadan dolayı Avrupa’da önemli bir atıl kapasite oluşma riski olduğunu belirten Eroldu, şunları söyledi: “Avrupa’daki potansiyel pazar daralması sebebiyle oluşabilecek araç fazlasının da Türkiye pazarına kaydırılması muhakkak söz konusu olacak. Şimdi bu iki konuya da baktığımızda bir tanesi geleceği çok ilgilendiriyor, gelecekteki Türkiye’deki yatırımların devamlılığı açısından, en azından mevcut oyuncular açısından.
Diğer taraftan kısa ve orta vadede baktığımız zaman da rekabetçiliğin Türkiye pazarında daha fazla artacağını, bunun da hem pazar payları hem de karlılıklar üzerinde baskı yaratacağını görüyoruz. Ne yapmak lazım? Bir kere Türkiye’nin aşınan bir ihracat rekabetçiliği var. Buna yönelik politikalar mutlaka geliştirilmeli. Yoksa tekstilde olduğu gibi otomotivde de benzer bir akım başlayabilir yani elimizdeki tesisleri de koruyamayabiliriz.”
Avrupa’nın zor günleri başladı
Geçen hafta içi düzenlenen yılın ilk üç çeyreğine ilişkin verilerin değerlendirildiği sohbet toplantısında, Avrupa’daki yeni uygulamaya ilişkin de bilgiler veren Eroldu, Mario Draghi tarafından kaleme alınan rapora dikkat çekti.
Eroldu, “Bu raporda da aslında Avrupa’nın geride olduğunu yani raporu özetlersek ve neler yapılması gerektiği konusunda da tavsiyelerde bulunan ciddi bir rapor. Avrupa’nın özellikle bulut teknolojisi, yapay zekâ gibi konularda Çin ve Amerika’nın oldukça gerisinde kalmış olması, verimlilik konusunda zayıflamaya başlaması… Avrupa’nın burada büyük bir yatırım yapıp büyük bir planlama yapması lazım. Yani bu keza otomotivi de kapsayan bir sorun” diye konuştu.
Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği olan ACEA’nın Başkanı Luca de Meo’nun açıklamalarını anımsatan Eroldu, “Avrupa otomotiv sanayi olarak 2025 hedeflerinde 15 milyar euroluk bir ceza potansiyeli olduğunu, elektrikli araçların istendiği kadar satılmadığını, elektrikli araçların karlılıklarında sorunlar olduğunu, şimdi ya cezayı ödeyeceklerini veya eğer sistem sektörün cezayı ödemezse 8 fabrika eşdeğeri üretim tesisinin kapatılmasının gerekeceği gibi kendi içlerinde bulundukları sorunları net bir şekilde özetledi.
Ayriyeten o da hükümetlerin de hedefi koyduktan sonra gereken altyapı desteğini vermediklerinden bahsetti. Yani böyle baktığımız zaman gerçekten Avrupa’da önümüzdeki 1-2 sene otomotiv sanayi açısından oldukça zorlu geçecek” bilgilerini paylaştı.
Hem atıl kapasiteden hem ihracat üzerinden etkileyecek
Elektrifikasyona yönelik ciddi yatırımlar yapıldığını ve bunların geri dönmüyor olması yüzünden bu sefer firmaların nakit akışlarında da sorunların baş göstereceğini kaydeden OSD Başkanı Eroldu, “Bizi otomotiv sanayi olarak endişelendiren kısmı işin Avrupa’da atıl kapasite olması… Biz de ürettiğimiz araçları Avrupa pazarlarına ihraç ediyoruz. Avrupa pazarlarındaki daralma aslında iki yönden; bir atıl kapasite yaratarak bir de bu Türk otomotiv sanayinin ürettiği araçların satışı üzerinde baskı yaratarak her iki taraftan da bizi son derece olumsuz etkileyebilir” ifadelerini kullandı.
İhracat pazarlarındaki daralmanın da çok önemli bir risk olduğunu dile getiren Eroldu, “Bu açıdan bakıldığında, yerli üreticiler olarak iç pazardaki yerli ürünlerin payının gelişimini sağlayıcı önlemler alınmalı muhakkak. İklim hedefleri hepimiz için önemli. Burada ekonomiye, sanayiye ve nihai kullanıcıya hizmet edecek bütüncül bir yaklaşımla mevcut parkın gençleştirilmesine yönelik politika geliştirilmesini önemli buluyoruz” dedi.
Tedarik sanayi Fas ve Mısır’a kayma eğiliminde
Yeni yatırımlarda hem mevcut oyuncular hem de gelecek oyuncular için mutlaka ülke ekonomisine ve gelişimine sağlanacak bütüncül katkının göz önüne alınmasını, gözetilmesini son derece önemli bulduklarını vurgulayan Eroldu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’deki tedarik sanayi parkının zenginleştirilmesi ve büyümesi çok önemli. Avrupa’daki belirli üreticilerin sıkıntıya girmesi, daralması tedarik sanayi açısından bir risk. Bir taraftan da artan enflasyon ve maliyetler de Avrupalı üreticileri daha ucuz kaynaklara yöneltiyor.
Ondan dolayı da Türk otomotiv tedarikine Avrupa’dan bir talep de var. Artılar eksiler birbirini götürecek çünkü Avrupalı üreticiler de Avrupalı tedarikçilerden çıkmak istiyorlar. Daha ucuz kaynaklara gitmek istiyorlar. Tabii Türkiye bu açıdan rekabette yalnız değil. Sonuçta bugün Fas, Mısır… Bazı tedarikçilerin mesela özellikle kablocular Mısır ve Tunus’a gidiyorlar çünkü çok ucuz iş gücü var. Yani konfeksiyoncularla beraber aslında otomotivin içinde emek yoğun işler de o bölgelere doğru gidiyor.”
‘Teşviklerde haksızlık görmüyorum’
Yatırım teşvikleri açısından Çinli BYD konusunda yerli üreticilerin rahatsız olmadığını çünkü o çerçevede yatırım yapacak herkes için teşviklerin açık olduğunu not eden OSD Başkanı Cengiz Eroldu, şunları aktardı: “Yüzde 10-11’lerden 8-7’lere doğru toplam ithalatta Çin’in payında bir azalma var. Aynı zamanda buna paralel Çin markalarının pazar payında da yüzde 11’lerden yüzde 8’lere doğru giden bir hareket olduğunu görüyoruz. Yani Türkiye’de aslında elektrikli araç yatırımı yapan yeni veya mevcut oyuncular bu mevzuattan faydalanabilirler.
Şimdi burada hükümetin koyduğu bir şey var bir yön var. Diyor ki, bundan sonra ben Türkiye’de ağırlıklı olarak elektrikli, full elektrikli ve plug-in hibrit kapsamındaki yatırımları destekleyeceğim diyor. Şimdi dolayısıyla bütün üreticiler için de açık bu sistem. Yani şimdi eğer herhangi bir mevcut oyuncu da o yöne yönelik yatırımla gittiği zaman onlardan faydalanacak. Dolayısıyla şimdi burada yalnız yatırım tutarı değil bir de hangi teknoloji ile yatırım yapılacağı da önemli. Hükümet diyor ki Türkiye’de bu büyük teşvikleri full elektrikli ve plug-in hibrit yatırımı yapan işletmelere vereceğim diyor. O açıdan da burada bir haksızlık görmüyorum.”